KADINLAR Nazlı Tlabar Aileden siyasetçi K üçük Nazlı, İrlandalı mürebbiyenin telkin ettiği bütün meziyetleri be- nimsiyecek bir yaradılışa sahipti. Kandilli Kız Lısesmm ilk kısmın - dan mezun olduğu zaman kendisinde belırmış iki temayul vardı: Edebiyat ve sp Kuçuk Nazlının edebi gelişmesinde, Kandillinin tabiat güzellikleri birinci derecede müessir olmuştur. Hayatının politika sahasına intikal eden devresinde; bu meziyetinden müs- pet bir şekilde faydalanan Nazlı Tla- bar ise, herhalde çocukluğunun Kan- dillide geçen senelerine çok şey borç- lu olduğunu bilir. Ameri k kız kolejınde 1k1 koldan şampiyonluğu mu haf miştir. Spor ve hasta Hakikaten kollej hayatı - boyunca Nazlı Tlabar sporun her kolunda şam- piyon olduğu gibi, revirdeki karyola— sını en az boş bırakan talebe Hattâ bu üstünlüğünü mektepten sonra da devam ettiren Tlabar, geçen sene Almanyada seyahatte iken bir ga- zeteci arkadaşımız tarafından öldürül- müştü de, gazeteler kendisine uzun ömür dılemışlerdı p biliriz; istidatlar mümarese ile gelışır çocukların yetiştikleri muhit, sanat vey,: eslek sahasındaki inki- saflarına temel teşkil eder. Ailesi ara- sında müzisyen bulunan ve müzik nağ- meleri içinde büyüyen bir kimsenin, müzik anlayışında bir üstünlük görü- lür. Hele istidadı da varsa... Ailesin. de politikaya baglı muhtelıf unsurlar bulunan bir çocugun istidadı da inzi- mam edince n bir po lıtıkacı ol- ması tabii ve beklenen bir hâdisedir. Nazlı Tlabar'ın dedesi son Osmanlı Sadrazamı Tevfik Paşadır. Eski Hari- cıyecılerımızden İsmail Hakkı Bey de dayısı olur. Y edi defa sadrazam büyük sefirliklerde bulunmuş, za- manın imparator ve krallarından bazı- larımn şahsi dostluklarım kazanmış o- lan Sadrazam Tevfik Paşa, — Osmanlı idaresine ve dünya efkârına karşı mil- li mücadele noktai nazarını müdafaa eden adamdır. Bu derece buyuk bir politika alemme hâkim bulun. Tev- fik Paşanın, küçük torununu dizlerine oturttuğu zaman ona, Lord Kiçnerden, Bismarktan, Kral Jorjdan — veya Hin- denburgdan bahsetmesi, politika dün- yasının "fıkralaşan" hadıselerım anlat ması kadar tabii ne olabi Vatanperver, serınkanlı mantıktan Ayrılmayan ve acele karar vermeyen bir adam olan buyuk baba, bu mezi- yetlerinden bir çoğunu torununa miras olarak intikal ettirmiştir, N azlı Tlabar, dayısı İsmail —Hakkı Beyin diplomasi vazifelerini ifa et- olmuş, birçok 20 ARASINDA Bir Seçim Nutku Tlabar, adar beğenilmiştir ki, muştur. AKİS, dolayı bahtiyardır.) M uhterem Vatandaşlarım, Mevzuum, memleket hizmetinde hâkim olan yeni zihniyettir. Bu yeni zihniyeti izah ,için, tarih karşısında, ilmi tarih itibariyle Halk Partisinin ne rolde olduğunu tahlil etmek lâzımdır. Devletçiler, — nazaricidirler, — se- nelerce bu yaratıcı milletin ruhi te- şebbüsünü uyuşturmuş, nefse itimat duygusunu öldürmüş, muti, itaatkâr, mesuliyetten kaçan nemelazımcı bir ruh meskenet yaratmışlardır. | rüzgârı — gibi soğuk ve müfri bir devletçilik guderk mokrasinin ismini muhafaza ile sarıh otokratık bir sistem içinde, bir cemi. n kan deveranını teşkil eden fer. dıyetçılıgı idam etmiştirler. Demokrat olan ferdıyetçıdir Demokrat olan müstehlikin dos- tudur Demokrat olan, fikri sabitin düş. manidir. Zıra fikri sabit terakkinin düşma- nı Zira fikri sabit, fikrin ölümüdür. Hakiki iz'anı