” Acaba Türk Amiralı Baltacı, Mel'un Rüzgâr Ve Ondan Daha Lanetli Bir Akıntı Yüzünden BuDörtCeneviz Gemisini Batıramıyacak mıydı? Bundan birkaç gün sonra ise Bizanslıları sevindiren bir baş- ka hâdise olmuştu. Nisanın yirminci günü Mar- marada, bütün yelkenlerini şi- şirmiş üç gemi görünmüştü. Mermerkuledeki Bizans asker - leri bunların evvelâ Türk do- nanmasına katılmağa geldikle- rini sanmışlardı. Fakat gemi- ler yaklaşınca yelkenlerinde hi- rıstiyan armaları bulunduğunu hayretle görmüşlerdi. Bu sırada sabahın saat doku- zu idi. Ona doğru diğerlerinden biraz ufak bir dördüncü gemi daha belirivermişti. İşte o za- man bütün Bizans canlanarak, kanlanarak yerinden oynamıştı. İmparatorundan dümen neferi- ne kadar içinde yaşıyan herke- sin her an hıristiyan âleminden gelecek bir yardımı bekledikle- ri Kostantıniye, İkinci Mehme- din gürleyen bombardalarını duydukça gözlerini Marmaraya diken ve yalnız oradan bir ümit bekliyen — Kostantıniye — artık mes'ut günlerin yaklaştığını, Türkleri mağlüp edecek bu bü- yük şardımm yola çıkarıldığı zannma düşüvermişti. İmpara- tora, Jüstinyaniye, Venedikli kumandanlara haber salındı. Atına atlıyan sahil surlarına doğru sürdü ve çok geçmeden anlaşıldı ki; “Gemilerin dördü de Cineviz malıdır.” Kadım, çoluk, çocuk, genç, ih- tiyar bütün Bizanslılar da büyük sehrin — Marmarayı — görebilen yüksek yerlerine kara bulut gibi üşüşmüşlerdi. Sevinç saniyeden saniyeye artıyordu (1). Halk zannediyordu ki bu tük filo “Papa tarafından gön- derilecek yardımların ileri kolu- dür ve bunların arkasından da- ha birçok hıristiyan harp gemi- leri gelecektir.., Haykırıyorlar, bağırıyorlar, alkışlıyorlardı. Türk ordusunun Marmara kıyılarındaki sağ cenaht da, pek tabit olarak gelen gemileri gör- müştü. Derhal başkumandana haber - salmışlardı. İkinci Meh- 'r:şdm yu'..:':“ bir hayret belir- iş, ve 'a i kağlaera zam Halil paşaya Acaba Halil Paşanın söyle- | dikleri doğru mu ç çıkıyonyıu,ı | Garp brristiyanları Kostantmi- yeye büyük yardımlarda bulun- mağa karar vermişler miydi? | Fakat hiç kimseye bir tek ke- lime söylemek ve kimseden en ufak bir fikir almağa bile lüzum görmedi. Karargâhtan donan- manın bulunduğu yere kadar dört nala at koşturarak Baltacı oğlunu yanına çağırdı ve şu emri verdi: “— Bütün gemilerinle bu Lâ. tin gemilerine saldıracaksın! Bunların Halice girmemeleri lâ zımdır! Ve Amiral yanından ayrılırken bir iltifatta bulunuyormuş gi- bi, tatlı bir sesle ilâve etti: “— Muvaffak olamazsan sağ dönmel!,, Amiral Baltacı şayanı hayret bir süratle yüz elli gemiyi arka- sına takarak Marmaraya doğru yol almağa başladı. Bu gemilerden her birinde mükemmel tayfalar vardı. Yüz- lerce tirendaz, zerh gömlekler giymiş yalın kılımç levent'ler ve ayrıca bir kaç yüz yeniçeri do- nanma ile beraber denize açıl « mıştı. (2) Gemilerden bazılarında uzun demir toplar vardı. Acaba dört Ceneviz gemisi bu müthiş kuv- vetin karşısından kaçabilecek miydi? y N Fakat Kostanliniyelileri en çok korkutan buydu... Macar Urbanın döktüğü bombarda Türk askerleri kara tarafında harbi Bırakmışlardı. Kostantini ye surları etrafındaki ordu ile bu ordudan