25 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

25 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— T Lirefin Son Sukutu Liret düşüyor. Bu haber dün şehrimizde de yayıldı. Halbuki düşmemesi gerekti. Çünkü İtal- ya, altın blakunun kuvvetli un- surlarından biri idi; stetling blo kuna yani oynak paraya karşı bir cephe almıştı, Görülüyor ki, liret te nihayet arsıulusal piyasada oynak para- nn cilvelerine tahammül ede - memiştir. Fakat, acaba mesele yalnız bundan mr dağmuştur? Vaziyeti inceleyelim: Geçen gün Fransız horsasında liret 1,242 ye kadar düşmüş ve niha- yet 1,245 de kapanmıştır. Hal- buki Jiretin tam karşılığı 1,34,3$ dü. Bu hesaba göre yüzde 8 bir kayıp var demektir. İtalya son zamanlarda liretin sukutuna karşı koymak için mü him tedbir almıştı: 1 - Döviz piyasasmı kontrola | almak. , 2 — Harici ticareti kontrol al tına almak... 1934 kânunu evvelinde teşeb- büs edilen birinci tedbir,son gün lerde fazla sıkıldı ve hattâ buna | fazla nakliyat için, şirket, mal FİNANSAL KRONİK ker sevkediyordu. Bu askerler vükta Habeşistanda İtalyanın prestijini yükseltiyorlardı; fa - kat diğer taraftan ana vatanda altının ve paranm prestijini dü- şürüyorlardı. Netekim vaziyet öyle oldu. Bir tarftan masraf, bir taraftan savaş endişesi elbirlik olarak li- rete tesir yaptı. Onun için liretin geçirdiği kriz harice ait olrmaktan ziyade dahilidir ve ulusaldır. Ulusal yayılmanın, darlığıdır. ulüsal Mümtaz FAİK Zahire nakliyatı Şark demir yolları kumpan- yası, baş müfettişliğinin temas- lart üzerine, zahire nakliyatında yeni ve önemli bir tenzilât ha - zırlamıştır. Bu tenzilât, mevsim dolayısile Ttakyadan şehrimize yapılacak buğday sevkiyatını yakmdan alâkadar etmektedir. Tarileye göre, 30 hin tondan muhalif hareket edenlere karşı para cezasından başka hapis ce- zası da kondu. Bu, altın esasında bir ricatti. Çünkü altın esasının serbestçe harekete geçmesine mâni olu - yordü. Bununla beraber, şurası mu- hakkaktır ki, devletler altının keyfine değil, belki kendi men- faatlerine göre hareket etmekle mükelleftirler. İkinci tedbir, ithalât ve ihra- dolayısile tediye müvazenesini düzene so- kuyordu. Bu da para siyasasını Catı tanzim ediyor, tanzim etmek demekti. Bu iki tedbir, İtalya banka - sından altının hicret etmemesi- ne kuvvetle yardım etti. Ve her türlü apeksü Zaalmierdr Çünkü spekülâtörler Fra olduğu gibi merkez barı gidip ellerindeki kâğıt liretlerle istedikleri kadar altın alrp oyun oynıyamıyorlardı. Döviz üzerin *'dh:dx perndelbazlık - yapamıyor- , Ticaret müvazenesi düzelmiş ti Fakat bütün bunlar, yani ti- Caret müvatenesi, tediye mü vazenesi paranın istikrarı üze - rinde âmıl olmakla beraber ye- sahiplerine vüzde 5 ikramiye verecektir. İkramiye —miktarı her beş tonda artacak, yüzde 25 e kadar çıkacaktır. Bu tarife temmuzün birinden yıl sonuna BORSA Dd 24 Haziran PAZARTESİ PARALAR Alış Batış Sterlin ü— — G Dolar 