—— 15-6.935 ı n OTOMOBİLCİLER, ŞOFÖRLER SAYFASI Otomobil Mezarlığını | Dolaştım! » Bir tek otomobile gelişigüzel işaret ettim. — Yirmi otomobil, Yerinden kımıldandı. Ve yirmi Şoför, gün ortası gelen, bu bek- lenmedik yolcuyu kaçırmamak için biribirlerile yarışa çıktılar. — Zavallı şoförler!.. diye dü- Şünürken, en önde gelen otomo- bilin kapısı açıldı, şoförle yar - dimcısı yerlere kadar - eğilerek €eni içeri davet ettiler. , Kazancının dörtte üçünü ben- Zin parasına veren bir şoförün t ikramını, muhakkak ki çok Ucuza elde etmiş oluyordum. , Otomobiline bindiğim şoföre Yandan baktım: Büyük bir ya - Tışta hatırı sayılır bir rekor kır- "nış kadar keyifli görünüyordu. Başını çevirerek: Şoför müşteri bekliyor! — Nereye gideceğiz? Bardu, ye gideceğiz Anlattım, — Şehir içinde Başlıca Kazalı 8eçitleri dolaşacağım!.. Güldü: x“— Kazalı olmayan . diye yer yok İsterseniz ilkönce Karakö- Ye uğrayalım... — Çek öyleyse, Karaköye, Otomobil, araba, — tramvay, Motosiklet, beygir, yük arabası ;"t böyle bir çok nakil vasıttala- Mın yayanlar üzerine, dört yan n saldırdıkları bu daracık Meydanda tehlike; apaçıktı.Kü- Sük bir bocalama, bir yan atlz- Yış, sağ yerine sola basış, önü #rdr kollamayarak yürüyüş, in- Sanı bir pastırma haline getire- ilirdi burada... Ş ?ıaret mMmemurunun biraz İle- Tisinde durduk; 4 — Memurun sağından geçip lerlesek... diyecek oldum. Şoför, korkusundan titredi: — Ne mümkün bayım. Me - Tmurun sağından geçmek yasak- | tır.. — Öyleyse solundan geçelim. .b— Solundan da geçemeyiz. nümüz kapalı... Yalnız önümüz değil, ardı - da kapalıydı. Arka arkaya tralanan otomobiller, yolu tı - amışlardı. Bir hayli bekledik- *N sonra, iki tramvayın ara ye- Tinden geçerek, Kabataşa giden la saptık. Artık tehlike yok, Var hızt - la ileeliyoruz. Yolda, tram- vayların arkasına asılmış, mek- tepli çocuklar bize bakıp bakıp: — Efendi amca... Çeksene, bizim resmimizi ! der gibi gülüm- süyorlar. Biz de hatırları kalma- sın diye dileklerini yerine geti- riyoruz. Bir aralık, — apansız durduk. Çünkü önümüzde biri vardı. Bu adam, kollarını bir haç gibi ger- miş, otomobilin önünde kımıl - damadan duruyordu; şoför: — İşte gördünüz ya, dedi, biz buna kendi gelen deriz, Elinde ise çiğneme bakalım!.. Adamcağız, bir müddet oto - mobilin tekerlekleri önünde be- ni çiğnesinler diye bekledikten sonra, bizden hayır olmadığını anlayarak âdeta istemiye iste - miye kaldırıma çekildi. Biz de yolumuza devam ettik. Bu ka - yıtsızları gördükçe, şoförlerin, nasıl olup ta — her gün bir kaç yüz adam çiğnemediklerine bir daha şaştım. Şoför gülüyordu: — Daha böyle nelerim var... Sevdalı bunlar, sevdalı!... Azra- il kaçkını mı ararsın bizde... Nah işte biri daha.. Yıldırım gibi önümüzden ge- çen bir yeldirmeli kadını gös - terdi: , — Ölür müsün, öldürür mü - sün.. Boğazkesen caddesinin ağzın- da bir mola vererek tekrar yola düzüldük. Tophanenin çok ten- ha bir zamanıydı, Halk, dikkat ediyorum, hep yolun - ortasın - dan gidiyor. Kaldırımlar bom - bo; , Bu aralık hatırıma geldi; şo- |- före sordum: — Sen bizi nereye götürüyor- sun? İstifini bozmadan cevap ver- di: — Otomobil — mezarlığma... Mademki, gazetecisiniz, orada çok şeyler göreceksiniz. İstanbulda bir otomobil me - zarlığı bulunduğunu — ilk defa