15 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 ——— — ——— MEMLEKETTE TAN Daktilonun Tokadı! Bir Finans İşyarı Daktilodan İki Tokat Yedi (Hususi muhabirimiz bildiriyı hâdise olmuştur: daktilo Muzaffere el Bu cevap, daşına bir tılmıştır. Tacaat etmemiştir. Pazarlar, Salı Günü Kurulacak (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şarbaylık kurultayı dün Şarbay Nafiz Karabudağın başkanlığında toplanarak Aydın Ppazarının bundan sonra salı günleri kurulmasına karar vermiş- tir. Pazarın salı günü olması tecim ve endüstri odasında yapî— lan genel toplantıda da muvafık görülmüştür. Memurlar Yüzde iki Veriyorlar (I_Jgsusî muhabirimiz bildiriyor) — Hava kurumuü için İlbay Y_ekılı Fahrettin Başal'ın başkanlığında yapılan toplantıda bü- tün daireler şefleri bulundular. Memurlar aylık maaş ve ücret- lerinden ellerine geçen miktarın yüzde ikisi nisbetindeki para- yı bir yıl devam etmek üzere kuruma vermeği onaylamışlardır. Sivas kazalarında da hava kurumuna karşı halk ve memurlar arasında büyük bir alâka vardır. Yeni Subay Yurdu , (Husust muhabirimiz bildiriyor) — Yeni Subay Yurdu için şehrin en Öözel ve merkezi bir yerinde, Gazi Parkı civarında büyük ve bahçeli bir bi- na kiralanmıştır. Ufak tefek tadilâttan başka, bahçe kısmında üzeri tara- yapılmağa başlanmıştır. Açılış merasimi haziranın yirmi- çalı bir de salon sinde yapılacaktır. - Binanın alt kısmında bifgazino,yukan kısmında zabitan için bir misafir- ane ve ayrıca bahçe ve bir salon bulunacaktır. Haftada iki defa hava teh- likesine yardım ve or) — Finans yönetgesinde bir İşyarlardan Sıtkı, 1 el ile yazılması için uzun bir yazı vermiş, daktilo bunu makine ile daha kolay yazabileceğini söylemiştir. evap, aralarında yakışık almıyacak sözler sarfına vesile vermiş, sinirlenen daktilo, el ile yazılmasında israr eden arka- tokat vurmuş, buna rağmen hâdise büyümeden kapa- Finans işyarı, yediği tokada rağmen hakyerine mü - Çorum, 14 ayni yönetgede çalışan Aydın, 14 Sıvas, 14 —N.N. Samsun, 14 parlörlerle şehrin her yanına duyurulacaktır. Gazino ve lokanta kısmında akşamları askeri bando, geceleri de bando- dan seçilen caz takımı çalacaktır. General İlyas hazırlıklarla alâkadar ol- maktadır. .ho- 3K Bi İpek Böcekciliği Mektebi j Antalya, (Hususi muhabirimiz bil. diriyor) — İpek böcekçiliği mektebi- nce ait bir ıslah lâboratuyar binası in- sa edilmiştir. Bina mektebin yanında- dır. 24 bin liraya mal olmuştur. Uç katlı, iç duvarları mantar kaplıdır. Bu suretle dışardan gelen hararetten mü- Pa Yanlışlıklar Biraz Uzadı Merzifondan aldığımız bir ha- berde, yeni Hafta Tatili Kanunu münasebetile, cumartesi günleri bü- tün dükkânların kapatıldığı bildiri- liyor. Bizim anladığımıza göre, aortada yanlış anlaşılmış ve yanlış tatbik edilmiş !.