YURTTA OLUP BİTENLER Bir Resim, Bir Müşahede Meclis Hükümetin düşündüğü kanunlar M ardinin yeni Demokrat Milletvekili, Ankara Palasta geniş koltuğa yas- ki landı, alnında biriken ter tanelerini mendıhyle silerken: iba burası yazın, bizim ta- raftan da sıcak okuyor diye söylendi. Türki üyük illet Meclisinin, hiç olmazsa ekserıyetı temın edecek sayıda âzası, bu yıl, uza kadar Ankarada kalacaktır. Meclıs yaz tati- ine, hükümet tarafından peyderpey sunulacak kanun lâyiha Ve teklıflerını intaç etmeden girmeyecekt Kanun teklifleri, seçımlerden çıka- rılan derslerin neticesi olacak ve çe- şitli mevzularda ya yeni hükümler ko- yacak, ya da esaslı değişiklikler yapa- caktır. Bunların bir kısmı 2 Mayısın hemen arefesinde ve akabinde görülen ve millet tarafından şikâyetlere vesi- le olan aksaklıkları bertaraf gayesmı güdecek; fakat bir kısmı da, da a Zi- yade iktidarda bulunan partinin "po- litik" hayrı gözönünde tutularak ha- zırlanacaktır. Daha doğrusu, politik hayrı sanılan hususat gözönünde t tularak.. Ele alınacak kanunların başında se- ktıdar partısının bir muayyen züm- | resi, tıpkı milletin heyetı umumi- yesi gıbı ri kam- anyasmın cereyan tarzını beğenme- miştir. Yalnız bu zümrenin, milletin heyeti umumiyesinden ayrıldığı nok- ta şuradadır ki, onun kanaat ince duru- mun bütün vebali muhalefete aittir. Bu bakımdan seçimler esnasında partilere verilen haklar tahdit edilirse, kampanya daha sıkı tarzda murakabe bulundurulursa zarar azala- Formülün demokratık olduğunda şu phe yoktur. Ancak, "Partiler" tâbi- , iktidarda bulunan partiyi içine alı- y r a da, iktidarın kendısı bundan ha- rıç bırakılmaktad hr; nülen tadillerin, memlekette hıç şuphe yok en ziyade gurultu uyan- dıracak olanı radyoda seçim zamanı siyasi partilere ayrılan konuşma saat- lerinin kaldırılması yolundaki tadil olacaktır. Böyle bir niyet, Demokrat Partinin bazı ileri gelenlerinde maa- lesef —mevcuttur, havada bu temayül Vardır ve teklif Meclise gelırse ıltıfat leri sözcüleri,, devletin büyüklerine sövmekte, onları milletin gözünden — düşürmeye çalış- makta, "yalan, iftira, tezvir" silâhları- nı fütursuzca kullanmaktadırlar. Buna mâni olmanın, konuşmaları sansür etmenin imkânı yoktur. O hal- de ne yapılsın? Bu hak, topyekun kal- KİS benden bir yazı istedi. Ben onlara bir kısmı kendilerini ten- kid eden bir makale veriyorum. Da. ha ziyade geniş bir aktüalite mecmu- ası mahiyetini gösteren AKİS'in bu- nu da bir hâdise olarak karşılama- sını, kiızmadan, irkilmeden kabul et- mesini bekliyorum Mecmuanın bır sayısında bır - sim gördüm. Hükümet progra o— kunurken Buyuk Mıllet Meclısırıı gösteriyor. Meclis, Başvekıh alkışla— maktadır. Fakat hu m bu - ları değil, bir zatın alkışlamadıgını göstermek için konulmuş! Altında da b açıkça yazılı! Şimdi AKISI çıkaran, hepsi de bi- rer kıymetlı genç istidat olan arka- daşlarıma gene kendi — köşelerinde hitap edebılırım. aşadığımız devirde, — bilhassa de- Y mokrasilerde matbuat büyük bir kuvvettir; milletin gözüdür, kulağı- dır, bir çok defa da rehberidir. Bu- nun içindir ki, demokratik rejimler- zifeler, ağır mesuliyetler teveccüh e. der. Hakikate saygı göstermek, hâ- tahriften çekinmek bu me- suliyetlerin başında