Yeniden fışkıracak petrol M usaddık, iktidara geldiği kadar gü- rültülü bir şekilde iktidardan düş- tükten sonra zannedilmişti ki onun ye- rini alan General Zahidi'nin ilk işi pet- rol meselesini bir karara bağlamak o0- lacaktır. Biraz zaman geçince, dış po- litika icmalleri yanıldıklarını anladı- lar. Zahidi o belâlı — meseleye el at- maktan çekiniyordu. Bunun sebepleri muhtelifti. Gerçi Şahın, daha işin başından itibaren İn- gilizlerle — anlaşmazlığın had safyaha getirilmesinin ve Iranın, hakiki serveti olan petrolünden mahrum bırakılması- nın aleyhinde olduğu ve daha fazla itidal gösterilmesini istediği biliniyor- du. Ancak Zahidi'nin hattı hareketin- de, kendisinden evvel Başvekillik yap- batılılara satıyor diye Bundan sonra ise Mu- şaddık vaziyetini kuvvetlendirmek için Avrupalılar aleyhinde milli bir husu- met yaratmış ve petrol meselesi her türlü iktisadi ölçüden çıkıp tamamiyle hissi bir iş haline — gelmişti. Zahidi, cereyana karşı — gitmemek akıllılığım gösterdi ve bekledi. Şimdi, muradına ermişe benziyor. Zira petrollerin işle- turnesi bahsinde nihayet bir mutaba- kata varılmış if. ndaki müzakerelerde de Ameri- kalılarm birinci derecede bir rol oy- nadıkları hiç kimsenin meçhulü değil- dir. Hattâ bu rolden İngilizlerin her zaman memnun olmadıkları da bilin- decek bir hal çaresi aramışlardır. Bunlardan en son teşebbüs muvaf- fak olmuştur Müzakereler Tahranda cereyan et- miştir, İranlılar, "İngiliz" kelimesine karşı bile aşırı hassasıyet gösterdikle- rinden ortaya "Beynelmilel Konsorsi- yum" tâbiri atılmış, görüşmeler onun- la yapılmıştır. Halbuki konsorsiyumun belli başlı taraflarından biri İngilizler- dir. Görüşmeler, işin başından itibaren dostane bir anlayış havası içinde ya- pılmış, İranlıların senelerden beri ilk defa olarak hakikaten anlaşmak niye- tiyle masa başına — oturmuş oldukları görülmüştür. Hakikaten İran misli gö- rülmemiş güçlükler içinde bunalıyor- du ve yapacak başka şeyi kalmamış- tı. Petroller daha bir müddet işleme- diği takdirde bu güçlüklerin daha da artacağı biliniyordu. Ayrıca Ruslar da bo: durmuyorlar ve halk arasında, sefaletin yardımıyle propaganda yap- mağa var kuvvetleriyle devam ediyor- Varılan anlaşmanın esası nedir? Petrolleri, beynemilel konsorsiyom işletecektir. Bunu, İranın Maliye Ve- kili açıkça beyan etmiştir. Bu konsor- AKİS, 7 AĞUSTOS 1954 siyomun merkezi Londrada — buluna- caktır. Fakat, Tahranda bir de Milli İran Petrol Şirketi olacak ve bu iki şirket, bir "işletme ve tasfiye şirketi" meydana getirecekti. Onun merkezi o- bağlı kalacaktır. , petrolü işletmek demek sade- ce çıkarıp, tasfiye etmek demek de- ğildir. Bunu dağıtmak, nakletmek lâ- zımdır. Bu iş için ise Anglo . İranian şirketinin alâkalı bulunduğu şirketle- rin tankerleri kullanılacaktır. Tanker- ler, muhtemelen İngiliz bayrağı taşı- yacaklar ve böylece İ çıktığı Abadana yeniden ve sulh yo- luyla girecektir. Bu anlaşmadan sonra Irana da A- DÜNYADA OLUP BİTENLER kistan paktı İranın iştirakiyle daha elle tutulur hale gelecek ve bugünkü plâtonik şeklinden kurtulacaktır derpiş edilmemiştir. Halbuki ilk anlaşmazlık İngilterenin bu ihtimalin tahakkukun- da da Süveyşe dönmek istemesinden ileri geliyordu. Şimdi sadece Türkiye zikredilmiş, fakat İran bir tarafa bıra- . Bunun, Iİranın güvenliğinin bir. savunma etmektir. Görülüyor ki Ruslar Uzak Doğuda muvaffakiyetler kazanırken, Amerika Orta Doğuda hayırlı işler başarmakta camiasının içine dahil Abadan Kala kala merikanın yardım elinin — uzanması pek kuvvetle muhtemeldir. Zaten A- merikalılar bunu İranlılara daha ev- vel de teklif etmişlerdir.Gerçi İranlı- lar, kalkınma plânı olarak, kendi ka- rakterlerine has —mübalâğalı plânlar yapmışlar ve bunlara gerek Amerika- ma, gerekse kan sermayesıyle temişlerdir Aama, teklif plânlara bir göz atanlar derhal reddedilmiştir. Şimdi komşula- rımızın daha makul projelerle muza- kerelere girişecekleri beklenmektedir. Fakat asıl gelişme, siyasi ve askeri sahada olacaktır Iranın batı camiası- ile Pakistan arasındaki bu memleketin de büyük savunma zincirindeki yerini alması şayanı temennidir, Türk - Pa- tasfiyehanesinin lâboratuvarı tek adam ve hürriyet hesabına zaferler kaydet- mektedir. Kuzey Afrika İstiklâlin eşiğinde ierre Voizard Parise döndüğü za- p man o kadar parlak bir şekilde kar- şılanmadı. M. Pierre Voizard, Fransa- nın Tunustaki Genel Valisidir. Bir kaç gün sonra Paris radyosu Fransız hukumetmın bir resmi tebliği- na okudu. Bunda M. Voizard'ın başka bir vazifeye çağırıldığı bıldırılıyordu Bu sırada sadece Tunust ta Hindiçinide fedakârlıklar mukabilinde ateş kesilmesini temin etmişti. Kuzey Afrikalı milliyetçiler, tedhiş hareketlerine devam ederlerse