öğreniyordum, Biraz sonra otomobil, Çrra - ğan sarayı bahçelerinin önünde durduü. Ağaçlık yolda birkaç a- dım ilerleyince otomobil me - zarlığı karşımıza çıktı. İskelet haline gelmiş yüzlerce otomo - bil, burada, sırt sırta, karın ka- | rmma yatıyorlardı. Bir kaç geniş anbarı ağzına kadar dolduracak otomobil malzemesi, topraklar üstüne gelişi güzel fırlatılmıştı. Parçalanmış karoseriler, iş lemekten kesilmiş cansız motor- lar, kalıbı dinlendirmiş tekerlek eskileri ve daha bir otomobile ne lâzımsa hepsi vardı bu me - zarlıkta!.. Doğrusu, içim garipsedi. Şo- för, dilinin döndüğü kadar an - latıyordu: — Memleketten — çıkan mil - yonlar, işte bu mezarlığı dol - durmağa yarıyor. İçlerinde yük- sek markalılar da var! — Nah, işte bir. Mersedes, işte ger |/ İstanbuldaki olomo;ıil kazaları çok defa böyle dar &çilleı—da ve bu gürdüğunhz sahneler içinde olur! Plâka Vergisi Mutlaka Azalmalıdır! bir Buik eskigi, işte bir başka Amerikan arabası... Bütün bunlar, vaktile avuç - dolusu para verilerek alınmış taksi arabalarıydı. Bu arada ya- tumıza biri sokuldu. kimsiniz? diye sorduk. Güldü; arabaya şimdi köpekleri bağla- | san durmaz, Otomobil mezarlığı, makla biter gibi değildi. 'Tekrar arabamızın yanına dö- nerek şoföre: — Çek... Beyoğluna! dedik. Bu sefer Karaköyden, Per - dolaş - Bu kadını, az kaldı — Otomobil mezarlığının Bek çisiyim!.. Sonra, bizi ölü otomobiller a- rasında dolaştırarak izahat ver- meğe başladı — Şu görd tanbula ilk getirilen arabalar - dan biriydi. — Şu da Alman İmparatoru- nun Yusuf İzzeddin'e hediye et- tiği lüks arabadır! Lüks arabanın halini görme- yin... Her yanı delik deşik, pa - ramparça olmuş. Bir zaman Os- manlı prenslerinin içine bindiği (l:me yerinı SA SA çiğniyorduk ! şembepazarı, Unkapanı, Meyit yokuşu yoluyla Beyoğlu beledi- ye dairesi önünden geçerek Be- yoğluna çıktık. Galatasaraya — gelirken, bir kaç yerde ihtiyar bir bayanla bir küçük çocuğu, çiğnememize kıl kaldı. Küçük te olsa, bu tur bize şimdilik yeterdi. Ağır ağır, Şiş- hane yokuşundan aşağı iner - ken şoför Rıza ile konuşuyo - Tum: — Elinden hiç kaza çıktı mr? — Yalnız bir defa... Hem de burada, Şişhane — yokuşunda... Altı yıl kadar oluyor. Bir gün, yokuşu çıkarken, — ansızm sağ taraftaki sokakların — birinden yaşlıca bir adam önüme çıkmış- tı. Arabayı derhal durdüurdüm ama, tekerlekler hafifçe sıyırttı, geçti. Yaralıyı eczahanede pan- suman yapıp evine gönderdi - ler. Ağır gittiğime dair şahit - lerim vardı. Mahkeme, beraeti- me karar verdi. * Ondan başka, seytan kulağı- na kurşun, hiç bir kaza yapma- dım! j — Kaç yaşında başladın? — 15 yaşında... Şimdi 26 ya- şındayım. Demek, on bir sene- lik soförüm! Eminönüne gelmiştik. Şoför, arabasını burada durdurdu. Bizi indirdikten sonra, kendi de bek- i kil şoförlüğe Belediye vergi ve resimleri kanununun 23 ncü maddesine uygun olarak - otamobiller mo- | törlerinin beygir kuvvetine gö- re, belediyeye her ay, plâkaları için vergi verirler. Bu vergi, 18 beygire kadar 2, 20 beygire ka- dar 3, yirmiden fazla beygir için | 5 liradır. Kanuna göre, otomobillerden | alınabilecek verginin azamisi bu olduğu halde, belediye İstan- bul otomobillerinin plâka vergi- sine yüzde elli zam yapmıştır. Şehirde çalışan otomobillerin yüzde doksanı