128 — 125 — 20 Fransız frangı 165— 168,50 20 Liret 202— M 20 Relçika Frangı — Sü— El— 20 Drahmi d M 20 İsviçre fr. Blzm Bib,— Florin Size Sim— 20 Çek Kuron — 9öme Si Ayastacya şilin — 2150 F M 41 * Zloti S0 50 kadar tatbik edilecektir. Trak- yada yaz mahsulü bol olduğu için, bu karar beklenen iyi so - nuçlarısverecektir. Hububat piyasası Son günlerde hububat piya - sasında görülen canlılık bilhas- sa arpa fiyatlarını çok sağlam- laştırmıştır. Mevcut malların i- yi fiyatlarla satılacağı kanaati- nin kökleşmesi ve şehrimizdeki bira fabrikalarının kendi ihti - yaçları için arpa almağa başla- maları bunda biraz da âmil ol- İmadeödeick ditüniğn a nn tarda arpa sevkiyatı devam et - mektedir. Mısır ve küşyemi ancak dahi- duüğüu için, ihracata ayrılacak mal kalmamıştır. Hariçten ya- pılan istekler karşılanamamak - tadır. Mayıs ayı içinde buğday ih- racatı da çok canlı geçmiş, Bel- çikaya 1,5 milyon kilo, Avüstür yaya 5 milyon kilo buğday gön- derilmiştir. Bir ay evvelkine na- zaran ihracat miktarı 5,5 mil- gâne sebep değildirler. Bunun için daha bir çok şartların vü - cudu lâzımdır. Bu şartların en başında da, dünyanın en kıymet li maddelerinden biri olan altm- dan evvel, dünyanın en mücer- ret sözlerinden biri olan “emni- yet,, gelir. Bu emniyeti koruyan 'da bütçedir. İtalyanın bütün bu müuvazenelerine rağmen bütçesi yan kilo fazlalık göııemkşe - dir. Yalnız tiftik satışları biraz duürgün geçmiştir. Rusya, Al - manya ve İtalyadan gelen talep- lerin karşılanmasına çalışılmak tadır. Zeytinyağı Yeni yılın zeytinyağı istihsa- müvazenesizleşmeğe başadı, | Tâtı 6 milyon kilo olarak tesbit ve açık verdi. ünkü durum gayet sarihti: edilmiştir. Bu miktar aşağı yu - karı memleketimizin yıllık ihti- yacını karşılayacak nisbette ÇEKLER Kapanış z Frangı TZ,O6 firası Bi olar 0,79.50 Liret 9 65S4 Belga 42146 Prahmt 83.71.50 İsviçre Frangı 244393 Leva 63,5983 Florin 141727 kurozu 19.06.50 Avusturya AaL25 Pezeta SBLAZ Mark 2,07,98 Zeti 421 Pengo 4 SLAD Ley 78,5443 Dinar 34.96.38 Yen 278110 ernovets 1008 faviçre kurona 3 ASAL ESHAM 14 Bankası Mü- ...7 9,80 a» İ 970 Anadolu 96 60 25,80 n €ç 100 dd Şirketihayriye Yö— Tramvay Bamonti - Nektar Terkos Reji Aslar çimento Merkex Bankası Ormanlı Bankası Teleleri İttihat değirmencilik T.A.Ş. Şark Değirmenleri duğu için tecimenler, ellerinde- ki malı dış piyasalara gönder - ii ihtiyaca yetecek miktarda öl- | memek yolunu tutmuşlardır. Tesbit edildiğine göre, zey - tinyağı fiyatları son yıllar için- de bir hayli ucuzlamııştır. 