ıı'r vaziyet vardır. Cumar- tesi g den sonra kapalı kral: k el yerler, , resmi daireler, şirket ve sair hususi mü- esseselerin büroları ve merkezleri- dir. Bunun haricinde kalan dükkân- lar, ğ , ticareth ler cu- martesi günleri eskisi gibi açık bu- lunacaklardır, Haklı ve yerinde şikâyetlere yol açan bu vaziyetin bir an evvel dü- zeltilmesi lâzımdır. Meyvalar da Bozuluyor Aydın, (Hususi muhabirimiz bildi- riyor) — Sıcak ve kurağın meyvala- ra da tesiri olmuştur. Fakat taze mey- vaların azlığına daha ziyade çiçek za- manında yağan yağmurlar sebep ol- muştür. Aydının yaylâ kirazları ye- tişmiş, kilosu 10 kuruştan satılmağa başlamıştır. Kuraktan en fazla sebzeler zarar görmüştür. Bir başka sebep te sula- rın kesilmesidir. Lâğamla karıştığı anlaşılan bazı bostan suları şarbaylık- ça kesilmiş ve kapatılmıştır. Samsunda Hava kurumu çalışıyor Samsun, (Tan )— Hava tehlikesi kurumu için burada da etraflı çalış- malar devam etmektedir. Dün vilâyet meclis salonunda Tay- yare Cemiyeti başkan ve üyeleri, Halk Partisi idare heyeti, şarbay ve bütün kurumların iştirakile İlbal Ve- kili Talât Yetgin'in başkanlığında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda Hava Tehlikesini Bi- lenler Kurumuna yapılacak yardım şekilleri konuşulmuş ve bu işlerle uğ- raşmak ve kuruma üye yazmak için lular müracaate başlamışlardır. ÜKÜÇÜK TELGRAF | 'HABERLERİ * © (Tan) — $ Baf- ra, Alaçam, Erbaa ve Niksarda satış- lar hararetle devam etmektedir. Bu sene mahsulün tamamen satıla- cağı ümitlidir. * Antalya, (Tan) — Memleket bastahanesinin hariciye pavyonu üç yıl önce inşa edilmişti. Çok güzel olan bu binanın ikinci kısmı yaptırıl- maktadır. Bina 14,500 liraya müte - ahhide ihale edilmiştir. * Antalya, (Tan) — Hava kuru- muna yazılmak için burada çok büyük bir alâka yardır. Hükümet konağın- da bu münasebetle büyük bir toplan- tı hazırlanmıştır. * Balıkesir, (Tan) — Her pazar sabahı Bandırmaya gidip geç vakit dönen gezi trenleri çok rağbet bul - maktadır. neti muhafaza edecek tarzda soğuk hava tertibatı da vardır. Bu suretle ipek böceğinin büyümesi için lâzım- gelen sabit hararet elde edilmektedir. T n teessir olmamaktadır. İstenilen suhu- Gönderdiğim resim bu yeni binayı gösteriyor. POLİS Tüyler Ürpertici Bir Vahşet Sahnesi Zavallı Kız, Zavallı Ana, Zavallı Nişanlı Ve Dağlılar ! Torbalıya bağlı Çaybaşr köyünde gayet feci bir cinayet olmuştur. Bun- dan bir kaç gün evvel kendi tarlala- rından dönen Halille nişanlısı Mürvet ve kaynanası Fatmanın önüne 3 kişi çıkarak Mürveti kaçırmak istemişler- dir. Bu isteğe ilk önce karşı koyan kız anasının üzerine saldırarak her yanını bıçak yarası içinde bırakmış- lardır. Fatmanın bağırmasına kızının ve damadının gürültüsüne koşan komşu tarlanım sahibi Zekiye adlı kadın da aynı bıçak hücumuna uğramış ve ya- ra içinde kalmıştır. Biraz sonra Fat- ma ölmüş. Zekiye ve Halil de can çe- kişir bir hale gelmişlerdir. Yardımsız kalan Mürveti Aslan dağına çıkaran üç canavar zorla berbat etmişlerdir. Hattâ bu iş için onun da bacak da- marlarını kesmeği ve öylece zorlama- yı göze almışlardır. Mürvet kız As- lan dağında, çok perişan