KADINLAR Aile Kızlarımızı okutalım I ik bakışta yazının başlığı bazı zi- Kızlarımız. okumuyor yersiz saymayacagız Hele büyük şe- hirlerde — otu ve her gün taşıt vasi- talazında, caddelerde yollarda eli çan- tali yuzlerce kızımızı görmeye alışan- tıkları, — istatistiklere baş vurdukları zaman bizi ha klı bulacaklarından şüp- he etmemektey Maalesef nufus adedine göre, kız çocuklarının erkek çocuklardan sayı itibariyle üstün olmalarına rağmen, ilk okullara devam eden kız öğrencilerin erkek öğrencilerden yüzde 50 az oldu- ğu bir vakıadır. Yaş ilerledikçe bu nisbet daha üzücü bir mahiyet almak- ta, orta öğretimde —üçte bir, yüksek tahsilde beşte bire düşmektedir Ne derece iyimser düşünebilirsek düşünelim, — bir milletin — istikbaline müessir olan, ayrıca medeniyet sevi- yesini işaret eden unsurlardan biri sayılan bu düşük grafiği memnunlukla karşılayamayız. Son yıllar zarfında büyük inkılâp- lar başarmış olarak ta yirminci yüzyıl medeniyetine falsosuz ayak uydurabil- mek için daha ileri hamlelere muhtaç bir millet sıfatiyle bu gerçek karşısın- da lakayt kalabilir miyiz? Medeniliğin esas faktörlerinden biri de o cemyette yaşıyan fertlerin kadın - erkek farkı gözetilmeksizin aynı titizlikle yetişti- rümesi, kültür seviyesinin bütün va- tandaşlara şamil bir anlayışla yüksel- tilmesidir. Erkegın okuyup, kadının cahıl kal— fikir reformuna, — zihniyet inkılâbına şiddetle ıhtıyaç gösteren kritik bir durum içinde — bulunduğumuzu itiraf dayız. Bugun esefle söylenebilir ki, kızlarını okutmanın lüzumuna henuz kani bulunmayan ailelerin sayısı hayli ka- barıktır. İlkokulu, nihayet ortaokulu bitirdikten sonra bu tahsili kâfi bulan anne ve babalara — büyük şairimizin: "Kızlarını okutmayan millet hüsranı- nı aglasın fikrini kabul ettirmek hay- li güçtü Kadını hâlâ köhne mikyaslarla yan- lış zaviyelerden görmeye alışmış, cemi- yet hayatındaki mühim rolünü idrâk etmek olgunluğuna erişememiş karan- lık kafaların içine hakikat ışığı dolma- dıkça birçok — düğümlerin — çözülmesi mümkün olamıyacaktır Kadınlarımı- zın kültür — seviyesini — yükseltmekle memleketin istikbalufukalrınıgenişle- teceğimize, medeni âlemdeki mevkiimi- zi bir kat daha kıymetlendireceğimize inananların sayısı, coğalmadıkça hede- 20 ARASINDA İMDAT!... N edeniyet yarışında nice üzenilecek merhaleler aşmış bulunan garp âleminin bazı ülkelerinde kadınların hâlâ bir takım siyasi haklardan mah- rum bırakıldıkları malümdur. İçle- rinde, çeşitli mesleklerde milletler- arası şöhret yapabilmiş kıymetlerin bulunmasına Trağmen bu memleket- lerde kadınlar milletvekili olabılmek hülyasının gerçekleşmesini sabırsız- lıkla beklemektedirler. Buna mukabil Türk kadınının senelerdenberi teşrit hayatta başar- dığı hizmetler, — muhtalif sahalarda kazandığı — muvaffakiyetler, — bütün dünya kadınlığının dikkatini çeke- cek bir kıymete sahiptir. Bizi geriliğin tehlikeli — uçuru- mundan sihirli bir kuvvet gibi çe- kip kurtaran Atatürk inkılâplarının takdire değer bir cephesi de kadın- lık haklarının korunmasını esas tu- tan prensiplere ehemmiyet verilmiş olmasıdır. İleri görüşlü bir devlet a- damı olan Mustafa Kemal, cemiyette kadına lâyık olduğu mevkii ayırma bahsinde gösterdiği hassasiyetle bu fikrin alemdarlığını yapmış, — hakiki medeniliğin ana temellerinden biri sayılan kadınla erkek arasında eşitlik düsturunu yayma uğrunda hiç bir noktayı ihmal etmemeye çalışmıştır. Kadını