tirtir titreyen bir şehir bütün endişelerini bırak - mışlar ve belki heyecanlı bir ya- rışı seyretmeğe hazırlanmış me raklılar gibi ellerini uğuştura - rak gözlerini denize dikmişler - di, Yelkenlerini kuvvetli bir lo - dosla şişiren hristiyan gemile - ri son süratle ilerliyorlardı. Ak- si şeytan! Bu rüzgâr Türk ge - milerine ters geliyordu. Yelken lerini şişirebilmek için durma - dan tramola yapmağa ve tiramo la ettikçe de Ceneviz gemilerin | den uzaklaşmağa mecbur olu - yorlardı. Öyle ki, dört hristiyan gemisi, hiç bir düşmanlıkla kar şilaşmadan Sarayburnunu tuta- bilmişlerdi. Fakat bir deniz har- bi mevuttu. Şulumberger bunu şöyle an - latıyor: “Rumlar ümitsiz idiler. Türk amiralinin kolaylıkla muvaffak olacağını, dört hristiyan gemisi nin gözleri önünde batırılacağı- nr veya esir edilip tayfalarının denize atılacağını sanıyorlardı. 'Türk gemilerinde davullar, düm belekler, trampeteler nöbet vu- ruyor ve amiral Baltacı kazantl ması en kolay bir zaferi çiçek ko parır gibi almağa gidiyordu. Az sonra, okların, mancmık - larla atılan taşların ve yelkenle ri ateşlemek için kullanılan uç- | zarayı seyrediyorduk. Türk ami Nizameddin NAZIF ediyordu. “Lâkin İtalyanlar da böyle bir temayül görülmüyor du.,, 'Türk oklarının dehşetli bir isa beti oluyordu. Atılan her taş ve her ok, mutlaka bir hristiyanı öldürüyordu. Fakat bütün bun- rağmen Ceneviz gemileri - yüksekliği ve rüzgâr Türk - leri yapmak istedikleri her iş - ten alıkoyuyordu. Amiral Baltacı harbin baş - langıcında, istenilen ilk işi ya - pabilmişti. Bütün kuvvetile ken dini zencirin önüne atmış ve Ce neviz gemilerinin Halice girme gemileri zaptetmek veya batır - mak lâzımdı. Türk amirali derhal düşman gemilerden birine rampa etti. Şimdi, akımtı gemileri Galataya doğru atıyordu. Türk tayfaları ve Türk denizcileri hemen hris tiyan gemisinin güvertesine çÇı- kıvermişlerdi. O anda, buğaz buğaza, müthiş bir kasaplık başlamıştı. İkinci Mehmet Ga - latanın az ötesinde at Üüstünde duruyor ve yanındaki paşalar ve atirlar bağırarak Türk gemi cilerini teşvik ediyorlardı. Rüm müverrihi Françes di - yor ki; “Biz sürlar üzerinden bu man ralinin kadirgasile rampa et - tiği hristiyan gemisi arasındaki | mücadele, muharebenin siklet ları “yanar pamuklu,, okların ha ! FNT E ĞÜN b vayı kapladığı görüldü. | Mhockâağ haline gırr:ı:;lı. Amiral Baltacı, gemisinin kı- | ve) çında ayakta durüyor ve İtal - (1) Piyers. yanlara teslim olmalarını işaret (2) Kritovulos. Ena ae 5aa — m ea —. A ilân Viktorya dö Berlin Sigorta Ano - nim şirketi tarafından 25 mayıs 1912 tarihinde Hafır Hamdi yade Tahsin hayatı Üzerine akit ve tanzim olu - nan yüz Türk liralık ve 469338 nu - maral sigorta mukavelenzmesine sit depo ilmuhaberi zayi olmuştur. Merkür depo ilmühaberi halihazır. da kimin yeddinde ise, hukukunu ls- bat etmek üzere Viktorya dö Berlin Sigorta şirketinin İstanbulda Galata- da Kürekçilerde, Manhaym hanında kâin Türkiye müdüriyetine veya Ber- linde kâin merkezine, işbu ilânım ta- rihi neşrinden itibaren iki ay zarfın- da müracaat etmesi rica olunur. Merzkür müddetin mürurunda, nu- marası balâda muharrer sigorta mu- kavelenamesine ait depo ilmühaberi keenlemyekün ve mefsuh addedilerek yerine nüshai saniyesinin tanzim edi- leceği ilân olunur. Viktorya dö Berlin Umum Sigorta Anonim Şirketi Türkiye Müdisiyeti KUÇUK IİLÂNLAR 3 LİRA—Tuvalete ve ıtriyata ait her ne yapmak isterseniz herkesin yapa- bileceği şekilde formülünü yazar gönderirim veya öğretirim. Sonfen âboratuvarı. Kadıköy rıhtım 76. 