bir halde bulunmuştur. Yapılan araştırmada bu üç haydut yakalanmıştır. Bunlar aynı köyden olan muhacir Mehmetle oğlu İbrahim ve Dağlı Alidir. Üçü de ad- liyeye teslim edilmişlerdir. * Sarıyer jandarması garip bir ser- seri yakalamıştır. Bu adamın gelip geçen otomobilleri ve otobüsleri dur- durarak binmek ve para vermemek merakı vardır. Büyükdere - Maslak arasında gidip gelen bütün şoförlerin bu adamdan şikâyeti üzerine jandar- ma bu garip serseriyi dün yakalamış- tır. * Evvelki gün Ketenciler çarşısın- da bir dolandırıcılk vakası olmuş ve derhal önüne geçilmiştir. Öğrendiği- mize göre hâdise gşöyle olmuştur: Roza isminde bir Musevi kadın elin- deki elden düşme İngiliz kumaşı de- diği bir muşambayı Satılmiş adında birisine on beş liraya satmıştır. Etra- fına topladığı tavcılarla bu işi yapan Roza bir müddet sonra Satılmışın po- lise baş vurması ile ele geçmiştir. Yapılan araştırmada Rozanın eleba- şılığı ile bu şebekenin bir hayli do - landırıcılık ve sahtekârlıkları olduğu anlaşılmıştır. Bakırları ve sarı tene- teslim edilmiştir. Tahtakalede bir cinayet oldu! Dün saat üçte iki arkadaş bir büfe yüzünden kavga etmişler ve biri ağır surette dört yerinden yaralanmıştır. Yaptığımız araştırmaya göre vaka şöyle olmuştur: Kadıköyünde börek- çi fırınını ve Kadıköy iskelesi içinde- ki büfeyi Müslimle ortak olarak işle- ten Bulgaryalı Dimitri dün ortağı ile Tahtakaleye mal almağa gelmişler, bu aralık büfeyi yalnızca işletmek yüzünden kavgaya tutuşmuşlardır. Büfeyi paylaşamadıkları için bu 'ağız dalaşması artmış, tokata, yumruğa da binmiştir. Bu azgınlık arasında Müs- lim taşrdığı tabancayı çekerek Dimit- rinin göğsüne dört el ateş etmiştir. Kanlar içinde yerlere yuvarlanan Di- mitri hemen yetiştirilen imdat otomo bili ile Cerrahpaşa hastahanesine kal dırılmiş ve Müslim tabancası ile ya- kalanarak Eminönü merkezine götü- rülmüştür, Yaralıya Cerrahpaşada ya pılan rontgen neticesinde kurşunla - rın ikisi göğüste, biri omuz mafsalın- da, diğerleri de böğründe görülmüş- tür. Profesör Nissen hemen ameliyat yaparak böğürdeki kurşunu çıkarmış fakat diğerleri alınamamıştır. Eğer hastanın dayanabileceği kes- tirilirse göğsündeki kurşunları almak için bugün de bir ameliyat denemesi yapılacaktır. Müslim adliyeye veril - miştir. ; HAKYERLERİNDE Erkek Kızın Dilevi Biribirlerile nişanlanan iki genç kızdan kendisine Kenan adını veren genç aleyhine nişan lısı Remziye tarafından açılan davaya dün de üçüncü cezada gizli olarak bakıldı. Genç kızlar mahkeme salo - nundan çıkarken kalabalık bir meraklı kafilesi de peşlerinden yürümekte idi. Suçlu Kenan, güç hal ile ken dini saran kalabalığın içinden kurtularak vekili İrfan Eminle birlikte merdivenleri inmiş ve bir ttramvaya atlayarak evine gitmiştir. Kenanın duruşmasına 2 tem- muz Salı günü devam edilecek - tir. * İcra dosyaları üzerinde tah- rifat yapmaktan suçlu icra me- muru Kadri ile Herant, Refet, Viçen ve arkadaşlarının duruş - ması