Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
e | YARININ, ) BÜYÜKLERİ Bir zamandanberi Cava ada- sında kaplanlar büyük zararlar veriyorlardı. — Sürülere hücum ediyor, davar ve sığırları parça- lryorlardı. Bundan başka iki za- Vallı siyah yerliyi de öldürmüş- lerdi. Holanda hükümeti yerlilerin Silâh taşımalarına izin vermedi- Zinden yerliler bu kaplanlara kar şı bir şey yapamıyorlardı. Kap- lanlar bunu sanki biliyorlarmış gibi beyazlara dokunmayarak Yalnız yerli siyahlara saldırıyor lardı, Bir gün bir siyah, şehrin etra- İmda dolaşırken — kocaman bir kaplan üstüne atıldı. Rampokan adlır bu otuz yaşındaki siyah a - dam bütün kuvvetile kaçmağa başladı. Zavallı artık umudunu kesmişti. Ancak kaplan birden- bire kendisini — kovalamaktan Vazgeçti. Rampokan bunu şehirde an - lattı. Fakat Holandalılar alay ettiler, , Ancak bir zaman sonra, belki de aynır kaplan, şehre kadar gir- di ve tam beyazların bir düğün alayı sırasında gelini alarak gö- türdü. Artık Holandalılar alay et - Miyorlardı. İlbay (vali) Batav- Yadan Holandalı ünlü bir avcı ğetirtti ve gelini kaldıran kapla- nr öldürmesini emretti. Avcı kaplanı öldürmiyerek diri diri Yakalayacağını söyledi. Avcı bir müddet kaplanın herelerde dolaştığını inceledik- ten sonra yanına adamlar ala - Tak ormanın kenarında bir yer- de altı metre derinliğinde dar bir çukur kazdırdı. Çukurun di- bine küçük bir keçi bağladı. Çu- kurun üstünü tahtalar, ağaçlar, yapraklar ve toprakla örterek etraftan belirsiz bir hale getir- di. Biraz sonra keçi acı acır me- lemeğe başladı. —Bunu duyan kaplan geldi, sesin geldiği yere atladı. Ancak toprak ve ağaçlar çökerek — çukurun içine düştü. Zavallı keçiyi bir güzel yedi a- ma, ondan sonra ne kadar uğ - âaştıysa dar çukurdan çıkama - ü Avcı geldi, adamlarına emret- ti. Kalın kamışlardan yapılmış bir kafesi yavaş yavaş kaplarım üstüne indirdiler ve çukurdan çıkan topraklarla tekrar çuküu - ru doldurmağa başladılar. Çu - kur doldukça kafes yükseliyor- du. Sonunda kafes toprak hiza- sına geldi. Acık tarafına demir bir levha sürdüler — ve kaplanı kafese hapsederek şehre getir « diler . İlbayın emrile bütün halk şeh rin meydanına toplandı ve bü - yük bir çenber yaptı. En ön si- rada uzun mızraklı yerliler bu- lunuyordu. — Kafesin kapısına bağlı bir ipi çektiler, kapı açıl - dı, kaplan dışarı fırladı. Ne ta- rafa gitse uzun ve sivri mızrak- larla karşılaşıyordu. — Nihayet kızdı, geriledi, geriledi, ileri a- tıldı, kendiliğinden üç mızrafa birden saplanarak yere yığıldı. Haftalarca ortalığa zarar ve- ren kaplanı işte böyle bir tören (merasim) ile öldürdüler . - BebeklerinizeSalıncak Yapınız /| Bir dere kenarından taze, ye- Şil sazlar toplayınız. İçlerinden ©n iyilerini ayırıp