4426 Beyoğlunun merkezinde Tok: yan oteli ittisalinde İki ve dört odalr banyo daireli küçük apartımanlar ki- ralıktır. Adres: Mektep Sağ sokak No. 6 Sağ apartımanı, 4507 ACELE SATILIK — Bir yelkenli sandal bazı tamirat istediği için ucuz verilecek, Moda Denli . Ş mirz garajına mü ihtira ilânı “Yumurta şeklindeki el humbara- ları için iştial tertibatile birlikte kilik tertibatr., hakknda istihsal olunan 19 temmuz 1932 tarih ve 1400 sayılı ihtira beratı bu defa mevkil fiile kon- mak Ürzere ahere devrüferağ veya i - car edileceğinden talip olanların Ga: hatada, İktisat hanında, Robert Fer - İ siye müracaadları ilân olunur, — - | Yerine mâni .lııııııı.A_e m: le bununla bitmeyordu ki, Mit a Yeni başlıyanlar için:54 Empaslar Bir renkten (Çatal) kâğıdmız bulunduğu ve empas yapmak faydalı olduğu zamanlar, ellerin şekline göre öyle bir manevra yapmalısımız ki, en münasip za- mandan, karşı elden çatala doğ- ru oynıyabilesiniz ve çatalın bu- lunduğu elden oynamak mecbu- riyetinde kalmıyasınız. Böyle bir durum meselâ mor- dan kestiğiniz ve (Çatal) a kar- şı bulunan — tarafa el geçireme- diğiniz zamanlarda olur; bunun için empası daha evvel yapmak tedbirini almak lâzımdır. Meselâ; bir elde: Kör: R. $ Karo: A. D. 9. 7.,3.2 'Trefl:6.2 Pik; 7. 6. 4 Karşıki elde de: Kör: A,D.7.6.2 Karo: 8. 5 Trefl: A.R. 4 Pik: D. 8. S var. Koz kör, Hasım pik ruası- nı, asını, ikilisini — oynamış. Üçüncü eli pik damı ile almız ve trefli kesmeden evvel karo empasını yapınız. Eğer bu gibi durumları ev- velden hesaplamazsanız, çok kere oyunun sonlarına doğru güçlüğe uğrar, hattâ çıkmaza girersiniz. As, dam, onlu veya as, vale, onlu, yahut da rua, vale, onlu ile çift empas yapacağınız za- man (Çatal) n karşısından iki kere oynuyacaksınız demektir. Buna göre karşıki elde iki defa el tutacak kâğıtlar hazırlamanız lâzımdır. Bilenler için öreeama Pai n deneem Ğ DÜ0 dovıo d e 4263 413 Şini r & ınır * B 512 HAH$ İ F şo10a a02109652| « (enmri D a vımr? 2114 Mas42 115 Kâğıdı (S) vermiştir. (8) iki sanzatu birden söyle- miş, (N) üçe çıkarmıştır. (O0) oyuna pik onlusu ile baş- lamıştır. (8), pik onlusunu, bu renk- ten bir daha el tutabilecekmiş süsünü vererek as ile alır, karo as ve ruasını oynar, sonra elin- de karo bitmiş ve yere geçemi- yormuş gibi karoya devam et- miyerek kör Truasını oynar. Bu suretle elinde kör ası olan has- ma, ası çıkartıp yerdeki damı | sağlamak ve bu dam ile yere geçerek karoları yapmak istedi- ği zannımı verir; bu zan altında kalan hasım kör ası ile almazsa vale kör'ünü oynar, hasım bunu da almazsa elindeki ufak karo- yu oynıyarak yerdeki karoları ve sonunda elindeki trefl asını yapar ve yükenini yerine geti- rir. Hasımlar, belki her zaman ve mutlak bu kurnazlığa