dün de ağır cezada yapıl - mış ve bazı kimseler dinlenil - miştir. Gelmeyen şahitlerin ça- gırılması için duruşma 12 tem- muza bırakılmıştır . * Köylü cigaralarını kaçak 0- larak sattığı bir sırada, kendi - ni yakalamak isteyen gümrük mekten suçlu “Salihin dün birin ci cezâada duruşması yapıldı. Sa lihin vekili, uzun uzadıya müda faada bulunarak köylü cigarala rının kacak - sayılamıyacağını, müvekkilinin rüşvet değil, sade ce bunun bey'ie bedelini verdiği ni söyledi. Duruşma, karar ve - rilmek üzere başka güne bırakıl di. * Ankarada kunduracı Yusu- fu parmağından yaralamaktan suçlu Ali Rızanın duruşması ya pılirken şahit olarak İstanbulda bulunan bakkal Hayri isminde birinin de ifadesi alınmıştır. Bakkal Hayri, dün birinci ce zada sorguya çekilerek Yusu - fun Çankırı caddesindeki dük - kânında otururken Ali Rızanın dükkân üstündeki tenekeleri sök meğe başladığını, Yusufla ikisi arasında bu yüzden kavga çık - tığını anlattı. Bakkal Hayrinin ifadesi An - karaya gönderilecektir. — —X 15-6-935 SAĞLIK OGÜTLERiİ “ Rümatizmalının Barometrosu 8 Her evde hiç olmazsa bir rüma- tizmalı bulunduğundan, göze görün- mez, elle tutulmaz, fakat acısı ve di- rıltısı bütün ev halkının yüreğine işliyen o barometreyi herkes bilir. Hava güzel güzel giderken, her- kes keyifli bulunurken büyük baya- nın, yahut büyük bayın dizleri bir- denbire fazla ağrı çıkarır, her vakit- ki gibi uvma ile bu ağrı geçmez. Üs- telik uykusu da kaçar. Bütün gece inl ind bağır dan kimse uyuyamaz.., İki gün, üç gün, beş gün, bazan bir hafta sonra fırtına kopar, şimşek çakar, yağmur yağar. Rümatizmalı sakinleşir, ev içindeki- ler de rahat ederler. Rümatizmalının barometresi - işte budur. Fırtınayı, yağmurü, Tütubeti daha gelmezden önce haber verir; Rümatizmalı bu önceden “duygusu ile kendisinde başkalarına karşı bir yükseklik duyar. Kendisi gibi fırtı- nayı önceden haber vermiyenler için: “Duygusuz adamlar!,, der. Onların bu önceden duygusuna kimseler inanmazlar, bellibaşlı he- kimler arasında bile tesadüf diye ge- çenler vardır. Fakat rümatizmalı- ların da ağız birliği ederek herkese fırtına geleceğini birkaç gün önce- den haber vermeğe borçları olmadı- ğından, bu rümatizma barometresi- nin nasıl olup da havanın değişik- liklerini en ince fizik âletlerinden da- ha önce haber verdiğini merak eden hekimler de olmuştur. Bundan yüz yıl önce bir ingiliz he« kimi bu işi kitaplara yazmış ve rü- matizmalı hastanın havadaki gelecek değişiklikleri olsa olsa akciğerlerile duyabileceğine hükmetmişti. Ondan birçok zaman sonra başka bir ingi- liz hekimi bacağı kesik bir adamın hava değişikliklerini önceden haber vermesini tetkik etmiş o da bu has- sayı havadaki elektriğe, yahut man- yetizmeye bağlamıştı. Birkaç yıldanberi hep Ingilteredî yapılan daha derin tetkikler o ikinci hekime hak verdirmişlerdir. Bu tet- kiklere göre rümatizma ağrılarının artmasında ne sıcaklığın, ne de rütü« betin hiç tesirleri yoktur. Baromet- renin