eski bir ma - la aynı boyda — kesiniz. Bir Sazı uçlarından - karşılıklı ola - Tak dişlerinizle tutunuz. Bu Baza öteki sazları birer birer Köğümleyiniz a UÇU (resim 1 ve 2). düğül ' ten gonra, tek sazı bükünüz. Bu tek saz sepetin kulpu olacaktır (resim 3). Bundan sonra öteki sazların iki — ucunu birer iple bağlayınız (resim 4 - 5). Bu su- retle çiçekleriniz için güzel bir sepet veya bebekleriniz için iyi bir salıncak meydana getirmiş Yeni bir kelepçe Amerika polisi, sayısız düş - manlarına karşı daima “yeni bir şey,, bulmak için uğraşmakta - dır. Bazı mücrimler, hele elleri- ni kullanmakta çok mâhir olan- lar, ellerine geçirilen kelepçele- ri açıyorlardı, bu suretle kaçma ları da kolaylaşıyordu. Bundan böyle mücrimlere parmak tara- fi açık eldivenler geçirilecektir. Meselâ resimde görülen çocuk hırsızı kadın,ancak yüzüne pud- ra sürebilir, fakat başka hiç bir şey yapamaz. Alaminyom kâğıt Çukulataların ve buna benzer şeylerin sarıldığı ince kâğıda (yaldız) denir. Halbuki bu, doğ ru değildir. Bu, alominyomdan yapılmış çok ince bir kâğıttır. Ameleler, alominyomu yarım santimetrelik plâklar halinde keserler. Sonra bu plâklar biri- birine çok yakın iki kuvvetli si- lindir arasından geçirilir ve da- ha inceltilir. Bu sefer birbirine daha yakın silindirlerin arasın- dan gecirilir. Böyle böyle, silin- dirlerin arasından geçe geçe bir çıilimetrenin sekiz yüzde biri inceliğinde bir kâğıt olur. (Çu - kulata yaldızı) dediğimiz, işte böyle bir alominyom kâğıttır. Eskiden (çukulata yaldızı) yap- mak için kalay kullanılırdı. Fa- kat kalay hem daha pahalı, hem de daha ağır olduğu için bıra - kıldı, çok daha ucuza malolan alominyom kullanılmaktadır. TAN FAY DALI BİLGİLER BUGUNKU PROGRAM İstanbul 18.30: Jimnastik Bayan Azade Tarcan. 18.50: Fransızca ders. 19.20: Dans musi- kisi (plâk). 19.50: Haberler. 20: Spor musahabeleri, Sait Çelebi. 20.30: Radyo taz ve tango orkestraları. Türkçe sözlü şan. Bayan (Bedriye Tüzün) 21.30: Son haberler. Borsalar. 21,40: Keman solo. Ne jat. 22: Plâk neşriyatı. Bükreş 13-15: Plâk ve duyumlar. 18: Radyo orkestrası. 19: Duyumlar. 19.15: Konse- rin devamı. 20: Sözler. 20.20: Plâk. 20.40 Sözler. 21: Radyo cazı. 22.30: Duyumlar. 22.50: Harp ve keman fantarileri, 23.15: Duyumlar “Ecnebilere,, -23.35: Konser nakli, Moskova 17.30: Parti yayımı. 19.30: Radyo kon- seri. 22: Almanca yayım. 23.05: Fransız- ca, 24,05: İsveççe yayım. Budapeşte 20.20: Şarkılar. 21: “Kalbin gözleri,, adlı radyo piyesi. 22.15: Çingene müziği. 23: Duyumlar. 23.45: Opera orkestrası, 1,05: Duyumlar. Belgrad 20.30: Ulusal yayım. 21: Granichstaed- ten'in “ORLOW,, opereti. 24: Konser ”Röle,, Varşova 20.30: Şarkılar. - Sözler. 21.10: Koro konseri, 21.45: Duyumlar. 22: Sözler. 