927 yılında toptan 106 kuruşa satı- KN | A İnamemrnı İ İtalyanların yığdık. ları kuvvetler : İtalyanların - doğu — Afrikasındaki sömürgelerinde (müstemlekelerinde) |hazırlığa başlamaları hudut hadisele- |tinden evveldir. Kralın 931 te Erit- reyi, 934 sonbaharında Somali'yi 2i- yareti bu bazırlığın başlangıcı olarak kabul olunabilir. Somali seyahatinden sonra Müstemlekât Nazırı General de Bono iki müstemlekenin umumt vali- |liğine tayin olundu. Generalin 1896 seferine teğmen (mülâzım) elarak iş- | tirak ettiği düşünülürse bu yeni tayi- nin neye alâmet olabileceği daha ko- | lay anlaşılabilir. Hududa doğru yollar yapılmazma da bundan sonra başlanmıştır. Yeni malzeme ve erzak nakliyatı da o 7a- mana tesadüf eder, Masuda birden- bire hayli tayyare ve tank görülür. Bu zamanlarda kıt'a nakliyatı henüz yok- tur. Etitre'de bir beyaz taburla bir iki beyaz müfreze ve İtalya zabitleri em« rinde yerli piyadeden başka bir şey yoktur. Somali'de yalnız 3,000 kadar yerli müfrezeler vardır. Ualval hudut ha- disesi sevkiyatın birdenbire (azlalaş- masımı mucip oldu. Bu hâdise terhis zamanıma tesadüf ettiği için evvelâ üc siyah görlekli taburu sevkolundu ve arkasından iki fırkanm seferberliği ilân edildi. Bu fırkalardan biri Meşina'da bu« Tunan ve İtalyanım en srcak iklimi ol- mast dolayısile doğu Afrikası havası- na en farla benziyen 29 uncu fırka, diğeri Floransa'da bulunan ve sefer« berliğinin ikmali en kolay olan 19 un- çu firkadır. Fırkaların seferberlikleri süra'tle ikmal edildi ve başlarına Trablusgarp muharebelerinde iktidarı görülen Ge- neral Graziani geçirildi. Şimdiye kadar olan sevkiyat şöyle kademelenmektedir : Birinci kademe üç «iyah gömlekli taburu (2 Roma, 1 Napoli), 1 istih- kâm taburu, birçok mütehassıs işçi ıı: -22 şubat tarihlerinde ve 4 vapur- 2 — İkinci kademe 29 uncu firka ve Grazlani'nin erkânıharbiyesi, yine birçok amele, 22 Şubattan 6 Marta Masime ee Me-1P'dam N meaaiin Bunlardan sonra ayrıca üç vapur- la yine malzeme, amele ve Trablus- garptan 2,000 yerli asker sevkolundu. 3 — ÜUçüncü kademe olarak 19 un- cu fırka Napoli'den ve takriben 20 bin mevcudla olarak sevkolundu.. Maa- mafih bugüne kadar sevkiyatm arkası alınmnış değildir ve asker, bilhassa mü- tehassıs işçi sevkiyatı devam edip durmaktadır. — Eritre ve- Somali'de lan zeytinyağlar şimdi 32 — 34 kuruşa müşteri bulmaktadır. Bu fark, genel durumun bir icabı sayılıyor. Mersin limanı faaliyeti Mayıs ayında Mersin limanın dan dış piyasalara yapılan ih - racat, bir ay öncekine nazaran, 317 bin liralık bir fazlalık gös- termiştir, İthalâtta da aşağı yu- karı aynı miktara yakın bir ço- ğalma vardır. Aynı limanlardan yapılan pa muk sevkiyatı, nisan aymda, miktar ve değer itibarile 3940 balye ve 336,614 lira fazla ol- muştur. şimdiye kadar toplanan İtalyan küv- vetlerinin mevcudu şöyle tahmin olunmaktadır: Eritre'de 20,000 İtalyan, 40,000 yerli asker, 200 tayyare, mütcaddit orta ve ağır topçu ile tank.. Somali'de 25,000 İtalyan, 45,000 yerli asker, bir miktar tayyare, topçu ve tanık. Amelenin ve fenni işlerle uğraşan kıt'aların mevcudu bundan hariçtir. Buna mukabil Habeylilerin Eritre hududuna karşı Tigre'de tahşidat yap- tıkları ve Somali'ye karşr da Harar civarında toplandıkları Cibuti - Adis- ababa demiryolunun iki tarafında