TIB RAHAT Agır hastalarımdan şu sözleri çok duymuşum oktor benı rahat bırak da sü- kunet 1çınd öley Hastaların yakınları da bazan bu fikirde birleşmektedirler: "Bu has- tanın artık doktorluk işi kalmamış- tır. Kendisini rahat bir ölüme terk etmek lâzımdır. Hekim elınde geçen son gunlerın azabını Eşref şu — mısrasında belirt mektedir: “Fücceden öldür de Yarab bir ta ib öldürmesin. Bugün kim ahret gemisinin kaptanı durumundadır Onun direk- tifleri olmadan ve ahret gümrüğünün bütün formalıtelerı tamamlanmadan r hale getırılmektedı deneyler kan ve idra kan almalar, kan ve tedavileri, bel kemiğinden lar, enseden su almalar, kemık 1lıgı— karaciğere fonksiyonlar, iğneler, iğneler, iğneler... Bütün bun- birkaç gün veya birkaç hafta daha çarpacaktır. Has- ta biraz daha ağrı ve ıstırap çeke- cektir. Hastanın ailesi biraz daha üzülecektir. Hekimlik, hastaları olgun birer meyva gibi iyice sıkmakta, su- yunu çıkarmakta, onda istif edilmiş bulunan son damla hayat usaresini akıtıp kullanmadan — öbür dünyaya vermemektedir. Anlaşılı- ünyanın dövizi maliyeci- öbür dünyanın dövizleri he- kımlerın elindedir. Her ikisi de bu hususta aynı şekilde kıskanç — dav- ranmaktadırlar. Yeni uayeneleri, meler oksıjen— Mma- Hastanın ıstegıne ve fikrine gelin- ce, buna da kimse aldırmamaktadır. Hasta, bu meşru engizisyon, ahret yolcusunun bütün şikayetlerine rağ- men, surup gıtmektedır Şüphesiz ben ölümü artık vaki haline gelmiş v k yaklaşmış olan hasta- lardan bahsed bü- tün bu gayretlerden sonra da ancak olmaktadır. hekimlik bu mudur? Sönmekte olan bir hayatı son kıvılcımı yanıncaya kadar üflemekte bir fayda var mı- dır? O halde hekimle beraber hem- şire, hastabakıcı ve bütün bir has- tahanenin bir telâşı, bu gayreti ne- den? Niçin hayatından tamamen ü- mit kestiğimiz bir hastanın formalite icabı, sorumluluktan, sual, cevap- tan kaçtıgımız içini ve ölüm hâdisesi kitaba uygun olsun diye bir çok en- jeksiyonlar — yapıyoruz? Böyle bir hastaya huile camphre veya ka- fein yapmanın — çölde susuz kalmış bir yolcuya bir yudum su ikram - mekten farkı nedir? Fakat denilecek ki dünyada mu- cizeler de vardır ve hasta ölmeden bir müddet önce radyodan harika bir ilâcın keşfedildigini duymamız mümkündür. O halde gücümüz yet- tiği kadar hayatı uzatmağa çalışmak biz hekimlerin asıl ödevimiz olmalı- dır B ütün bu lâflar hekimi Vıcdan ıs— tirahati içinde uyutabilmek uydurulmuş formüllerdir. Hekim, formalite ve deontoloji adına kendi- ni tatmin etmek için bu dramda yalnız kendini rol sahıbı sanmakta- dır. Hastayı, hastanın ailesini — dü- şünmemektedi nların söylene- cek sözleri yok mudur? Ailenin sesi tamamen his ve katle dolu — olduğundan tereddütle karşılanabilir. Son nefesini vermekte olan bir yavrunun baş ucundaki ana ve baba, heyecanlı ve teessürlü ol- duklarından kötü kararlar veren bir hâkim durumundadırlar. Ya he- kimi olmıyacak ışlere zorlarlar ya— hut da ahret, yolcucunu terkederler, hıç bir şey müsaade —etmezler. — Ümitsizlikleri mantıksızlık ve yanlışlık rüzgârları halinde esmektedir. Bir şey yapmak veya hiçbir şey yapmamak için yal- varmaları sabır ve merhametle kar- şılanacak kadar samimidir. Eğer hekimin ahret gümrüğünde bagajlarını muayene ettiren kimse uzun bir hastalıktan sonra bu yolcu— luğa çıkan bir ihtiyarsa o zaman 1ş değişir. Şüphesiz ailece o da mu zezdir. İnmeli, yatalak, bunak, 1dra— rını tutamıyan bir prostatlı, buyuk abdestini kanundaki yapma delikten eden bir kanserli olmasına rağmen, onun da sevildiği muhakkaktır. Bun- ların bir kısmı aileyi bezdirecek ka- yapılmasın ma değil, sürünmedir. Hasta bir hu- i durumundadır. Yukardan aldık- ları boşalıp gıtmektedır Artık bun lar için etrafın düşündüğü neden iyi olamadıkları değil, neden ölç medık— leridir. Bir çoklarımız için ve en to- leranslı, en inançlı hemşire ve has- tabakıcılar için böyle hastaların ö- lümü, uzun zamandanberi aranan ve beklenen bir mucize, bir kurtuluş— tur. Nietzsche'nin dedıgı gibi "Bazı- ları çok erken, bazıları da çok geç ölürler. Zamanında ölmek lâ ımdır Tüberküloz menenjitine yakalan SAHASINDA OLUM Dr. Esad EĞİLMEZ mış küçücük hastalarımız bellerin- den su almak için çektiğim azabı duşundukçe hala heyecan duyarım keşfi de bu zavallı hastalar Uğursuz talıhlerını pek fazla degıştırmemıştır Onları yatak- larından kaldırmak, belki de yarın denecek kadar ince derilerinden kor- ğne ile girerek bel kemiği aralıklarını kollamak ve murdar ilik sıvısını alıp yerıne ılaç şırınga etmek bır mesele idi. Her gün bir kaç kere apılan bu müdahaleler, daha doğ- rusu tedavi trajedisi bir iki sene sür- dükten sonra, bir gün hastanın evi- ne uğradığı zaman siyah bir törenle karşılaşması hekimin mutad şansla- Ölenin sesine gelince, bu çok za- man Ölü bir sestir, sönüktür, kulak- lara pek değmez. Çukura doğru yuvarlanan bir kimse karşısında he- m, darbelerini kuvvet- lendirecek bazı piktirler yapmakl aileye karşı durumunu kurtarmağa bakar. Hastaya sorarsanız, olum acı- sini ve ıstırabı uzatma ktansa bütün engelleri ortadan kaldırarak biran evvel ve serbestçe Allaha kavuşmak kadar hayırlıdır. Aylardanberi iğne- lerden canı yanmış ve hekim müda- halelerinden bunalmış olan şu biçare kalb hastası boğulma nöbetleri, su kıntılar, şişlikler, - morartılar içinde dunya 1le ahreti ayıran demir perde- yi aşmağa savaşırken, son dakikala- rını, şırıngalar, kan almalar, vantuz- lar, sülükler içinde zehir etmeğe hak kımız var mıdır? Şu zavallı kanserli hastaya bari acıyalım ve bütün for- malitelerle kitapların yazdıgı bey. hude müdahahaleri rafa bir. karak, sadece, mukaddes kendisini mahrum etmemeğe çalışa- lım: Sedarem dolora opium divinum Acıyı dindiren mukaddes afyon- AKİS Hoşunuza gittiyse hemen Abone olunuz AKİS, 7 AĞUSTOS 1954