22. 30: Büyük konser. 23: Spor duyumları. 23.10; Edebiyat. 23.30: Küçük radyo or- kestrası. Hamburg 20.20: Halk haftası. 21: Duyumlar. 21. 10: Karışık yayım. 23: Duyumlar .23.25: Müzikli yayım. 24: Dans. Münih 20.05: Oda müziği. 21: Duyumlar. 21.10 “Frühlings bift,, adlı operet. 23: Duyum- lar, 23.20: Spor. 23.40: Program arası. 24: Dans. Breslau 20.15: Alman koro şarkıları. 20.40: Hafta duyumları. 21: Duyumlar, 21.10: Spiker müsabakası, 23.30: Dans. e SINEMALAR TIYATROLAR * Türk: Roma ateşler içinde — Dans rüyası. * Melek ; Salli — İçimizden birisi. * Elhamra : Ne Sevimli — General Yenin zehirli çayı. * Sümer: Garp cephesinde kanlı hücümlar — Niçin sevdim. * Tan : Aşk beldesi. * Şık : Ben bir casustum — Kara Çaylak. * Yıldız: (Kadın Asla Unutmaz) (Şarlo Asker). * Saray : Kimsesiz — Kukaraça. * İpek: Kedi ayağı — Büyük resmi geçit. * Alkazar : Tarzan ve eşi — Deniz altında cehennem. # Asri : Gizli vazifesi — Evliler ve sevdalafrı. * Alemdar: Daktilo Dağların kızı. * Milli : Volga sahillerinde — Coş- kun. * Hilâl: (Altı Karılı kral) (İstiklâl uğurunda). * Kadıköy Süreyya : Aynanın sırrı — Deniz altı ejderi. * Üsküdar Hâle : Otuz gün Prenses e evleniyor ve NÖBETÇİI ECZANELER Bu gece nöbetçi eczahaneler şunlardır: Eminönünde Bensason, Alemdarda Ü- beyit, Lâlelide Sıtkı, Küçükpazarda Ce - mil, Şehzadebaşında Hamdi, Aksarayda Ziya Nuri, Samatyada Teofilos,Şehreminin de Nazım, Karagümrükte Arif, Büyüka- dada Şinasi Rıza, Heybelide Yusuf, Ba - kırköyünde Merkez, Hasköyde Yeni Tür- kiye, Kasımpaşada Yeni uran, Kadıköyün- de Modada Faik Iskender, Galatada Ka- pt içi, BostanbaTşında İtimat, Tepeba- şımda Kinyoli, Taksimde Tarlabaşı, Maç- kada Maçka, Eyüpte Hikmet, Besiktasta Nail eczahaneleri LIMAN HAREKETLERİ şu l iştir: İskenderiyeden: Ankara, Mudanyadan: Kocaeli, İzmitten: Ayten. Dün limanımızdan giden vapurlar şun- lardır: Mudanyaya: Asya: İzmite: Güzel Bandırma, Mersine: Konya, Dün limanımıza şu vapurlar gelmiştir: #i Karidlenlağ Bandı di Saadet, İzmitten: Güzel Bandırma, Mu - di Asya, K igadı Bartm, Bartımdan: Bandırma. Bugün limanımızdan gidecek vapurlar BilLG i DÜNYASI NDAWIS'OLAŞA_LIM | Hayvanlık Âleminin Komedisi Hayvanlar, Gerek Taarruz, Gerek Müdafaa İçin Kendilerini Saklar ve Renkten Renge Girerler Evren bir tiyatro sahnesidir. Yaşıyan her mahlük bir aktör- dür. Oynanan oyun, komedi, yahut — trajedidir. Fakat ne oyun!.. Bu, hakiki bir maskara- lık, evrensel bir karnaval gibi- dir. Tabiat, tabii değildir. Mah- lüklar, olduklarından bambaşka görünürler. Sadelik ve hulüstan eser yok.. Her zaman riyakâr- lık, yalan önüne geçilmez bir zaruret gibi görünür. Eğer, canlı mahlükların, ya- şamak isteği olmasaydı, ne gad- darlık, ne yalancılık