tah- kimat yaptıkları söylenmektedir. İtalyanların şimdiki tahşidatı Ecitre veya Somali'nin hangisinden harekâ- ta geçeceklerine dair bir fikir vermi- yor. Bu belki de son zamana kadar niyetlerini gizlemek içindir. Fakat —— ——— — ——— — SKERLİK | Habeş piyade askerleri İtalyan Somali'si ikliminin Avrupalı- ların tahammül edemiyeceği kadar sı- cak oluşu asli harekâtın Eritre'den yapılacağı ve Somali'den ancak yerli kıt'alarla harekete geçilebileceği his- sini vermektedir. Şurası muhakkaktır. ki, eğer İtal- yanlar Habeşistanı tamamen işgali al- tına alabilecek kat'? ve seri bir muha- rebeyi göze alırlarsa Afrikaya daha en az iki üç beyaz fırka göndermek mecburiyetindedirler. Takriben 500 - 600 bin kişilik bir kuvvet çikaracak | olan Habeşistan velev bu kuvvetler başıbozuk ta olsa kendilerine müsait | lüğünden: Kilo G Marka No.Kap Adedi 460 500 FBNP 1994 6 sandık 99 8 550 0 01 pâaket 530 0 0 n 1 740 3581 L 0 240 O 205 ,,. « 0120 â O 1 parça 950 0 269 1 paket 0240 0 00 820 0 00 Yukarda yazılı eşya 5-7- bul İhracat Gümrüğü dahil Bir Harp Çıkarsa İtalya Habeşistanda Muvaffak Olabilir mi ? Istanbül Gümrükleri Satış Müdür- 25 « & - 935 —— v gaA PS İ M ŞEvKİ — | n Orduları mazhar olurlarsa daha az bir kuvvef- le işe başlryan müstevli kuvvetler için bir 1896 felâketinin daha cereyan etmesi mümkün olabilir. Bu sebepten Ttalyanlar için ilk şart en az 100,000 kişilik bir İtalyan ve 100,000 kişilik bir yerli ordusunun toplanmasıdır. Bu ımuntazam ördüların talep edeceği yol ve demiryol inşaatı, menzil hiz - meti, erzak ve bilbassa su todarik ve #evkiyatı İiçin de en az bir o kadar »yani 200,000 kişilik cephe gerisi kuvs vetine ihtiyaç vardır ki, İtalyanların sevkettikleri bol amele ve fenni kıt'a- ların hikmeti vücudu da buradan ge- Bir. Maamafih bu kuvvetlerin de he- nüz Şarer dahi gönderilmemiştir. O hâlde Habeş ve İtalyan durümünü göylece hulösa edebiliriz: Habeşistan herhangi dahili sebep- let ve siyasi entzikalarla dahilf bir ayrılmağa sahne olmaz müttehit bir şekilde müstevlilere karşı kor ve şim- di bildiğimiz gibi bunu da modemm harbin icaplarıma bir dereceye kadar uydurursa buranın istilâsr öyle kolay olmauz, cephe gerisile birlikte en az 350,000 - 400,000 kişilik bir kuvvet ister. Bu kuvveti doğu Afrikası gibhi İtalyan vatanından uzak bir yerde beslemek gayti mümkün değilse de pek pahalıdır. Habeşistanın — istilâsr bile yakın zamanlarda bunu temin edebilir mi, meşküktür. -Bilhiassa ln- gilizlerin de bu memlekette hayati menfaatleri rhulunduktan ve tam isti. Tâ pek te mevzuubahs - olmadıktan sönra, O halde bugünkü takrihen 150;000 kişilik mecrouu tahşidat iki gayeyi he- def tutar; 1 — Manevi bir tazyikle mümkün olabileni elde etmek ve dolayısile iş- &iz amelenin mühim bir kısmına bu Glkede is bulmak. 