BİRBAYRAM ARİFESİ — Başı 3 üncü sayfada — Hüsnü ağabey, söylediklerimi duyuyor- muş ta cevap vermek istiyormuş gibi, gör- lerini yarı açmıştı. Şolör muavini, ons iğildi : — Geçmiş olsun, Hüsnü ağabey... Bir az iyi misin? rşey söyliyecek diye bekledik; fakat Hüsnü ağabay, gözlerini tekrar ka- pamıştı. Şolör, sordu: — Kımıldanıyor, geriniyor mu ? — Gözlerini yarı açtı. — Burları çözülüyor, demek. Şimdi eve gidince, vücudunu, ispirto ile, yahut kolonya suyu ile masaj yapmalı; uyuşuk damarlar deprenmeli... ondan sonracığıma çay, ıhlamur gibi sıcak birşey içirmeli... Eğer konyak varsa, iki kadehi, damarları, kamçı yemiş gibi diriltir. Ondan sonracı- çamaşır değiştirip tekrar yatırmalı... bırakın, uyusun aha, eskisinden daha sağlam, turp gibi kalkar... ci, budur, bayım | Şolörün böyle bilgiç konuşması tuha- fıma gitmişti : — Bu işlerden bakılırsa, ba- şından geçmişe benziy: O, sinsi bir ahlakla ile başını salladı: üm başımdan #eçenler, pişmiş tavuğun başından geçmemiştir. Büyük mu- harebede askerdim. Beni Kafkas cephesine vermişlerdi. Allâhüekber dağına çıkmıştık. Hep bir teviye beyaz kar, adamın gözlerini bozar, «Karık» hastalığı da kör eder. Yarı dönerek Hüsnü ağabeye baklı: Hüsnü ağabey de Kafkasta bulun- muştur, Yolum düştüğü zaman onun kalı- vesine uğrarım. Lâkırdı arası, bir iki lâ- fından serinledim. Biraz eşeliyecek oldum, hemen ağzı değiştirdi... kuyu gibi adamdır; içini göstermez, tomobil, bizim eve giden sokağın kö- şesini dönüyordu; şoför, sustu. , Hüsnü ağabeye bakıyordum; şo- İör muavini, onu, kâh omuzlarından, kâh kollarından tutuyor, yere kaymamasını te- min ediyordu. öşeyi dönen otomobilin sarsıntısı ile kafası arkaya çarpan Hüsnü ağabey göz- lerini açmıştı, dalgın dalgın etrafına ba- kındı ve birden yüzü buruştu, şiddetle aksırdı. Şolör, keyifli bir kahkaha attı : — Çok yaşal.. Hüsnü ağabey, bir iki aksırıktan sonra, gerik duran ayaklarını topladı; sırtını ar. kaya dayadı, omuzlarını kısdı, büzüldü, ve gözlerini kırpışlırarak şaşkın bakışlarla dudakları titreye titreye mırıldandı: — orum... işte bunun ilâ- Çenesi atarak sakır sakır titriyordu, söylediği sözler anlaşılamıyordu, Yolu iyice hesaplayamıyan şoför, bana sordu : — Nerede duracağız bana söyleyin. Ben, cama alnımı dayayarak bakiyor- dum. Tipiye ve kar tutmuş olmalarına rağmen bahçeleri, duvarları ve parmaklık- ları tanıyabiliyordur i köşk ir Otomobil, âni bir hızlanışla atıldı, durdu. Donma uyuşukluğundan kurtulan Hüsnü ağabey. elralını görmeğe, vaziyeti e mağa çabalarken, vücudunu saran tilrem e onu 1 yeni baştan şaşırtmıştı. muavinine; en, köşkün kapısını çal, dedim. Kapıyı açana söyle, hemen buraya gelsin. avin koşlu; şoför, yerinden çıktı, otomobilin yan ai açarak Hüsnü ağabeyi kolundan £ — Evdekiler salk düşmesinler. Biz, ne güne eN Ayazda fazla bek- letmiyelim zavallıy: Şolörün söylediği haklı Hüsnü ağabeyin kollarına , köşki doğdu yürümeğe başladık. Şoför muavini de, Ma kadınla birlikte bize doğru geli- hemen Aşçı kadın, güclü kuvvetli, iri, hantal bir kadındı. Kollarına girilerek getirilen Hüsnü ağabeyi görünce, duraladı; yüzü, hoşnutsuzlukla buruştu: — Sarhoş mu? Diye sordu, fakat Pa pişman olmuş gibi korkak bir ırla gözlerini indirdi, ve yaklaşarak, rün ağabeyin benim tuttuğum koluna girdi. — Sokakta karların üstünde bulduk, dedim. Şoför, sözümü tam — Raslamamış MEME Sekin don- uş a kadın, acele ile ayaklarına takun- yaları geçirmiş çıkmıştı; yürürken sende- liyordu : Epey de ağırmış! Şoför, gülüyordu: — Sen, onun ihtiyar göründüğüne bak- e Si boş torbamı sandındı”? Eski yapı- Hani ağabeyi, köşke almıştık; onu, ar- ka taraftaki sıcak odaya götürdük. Şolör, yi zaman ? u, sizin insaniyetiniz bayım, dedi, imse, böyle bir kül- me ile sabaha şıkacağı şüpheli idi. Bu ha vadi çırak ta bir sıcak yer bulup savuş- Hüsnü ağa zabe beye de nekadar insa- möyetlikte bulunulsa değer doğrusu nife kadın, Hüsnü ağabeyin paltosunu en kunduralarının bağla rını çözmeğe uğraşıyordu. Hüsnü ağabeyin iç çamaşırları ıslak değildi; zaten masajı, İriksiyonu Hanife ka- ,, Oğulmaktan haz duyan vincile mke ağır, titrek bir $ Bi — Bayım, dedi. Çok şeyler yel istiyorum ama,. — Son a Hü üsnü ağabe dek burada or ? — Hepsini anlatıtım. Sen, şimdi sıcak bir çay iç... bir rahat uyu, diski Sonra, mu uhabbet ederiz. — Arkası var — Hafiflik - Rahatlık #wel Keremierinin i 1 in gizi İncitebilmcek n ge İ bnilna na dn higiir tazyik yok — vr Di korsalı vüğudunu? iç kmakkızım tanasühönürü im calip ve ğini kuüyptimnelirir. 25 liradan İlişaran: J ha ISTANBUL, Beyüğlü Tünel maydanı 12 No.lu halin salin siyaran #diniz vaya 20 No.lu tarife niz Fiyatlarımızda ua teneildr. Muayyen bir mühlet muteber olmak üzere, rek lâm için her türlü rozet siparişlerini: 1000 TANE zl İ 90 TÜRK LİRASI fiyat ile kabul ederiz. Bu fiyatta gümrük masrafı dahildir. Teslimat | 2 çabuk yapılır. | ©) i M. Zigomala : İ IŞ LA Asmaalanda - Volta han No. 9 Sİ İstanbul ( No.58 YARIM AY BİLMECE KUPONU No.58 ) İ