İMADAM “4 id garip bir âdet vardır: Va - zifeleri dolayısiyle muayyen bir müd- det orada kalan ecnebiler, âdeta ev tutar gibi, kira ile karı alırlar. İyi, namuslu dilelere mensup olan bu kızlar, «Göro» ismi verilen bir izdivaç dellâlı vasıtasiyle, talibin önüne görücü çıkarlar. Baba, kızının meziyyetine göre bir ücret ta- lep eder ve kira ödenmediği veya erke- in vazifesi başka bir yere naklolunduğu takdirde fesh olabilecek tarzda dini bir konturat yapılır. Erkek gideceği zaman, Bu garip âdet birçok hikâye ve ro manlara mevzu olmuştur Piyer Loti bahriye zabiti olarak Japon ceradan (Madam Krizantem) ismindeki romanı vücude geldi. Bu romandan ilham slarak Amerikalı muharrir Luther Long « Madam Beterflay » ismile bir uzun hikâ- ye yazdı. İtalyan muharriri David Belosko- nun aynı ismi taşıyan piyesi de büyük İtal. yan bestekâr Giaccomo Puccini'nin en ere zi birinin mevzuunu teşkil e 9 Gemisile bir Asya seferine çıkan Ame- rikan bahriye mülâzimı B, F. Pinkerton, Nagasaki limanında geçireceği birkaç ay için, Japonyada bir müddet kalan bütün e bir Japon kızıyla evlenir. Japonca kele- yek münasına gelen (Şo-Şo-“ taşıyan genç kızı, babası, muayyen bir aylık, birkaç kat elbise ve döşeli bir ev mukabilinde, bahriye zabitine verir. ilesi ve arkadaşla. an ) ismini düğünün en neşeli bir saatinde Buda mez” hebinden bir papas olan bir akrabaları nini kl ilşa eder, Ö zaman bü- tün davetliler Şo-Şo-San'ı tel'in eder- ler ve babası ii reddeder Amerikanın | Nagasaki le Şarp- les genç Japon kızının bedbaht olacağın: dan bahseder; mülâzimin hiçte ciddiye al- adığı bu macerayı tasvip etmez. Fakat Pinkerton, dostunun bu kuruntularına gü- ler ve kadehini kaldırır : leride zevcem olacak Amerikalı kadının şerefine içiyorum. D T, Şo - Şo - San ailesi tarafından reddedil- miştir. Artık, kocasından başka hâmisi yoktur; bahriye zabiti, birgün onu açıkta bırakıp giderse sokakta Pinkerton, genç kızı teselli eder. Kü- çük kadın, karanlık ve korkunç istikbalini hiç düşünmez. Çiçekli kiraz ağaçlarının altında, yıldızların ışığında sevişirler. «Dolce Notte! Ouante Stellel Vienil» Tatlı gece, yıldızlar, gel sevgilim | OÖperanın birinci perdesi bu güzel sah- nenin üzerine kapanır, kalacaktır. ın İkinci perdede, küçük Japon kadını, Amerikalı kocasının açtığı evde yalnızdır. ahriye mülâzimi Pinkerlon, Nagasakiden uzaklaşmıştır. Şo - Şo- San gözleri ve ları tıpkı babasına benziyen, fakat babasının hiç görmediği küçük oğlu ile oyalanır. Yaşlı hizmetçisi Suziki, memleketteki bu fena âde- ti bieiği için hakikatı anlar ve hanımına söyler — Siz hâlâ onun geleceğini mi umu yörsunuz ? sene geçti. Bir mektup bile almadınız ) Burada kaldığı müddetçe evlenen hiç bir ecnebi kocanın döndüğü görülmemiştir. Bahriye zabitinin giderken bırakmış ol- duğu para artık bitmek üzeredir. Buna rağmen Şo-Şo-San ümidini kesmez, hizmçi- ye çıkışır : — Pinkertön giderken, Saka kuşları gelip yuvalarını kurdukları zaman beni bekle, o zaman ben de yuvama döneceğim, demişti, O, muhakkak gelecektir. Sen ne Japonca kelebek manasına gelen (Şo- Re” San) ismini “taşıyan genç kızı, babası DE EREL AM Yazan: İlhan S5. Tanar fena huylusun, hemen bedbin düşüncele- re kapıliyorsun, Ve genç kadın küçük oğlu ile evinin bahçesinde oynıyarak, kocasının gelmesini ekler. Konsolos Şarples, Pinkertondan a dığı bir mektuptan, onun iki sene evvel evlendiği Amerikalı karısiyle birlikte Na- gasaki'ye gelmekte olduğunu öğrenir. Bu haberi Madam Batırflaya vermesi lözim- dır. Fakat oraya gidip te çiçeklerin içinde oğlu ile oyniyan genç ve mes'ul anneyi görünce cesareti kırılır. — Pinkerton'dan mektup aliyor mu- sunuz ? diye sorar, genç kadın: O bana vadetti, sakalar yuvalarını yaparlarken ge- leceğim, dedi amma üç defa yuvalar ya- pılıp bozulduğu halde o hâlâ görünmedi. Acaba Amerikan sakaları kaç senede bir yuva yaparlar ? Şarples, kadının bu saliyeli ve sada kati karşısında, fen kadaşının işlediği cinayete içi sızlayarak gider. a haberi veremez; ni Şo - San'ın paraca sıkıntı çektiğini duyan Goro, izdivaç tellâlı, onun güzel liğine meftun olan Yamadori isminde zen- gin bir Japon tüccarını Madam Balırllay'- ın evine getirir. Nevyork'da oturan bu zengin tüccar vatanını her ziyaret edişie ya alıp bıraktığı sayısız zevcelerine r tane e ilâve etmek arzusundadır - Şo- San şaşırır : Kendisi Amerikan ssolile evlenmiştir, Gi sağdır, nasıl o lurda tekrar evlen Şarples bile, Ynmlei ile evlenmesi ni tavsiye edince, genç kadının hayreti büsbütün artar ve kızarak konsolosu da, zengin tüccarı da evinden kovar, Fakat biraz sonra konsolosun daima kendisine dostea muamele rl hatırlıyarak ça girtir ve oğlunu göste — Ben evli iken, bu arte, nasıl 0 lüuyor da ban tekrar evlenmemi çok ir oğlu olduğunu yazmı: yı da unutma onra, yil kucağına oturtarak hül- yalara dalar: Japon hükümdarı, Mikado, birgün evin önünden geçerken çocuğu gö- rüyor. O kadar beğeniyor ki annesile be- raber saraya aldırtıyor ve prens yapıyor. Hakikatten bu kadar urak olan bir kı: dına Şarples nasıl versin acı haberleri?