2 — Bu elde edilemediği takdirde Habeşistanın tam bir istilâsı değil ve fakat tedrici ve adım adım ilerliyen bir istilâya teşebbüs etmek ve yine buraya sevkedilen boş ameleyi bu su« zetle fayda verir-bir hale aokmak. Eğer Habeşistan bizim anladığımız manada bir milli istiklâl savaşına kı« 'yam edecek küdreti ve kabiliyeti ken- disinde görebilirse bu iki teşebbüs te hiç semere vermiyen bu halde kala- bilir. Bu. şekillerden hangisinin haki- eğini ise ancak zaman ——t Kıymeti Cinsi Eşya Ti n a 8416 İpekli pamuklu mensucat 655 50 İpekli mensucat 1670 — » yünlümen. sucat 8220 » 20 78 Şapka şeridi « — Mensucat par« çaları İpekli mensucat 72 » — gorap 19 28 » kadın cibisesi 15 22 4 adet deri çanta 035 günü saat 14 de İstan- indeki satış salonunda açık 9 6â arttırma suretile satılacakdır, İsteklilerin muayyen za- r_nandı müracaatları. (3410) | KIRMIZI VE SİYAH tırdı. Evi gezdirdiler, Herşey ih- tişamlı ve yeni idi, birer birer bütün eşyanım kaça mal olduğu nu da söylediler. Fakat Julien herşeyde bir iğrenclik hissedi- yor, bir çalınmış para kokusu * duyar gibi oluyordu. Uşaklara varıncaya kadar orada herkes sanki hafifsenildiğini biliyor da bunu çalımla örtmeğe çalışıyor- du. Vergi tahsildarı, bilvasıta ver giler memuru, candarma zabiti, daha iki üç memur karıları ile 'beraber geldiler. Bunların arka- sı sıra da birkaç zengin liberal geldi. Uşak gelip yemeğe çağır- . Zaten içerliyen Julien bir de yemek salonu duvarının öbür ta tafında tevkif edilmiş birkaç di- lenci bulunması ihtimalini dü - şündü; onun gözünü b_oyamık için gösterilen bu zevksiz şata « hmwu;.bçııkkıdıouvzlh- ü STENDHAL ların et parasından çöplenilmiş- ti. Julien içinden: “Kimbilir? de di, belki de onlar şimdi açtır,,; boğazı Uukandı, ne yiyebiliyor, ne de söz söyliyebiliyordu. Bir çeyrei: saat sonra iş daha kötü - leşti; derinden derinden bir ses geldi: mevkuflardan biri, doğru su biraz iğrenc bir şarkı tuttur - muştu. M. Valenod kordonlu uşaklarından birine baktı, uşak gitti, biraz sonra da şarkı Iş:sıl- di. O sırada bir uşak Julien'e, yeşil bir bardakla Rhin şarabı sunuyordu., Madame Valenod da bü şarabın yerinde şişesine dokuz frank verildiğini anlat - mak fırsatını kaçırmamıştı. Ju Jien, elinde yeşil bardağı ile M. Valenod'ya: — Ne oldu? a çirkin şarkı duyulmuyor, dedi. Müdür gururlu bir.tavurla: — Elbette duyulmaz, dedi, ben o çulsuzu susdurttum. Bu söz Julien'in pek ağırına gitti; gerçi vaziyetinin icab ettir diği tavurları, hareketleri öğren mişti, fakat daha yüreği o yürek değildi. Her fırsatta biraz daha bilenmiş mürailiğine rağmen iri bir gözyaşının yanağından aşağı akmasını önliyemedi. Bu gözyaşını yeşil bardakla örtmeğe çalıştı ise de Rhin şara br boğazından geçmedi. İçin - den: “Şarkı söylemesine de bı- rakmamak! dedi; Tanrı'm, sen de bunlara göz yümuüyorsun!” Onun, sosyete nedir görmüş bir adama hiç de yakısşmıyan bu üzüntüsü, çok Şşükür kim- senin dikkatine çarpımnadı. Ver- gi tahsildarı, kralı öven bir şarkt — tutturmuştu. Nakaratı herkes bir ağızdan söylüyordu; bu