gelir. AKİS'de çıkan bu resmi, altındaki yazıyı gazetecinin mesuliyeti prensi- binin içinde tahlil edelim: 40 mebusun bulunduğu bir top- lantıda, hükümet programının — şu veya bu noktasında alkışa bir veya bir kaç mebusun katılmaması neyi ifade eder? Hangi hakikatin delilidir? Alkış, bir tasvip işaretidir. Bazan da süküt en beliğ bir tasdik tezahürü sa yılır. O halde genç arkadaşlar bu resmi neden basmışlardır" Demek ki bir maksatları var; bu hâdiseyi istedik- leri gibi tefsir etmek niyetindedirler; bir teşhir yapmak istiyorlar. Peki, kimi kıme karşı? Başvekil kendısını programının şu veya bu noktasında alkışlamadığı için bir mebusa, bir ar- kadaşına infial duyacak değildir. Programın herhangi bir kısmını al- kışlamadığı için de bir mebus, Baş. vekile karşı bir hareket yapmış vazi- yette teşhir olunamaz. AKIS in kıymetlı yazarlarına ğersiz tesbitler hararetle tavsiye d Bu sözlerim, bir tenkid- den zıyade bir irşattır. Yaşım hepsın— den ileridir. Biraz da tecrübelerim dinisin! İktidarda bulunan parti dahil, hiçbir parti sözcüsü devlet radyosunda konuşmas Ama, bır de devlet erkânı vardır. Reisicumhur 'nutuk söyler, Başvekil Samed Ağaoğlu var. Kendilerine lâyık olan yola ko- yulsunlar ve emin olsunlar ki yakın- da bu memleketin en büyük, en çek okunan, yazılarına en çok kıymet ve- rilen mecmuasının sahibi olabilirler. Resim hakkında düşüncelerim bun den ibaret. Şimdi müşahedeme geçi' Oorum: uammer Karacanın "Cibali Kara. kolu" na gittim. mer de, ar- kadaşları da hakiki sanatkardırlar Bunun üstünde durmak bile fazla. Asıl dokunmak istediğim husus şu- cı_ Ş bir tek tuluat oyununda ce- miyetimizin bir çok kusurları, bir çok noksanları samimiyetle meydana konulmuş bulunuyor! Bir polıs kara- kolu, eşya: asından emniyet âmirine kadar iyi ve fena tarafları ile, mad- di, manevi — mevcudiyeti 1le oldu- kendi içini kirleten, bünyesin ren illetleri, ıhmallerı ahlaksızhkla— 1 görür. Bunun ıçındır ki tiyatro bir cemıyette hem ılerıye götüren bir rehber, hem bir otokritik vasıtası- dır. Bizde devlet tıyatrosu ve İstan- bul şehir tiyatrosu birinci vazifeyi yerine getirmeğe çalışıyorlar. İkinci vazife ise ugün ya lnız Muammer Karaca ve arkadaşlarının omuzları- na yüklenmiştir. Diyebiliriz ki Kara- ca, Naşitleri, Kel Hasanları tekâmül ettirerek Fransada Molyerin, Rusya- da Gogolun yaptığını bizde yapıyor Fakat derhal ilâve edelim Devlet tiyatrosu ve lstanbul şehir tiyatrosu devletin maddi ve mânevi yardımlarından mümkün olduğu ka- dar istifade ettikleri halde Muam- mer Karaca ve onun gibi sanatkârlar bu yardımlardan hemen hemen mah- rumdadırlar. Halbuki yapılacak yardımlar, gös- terilecek himaye doğrudan doğruya cemiyetimizin hayrına olacaktır. An- cak burada da şu çok mühim şart kendisini ortaya koymaktadır: Yardımı yapacak olan devlet ti- yatrodan kendi lehine mukabele bek lememelidir. Yardım ve himayenin hedefi otokritiği takviye olmadıkça onu öldürmek suretiyle fayda yerine zarar getirmekten başka bir netice vermez nutuk söyler, — vekiller nutuk söyler. Bu nutuklar, seçim zamanına tesadüf edebilir. Bu nutuklarla, iktidarın icra- atı Öövülebilir. Radyo, mademki devle- tin radyosudur ve konuşan, devleti i- AKİS, 5 HAZİRAN 1954