aldan- mazlar, ancak — söylenilen üç sanzatuyu yapabilmek için bun- dan başka çare yoktur. Prensip: Sanzatuda hasmın sağlam — olduğunu — bilmediği uzun bir renk varsa, ancak bu renk yüken (taahhüt) n yeri - ne getirilmesine — yetmiyorsa, bazan bu rengin eldeki yüksek kâğıtlarını çektikten sonra ke- serek başka renge geçmekle ha- sımda yere geçilemiyor zarınmı uyandırmak kabildir. Renk de- Biştirirken yerde el tutabilecek ::' kâğıt Ylbr;lmık istendiğini nnettiren bir renk oynanırsa, bu rengi alabilecek bıly:n. mor- da el tutturacak kâğıt yaptır- mamak için almıyabilir. ve bu suretle sizin yükeninizi yerine getirmenize lâzım löve veya lö- veleri yapmanıza müsaade eder, Bir Sevgide Kara Kedi Aşk meselelerinde batıl iti- | katlar mühim bir yer tutar. Hiç bir şeye inanmıyan, dünya gör- müş, okumuş yazmış insanların sevgililerile münasebetlerinde kahve telvesinden veya bakla tanesinden medet umduklarmı görürsünüz. Gider, bir çingene- ye, acaba beni seviyor mu, sev- miyor mu? diye sorar ve çinge- nenin baklalara bakarak uydur- duğu söze inanarak sevinir, ya- hut bütün hayatı mahvolmuş bir adam gibi yeise düşerler. Büyükadadan Servet Alkın imzalı bir mektup aldık. Bu genç, sevgilisinin böyle batıl bir itikadına kurban gitmiş ve sev- gilisini kayhetmiş; ada çamla- rının verdiği sevgiliyi bir kara kedi alıp götürmüş. Servet Alkın geçen yıl onun- la ada çamları altında nasıl se- viştiğini anlattıktan sonra bir gece yine onunla yan yana, diz dize otururlarken başma gelen felâketi şöyle hikâye ediyor: “.m Tam o sırada aramızdan gözleri parıl parrl yanan bi ka- ra kedi geçti ve o birden bire kollarını boynumdan çekti. Yü züme bile bakmadan evine do? rü uzaklaştı. Arkasından k tümsa da kaprmnın yüzüme k. pandığını gördüm. Ertesi günü iskelede vapura binerken yanına yaklaştım. Ba- na artık aramızda her in bit- tiğini, kara kedinin bi vetile bunu bildirdiğini söy Kara kediden ne çıkacağını, li- se mezunu, asri bir genç kızın böyle batıl itikada niçin saplan- dığını sordum. Cevap vermedi. Bundan sonra ailesinin yanına Bursaya döndü, Bursaya gittik- ten sonra birçok mektuplar yaz- dığım halde hicbirine - cevan. vermedi, Bir arkadaşımdan öğ: rendiğime göre bana benziyen Bursalı bir zenginin oğluna ni şanlanmış. Eski itikatlı bu lise mezunu kızı bütün kalbimle seviyorum.” Doğrusu, bu kara kedi hil yesi bizi biraz şüpheye düşür- dü ve sanıyoruz. ki, aranızdan yalnız dört ayeklı değil, il ayaklı bir kara kedi de geçmi: tir. ÇünLü, vakıâ köhne bir iti- kada göre kara <edi uğursuzluk alâmetidir; iki kişinin arasından kara kedinin geçmesi aralarının açılacağına delâlet eder. Ama, yine o köhne itikat: “Aranız- dan kara kedi geçmiş adamla hemen hesabı kesiniz!" demi - yor. İsterse, sahiden böyle kötü bir itikat onu sizden a: na memnun olunuz; çünkü bu- gün bir kara kedi ile sevgilisin- den kaçan kadın, yarın bir iş- kambil kâğıdı ile evinden, bar- kından da kaçabilir. a Leyleğin ömrü! Ispartada Çelebiler mahalle- sinden Kadri İyican imzasile bize mektup yazan zat ne sev- diğinden, ne sevgisinden değil de, sevgisinin şiddetinden şikâ- yetçi, Bütün hayatını aşkına