olmazdı. Ancak hayat da sönerdi. Hay- vanlar başkalarını taklit ederek kendi mahiyetlerini saklarlar. Bu hal, hemen evrenseldir. Hayvanlar, gerek taarruz, ge- rek müdafaa için kendilerini saklar ve renkten renge girerler yırtıcı kaplanın derisindeki çiz- giler, yaban eşeğinin çizgili de- risi, tabit bir kamuflajdan baş- ka nedir? Balıklar, denizin — rengine uyarlar. Bazı yengeçlerse başka hayvanlardan istifade ederek kamuflaj yaparlar. Böceklerin kanatları da muhitin rengine üuyar. Çekirgeler bu nevidendir. Örümceklerin, bu yoldaki us- talığı az değildir. Şikârlarını yakalamak için, çeşit çeşit şe- killere girerler. Hele kelebekler, şaşılacak mukallitlerdir . Hindistanın — Agathia adlı (yaprak kelebeği) kelebek ka- natları tıpkı ağaç yaprakları gi- bidir. Bunların kanatları ile yapraklar arasındaki benzeyiş kat'idir. Amerikanın calligos adlı kelebe- ğine, başı aşağı ve kanatları ge- rilmiş bir halde bakılırsa onu bir baykuşa benzetmemek im- kânsızdır. Yapma iki korkunç gözüyle düşmanlarını korkutan bu böcek kendisini böylece ko- laylıkla müdafaa eder. Lepidopterler, tırtıl halinde iken, bütün nebat şekillerini taklit ederler, bunlar yosun, çi- çek, tomurcuk, kuru dal şekline girerler. Hele Hindistanda bir kelebek vardır ki, tırtılları bir dalın ucunda hep birlikte top- lanarak bir çiçek görüsü arze- derler. Amerikanın bazı kele- bekleri, zırhlr. yılanları taklit ederler. Birçok hayvanlar da, düşman larını şaşırtacak, garip şekillere girerler. Hele bazı hayvanların Lmukallitl; insan san'atının Çıplaklık modasına u- yan bir böcek el SAĞ bunlar bu işte, fantezinin en son haddine varmışlardır. Ba- zıları, hiçbir gül fidanımın bu- lunmadığı yerlerde gül fidanı- nın dikenlerini taklit ederler. Kimisi, hububat, meyve, tomur- cuk şekline girer. Sanki karika- türü son derecesine çıkarırlar. Bu büyük koömediyi oynıyan hayvanların zekâsı yoksa da uz- vi inisyativ'i vardır.Bunların ana tomilerile oynamışlar, onu renk- ten renge, şekilden şekle sok- muşlardır. Tabiatı değiştirmek hususunda hiçbir dilenci tasav- vur edilemez ki, bu derece hü- ner gösterebilmiş olsun!.. Bunlar yüksek san'atkârlar- dır. Komedinin canlı üstatları- dır. Ey mağrur insan oğlu, sa- kın bu haşaratın neye yaradığı- nı sorma! Yoksa, mağrur oldu- ğun san'atın en büyük şedövrü .—— şun!lardır: Karabigaya: Mersin, Bartma: Bartm, İzmite Kocaeli, e DAVETLER 1 — 324, 325, 26, 27, 28, 29 doğumlular- da dahil gayri islâm eratların (neferle « rin) 25-6935 günü sevk edilmek üzere şu- bede topl klardır. 