SCNVNEN YIRVL 4 Kk Büyük salonun ortasındaki masa, üstünü dolduran çiçekler ve çiçeği andıran nefis pastalar, yiyeceklerle iç açan, göz okşayan bir bahçe gibi.. Bol ışıkla kristaller parlıyor, çiçek» ler, yiyecekler gülümsüyor, yıkanıyor sanki. Çiçeklerin arasında sevimli bir arap yüzüne benzeyen, yuvarlak şokola tor tanın üstüne dört küçük mum dikilmiş. küçük süzülen serin gece rüzgârile titreşiyor, oynaşıyorlar.» Salonun kapısı yavaşça aralandı. İçeriye küçük Meral girdi. ayrılan simsiyah ipek saçları, her zas mankinden daha düzgün taranmış, alevli başları, pencerelerden Yandan bukleleri iç giciklayan bir güzellikle vanmd çerçevelemiş. zünde bir çift iri göz ateş gibi ya- e Henüz dört yaşında.. Fakat gözleri, dört yaşında bir bebeğin bakışlarile dolu değil. Derin duygulu, keskin anlayışlı büyük bir insan gibi, geniş salonu siyah gözlerile dolaştı. Sonra masanın kenarına gelerek durdu. Üs- tünü iyice görmek minimini ayaklarının ucuna basıyordu. Ruzgârla titreşen mumları görünce, tatlı tatlı gülümsedi. Bu gülüşü, on sekiz yaşına giren bir genç kızın yu muşak gururlu gülüşüne benziyordu. Masada bir ku el sürükliyerek büfenin önüne getirdi. Üstüne çıkarak aynada kendin mez başladı. Esmer, yumuşak için rugan patikli sur görmeyince, bir mbe elbisesini, çoraplarını, eme İlle gülümseyerek bas kıyordur Pembe “elbiseli küçücek vücudu, siyah bukleli güzel başile, vaktinden evvel yeşil kabukları açılmış, solgun bir gelinciğe ŞE Kendine baks mağa öyle mıştı ki, odaya gire annesini, ik ec aynanın içinde gördü, gülümsedi. era iş misafirlerin gelmeğe başladı. Çık ta karşıla. Küçük kız iskemleden yere atladı. Kendisine, bütün bir yürek sevgisiyle bakan annesinin gözleri önünden koşa rak kayboldu.. Küçük Meral bol ışıkla yıkanan sofayı geçmiş, bir solukta aşağı inmişti. Köşkün çiçekli bahçesi, şenlik gecele- rini andıran ışıklarile pırıl pırıl ya: nıyor, kumlu yoldan Meralin misafir- leri geliyordu. Bunlar smokinli genç adamlar, tuvalelti kızlardı. Gelenler, kendilerini kapıda büyük insan ağırlayışile (karşılayan OMerali kucaklıyorlar, öpüyorlar, ve getirdikleri hediyeleri veriyorlardı. genç kadınla Ir veö , çok sevilen çocuklar gibi şımar- mıyor, tatlı bir sevinçle teşekkür ediyordu. Saatlerce akan misafirler salonları doldurmuştu. Meral kucaktan kucağa, dudaktan dudağa, kokusuna,. güzelliğine doyulmayan bir çiçek gibi dolaşıyordu. Cazbant renk, ışık, koku dolu sas lonu seslendirmiş, bütün güzellikleri sihirli abengile biribirine karıştırıyor, billür kadehlerden baş dönmesi alan çiftlerin, kulaklarından doluyordu. Kahkahalar, ışık ve seslerle köşkün pencerelerinden, dışarının yıldızlı gecesine taşıyordu. Meralin isim gecesi... Küç büyük gönüllerine serin Ve ük biçimli vücudu . LV ve irEci zekâsı, göz kamaştırıcı ii Pei elinde . Dansedenler onları çiçekler, paketl > © ve kutularla görünce durdular. Meni içi şokola dolu bir şekerlik, misafi rine ikram ediyor, hepsile ayr ap konuşuyordu Bir aralık gözönünden kaybolmuştu. Babası onu, evin yoluna bakan b konda, gözleri nemli, karanlık yoliş ' l dalmış buldu. Kolları arasına alarak; — Meral, dedi. Miçin aramizd kaçdın ? i Küçük kız, alaca karanlıkta bin damla ateş gibi yanan, mahzun gözl rini babasına çevirdi |) — Nışanlımı bekliyorum baba. ! Sesinde, sevgilisi tarafından bır 1 kılmış kadının dert yanışı doluydu. — Niçin gelmedi baba ? Genç adam, kolları arasındaki içini içini sıktı : | — Biliyorsun ki Meral. nişanlı Boğaziçinde oturuyor. Evi çok uzak onun için geç kalmıştır, üzülme. Baba kız konuşurlarken; yolün ağ dallarile örtülü sonlarında, yaprakla arasından vakit vakit parlayan bir'gi ışık göründü. Uzaklardan bir m a sesi.. Meralin gözleri sevinçle doldu!” — Baba.. nışanlım geliyor galiba! esler biraz daha artli p kınlaştı. Nihiyek, karanlık caddeye yi sererek gelen otomobil, köşkün demi. parmaklıklı kapısında durdu, — Babacım, gidelim NN cağında inim kızı, aşağı indiler. aydınlık babeği koşarak geçtiler. Kapının önünde vze mat benizli, düşmüş bir adam duruyordu. Meni görünce kollarını açtı. Küçük kızı gö süne bastırdı. Meralın bütün neşe üstüne gelmişti. Yaşlı adamın kula bir seyler soruyor, cıvıldayordu : işanlım niçin geç kaldı! Balkonda ağlıyarak seni bekliyorde Yaşlı adam Meralın kulağına eği. yavaş sesle : boylu, a — Ne yapayım sevgilim.. sana y diyeler alıyordum. € eral sevinçle ellerini çırptı. Ot mobilin küçük lâmbayla aydınlanan çiçekler, paketler, kutularla doluy& Meral nişanlının kucağından indi, Yaş adamın kollarına verdiği büyük kutur aldı : a ime iye te te — Merall.. içinde senin kadar E bebek var.. — Sahi? | nlı gözlerini yumdu. İlki erki i paketleri (o yüklenmişler, önlerindi 7 iç aydınlığı gibi yürüyen küçüğün sıra gidiyorlardı.. merdivenleri çıktık salonun orta yerine oturmuş, sim ku deleli, ince kâğıda sarılı kutuyu açıs” b du, Kapağı kaldırınca içinden $if*