Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TT” D Habeş Meselesinin Ekonomik Yüzü Bir defa daha ekonomi siya - saya hâkim oldu: Habeş mese- lesindeki siyaset ekonominin oyuncağı haline geldi. Burada ekonomi dediğimiz zaman onu ta sömürge impara- torluğunda, daha doğrusu em- peryalizme kadar giden en ge- niş manasında almalıdır. Mese- le şu: talyan Somalisile, Habeşis- tan arasındaki ufak bir hudut hadisesi, nihayet İngiltere ile, İtalya arasında bir imparatorluk davasının ateşlenmesine kadar vardı. Kurtla kuzu hikâyesi: İtalya, suyu bulandıran kuzuyu yiyecek tir. Kabahat kuzunundur. Mese- le önce Ualual hadisesi idi, Beş on kişinin ölmesinden dolayı mes'ul aranıyordu. Hattâ İtal - ya ile Habeşistan arasında 1928 de y_apılan dostluk andlaşması mucibince, iki tarafın bu mese- leyi silâha müracaat etmeden halledeceği zannolunu- yordu. Nihayet hakem usulü ile ihtilâfın önü alınmak istendi. Milâno'da toplanan heyet, içti- malarını hiç lüzum yokken 25 Hazirana bıraktı. Binaenaleyh bundan da ümit yoktur. Şimdi Habeş ortada kaldı. İtalya ile İngiltere karşı karşı- ya geçtiler, imparatorluk dava- sına düştüler. İtalyanlar: “Top- raklarımız İtalyan halkını bes- lemeğe kâfi gelmiyor. Nüfus taşıyor. Bunları başka yerlerde iskân etmek lâzımdır, bu başka yer de, ancak Habeşistan ola- bilir” dediler. Bu tevessii emeli İngiltere - nin tabiatile aleyhinde idi. Yu- karda Mısır, Sudan, aşağıda İn- giliz Somalisi, Kenya ve dolayı- sile İngilterenin Habeşistanda |- büyük menfaatleri vardı. ÖO şimdiye kadar Habeşistan üze- rinde ekonomik bir nüfuz tesis etmişti. Fransanınm da sesi çıkmıyor- du. Çünkü Adis - Ababa'yı Kı- zıl Denize bağlıyan 600 kilo- metrelik demiryolu, Cibuti do- layısile kendi elinde demekti. Habeş ticareti üzerinde hâkim bir rol oynuyordu. H_a!buki Eritre ve İtalyan So- malisi en çorak bir mıntaka idi. talyanın ekonomik nüfuzunun yayılmasına müsait değildi. Bu yüzden, bir gürültü çıkma- sın diye İngilizler, İtalyanlara ienupta ıL!)Çıenya'ı-un mühim bir ısmını bile — ve: a £ müğlürdi rmeğe razı ol _1906 da, Fransa, İtalya ve İn- gıltere_ arasında Habeşistanın tamamiyeti için yaprlan andlaş- ma mul_cerm-nel bir surette de- vam edip gidiyordu. EKONOMİK KRONİK Afrikasına mütemadiyen asker sevketmeğe başladi. İşin garibi, bu askerleri, İngilterenin elinde bulunan Süveyş Kanalından gönderiyordu. İngiltere mukabil tedbirler aldı. Ve Sudanda 100 bin asker bulundurmak için faaliyete gi- rişti. Hartum'a ehemmiyetli miktarda hava kuvvetleri yer - leştirdi. Diğer taraftan Mısır Hükümeti, Mavi Nilin sularını tanzim maksadile Habeşistan- daki Tana gölünün çok yakı- nında bir. set yapmak için 36 milyon lira tahsisat kabul etti. Bu İngilterenin Habeşistanın en zengin mıntakalarına doğru el uzattığını gösteriyordu. Şimdi son gelen bir haberden öğreniyoruz ki, 1906 da Habe- şistanınm tamamiyetini kabul eden üç devlet, İngiltere, İtalya ve Fransa, bu memleket üzerin- de bir takım himaye mıntakala- rı vücuda getirmeği düşünüyor- larmış. Vaziyet bu telgrafla da- ha çok aydınlanmış oldu: İngiltere, her halde Habeşis- tanın İtalya tarafından yutul- masına müsaade etmiyecek ve bunda bir aslan payı da kendi istiyecektir. Çünkü her şeyden kat'i nazar, orada ekonomik menfaatları vardır. Eğer, Ha- beşistan İtalyaya geçerse, doğu Afrikasındaki bütün İngiliz sö- mürgeleri (müstemlekeleri) fel ce uğramış demektir. Bu da o sömürgeleri kaybetmekle he - men müsavidir. Çünkü hikmeti vücutları kalmıyacaktır. Şimdi ortada iki şık var: 1 — Ya yine Habeşistanın ta- mamiyetini muhafaza etmek. 2 — Ya İngiltereyi de aslan payına iştirak ettirmek. Şeker Ucuzlayabilir Şeker fiatlarmı uçuzlatan ka- nunun bugün resmi ceride ile neşredilmesi çok kuvvetle umul- maktadır. Kanunun neşredildiği, alâka- dar yerlere derhal bildirilecek - tir. Bütün şeker fabrikaları yeni fiatlar üzerinden satış yapmak için hazırlıklarını bitirmişlerdir. Şeker tecimenleri de, kanunun neşredileceği günü dört gözle beklemektedirler. İstanbul piyasasındaki topdan cı tecimlerin ellerinde hiç şeker kalmamıştır. Bazı gazeteler el- de cok stok olduğunu yazmak- tadırlar. Halbuki dün, günlük ihtiyacı karşılamak üzere Alpul lu şeker fabrikası deposundan az tutarda şeker satılmıştır. Ucuzlayacak şeker fiatı üze- rinden ilk perakende satışı İs - tanbul liman yönetimi memur - lar kooperatifinin yaptığı anla - şılmıştır. Kooperatifin bu reko- ru kırması şöyle olmuştur. Dün elinde hiç şeker kalma - mış, yeni fiatların bugün mer'i olması ihtimalini gözönünde tu tarak yeni mal da almamıştır. Fakat şeker isteyen müşteri - lerine kanun çıkar çıkmaz der - hal şekerlerini göndermek üzere daha dün angajmanlar yapmış- tır. Şeker aldığı tecimenden bu- gün kooperatife ucuz fiatla şe- ker vermeği taahhüt etmiştir. Alpullu şeker fabrikası İstan bula ihtiyaçtan artık şeker ge - tirtmiştir. Kanun neşredilir edil mez bütün İstanbul ve civarın - dan gösterilen istekler yerine ge tirilecektir. Fabrika deposundan toz şe - ker 25 kuruşa kesme şeker 28 ku ruşa satılacaktır. Tecimgelere kadar taşınması için okka başı- na 30 para, toptancı ve bakkal- ların alacakları kâr da buna ek- BORSA 14 Haziran CUMA PARALAR Alış Satış Sterlin 620,— 622,50 Dolar 124,— 126,— 20 Fransız Frangı 166,.— 168,50 20 Liret 200,.— 202,— 20 Belçika Frangı 80,— Si— 20 Drahmi 23 Z4 — 20 İsviçre fr. 812,— 816,— 20 Ley 4,— İğsz Florin 82,— 83,— 20 Çek Kuron 97 — 99,— Avusturya şilin 22,— Z— Mark 4l— 4â2— Zloti 23,— . Pengo Z4 — 25.— 20 Ley 14— 15— 20 Dinar 5S2— S4â— Yen 3i,— 33,— İsveç Kuron 30,— S$l)— Altın 942,— 943,— Mecidiye 58,50 S9,— Banknot 228,— 230.— ÇEKLER Kapanış Fransız Frangı 12,03,— İngiliz Urası 623,— Dolar 0,79,35 Liret 9,58,— Belga 4,68,58 Drahmi 83,71,50 Isviçre Frangı 2,43,20 Leva 63,73,33 Florin 1,17,22 Çekoslovak kuronu 19,03,13 Avusturya 4,19,50 Pezeta 5,81,43 Mark 1,96,64 Zloti ö iyen Penga 4.51,40 Ley 78,54,43 Dinar 34,96,33 Yen 2.78,30 Çernovets 10,98 İsviçre kuronu 3,11,34 ESHAM Iş Bankası Mü. $ü— ” . N 9.50 ” N— O 9,70 Anadolu 95 60 25,45 * 9, 100 42,50 Şirketihayriye 16 Tramvay 29,— Bomonti - Nektar 8,25 'Terkos 16,25 Reji 2,55 Aslan Çimento 10,25 Merkez Bankası