gürültü arasında Julien vic- danından şöyle sözler duyuyor- du : “İşte ereceğin o mundar bahtiyarlık; onun tadımı da an- cak bu süretle ve böyle adam- lar arasında — yasamakla çıka- rabileceksin! Belki yılda bin altın kazanırsın ama bu da, sen etleri yutarken zavallr mahbı- sun Şşarkısını susturmakla o- lur; onun yiyeceğinden çalaca- ğın para ile ziyafetler verecek- sin ama sen sofrada iken o bir kat daha ezilecek! — Ah Napo- W€on! senin vaktinde insanın, savaş tehlikelerine gö gere- rek yüksek makamlara varması ne tatlı şeydi; ama bir zavallı. nın çektiği acıları alçakça artır- mağa razı olmak...,, Juliyen'in içinden — geçirdiği bu sözlerdeki yüreksizlik, onu gözümden — düşürmüyor — de- sem yalan olur. Hani — şu kos- koca bir memleketin bütün a- detlerini değiştirmeğe kalkıp yine kimsenin burnunu kanat- mağı içleri götürmiyen nane molla ihtilâlciler yok mu ? Ju- lien olsa olsa — onlara arkadaş- lık eder. Juilen — birdenbire vazifesini hatırladı. Onu bu sofraya, bu yüce yüce kimselerin arasına, hayal kurup da ağzını açmasın diye çağırmadılar ya ! Besançon ve Üzös akademi- bez fabrikatörlüğü ile para ka- zanıp artık işi gücü — brrakmış bir bay Juilen'e sofranın ta ö- bür ucundan seslenerek : “İn- cil hılzında herkesleri hayret- lere düşürecek kadar ilerledi- ginizi söylüyorlar, doğru mu?” diye sordu. Hemen ortalığı bir süküt kapladı; sanki bir melek, bir sihirbaz gı iş gibi, o iki aka- d gin üyesi elinde bir lâtince İncil peyda — oldu. Ju- Hen'in * Evet ” demesi üzerine kitab gelişi güzel bir yerinden acılıp lâtince bir yarım cümle o- kundu. Julien alt — tarafını bül- bül gibi okudu, bu hariha, sofra sonlarıma mahsus bütün o gü- Tültükü enerji ile alkışlandı. Ju- len hanımların boyalı yüzleri- me bakıyordu; - birkaçı fena de- gildi. Hele sesi güzel tahsilda- rm karısı göze çarpacak kadm- lardandı. Julien ona bakarak : — Doğrusu bayanlarım önün- de böyle uzun uzun lâtince sö: lediğime utanıyorum, dedi. Rubigneau (hani şu çift çift a- kademiler üyesi) lütfedip de lâ- tince bir cümle okusunlar, ben de onu hemen dilimize çevire- rek okumağı deneyim. Bu ikinci sınaç, ününü gök- lere çıkardı. M. Valenod'nün — solrasında birkaç zengin liberâl de vardı ki bir gün mekteblere parasız alı- nabilecek çocukları da olduğun- dan son genel din - telkinlerin- den beri birdenbire imana gel- mişlerdi. Bu ince politikacılık: larına rağınen M. de Rönal ön- ları yine de evine çağırmak is- temiyordu. Julien'i ancak her- kesten adını duymuş oldukları, bir de *** kralının geldiği gün atta gördükleri için tanıyan bu adamcağızlar, onu cn çok al- kışlıyanlar arasında idi. Julien içinden : * Bu avanaklar, bir şey anlamadıkları bu İncil üs- lubundan usanmıyacaklar mi?” diye düşündü.. Onlar sıkılmak şöyle dursun, bilâkis bu üslubu bir tuhaf bulup eğleniyorlard; İncil'i gülerek dinliyorlardı. (Arkası var) NN ATAÇ |

Bu sayıdan diğer sayfalar: