sterken ınlama- İ sert- sglence yile s0- orkunç lelvuku adığını acağını iy son” ihtiyar bütün 8 baktı, tl: tatlı hoşu- I ,Or'un atlıcan 3ilibine ne me- hseden kadar isiniz? Bunu, benim yaşıma geldiğiniz zaman an- lyacaksınız. Dünyada bir tek hakikat, bir tek suadet vardır : Gençlik... kaç yaşında- sınız? Ancak otuz değilmi ? O halde önü- nüzde on senelik bir saadet daha vardır. müthiş birşeydir. Ondan hayattan fazla birşey beklemiyor.. Ufak tefek zevkleri tadıyor. Fakat kırk yaşında henüz ihtiyarlamağa alışılmamıştır; henüz neşeli geçeceği umulmaktadır. İşte o ze- man bir tek kelime, erkeğin bir bakışı, evlenmek isteyen bir çocuk kadında müt- hiş bir buhran yaratır... Bu çok feci bir- şeydir. Gladiş titredi ve bu titreyişini bir te- bessümle saklamak istedi. — Sizde benim gibi yapim. Geçen seneleri saymayınız. Göreceksiniz ki onlar da sizin üzerinizde fazla tesir yapmadan geçeceklerdir. Mig kadın şüphe ile gülümsedi: yle mi zannediyorsunuz ? Fakat Gladis bu sözlerden bıkmıştı; birdenbire : — Romaya gitmek istiyorum... benim- le beraber geliniz. Dedi. — Mark Henüz geldi... onu bırakıp nasıl gideceksiniz ? — O da beni takip eder li erkekleri, Ceyla bağlı küçük köpekler gibi nasıl tutuyorsunuz? Bunu nasıl yapabiliyor sunuz? oOBende genç, güzeldim fakat aşkbana ancak fe- lâket gelirdi. Halbuki dünyada aşktan başka ne vardır ki.. Gladis, alçak sesle: — Ben aşkı sevmiyorum. Dedi, — O halde? — O halde? Mark'ın mevcudiyetine sebep ne? Diyeceksiniz ? — Onun ve ötekilerin... — Başkaları yoktur. İhtiyar kadın, artık kendileri için aşk ümidi kalmaya! gizli ve ateşli bir sesle: — Bu sözünüze inanayım mı? dedi. Gladis teme cevap verdi: — İnanın Sonra, slk Sö yavaşça podra sürerek devam e ayat İndi e doludur değil mi?) Yalnız bazı bazı, meselâ geceleyin bir tarasada derin veyahut dansedildiği zamanda olduğu gibi, sarhoşluk ve zevk dakikaları vardır. İşte asıl sandet, asıl aranılan şeyde budur... Onlar konuşurlarken kapı açılmış, ko- lunda birçok kiymetli kürklerle bir kadın girmişti. Bu, Gladise tuvalet levazımı sa» Esasen Gladis nereye gitse etrafını derhal, masajcı, berber, ve- #aire gibi bir kalabalık sarardı. kadınlara mahsus sıcak, giyiniyor ve aynanin karşısına başlıyordu. . . &vine geliyoi iy geçerek kendisini seyre Gelen Karmen isminde şişman kısa boylu, suratı asık bir kadındı. Arkasında siyah nden yıpranmış bir esvap, dn âlelâcayıp bir hasir şapka var Gimdis © onu nezaketle kabul etti, Za- ten, kendisine hizmet edenlere karşı o kadar tatlı ve sevimli idi ki, herkes onun için yorulmaktan lezzet duyardı. a Karmen, hattâ ona karşı bile surat asardı, Bu, çok cesur fakat yorgun ve yorgunluğunu duydukça dişlerini daha çok sıkarak, feleğe küskün fakat metin bir tavırla daha çok çalışan bir halk kadınıy- dı. Masajcılık, ebelik ve tuvalet, levazımı ticareti yapardı. azı defa, bir masaj esnasında başını kaldırır, alnından akan terini bir çamaşir” ci gibi silerek : Sizin gibiler ne bilirsiniz? Ben ne- ler gördüm, neler... di. , onun nadiren gelen bir dertleşme arzusuydu ve bu sözleri söylerken yüzü- nün çizgileri gerilerek gülümsiyormuş gi- bi bir mâna alırdı, armen, ot o kâlura kokan üç kü- çük odada ikamet ederdi. Bu odalar sabahtan geceye kadar, yü- zü örtülü ve birbirlerini görmemezlikten gelerek sıralarını bekleyen kadınlarla do- lup boşanırdı. nun, parmaklarında iri yüzükler gö- mülü tombul elleri, kendisini ziyarete ge- len bu yüzü örtülü kadınların her hususta imdadlarına yetişir, yorgun ve yıpranmış yüzleri gerginleştirir, oğuşturur, buruşuk e eskimi İarını siler v ş et parçalarından " hayali bir ii yaratırdı Kumarda varım yoğunu kaybeden ko- kotların elbise, mücevher, kürk ve saire- sini alarak müşterilerine satardı. Giladis, kadının kolları üstündeki kıy- metli kürkleri görünce başını sallıyarak : ayır, hayır, hiç birşey almak iste- miyorum, dedi — Bir e görünüz madam. Gladis başını çevirmiş, alçak sesle ken- disine yalvaran misafirini dinliyordu: — Çok rica ederim Jorja söyleyiniz, ona beni öldürdüğünü anlatınız. Bir kadı- Jorj ahlâksız değil fakat öyle hafif, öyle hâ. indir ki... Önünden geçen her kadın onu cezbediyor. Gladis güzel omuzlarını kaldırarak o- nun kulağına eğildi. — Lili, kendinize yi boş yere 15- tırap çekmek doğru değildir e kadın içini çekerek: a aşkı ne yapacaksınız ? diye sor- du. “Cözlerinden akan bir damla yaş bo- yalı yüzünden aşağıya eri yi Gladis onun elini tut — Beni dinleleyiniz nel Jorj sizi seviyor. Aşktan bahsetmekten, başkalarının aşk üzüntülerini dinliyerek onları teselliye ça- lışmaktan pek hoşlanırdı ve bunda maha- reti de vardı. Onu yalnız aşk alâkadar ederdi; başka şeylere karşı sevimli bir kayıtsızlıkla baş çevirirdi. Bugün de avutucu sözlerile ihtiyar ar-