S8,— Osmanlı Bankası 26,50 'Telefon 12,50 İttihat değirmencilik T.AŞ. 8,75 Şark Değirmenleri 0,80 Şark merkez eczanesi 4,60 lenince şarın her tarafında toz şeker 28 kuruşa, kesme şeker İSTIKRAZLAR Hava Tehlikesi Yurdun her yanında sürekli bir çalışma var Hava kurumuna yardımlar günden güne artmaktadır. Bu maksatla Ku- rum kadın üyeleri İstanbul kadınlığı namına tayyareler almayı kararlaş- tırmışlardır. Buna bir baş olarak 29 haziran cumartesi günü saat 17 de Taksim meydanında bir miting ya- pacaklardır. Bu mitingte söz söyliye- cek kadınlarımız hava kurumuna yar dım için bütün kadınlığı işletici bir çalışmaya çağıracaktır. Ayrıca dün hava kurumuna üye kaydedilenler de yüze yakındır. Di- ğer taraftan memleket içindeki faali- yet te hızla sürmektedir. Samsunda Samsun, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Hava tehlikesini bilen üye yazımı için bir kısım tecimenler, Banka direktörleri, tayyare ve parti idare heyetleri ve başkanlarının işti- rakile bir top ı daha yapılmış Dün üç bin liralık teberrü daha ya- zılmıştır. Hava kurumuna yardım edenler a- rasında Samsunda ticaretle meşgul bul Bulgar tab d 'opof oğulları dün hava kurumu merkezi- ne gelmişler: B “— Mademki Türkiyede oturuyor ve ticaret yapiyoruz. Biz de bir Türk vatandaş gibi bu memlekete yardım etmek isteriz.,, diyerek elli lira te - berru etmişlerdir. Gedizde Gediz, (Hususi muhabirimiz bildi- riyor) — Kentimizde hava tehlike - sini bilenler kurumu — teşkil edilmiş, genel bir toplantıdan sonra faaliyete girişilmiştir. Parti kurağında ve ilçe- bay Aziz Sayının başkanlığındaki bu toplantıdan sonra hava tehlikesini bi- len üye yazımına başlanmıştır. Tekirdağında 'Tekirdağ, 14 A.A. — Gece Halke- vinde toplanan yüzlerce yurttaş ilçe- bayın özlü ve ilgili bir söylevini din- ledikten sonra hava tehlikesini bilen üye yazılmışlar ve ödevlerini yapmış lardır. Az vakitte beş bin lira toplan- mıştır. Bursada Bursa, 14. A.A. — Türk uçakları- na yardım hararetle devam ediyor. Bugün 2145 liralık yüken 1680 lira- lık ta verit kaydedilmiştir. Balıkesirde Balıkesir, 14, A.A. — Cumartesi günü burada büyük bir miting yapı- lacaktır, İşyar, tecimen, esnaf ve bü- tün Balıkesir halk iştirakile ya - 30 - 31 kuruşa satılabilecektir. su takdirde Fr ğ yetini de düşünmek icap ede- cektir. Ekönomik düşünceler dolayı- sile, Somalideki hudut mesele- si, Habeş - İtalyan ihtilâfı ol- maktan çıktı ve İngiltere - İtal- ya ihtilâfı halini aldı. Şimdi iki emperyalizm çarpışıyor ve ne oluyorsa Habeşistana oluyor. Mümtaz FAİK İş konferansında Cenevre, 14 A.A., — Arsıulu- sal iş konferansında söz alan Çin delegesi, Lipingheng, demiştir ki: “Beş yıl sıkıntıdan sonra, va- rılan sonunç pek önemli değil - dir. Çünkü buhranın hakiki se- bebi yogaltmanın Çistihlâkin) azalmasıdır. İşsizlik — bundan doğmaktadır. Bunun için satın alma kapasitesini çoğaltmak lâ zımdır.,, Delege, ulusal uğtaşlar l—ğalıbuki son sene zarfında vaziyet değişti. İtalya, doğu arsıulusal olursa buhran kalmı - yacağı fikrindedir. Şarbaylık bakkalların 4 z halr satarak #ı?%kar y;î»%rşa?