YURTTA OLUP BİTENLER Partisinde hiç kimse buna taraftar de- ğildir. Aksine, Türkiye gibi müstakar hükümetlere muhtaç memleketlerde nisbi temsilin tevlit edeceği zararlar ve tehlikeler her fırsatta belirtilmekte- dir Buna mukabil, partinin aydınları, bugünkü iptidat sistemin de daha az zararlı ve tehlikeli olmadığı noktai na- zarım savunmakta ve bir çare düşü- nülmesi lüzumunu ileriye sürmekte- dirler. Mesele, partı düşüncelerinin üstün- de — hattâ içinde — mütalâa edildiği zaman hemen gorulme ktedir ki, umu- mi efkârda vukua gelecek ufak bir kayma, bütün siyasi müvazeneyi altüst edebilmektedir. Demokrat Partının ileri görüşlü er- kanından biri, biz — Unut amak lâzımdır ki Cum- huriyet Halk Partisi, 1950 seçimlerinin arefesinde — seçmenlerin ekseriyetinin gene kendisini destekleyeceği kanaatin- de bulunuyor ve sistemi si duyduğumuz zamanlar olmuştur. Gerçi bu endişeler tahakkuk etmemiş- tir, ama bir çok yerde tümen tümen mebusluğu az sayılacak farklarla elde ettigimiz unutulmamalıdır. Yarın, bu "az farklar" karşı partının lehinde te— çelli edebilir ve "tümen tümen busluklar orası tarafından kazanılır demiştir D emokrat Partide üzerinde durulan nokta, seçim bölgelerinin vüs'ati ile oyna k tır. Kısaca, ekseriyet usulü- muhafa za edip, dar bölge sistemi- ne gitm Dar bolgelerın Demokrat Parti için fazla zararlı olmay cağı da tezin par- ti dahilindeki müdafaa! d en kuv vetli sılah olarak kullanılmaktadır. Dar bölgeler, bizim idari taksimatımız. da, kazalar olabilir. Kaza kaza seçim neticeleri tetkik edıldıgı zaman gö- rülmektedir ki, eğer vilâyetler değil de kazalar bir bolge sayılmış olsaydı Demokrat Parti Meclise gene, üç aşağı beş yukarı aynı sayıda mebusla gele- çekti. Gerçi kaz. alarda partiler ara- sındaki farklar bazan pek azalmakta- dır ama, gene de hemen her yerde Demokrat Parti, rakiplerinden ileri va- ziyettedir. Mamafih, şimdilik gişirlen hareket, fikirlerin tebellür etmesine çalışmak- tan ileri, gıtmemek tedir. Dem krat Parti erkânı, dar bölgeye taraftar ol- makla beraber herhangi bir karara var madan önce "son durumdu bılmekte fayda görmektedir. Demek oluyor ki, meselesi olmayacak, müteakip sene- lerde ele alınacaktır. Belki tetkik ve komisyon faaliyetle- ri, heyecanlı kimseleri avutmak mak- sadiyle bir müddet sonra başlayabilir. Fazıl Ahmetten Hicivler Kafiyeli Mektup — B. Toven'e — (Devrimizin hiciv üstadı Fazıl Ahmet Aykaç, hiç bir yerde neşredil- memiş manzum hicivlerini AKİS'e vermeyi kabul etmiştir. Okuyucularımız zaman zaman bu sütunlarda üstadın en güzel ve en zarif hicivlerini bulacaklardır.) Bin ideal arkasında ısınmışım soğmuşum Diyorlar ki bir yaz günü İstanbulda doğmuşum. Geleceği görmedeyim — düşündükçe geçmişi Şöyle böyle beş yılım var bulmak için yetmişi! Biraz sonra kapanacak yani ömrün kapağı Doğduğum yer, Beyazıtta (Yahnikapan) sokağı. Kim katışır bu âlemde Tanrımızın isine Beni dahi tutup takmış işte deveran şişine! Nice defa sararmışım, nice defa solmuşum Ben kendime gülerken de gözyaşiyle dolmuşum! Her saçmaya açılmış da hayalimin şişesi Kısmet bu ya, hep kapalı talihimin gişesi! Gerçi uyup — Fikret Beye dedim: "Ne rab, ne ibâd" Fakat bunlar boş lâkırdı; yaman şey çok şu hayat! Yaman şey çok: Çünkü onda ne fikir var ne tasa Aynı varlık gözlerinde Kolibri ve Yarasa! Hele insan, garip mahlük; tırtıl dolu — dutları Hakikaten kendi yapıp kendi kırar putları! Hakikatler hayal olur, hayallerse hakikat, Zira küçük çocuk gibi şu ihtiyar tabiat! Pek sık duydum adını ben gerçi dağda, derede Faziletin kendi fakat, bilmiyorum nerede! Şemsettin Bey kurnazlıkta, şüphe yok ki Eğin'li Lâkin ciddi iş başında, biraz tuhaf beyinli! Nihat Beyin bilirsin ki pek tez oldu Erimi Fakat henüz anlamadım neye varır verimi?! Benim bugün gördüğüm şey, sade dünün devamı! Şimden sonra dipsiz sözler bizim için deva mı?! Her ırmağın uğrağıdır siyasetin denizi Gelir bir gün akar elbet Menderesi, Gedizi. Ülkülerin otlağıdır. hürriyetin çayırı Yaylalardan daha hoştur bana onun bayırı Çanaktaki aşureyi biz çatalla yiyoruz Sonra tutup bu işe de inkılâptır diyoruz! Hülâsası, bu sofradan ben bir lezzet alamam Hele masal deryasına hiç de artık dalamam! FAZIL AHMET AYKAÇ (1949) AKİS, 5 HAZİRAN 1954