SANATKARLAR ARASINDA bahçesinin büyük sahnesinde büyük bir kalabalık var. Bunlar, artistler ve baletlerdir. Baletler göke uçuyorlarmış gibi dans- ediyorlar.. proz provası yapıyorlar. Aradığım sanatkârın yanındayım. — Düğüt.. mi miyy mimi.. faf faf faaa Ölür Ayşem Ruhum Ayşem benimsin gibi nota ve şarkıyı kendi kendine söyle- dikten sonra, masanın üstündeki bir sürü nota iyi notaları yazıyor. Bu li bu akşam oynayacak «Ayşen ide orkestrasına hazırlıktır. Üstad beni görmeden masadan kalkıyor; müzisyenlere demin bestelediği parçaları çaldırıyor ve: — Lütfullah! haydi geçin karşıma, diye bağırıyor. Sahnedeki kalabalığın gürültüsü ansızın duruyor, herkes üstadı dinliyor. Sahnedeki hareket durunca arlislere dikkatlice bakıyorum. Hepsi de memleketin tanınmış sanatkârları; Şaziye, İrma Toto, Melek, Hicran, Necile, Neclâ, (bu bayanlar arasında yalnız bir Grandam eksik, kulak- ların çınlasın «Halide»). Lütfullah, Hüseyin Kemal, Celâl (o Sürüri, Cemal Sahir, Yaşar Nezihi, Sabri ve Kadri. Şimdi anlayorum ki Süreyya Öpereti ile Yeni Operet elele vermiş çalışıyorlar. Memleketin bir türlü omuvaffakıyet kazanamadığı bu sanat namına bu toplu- luk gerçekten sevinmeğe değer!.. Beden terbiyesi şefi Selim Sırrıya taş çıkartacak gibi el, kol hareketlerile üstad, muziğe işaret verdi. Koru da beraber Birdenbire muzik ve şanı ortadan ayıran bir ses: — Olmayorrrrr Sahnedekileri Oiyi görebilmek için gözündeki monoklu düzelterek : — Çocuklarrrrr ... Dikkat.. dikkat... Ol haydi bir ata hep beraber.. Dört beş defa tekrardan sonra: «şimdi bitez dinlenelimı diyor Son çağlarda Türkiyede bir operet grubu kuran sanatkârların başlıca kah- ramanlarından (obiri oldukça şişman, ağ- zında tek tük dişi Okalmış monoklulu, ve bir vakitler hayli çetin gazetecilik yapmış Bay Muhlis Sabahattindir; ve bu O sahnedekilerin hepsine de, Muhlis Sabahattinin (o çocukları odemek, onlara en yaraşan addır. * Muhlis Sabahattini çok yakından tanı- rım.. yanına sokuldum ve Yarım Ay için son ogünlerdeki çalışmaları (o hakkında me bir enterviyu istedim. özümü bir şaka telâkki ederek: — lar Bayım, dedi; bunlar yazmaya gmez. Biz ancak para kazanmak için halkı eğlendirmeğe çalışıyoruz. Bugünden sonra ben için en emin istikl Mısırda bir fellâhın çi liğinde çalışmaktır, * Sanat vadimizde pa sızlık güneşi, yemye ümitlerimizi kavurmı tur. Bunların hepsine Mul Sabahattinin oçocuklı demek, onlara en ya şan addır. * Gözlerinin derinliklerinde | teesi karışık bu ifadeyi, üstadın o tevari hükmederek ancak gülümsedim ve: — Yazmaya değmeyen şey, seyre meğe değer mi? — İşte bizde seyrettirebilmek sabahtanberi çalışıyoruz 'ebinden saatini çıkardı, bana gö rerek: — Bakınız, saat şimdi 17 dir. Muhlis Sabahattinin pek ender! bu boş zamanı, istifa etmenin tamw Fakat üstad, gazetecilerle konuşme ya karar yermiş. Onunla konuşun kadar, ona, dökmediğim diller kalmi Bereket onu, konuşturmağa "sevkeden ! yine sanat aşkı oldu MM ASLİ Muhlis 5 bahatti! YARI! AY yazi sına, bül musiki “ natkörlari; nın dertle “ni yanıyf aram