â-ı:“ nı kat'i surette önliyecektir. 'Türk Borcu I Kupon Kesik " " "” ” 28,30 26, Ergani : İstikrazı dahili Istanbul Liman işleri Umum Mü- dürlüğünden: Liman işleri umum müdürlüğünün bir senelik ihtiya- cı için satın alması icap eden 5000 ton maden kömürü 60 derecede yüzde 25 rutubet, yüzde 12,5 kül, yüzde 27,5 uçucu maddeler, yüzde 60 sabit karbon, yüzde 72,5 kok ve asgari 7300 kalöriyi havi olmak ve lâakal 1000 tonu- nun ihaleyi müteakıp 15 gün zarfında ve mütebaki 4000 tondan 2500 tonunun eylül nihayetine ve geri kalan 1500 tonunun da 1936 senesi şubatı ayı nihayetine ka- dar teslim etmek şartile ve kapalı zarf usulile eksiltmeye konmuştur. İhalesi 28-6-935 cuma günü saat 10 da Mü- düriyetin Liman hanındaki dairesinde müteşekkil müdi- ran encümeninde yapılacaktır. İsteklilerin muayyen gün ve saatte mezkür encümene veşeraiti saireyi öğrenmek için levazım şefliğine müracaatları ilân olunur. Eksiltmeye girebilmek için 1000 lira teminat akçesi- nin Umum müdürlük veznesine yatırılması şarttır. (3334) pılacak olan bu mişinste hava tehli- kesini anlatan söylevler verilecektir. ——rmiremm MA LA — Trabzon, 14. A.A, — “Hava teh- likesini bilen üye,, yazılma yarışı şeh- rimizde de başlamıştır. Bir günde ça ğırılan 200 kadar tecimenin hepsi aza yazılmış, bazıları teberrular da yap- mışlardır. Yeni üyeler 'Dün yeni yazılanlar şunlardır: Milli Reasürans şirketi memürla - rından 75 kişi yılda 311 lira, Marma- ra mıntakası glıçü ve Ayar Başmü - fettişliği memurlarından 11 kişi yıl- da 63 lira, Ölçü ve Ayarlar Müfettişi Lâtif Ayranlı taahhüt olarak 20 lira, Beyoğlu Mısırlı hanında Mişon Eske nazi teberru olarak 20 lira, Sara Es- kenazi teberru olarak 20 lira, Sait Rı- za 22 lira, Melek Kevkep 20 lira, A- ziz Nami 22, Büküçü 20, Atıf 25, İh- san 20 şer lira vermeyi taahhütle ü- ye yazılmışlardır. o — a— | Bulgarlarla anlaşma Eski anlaşmanın feshinden sonra Türkiye ile Bulgaristan arasında yapılan yeni uzlaşma- nın l11 hazirandan itibaren mer'i olduğu ilgili yerlere ve gümrüklere bildirilmiştir. Papasların kılığı Ve Katolikler İmam ve papasların hariçte sivil elbise giymeleri memleket te bir yenilik ve halkta da bir alâka uyandırmıştır. Bilhassa muhafazakârlıkta pek ileri git - miş olan katolik papaslarının, kanunun sarahati karşısında pa- pas kıyafetini çıkarmaları İs - tanbul katolik âleminde bir in - kılâp telâkki edilmiştir. Kanunun ilk tatbik edilmeğe başlandığı gün Beyoğlu Saint - Antoine kilisesi bir çok merak- lılarla dolmuştu. Herkes papas- ları yeni kıyafetlerile görmek istiyordu. O gün de bir tesadüf eseri olarak kilisede bir düğün vardı ve muhtelif rütbede kato- lik papasları kilisede toplanmış tı. Bu sırada kilisede bulunmak- ta olan Monsenyör Ronkalli de bu münasebetle katolik papas - larının, kendilerine karşı konuk severlik gösteren Türkiye Cu - muriyeti kanunlarma her za - man hürmetkâr olduklarını söy- lemiştir. Her telden saz Çalan avukat! Bombay avukatlarından Kha- givale adında bir Hintli bundan bir müddet evvel yanında bulu- nan iki arkadaşla Hindistan ile Loüdra arasında otomohi