vermek mecburiyetinde kal « maktan korkuyor. Doğrusu kor- kulacak şey. Çünkü korkarız; © | zaman da bir çiçek serinde bu- |nalıp kalan adamın: *Aman bi- raz hava!..” feryadımna benzer feryatlarla kendini kurtarmak istiyecektir. Kadri İyicanın mektubundan birkaç satır: « Onunla Adanada tanıştık; seviştik. Fakat evlenemedik, çünkü herm paraca, hem sağlık- ça bazı engeller vardı. Öyle se- viştik ki, onlar Ispartaya taşır nınca çıldırıyordum. İşimi, gü- cümü bıraktım, arkalarından Is- partaya geçtim, Bereket ki, uğ- raşıp buraya memuriyetimi nak- lettirdim. Fakat memuriyet gö- zümde değil, Bütün ömrümü ona hasretmek istiyorum. Onun dizi dibinde, baş ucunda yaşa- mak istiyorum. Zaten bu gidiş- Te eminim ki, ben yapmasam bakanlık vazifeme nihayet vere- cektir. Bence yaşamak aşktır. Aşkı tatmıyan yaşamıyor, de- | mektir, Siz ne dersiniz?...” Fikrimizi mektubunuzdan ev- el bir iki satırla anlattık. Bir de aşk hakkındaki felsefenize dair mütaleamızı yazalım: Zamanımızın büyük aşk ha. kim ve filozoflarından Jan Kravford diyor ki: “Hayat aşktır. Sevmeden ev- vel kimse onun varlığından ha- berdar olamaz. İnsanın yaşamst- sı kendisinden xiyade sevgilisi içindir.” Kabul... Hayat aşk içindir. Ama yalnız aşk için değil, Sev- giye yan çizip mes'ut olmuş ietiama teginil eder. Mla- polyon bile; “Aşk, işsizlerin işi- * | dir” dediği halde meğer mü- | kemmel bir âşık imiş. Ama yale niz aşka bel bağlayıp mes'ut olan da yoktur. Bizce aşk tek başına da tatlıdır ama vişne rce li gibi tatlı. Biraz ekmek pey- | nirle karıştırmazsanız mideniz çabuk bulanır. — Cüzamlılar Koğuşu açıldı Bakırköy akıl hastalıkları hastahanesine eklenen yeni cü- zamlılar pavyonunun yapılması bitmiştir. Bu pavyon dün sih « hat direktörü Ali Rıza ve has - İtahane baş doktoru profesör | Mazhar Osman ve diğer doktor lar olduğu halde açılmıştır. Pav yon 30 kişiliktir . — Dil heyeti kurulacak 'Türk dili araşurma kurumundan Istanbul şarbaylığına bir bitik gel « "miştir. Bu bitiğe göre İstanbulda Ad- liye, Belediye, Maarif ile Parti idare- heyetinden seçilmiş delegelerden bİF dil heyeti kurulacaktır. Bu heyet İs- tanbulda halk arasınd” kullanılan po- lis, jandarma, adliye, belediyeye ait sörleri toplayacak ve Türk Dili Araşe tırma Kurumuna göndercektir. ademlar i Maraş Şarbaylığından: 1 — Maraşın şehir elektrik şebekesi tesisatı Bayındır” lık Bakanlığınca musaddak göre kapalı zarf usulile eksi ptojeleri ve şartnamelerine ltmeye konulmuştur. 2—İhalelitemmuz 1935 günlemecine rastlıyan perşembe günü şaat on beş; pılacaktır. te belediye encümeninde yar 3 — Eksiltmeye iştirak edecek şirketler yahut serma:* yedarlar 2490 No. lı kanun un 3 üncü maddesinin A vt B fıkralarına göre vesikalarını göstermeğe mecburdur" lar. 4 — İşbu tesisatın keşif kıymeti 35,250 liradır. Mu- vakkat teminat 2643 Jiradı r. Bu teminat ihaleden © Bankaya yatırılmış olacaktır. 5 — İstekliler usulüne göre verecekleri teklif mektup” larmı muayyen saatten bir saat evvel encümen reisliğine makbuz mukabilinde vermelidirler. 6 — Plânların örneği on yenlere Maraş Belediyesinden verilir. (3307) - lira göndermek - şartile isti”