Bay Misak Nazar (ortada) ve icad şeltiği otomatik OTOMATİK KARAMBOL BİLARDOSU Ye daima tenevvüe teşnedirler, değişikliğe can atarlar. Aynı haleti ruhiye, biz muharrirler- de de vardır. Alıştığımız mevzulardan kurtulmayı, orijinal bir konu, bir ha- ber üzerinde kalem yürütmeyi isteriz. Benim bu isteğime, arasıra Yarım Ay- la Resimli Ayın büyük patronu - çünkü diğer e ağabisidir - Bay Hida- yet Eren -ki biz ona Hidayet amca deriz, ali da yazı paralarını kendi- sinden'aldığımız için Karun a dımcı olur. Gözüne ilişen bazı nevi şah- sına münhasır bir haberi not eder, hafı- zasında saklar ve sonra da beni arar. Ortalarda görünmüyorsam çalıştığım cmualara telefon mecal! - yar- bineyi kulağına götüren bensem, aşa: ğı yukarı aramızda şöyle bir konuşma — Allo? — Alaçam orada mı ? (Bunu sorar- ken, sesinde, yarâmaz ve haşari çocu” ğunu azarlamıya hazırlanan kaşları ça- tık bir baba tonu vardır.) — Kimsiniz Bayım? — Ben Hidayet! — (Gayet mülâyemetle) Sana ce vap veren, aradığının tâ kendisidir. Buyur Hidayet amcacığım, zaten b de seni bulacaktım. — Niçin? — Şey.. Bugün para istiyecektim de| — Ooo... Bugün para yok! Kahve ikramına razıysan gel. Hem röportajlık bir haber de vereceği — Eh,oda para sayılır, yalnız biraz teshhürle. Yazan: SABİH ALAÇAM o Öyle ya, Hidayet amcada paranız olsun. Bankadan faiz alıyor sayın ken- dinizi ! Yalnız onun kasasının faizi nakdi değildir. Eğer keyfi 400 dirhem- se, yahut gönlünün havasını bu ağırlı- ğa getirmesini biliyorsanız hedefiniz ya Filipin tezgâhıdır,- yahut da Balık lokantasi ! * ” Yine, günlerden bir gün, bizim Hi- dayet amca, yahut Karun amcayla ko nuşurken bana küçücük bir haberden bahsetti, Bu, Misak Nazar adında bir Türk hırfet erbabının otomatik karam- bol bilârdosu icat ettiği hakkındaydı. Otomatik karambol bilârdosu.. Bu, Bu, Misak Nazar adında bir Türk nın otomatik karambol Dilârdosu icat ettiği ” iz akkındaydı, bilârdolardan hırfet erbabi- ikisi, pek akla yakın birşey değildi. Karam. bol bilârdosusunda otomatik tesisat yapmak, oyunun şekline uymıyacak gi- bi görünüyordu. Bilârdonun malüm ka" idelerine nazaran, bunların otomatik bir oyunda muhafazası nasıl mümkün oluyordu ? Fakat ortada bir hakikat vardı ki Bay Misak Nazar bu iki zıddı birleş- tirmek yolunu bulmuştu. İşte, bu me rakla mucitle konuşmağa karar verdim. Hamama kadar yapılacak olan küçük bir seyahat beni maksadıma ulaştır: yordu. Bu seyahatı yaptım. Bay Misal Na- zarla karşı karşıyayız. Kendisi — Ben aslan Ade a diye söze başladı. Tâ çocukluğumdanberi makina işlerine karşı içimde bir merak duyardım. Esasen, ailemizin Adapaza- rında marangoz fabrikası vardı. Böyle bir muhit içinde yetişmiş olduğum için diğer arkadaşlarım hırsız - polis oynar ken, uçurma uçururken ben onlara ka- rışmaz, fabrikadaki tornaların, tezgâl- larin etrafında vaktimi geçirirdim. İ5- l6 yaşına geldiğim zaman, kendi çalış" ma ve zekâmın bir eserini ortaya koy" mak ihtiyacını şiddetle duymağa baj ladım. Nihayet küçük bir demirci dü- kânı modeli yaptım. Bu dükkân tahta bir sandık içinde faaliyette olan |? adamdan ibaretti. Biri demir dövüyor, biri ocağı yakıyor, biri tesviyecilik yapıyor, biri kürek çekiyor;. velhasıl hakiki bir demirci dükânının tam bir örneği karşınızda canlanıyordu. Meselâ ocağa konar ufacık bir ateş parçası etrafa kıvılcımlarını saçmıya başlıyor du. Yahut narı beyza haline gelen de Nd m