ile tahammül ve mesafe rekoru - nu kırmak Üüzere Bomhbaydan yola çıkmış ve İstanbuldan ge- çerek Londraya geçmişti. Hint li avukat, evvelki gün Londra- dan dönerek İstanbula uğramış ve buradan Suriye yolile Hin - distana gitmiştir. Khagivale bi ze söylediğine göre hiç durmak sızın otomobil kullanmak re - korunu kırmağa muvaffak ol - muştur. Hintli avukat günde va sati olarak 16 saat otomobil kul lanmış, yalnız gidişte Türkiye hududunda dokuz gün kalmasa mecbur olduğundan dolayı İngil tere kralının doğumu münase - betile Londrada yapılan şenlik- *ıerâxş:tı'ışmqym Zartanıua — Hint usulü güreşte mahir bir sporcu, karton üzerine tırnakla resim yapan, hülâsa her telden çalan bir adamdır. Khagivele Hint usulü güreş- lere dair yazdığı bir kitabı ve kralın karton üzerine tırnakla çizilmiş bir resmini krala hedi- ye etmiştir. Hintli avukat, Londra sihir bazlar klübünün de başkanıdır. ——— — Yunanistan kuru Yemiş istemiyor Atina, 14 (Hususi muhabiri - mizin telgrafi) — Ekonomi Ba- kanlığı temmuzdan itibaren her türlü kuru yemiş ithalini yasak etti. İptidat madde ithalini artıran yeni bir sistemin tatbikine geçil mek üzeredir. No : 52 KIRMIZI VE SİYAH STENDHAL Aşkta başlıca fedakârlık gör- meğe ihtiyacı olan Julien'in her şeyden kuşkulanma huyu, çabu- cak yaralanıp incinen gururu, bu kadar büyük, bu kadar şüp- hesiz ve her an tekrarlanan bir fedakârlık karşısında sürüp gi- demezdi. Şimdi Julien de ma- dame de Rönal'ı taparcasına se- viyordu. “Gerçi o bir asil kızı, bense bir işçi oğluyum ama ne çıkar? o beni seviyor... Ben onun gözünde aşıklık işi görme- ğe memur bir uşak değilim.., Bu korkusu geçince Julien aş- kın bütün çılgınlıklarını, bütün o öldürücü şübheleri, tereddüd- leri ile beraber tattı. Madame de Rönal aşkından şüphe edildiğini gördükçe: — Bafi, diyordu, beraber ge- çireceğimiz şu kısa zaman seni bahtiyar edebilsem! Vakit kay- betmiyelim; belki yarın bir da- ha senin olamam. Tanrı beni evlâtlarımı elimden alarak ceî zalandırırsa, seni sevmek için yaşamak istemem para etmez, onların benim yüzümden öldü- ğünü görmek istememek para etmez. Öyle bir şey olursa ben bir an yaşıyamam. Yaşamak is- tesem bile yaşıyamam; çıldırı- TIm. “Ah! senin günahın da be - nim boynuma yazılsa... Sen mü- rüvvet edip Stanislas'ın hastalı- ğını onun yerine çekmek isti- yordun.,, Ruhlarının geçirdiği bu bü- yük buhran, Julien'i sevgilisi- ne bağlıyan hissi değiştirdi. Ar- tık onun aşkı sadece güzellik karşısında duyulan hayranlık- tan, onu kendine esir etmiş ol- mak gururundan ibaret değildi. Bahtiyarlıkları artık çok da- hâ üstün soydan bir bahtiyar- İlıktı; içlerini yakan alev daha yükselmiş, daha kuvvetlenmişti. Çılgınca coşkunluklar duyduk- ları oluyordu. Bahtiyarlıkları, dışarıdan bakana daha büyük görünebilirdi. Fakat, aşklarının ilk günlerindeki — bahtiyarlığı, madame de Rönal'in umduğu kadar sevilmemekten başka kor kusu olmadığı günlerdeki o lez- zetli, sakin, bulutsuz bahtiyarlı- gt bir daha ele geçiremediler. Şimdiki bahtiyarlıkları gün olu- yor, bir cürüm çehresi gösteri- yordu, Enmutlu ve görünüşte