yirmi beygirden fazla olduğuna göre, bütün oto- mobiller, yapılan zamdan sonra ayda (12.5) lira plâka vergisi vermektedirler, Diğer tarafan benzinin tene- kesi 2,5 liradan 5 liraya çıkmış, malzeme fiatları gümrük ve kon | tenjan takyitleri yüzünden yüz. de 300 fırlamıştır. Üç yıl önceye kadar İstanbul | piyasasında 1700 otomobil çalı- şırdı. Bugün ise ancak 570 oto- mobil işliyebiliyor. Çünkü, oto- mobil sahibi, işlettiği otomobi- lin masrafını çıkaracak kadar dahi kazanamıyor. Plâka vergi- si, esnafta biriktikçe otomobili satıp vergi borcunu ödemekten | başka çare kalmıyor. Geçen se- ne, plâkalar değiştiği sırada, bi- rikmiş vergilerin tahsiline de teşebbüs edilmişti. Fakat, işler bir halde bulunan otomobillerin en aşağı 300 tanesi, vergilerini vermiyerek mallarını sattılar, Bu yılki vaziyet, geçen yıldan daha ağırdır. Mal sahibi şoför, borçlandıkça borçlanıyor. Bol cunu ödeyemedikçe de uçuruma yuvarlanıyor. Yeni otomobiller, plâka ver- gilerini şöyle böyle verebilmek- tedirler. Çünkü bunların tamir masrafları yoktur. Sonra bunlar daha çabuk müşteri bulur, daba çok iş yaparlar. Verdikleri ver- gi de eski arabaların vergisin- den fazla değildir. Otomobil ya- pıcısı olmiyan memleketlerde eski otomobiller için hükümet ve belediyeler, vergi tenzilâtı yaptıktan başka ayrıca da prim verirler, Meselâ otomobilini on sene, iyi bir şekilde muhafaza edebi- len mal sahibi nişan ve para mükâfatını hakkeder. Bunun da bebi, harice giden otomobil müddet muhafaza edilirse, hari« ce de o kadar az para gider. Bizde de bu tarz mükâfatlar ve primler verilmesi zaruret ha- lindedir. Çünkü eski otomobil- ler, yenileri lehine ezilmektedir. Otomobilciler ve şoförler kuru- mu bunu düşünerek, otomobil- lerin smıf üzerine taksim edil- mesini, yeni otomobillerin, bi- rinci sınıf itibar edilerek, 12,5 lira vergiye tâbi tutulmasını, iki gene sonra vergisini tamam verenlere yüzde 25 tenzilât ya- pılmasını istedi. Böylelikle, her biller eskidikçe, azalmış olacaktı. Şoförler kurumu bundan baş- ka plâka vergisinin bir miktar daha indirilmesini istemektedir. Bir şey daha var: Belediye bir taksi talimatnamesi yaptı. Bu talimatnameden maksat, oto mobil israfına mâni — olmaktı. Dünyanın en lüks otomobilleri, İstanbul taksisinde çalışıyorlar. Elde bulunan otomobiller, halkı taşıma ilitiyacını fazlasiyle gö- rürken, hâlâ piyasaya birtakım lüks ve pahalı otomobiller çıka- rılıyor. Ve sözde taksi talimat- namesine uygun hareket edi mek için, bunlarda en ufak bir« takım tadilât yapılarak kaçar mak yollardan gidiliyor. Dışarıya oluk gibi akan para- mızı bu gelişigüzel israftan kur- tarmak icin şoförler, çok hak - I: olarak, belediyenin şehir oto- mobil ihtiyacını kat'i surette tesbit ederek hariçten yeni mal getirilmesinin önüne geçilme« sini istiyorlar. sene otomö- vergileri de Yollarda Ölüm Tehlikesi Var! İstanbulun meydan ve cadde adı verilen öyle dar yerleri var- dır ki, ölüm buralarda, daima ikeli geçitler arasın « da Eminönü meydanını, Kara « köy meydanını, Şişhane yoku« şunu, Galatada Domuz sokağını, Galatasaray dört yolağzını, Şehzadebaşı Letafet apartıma- nı civarını, Kuruçeşme yolunu sayabiliriz. Şoförleri en çok korkutan yol, Şişhane yokuşudur. Buranım ya- ya kaldırımı dar olduktan başka