Feridun Cemal Erkin de kan veriyor anlı bir adam! yondan, kanın pıhtılaşmasından ve anbolıden Heri geliyordu. Asıl önemli- leri, henüz kan gruplarının bilinmeme- sinden ortaya çıkanlardı. Kan grupları A sepsi.antisepsi'nin öğrenilmesi, ka- ıhtılaşmaz hale koyan (antikoa- ğülan) bir çok maddelerin bulunması, insanda en aşağı dört grup kan var lı— gının anlaşılması, kanı alma, saklama verme usullerinin gelişmesi saye- sınde son yüzyılda transfüzyonda yük ilerlemeler başarılmıştır. Bugün, ıçın V. Dungern ve Hirszfeld'in landıkları nomanklatüre uyarak insan kanlarını başlıca dör t ba ayırıyo Tuz; A grupu, B grupu, AB g O grupu,. O grupu, öbürlerinin hepsine e kendi grupuna kan verir, başka gruplardan kan alamaz. AB grupu dı. Başhekimin gülme nöbeti nihayet sona erdi. Tekrar söze başladı. "Dâhi, Salim — Efendi", dedi, zahmet ettin, yahu! Bu alet bızde var. Adı, adı, dur galiba hatırlaya- cağım. Kıpert mi idi? Yok, yok. O harita ismi. Ha buldum: Kıefer Ama üst tarafı? Beyhude kendımı yormayım. Unutmuşum. Bunca iş a- rasında akıl mı kalıyor ki? Ne ise teşekkür ederim. Bir de senin he- diyen olsun" AKİS, 26 HAZİRAN 1954 bü- hepsinden kan alır, hiç bir grupa kan veremez. A grupu yalnız kendi gru- pundan veya grupundan kan alır. B grupu da yalnız kendı grupundan veya O grupundan alır Jea neney'in yaptıgı ıstatıstıge göre insan- larda bu gruplar şu nisbetlerde bu- lunmakta, A B grupu. Bir insanın kam hangi gruptan ise bütün ömrünce o gruptan kalır. Bu gruplar baba ve anadan evlâda Men- del in veraset kanunları gereğince ge— Baba anın kanları O gru pundansa çocuklar, A,B ve AB gru- pundan olamazlar. Eğer ana ve baba- nın biri AB grupundansa bunların ço- cukları O grupundan olamaz. Bütün ııO Sonra cerrahi asistanlarından bi- rini çağırttı. elen gence hediyeyi teslim eder- ken sordu: "Bundan bizde vardı, ga- liba değil m G nç. doktor alete baktıktan son- ra "evet", dedi, ane" Başhekim gamsız ablak yuzunu "nasıl ben demedim mi?" mânasına alınabilecek bir iftihar edası ile Sa- lime çevirirken o dalgın dalgın aya- ğa kalkmıştı. Selâm verdi, kapıya doğru yürüdü. —A.B TIB DÜNYASINDA bu olayların adlı tıbda babalıgın araş- tırılmasında büyük Öne ardır Yukarıda sıraladıgımız dort grupun altında, Al, A2, A3, Aâ4, N, P, ©, G H, K harfleriyle gosterılen başka gruplar da yazılmışsa da önemli değildirler. Son yıllarda Rh faktörü diye yeni bir maddeden bahsedilmetekdir. Bu, bazı insanların kanında bulunan bir aglütioiandir. Rhesus adı — verilen alyuvarlarında da bu- Onun için bu ismin ilk harflerıyle adlandırıl ş Bu may- munların alyuvarları şırınga edilerek aşırı duyarlık kazandırılan tavşanların seromu insanların © 85 nin alyuvar- larını aglütine etmekte yani bir araya toplayarak kümeler yapmakta ve erit- mektedir. Boyle kanlara Rht, geri kalan B 15 kana da Rh- denilmek- tedir. Transfüzyondan sonra görülen bazı kötü reaksiyonlar kanda bu faktörün — bulunmasına bağlanmış. r. Rh— olan bir kimseye üstüste Rh+ kan aktarılacak olursa Anti—Rh antikorlar ortaya çıkarak verilen ka- nın alyuvarlarım eritmekte ve kan a- landa sarılık, hemo, globın İ İ azalması veya tık Rh*t ._. B —H a Ş B 1 gorulmektedır dur ada Anti-Rh aglütininler hus ule ge- lerek fetüsün (ana karnındaki çocuk) alyuvarlarını - tahrip etmektedir. Bu da, çocuk doğduğu zaman, sarılık, kan- sızlık, çekirdekli alyuvarlar odemlerle ndini — gösterir. Böyle uklar bir kaç gün içinde ölürler. Kanda Rh fak- törünün araştırılması zor bir iştir. Ö- zel test seromlara ihtiyaç vardır. Taze kan — Konserve kan taze kan veya kon- Ilanılmaktadır. Taze kan, hava ıle temas ettirilmeden, bazı özel aletlerle vericinin kol venasından alıcının kol venasına aktarılır.. Buna direkt usul denir. İçinde pıhtılaşmaya engel olan madde bulunan bir ka lınan kan bu adan şırınga ile yahut Şişe, çuk tüp ve iğneden müteşek- kil basıt tertıbatla da kan alıcının ve- nasına gönderilir. Bu da endirekt transfuzyondur Pıhtılaşmayı köstek- lemek üzere 95 2.10 orantısında sod- yom sıtrat erıyıgı kullanılır. T ransfuzyon lçll’l ku Direkt usulün, antikoagülan kullan- mamak, kam hava ile temas ettirme- den d a vermek gibi bazı üstün- lükleri varsa da pratikte özel bir ta- kım aletler gerektirmesi, bu aletleri kullanmasını bilen personele ve çok zaman doktora 1htıya hâsıl olması, kan verıcının bütün ameliye suresince alıcının yanında kalmasını icap ettir- mesi gibi mahzurları da vardır. Endirekt usul çok basit ve sadedir. Komplike aletlere ihtiyaç yoktur. Ka- lifiye personel de gerekmez. Vericinin hastanın yanında kalmasına ve zaman kaybetmesine sebep olmaz. Doktor ol- 25