en sakin anlarda madame de R&ö- nal, birdenbire Julien'in elini ih- tilâçlı bir hareketle sıkıp: — Yarabbi! diye bağırıyor- du, cehennem... İşte cehennem gözlerimin önüne geldi. Aman ne korkunç işkenceler! ben bü- tün bunları hakkettim. Julien'i kolları arasında sıkı- yor; duvara sarılan sarmaşık gi- bi ona sarılıyordu. Julien, bu ıstırab çeken ruha sükün vermeğe çalışıyorsa da buna imkân bulamıyordu. Ma- dame de Rönal onun elini tutup tekrar tekrar öperek, sonra yine o gamlı hayallerine dalıp: “Ce- hennem, derdi, cehennem be- nim için bir lutuf olur; dünyada birkaç günümü daha onunla geçirebilirim, fakat daha bu dünyada iken cehennem hayatı sürmek, evladlarımın ölümünü görmek... Ama böyle günahım belki silinir... Tanrı'm, beni böy- le ağır bir ceza ile affetme. O çocukçağızlar senin emirlerine karşı gelmedi; ben, yalnız ben suçluyum: nikâhlım olmıyan bir erkeği seviyorum.,, Sonra sükün anları başlıyor- du; daha doğrusu Julien öyle sanıyordu. Hakikatte ise bun- lar, madame de Rönal'ın, sevdi- ğine hayatı zehir etmemek için kendini zorladığı anlardı. * Böyle bazan aşk, bazan vic- dan azabı, bazan da zevk için- de günler bir şimşek gibi gelip geçiyordu. Julien artık düşünüp hulyalar kurmaz olmuştu. ş Mademoiselle Elisa Verriğr- s'e bir küçük davasını takibe gitti. M. Valenod'nun Julien'e karşı pek hırslr olduğunu gör- dü. Mademoiselle Elisa'da ço- cukların mürebbisine kin besli- yor ve ondan M. Valenod'ya sık sık bahsediyordu. Bir gün: — Size olup bitenleri söyle - sem kötü kişi olurum, monsieur, dedi. Böyle büyük işlerde siz efendiler birlik oluverirsiniz... Bizim gibi hizmetçiler bazı şey- ler açığa vurduk mu, bizi bir daha koruyan olmaz... M. Valenod, âdet yerini bul- sun diye söylenen bu sözleri kı- sa kestirtti; fakat onlar bittik- ten sonra duyduklarını doğrusu bir türlü unuruna yediremedi. Altı yıl o kadına bin türlü hizmetler etsin, bunu herkese belli etmekten çekinmesin, hor görülüp yüzü kızarsın, sonra da memleketin en kibar kadını di- ye tanılanı o kibirli madame de Rönal kalkıp, mürebbi kıyafeti- ne soktuğu bir işçi parçasının metresi olsun!... Hem de, dilen- ciler yurdu müdürünü çatlat - mak ister gibi, o işçi parçasına tapar gibi sevsin!... Mademoiselle Elisa içini çe- * kerek: — Hem de, diyordu, M. Juli- en onu ele geçirmek için hiç bir zahmet çekmedi; madame'ın gönlünü kazanmak için o her zamanki soğuk duruşlarını bile değiştirmeğe lüzum görmedi. Elisa işin aslını ancak köye gittikten sonra anlamıştı. Bu - nun çok daha önce başladığını sanıyordu, Hırslı hırslı: — Beni almak istememesi zahar (zahir) bunun içinmiş. Ben de, budalalığıma doyma- yım, madame de Rönal akıl da- nışıyor, mürebbiye söz geçirme- sini rica ediyordum. Hemen o akşam M. de Rö- nal'e şehirden, gazetesi ile bif -de uzun, imzasız mektub geldi: bu mektub, evinde olup bitenlî' ri anlatıyordu. Julien, M. de RE- nal'ın bu mavimtrak kâğıda yâ” zılmış mektubu okurken sapsar? kesildiğini, ikide bir gözlerin? kaldırıp kendisine, Julien'e, KO tü kötü baktığını gördü. Bütül (Arkası var/ N. ATAÇ —.—T 15-6-935 ———