24--6-935 ak kadar nakdi bedel kabul olunur, 2 — 316 doğumundan 324 doğumuna kadar henüz sevkedilmemiş eratlarda (ne- ferlerde) sevke tâbidir. MURACAAT Y AE RLERİ Deniz Yolları acentesi Telefon 42362 Akay (Kadıköy iskelesi bağ me- murluğu) 43732 Şirketi Hayriye, Telefon 44703 Vapurculuk Şirketi merkez acen- tesi, Telefon 22925 Şark Demriyolları müracaat ka- lesi. Sirkeci Telefon 23079 Devlet Demiryolları — müracaat kalemi Haydarpaşa. Telefon — 42145 Vd HASTANE TELEFONLARI Cerrahpaşa hastanesi. Cer- rahpaşa 21693 Zeynep Kâmil — hastanesi. Üsküdar, Nuh kuüyusu, Gün Doğumu caddesi 60179 Haseki kadınlar hastanesi. Aksaray Haseki cad, 32 24553 Beyoğlu Zükür hastanesi, Firuzağa 43341 Gülhane hastanesi. Gülhane — 20510 Kuduz hastanesi. Çapa 22142 Emrazı akliye ve asabiye hastanesi. Bakırke Reşa diye kışlası 16..60 Etfal hastanesi. Şişli 42426 Haydarpaşa Nümune has- tanesi A 60107 Ü ÇABUK SIHHİ YARDIM TEŞKİLATI Bu numaradan imdat oto- mobili istenir. 44998 VAPUR TARİFELERİ KÖPRÜ - HAYDARPAŞA - KADIKÖY 15 Mayıs 935 tarihinden itibaren (Her gün) Küprüden B Paşa- Kadıköyüs Kalkış dan K. ne Varış 630 X *6 48 653 700 X 718 723 730 D —— 7T50 735 X 7538 —— 735 X E 753 758 800 —- B20 820 X 840 —- 830 D eai 850 840 E —-. 855 840 D 900 —— 905 Toros 923 928 945 X Adana 1003 10 08 1020 —— 3014 1100 X 1118 1123 1150 X 1208 1213 12 30 —— 12 50 1315 1333 13 38 1400X Ankaramuhtelit14 18 — 1423 14 30 1448 1453 1510 X 1528 15 33 1550 X 1608 1613 16 25 —— 1640 1645 X 1705 —- 17 00 —— 1715 1725 Adapetarı 1748 17 48 17 50 1810 —— 18 00 —— 1815 1830 Ankara sür'at 1848 — 1853 18 55 1915 —- 1910 —— 1925 1945 X 20 0: 20 08 2030 X 2048 2053 2110 X 21 30 21 35 2230 X C. 2250 — 2255 2345 X A, 24 05 2410 eeeit eenülninme üüi A. İşaretli seferin treni cuma, pazartesi ünleri işler. B. İşaretli seferin treni perşembe ve pa-s zar günleri işler. X İşaretli seferlerin Banliyö trenlerile iltisakı vardır. o KADIKÖY - HAYDARPAŞA - KÖPRÜ 15 Mayıs 935 urü.ıiııden itibaren (Her gün) Kadikö- H. Paşa- Köprüye yünden K. dan K. Varış 625 635 X 650 730 738 X 753 700 —— 720 800D —— 820 —. 805 XD 825 sSoOSE 810 X 825 830 —— 850 —- 845 X 905 900D —— 920 —- 915 Ankara sür'at — 935 90S5E 915 935 940 948 X 1003 10 20 1028 X 1043 10 50 1058 Adapazarı p3 11 40 1148 X 03 1230 — 1240 Ankara muhtelit 1255 1305 1315 X 330 13 45 1355 X 1410 14 35 —- 14 55 15 00 1508 X 1523 15 40 —- 16 00 16 20 1628 X 1643 1.50 vaan 1710 —— 1715 4 17 35 1725 - —— 17 45 K AD ; nn 1815 — 1815 X . 18 35 1830 — 1840 Adana 18 55 1900 — 1908 X 1923 —- 1935 X 1055 1945 1953 Torot 20 08 20 20 2028 X 2043 21 10 2120 X 2135 2155 — 2205 XC 2220 23 05 2315 X B. 23 30 C. İşaretli seferlerin treni 1 Hazirandan 31 Birinci Teşrine kadar işler. D. İşaretli seferler cuma günleri yapılmaz. E. İşaretli seferler cuma günleri vapılır. Sisli tipili ve şiddetli fırtmalı havalarda parlar bulandukl Yerlen bktabik etmiyecekler . barmmak mümkün olmu a L