düşmesi çok defa ağrıları art- tırır, fakat bu da her defa değil. Rümatizmalının ağrılarının artma- sına asıl sebep, havadaki elektrik de- ğişmeleridir. Zaten havada _fırtıııa)ş.r hava menfi iyonlarla dolar, sonra ba- rometre iner, rütubet derecesi ile sı- caklık derecesi çıkar. Fırtına geçin- ce havadaki menfi - elektrik iyonları müspet olur, barometre yeniden çı- kar, ötekiler inerler. Bunlara göre, rümatizmalının fır- tınayı önceden haber vermesi hava- daki menfi elektriği duymasından ileri gelir. Menfi elektrik onun ağrı- larını arttırır, sinirlendirir. Dolayısi» le bütün ev halkını Trahatsız eder. Şu halde, rümatizmalının daima rahat etmesi için, her vakit müspet elektrikli bir yer bularak orada hava tebdiline gitmesi lâzım olacak, fakat her vakit müspet elektrikli bir yer bulunması kabil olsa bile, ilkin her yerin hava elektriğinei tetkik ederek yeniden bir elektrik haritasr yapmak ister. Halbuki havadaki elektrik tet- kikleri henüz pek yeni şeylerdir. Her ülkenin her tarafı tetkik — edilerek elektrik haritasr yapılıncaya kadar haylice vakit geçecek. O vakte kadar sızılarını azaltmak istiyen rümatizmalılar — Yalovaya, Bursaya gidebilirler, yahut Florya plâjr açılımca orada sıcak deniz suyu ile banyo yaparlar. Rümatizmayı sı- cak deniz suyu ile tedavi €tmek de henüz modası geçmemiş bir usuldür. Lokman Hekim No. 54 —4 Sarı İbal ' Bürhan CAHIT Dolaşa dolaşa Nadya ve ar - kadaşlarının bulundukları yere gelmişlerdi. Turgut, misafirleri- ne ayırdığı bu köşede Erguva- nı da ağırlamakta mahzur gör- medi, — Yabancılar yok, dedi, bu- rada dinlenelim. Hem size en iyi ve en eski bir arkadaşımı da tanıtayım, O sırada ayakta duran Muh- tar, süvari kıyfetile gelen bu genç kızın Şahin'in nişanlısı ve işlettiği arazinin sahibi Demir beyin kızı olduğunu anlamıştı. Turgut onu Erguvana tanıt- tı. Muhtar, eski salon adamı de- rin bir saygr ile eğildi ve genç kızın elini sıktı. Turgut kulağına kadar gelen bazı dedikoduların bu fırsatla ortadan kalkmasını — arzu edi - yordu. | d Fakat Erguvan, bir kraliçe azameti ile — etrafına bakınan, Nadyayı görünce kaşlarını çat- mıştı. Muht_ar bir salon terbiyesi ve nezaketi ile karısını ona tanıt - mak istedi. Turguda sordu: g Y OTLA — Fransızca bilir mi? — Mükemmel, Bir fırtına alâmetleri Şahin gerilemişti. Muhtar saf ve neşeli Ergu - vana karısını gösterdi: — Müsaade — ederseniz sizi madamla tanıştırayım. Zeki ve kavrayışlı Nadya, genç kızla dost olmak istiyor - du. Kocasının bu işareti ile ye- rinden kalkarak neşeli bir te - bessümle elini uzatmağa hazır- landı. Erguvan bu hareketleri görmemiş gibi başının hafif bir hareketi ile onu selâmladı: — Görüştüğümüze memnun oldum, madam. Nadya sapsarı olmuştu. Hiddetini yenmeğe çalışarak süratle yerine oturdu. sezen . Pirovani koltuğunu Erguva - na vermişti. Turgut, Şahin ve daha bir kaç kişi etrafını aldı - lar. Yarı türkçe, konuşuyorlardı. Muhtar Erguvana özür dili - yordu: — Nadya bir türlü türkçeyi öğrenemedi. O kadar da çalış - tığım halde. Genç kız bacak bacak üstüne atmış, biçimli çizmesinin ucu h_axfada, yeşil avcı şapkası dizle- rinin üstünde konuşuyordu. Nadya,ya fransızca sordu: |— Kocanız türkçe öğrenme- diğinizi söylüyor madam, Kaç yıldır evlisiniz? — Sekiz yıl matmazel. — © halde kabahat kocanız- da madam. Bu uzun yıllarda si- ze kendi dilini öğretemeyişi af- fedilmez bir kabahat. Bu mevzu üstünde uzun uzun konustular. Nadya tecrübeli ve temkinli bir kadın vaziyetinde Erguvanın çetinliğine mukave - met etti. Onun ne ele avuca sığ- maz ve tehlikeli bir mahlük ol- yarı fransızca lamıştı. Onun haşarı hareketle- rine, ağır kaçan sözlerine mu - kabele etmek cesaretini göre - medi, İçinde - müthiş isyanlar köpürmesine rağmen sohbetin ve cemiyetin — tadını kaçıracak bir harekette bulunmaktan çe - kindi. Şahin tehlikeyi savuşturduğu için seviniyordu. Kalabalık olmaları, sohbetin her dakika seyrini değiştirmesi iki kadın arasında patlamak is- tidadı gösteren fırtınayı dağıtı- yordu. Cazbant bir çok defalar ol - dukça güzel parçalar çaldığı hal de kalkan olmadı. Geceyarısını bulmuşlardı. sçiler park eğlencesine kan- mışlar, alışmadıkları bu gece â- lemini bırakıp — tatlı uykularını aramağa gidiyorlardı. _Fşkat meraklılar, — parktan, müzikten, bol bol dağıtılan li - monata ve pastalardan ziyade hurma - ağacları aİtında gülüp eğlenenlerin seyrinden zevk a - duğunu son tesadüflerinde an - Hele çocuklar sine sine a - ğacları, dalları siper ala ala so- kuldukları bu grupu rahat rahat seyrediyor, biribirlerile fısılda- şsıyorlardı: — Ak kızı gördün mü? Bak, erkek gibi oturuyor. — Sarı balın kokuüsu buraya kadar geliyor. Bu kokuları ona İspariyol getiriyormuş. Çocuklar büyüklerden işit - tiklerine mim koymuşlardı. Vaktın ilerlediğini gören Er- guvan, patrondan müsaade is - tedi. Turgut şaşırmıştı: — Nasıl, çiftliğe dönecek mi- siniz? — Tabitl. — , Hepsi hayretle ona bakıyor - lardı. Mühendis Nuri bey: — Bu saattan sonra mr? dedi. Erguvan da onların hayreti- ne saşıyordu: — Neden, dedi, dönmek için saatın, zamanın — kıymeti olur mu? Şahin: lanlar o civardan bir türlü ayrı- lamıyorlardı. : rri Ben refakat edeyim, dedi. Erguvan hafif bir dudak bü- küşile güldü : — Buna neden lüzum görü - yorsunuz? Turgut, onun kızdığını his « setmişti: — Bu lüzum değil, onun için bir ihtiyaç sanırım, Ben de ol - sam böyle bir gece yürüyüşünü nişanlımla yapmak isterim. Erguvan, patronun bu tevili- ne teşekkür etti: — Çok — naziksiniz Turgut bey. Hele bu akşamki ikramla - rınızı Uunutamıyacağım. Babam gelemediği için üzülecektir. Ayağa kalkmıştı. Turgut, ötekilere bakabark: — Artık biz de gitsek! Dedi. : Patronun teklifi Nadya'nın hoşuna gitmedi.. —Fakat orada pek yalnız kalacaklarını hisset- tiği için kalkmağa mecbur ol - du. Bu —akşam neşesi kırılmıştı. Erguvanın gelişi onun mutlak hâkimiyetini parçalamıştı. Bu (Arkası var| d

Bu sayıdan diğer sayfalar: