Günah Gönüllüleri — Başı 13 üncü sayfada — Bunların içlerinde, değerli bir san atkör sıfatını kazanabilmiş ve temizce bir şöbret yapabilmiş olanlar, yok de- nebilecek kadar azdır. Öylelerini bilirim ki, isimlerini, sab- nelerinde yıllarca gırtlak çürüttükleri gazinoların garsonlarına bile ezberletes memişlerdir. Halbu ki, şu elimdeki gızeteler çıkalı on iki saat olmadı. Tramvay» arda, tramvay durak yerlerinde, herkes dilencilikten sanatkârlığa yükselen Türk kızının meraklı hayatını okuyor arın, kapının. önünden geçecek sokak satıcısını çevir: — Sanatkâr Hicran kimdir? diye r. Sana onun bütün hayatını, bülbül gibi anlatacaktır. "eridin neş'eli ve heycanlı gevezeliği Hicranın, gazete sahifelerine iyice takı» ını ve alâkasını bile çekmişti. gibiydi. Hayatın tavasında baylı kavrulmuş olan Ferit, oynamaya başladığım bu oyunu biç yadırgamamıştı. Hatta istiç- vaba girişmeyişinden, neticeyi de tah- min edebildiği anlaşılıyordu. Masanın üzerine yığdığı gazeteleri bir daha göz- den geçirdikten sonra, ayni hissi izhar ti: — Olur şey değilsin vesselâm! ve göz KER, gülerek ilâve etti: allâbi Hicran için yaptıkların: gözüm yok. nı iş kıvamını bulduktan sonra ayri delâbi behim için de çevirmezsen karışmam. Yüz dirhem aklımla, yüz paralık kalemle, ve kırk paralık kâğıtla canına okurum alimallâh Kolları sıvar, b işin zünü ortaya koyarım. bütün içyü- esen de, masa başında yetiştirdiğin hayal mahsulü sanatkârda iki parlak olursuz | Ben de güldüm: — Vallâhi dostum. eğer boynunu büker de tatlı dille isteğini yaptırmaya çalışıfsan aklım erer. Yoksâ böyle teh» ditle iş görmeye kalkıştın mıydı, yaya kalırsın. Çünkü sıkışınca bu işin içyüzünü senden evvel ben çıkarırım ortaya... Pakat itirafı öyle evire kıyıra yapa: rım ki, bu dalavereyi çevirişimi mübah, sevab batta farz saymıyâcak tek kişi bulamazsın Beridin. dudaklarında manidar bir gülüş belirdi: 3 İ mizin neşesi, sevinci, | olur.. İ Günün birinde Merali görünce, — Başı 5 inci sayfada — — Yavrum dört gün içinde gitti.. evi” ışığıydı. Annesi babası deli gibi oldular. Fakat ne çare. kuş kadar yavruda şeker hastalığı nasıl olurmuş işte.. kanı zehirlenmiş. | balâ aklim almiş OT. paketleri, Taşlı adam kollarındaki kutuları, Meralin her zaman oynadığı küçük havuzun kenarına bıraktı. Hiç | İ birşey söylemeden bahçe kapısından çıktı. Yıldızların göksü bir mezar yordu İki yana sendeliyerek adım atı- yordu Caddenin iki yanında mayi ışıklarile yanan bavagazı (o İâmbaları kararmış gibiydiler.. derin sessizlik uğultularla kulaklarına uzaklarda bir baykuş ötüyor- direğinin serin gecenin içini dolduran çarpıyor. du. Yaşlı erkek bir havagazı dibinde Sallanan dayadı; titreyen ellerile cebinden küçük Kapağını mini durdu. vücudunu madalyonü çıkardı. İçinde biribirine benzeyen Bunlardan pilâtin. açtı, mini iki çocuk başı vardı. biri Meral, öbürü ona benzeyen siyah bukleli, parlak, kara gözlü bir yavruydu. Bu ikinci resim, onun yıllarca evvel ölen yavrusuydu. larca onun acısını unutmamıştı- ölen İ çocuğunun dirildiğini sanmış, ona öz yavrusunu sever Si bağlanmıştı. , Küçük bir rüzgür yaprakları hışır» EL uzaklarda baykuş ötüyordu. Yaşlı erkek, gözlerini silerek elindeki madalyona baktı. Sonra mırıls | E gibi; — Hanginiz, banginizi çektiniz? Yüreğine ikinci küçük ölünün acısı, büyük ve ümitsiz bir acıyla dolmuştu. kız, gidişile, bütün ei Yaşlı Yan olu rn sade gönlünü deği E ee i Nal alyonu Kapi İ tarafta kuyu ağzı gibi karanlıklarına daldı. | Fesini durmadan | | Hayatının son yıllarında, karanlık gönz | lânü aydınlatan küçük | kaçabiliyormuş; en adamcağız * duran yo sallan bir “ ürüyüşle | en İnn özizim, dedi Çünkü Türk lisanının zenginliği her ui dalaverenin teviline müsaittir. anurn hergün, her yerde nice nice misallerini görüyoruz Yeter ki lisan, eline düşsün. oksa akıl fıkarasının eline bir kaldı mıydı, biçare meraminı bile anla: | 4 Arkası var |) senin gibi ustasının | Sönen Işıklar Gözlerimin Perdi Kalkınca!.. Başı 11 inci sayfada | i İ arasında kanlı pamuklar yerdeki küy Bu; hiç te beklemedi. manzara karşısında bayretlerle baky düşüyordu. dum. o kadar şaşırmıştım ki; seyi bile unuttum. © mem lâzım Bir 2 bana eğilerek sordu; -— Görüyorsun... değil mi kızım! Annemin sesile konuşan « dedim, bir Jai! atıldı: i — Aman doktor. bu yaptığı iyiliği ömrüm oldukca unutmayacıt Ah, yayrucuğum.. yayrucuğum!. Kollarını bu kadın annem mi idi? Onu tan kapadım. © uzatarak bilmek: için gözlerimi Ne için bilmem.. Acaba önu nasıl Kendim de hi İniyor o idi. hissettim. istiyordum? Yavaşcn ayağa Kir - Kendimi görmek i indim çantasını açtı, bana pi İ birşey uzatırken söyledi: 5 — Al aynaya bak.. Ayna deyince anladım.. onunw biliyordum. o Heman yü tuttum. Yarabbil.. bu elimdeki cam 4/| hayatta cellâttan daha femi | parçaya. © çasına.» vazife ile dolaşan bu kızdım kil. Daba güzelle çirkini a bilecek okadar kendimi o beğenmedim. es .çirkinsin, dedi. Elimdeki aw saki iade ederken sordum — Şadi ile Nezihe gelmeilile z — Hayır yavrucuğum.. Nezihe kö ile dışarı gitti. Şadinin de görünü yo bilgim * .. Daha sonraları anladım. Şadi ! Neziheyi görmek için geliyor, Nezihi kocasından, bana acıdığını söyliye yet anlamış.. © son gün hizmetci i para vererek işa saklarımış. Kah bahanesile aşağıya inip sevişirle yakalamış, birçok patırtıdan sonra b sını alıp dışarı götürmüş. Şimdi $ başka bir kadını seviyor.. onu Ei sokakta uzaktan gördüm. Annemi" a dedi. Sargılarımın e ui den daha fazla sarsıldım. Ne #3 nçmişl. Onun sesini, sözleriri! dinleri, mek için gözlerimi kapayarak başkı! kadını okşadığını görmemeğe bile yım, Belki bu düşünce iğrene» görebildikten sonra., temiz n a