beşer, hâdisatın ö- nüne geçmek değil, ona adım uydur- maktır. Mütemadiyen yenilemek, mütemadiyen yaratmaktır D emokrat olan, insan şuuruna kıy- met verir, İnsanı sever, müsama- hakar olur. Otokrat olan, tahakkü- n dostu ve ondan aldığı tahakküm lezzetının kurtulmaz esiridir. Millete emniyet etmeyen, onu yalnız kontrol eden bir zihniyet demokrat olamaz. Mevzuat hazretleriyle, hayatı milliyi zorlaştıran, mücrim bulacağım diye namusluyu — taciz eden, vehimli ve korkak bir idare demokrat Bizim zihniyetimiz her zaviyeden liberaldir Liberalizmi reddeden bir zihniyetin ise asla demokrat olama- yacağı, milletlerin tarihiyle sabittir. n ise Halk Partisi şayanı hayret tezatlar ıçındedı Bir taraf- tan devletçilik, yâni kanuni solculu- ğu müdafaa ederken diğer taraftan resmi ağızlar, ıçlerinde menküş olan ovinizmin — tesiriyle, kapitülâsyon- dan, Türk topraklarının ecnebıye ve- rılecegınden dem vurarak, müzevvi- ran ir şekilde, korku ve — vehim zer kederek cehaletı ıstısmara çalışa— rak, dupeduz irticai bir kara sağcılık yapmaktadırlar Boylece mıllıyetçılık okuyucularına bu konuşmayı M uhterem Vatandaşlarım, Nazlı Tlabar (Nazlı seçimlerin arefesinde İstanbul Radyosunun D. P ye ayrılan saatlerinden birinde bir propaganda metni, konuşması yapmıştır. Bu ko- yurdun her tarafından talep olun- takdim Jirsatını bulduğundan maskesi altında bir mılletın ıktısaden kalkınmasını önlemeye çalışmak, ge- riliği teşvik etmektedırler I şte muhterem vatandaş, bir tara- fımızda siyasi irtica, diğer tarafı- mızda iktisadi irtica, ve biz bu iki za- rarlı cereyanın arasında ve ortada ve bu ortada oluşm bütü şuuruna ip i ola - rak, ve faziletin ifrad — ve tfrıdın arasında olduğuna inanarak, insa hak ve hurrıyetıne hürmeti şiar e- dinerek, milletimizi lâyık olduğu me denıyete götürmeğe çalışı OYUZ. Inanıyoruz ki, 1950 de kuvvetle çarpmaga başlayan kalbi milli, artık siyasi ve iktisadi hürriyetin lezzetını almış bulunuyor. Partimizin, insan gücüne, insan kabiliyetine ve her. şeyden ziyade Türkün milli ahlâkına verdiği kıymetle, vatandaşın yüreğin de nefse itimat duygusunu yaratmış- Butun hayatımın inancı Oolarak soyluyorum ki, insanın kendi ken" ıne ıtımat etmesı kadar büyük bir amaz. Aşağılık kompleksı ıçınde yaşamak kadar da bedbahti olamaz. Diğer taraftan bu parti, toprak ve mahsulü kıymetlen- dirirken, her türlü teşebbüs ruhuna yardımcı elini uzatırken, Türke, ev- velâ, kendi kıymetini haber Verdı sonra Öğretti, şimdi de, onu hazm dip hissettiğini, verımlı 1craat1nda görmekle, — derin bir iftihar duyu- yor. O nların iktisadi anlayışı, bir kıtleyı hazineye bağlayarak, millet bir kısmını âdeta hükümet yapmaktır. Yine de iktisadi hürriyetten — mah- rum ettiği vatandaşı kelâm hakkın- dan da mahrum eden bir zihniyet i- çine boğmaktır. Bir taraftan o kitle- ye baş kaldırtmamak, diğer taraftan nların Vasıtasıyle vatandaşa baş- egdırt Yâni her akımdan statik bır cemıyet yaratmakla, milleti değil, ruhlarındaki ihtirası beslemek- tir. Böyle bir cemiyet ancak otokrasi ile idare edilen memleketlerde rüldüğüne göre, Cumhurıyet Halk Partisi de tarihe, otokrasinin bir nü- munesini daha vermiş olarak geçe- çektir. Şimdiye kadar size, Büyük Ata- türk'ün — vefatından,sonraki 12 se- nelik — tevakkuf — devrini anlattım. AKİS. 5 HAZİRAN 1954