manevi esaretten, tabii hakkı olan hürriyete kavuşturmakla bü- yük kurtarıcı, memleket hizmetinde- ki en ısabetlı eserlerınden birini ver- miş sayılabili Kafes arkasından üniversite kür- susune getırılen Türk kadını bu diyet ve basiretle başarma yolunun muvaffak yolcusu olabilmiştir. Bu gün, her meslekte sayısız kadınları- mız iş başındadır ve erkeklerden hiç de geri kalmayan bir dirayetle cemiyete faydalı olmakta devam e- İ dip gitmektedir. H arcanan emeklere, varılan netice- ye rağmen acaba kadının cemi- fe ulaşan yol gittikçe uzayacaktır. Ka- dının yüksek tahsil görüşünü — yalnız devlet daırelerınde çalışmakla ilgili "K 1 memur yapacak değilim ya.. Yeter bu kadar okudu- ğu.." teranesini unutturacak bir kana- atin yerleşmesine hizmet edecek ted- birleri almakta gecikmemeliyiz. Ne- silleri yetiştiren, geleceğin büyükleri- ni, mesullerin: terbiye ile vazifeli (an- ne) nin bir erkek kadar bilgili, muha- kemeli olmasının ehemmiyetine mil- letçe inandığımız gün, fikir kalkınma- sının en geniş adımım atmış sayılabı— liriz. Kadınların şahsan veya eşine mü essir olmak suretiyle dünya meselele- Perihan Parla yetimizdeki hakiki — mevkii nedir?. Kemiyet itibariyle pek ehemmi- yetsiz sayılan — belirli bir zümrenin noktai nazarını bir tarafa bırakacak olursak, üzüntü ile itiraf edebiliriz ki hâlâ dürbinin ters tarafını kulla- nan köhne, basit bir zihniyet umumi efkâr üzerinde kara bir bulut gibi bağdaş kurup oturmaktadır. Mevzuat bakımından — güya eşit haklara sahip bulunan kadın ne ya- ki elan cehaletin, taassubun, sa- pık hislerin kurbanı olmaktan kur- tulamamıştır. BBu tezi mübalâğalı bulanlar, kadının rahat nefes alamı- yacak kadar çeşitli çemberlerle sıkı sıkıya kuşatılmamış olduğunu iddia edelıbılırler mi? Bırbırı i takip e üz kızartıcı feci hâdiseler, he- nuz kadının saygı değer bir mahlük telâkki edılmedıgının apaçık misal- lerini vermiyor mu? G.. İyiye, doğruya varmanın en kes- tirme yolu hak katları bütün çıplak- lıgı ile görüp — göstermek olduğuna göre bu olaylar karşısında daha ne kadar zaman elimizi, kolumuzu bağ- layıp bekliyeceğiz? Mini mini yavrulardan dört ço- cuk annelerine kadar uzanan cana- var elleri, hayvanlara bile reva gö- rülemiyecek bir vahşetle dişi mah- lüklara saldıran sadistleri kökün- den temizliyecek en kuvvetli müey- yidelere — rağbet göstermiyecek mi- yız“’ Birkaç yıllık hapis cezasiyle cemiyet bu manyakların tehdidinden korunabilir mi?.. Milli haysiyetimize birer leke olan seri halindeki vakaları hiç bir suret- le küçümsemeğe imkân yoktur. Sem- bolik mânada kalan haklar, realite- leri pembe tüllerle örtemez. Alınacak önleyici tedbırler tatbik edilecek cezalar ve halk eğitimi üze- rinde hukukçularımızla, kalem sahip- erimizle başbaşa verip milletçe dur- mak Zzamanının gelmiş olduğuna i- nanıyoruz. rinde, milletlerarası — münasebetlerde bile ne mühim, bir mevki sahibi olduk- larını eski ve yeni olaylarla — daima isbat mümkündür. Yine cahil ve basit kadınla kafası işleyen kadının netice üzerindeki müsbet ve menfi tesiri gün gibi aydınlıktır. Vatandaşın içinden yetiştiği toplu- ma faydalı veya zararlı bir unsur ola- rak teşekkül edecek şahsiyetinde he- men hemen en ağır yükü omuzlarında taşıyan annelerin her noktadan mü- kemmel yetiştirilmesi mevzuunun hü- kümet programlan arasında yer alacak kadar ehemmiyet kazanacağı günü sa- bırsızlıkla beklemekteyiz. AKİS. 26 HAZİRAN 1954