eee 2 YAZI Şuurda belirdiği andan gaze- te sayfasında görününceye ka - dar bir tikrin yaptığı seyahat birçok tehlikeler geçirir. Bu var talardan birincisi, beyinde ilk hızını alan düşüncenin müsved- delik kâğıt üstüne atlarken yaptığı cambazlıkta, kolunun, budunun - kırılması ihtimelidir. Kalem gibi emniyetli bir para- şüte tutunduğu halde, zihin gibi gözalıcı bir yükseklikten kendi- ni aşağıya ve kâğıdın sert beyaz lığı üstüne salıveren - fikirlerin cesaretleri bazan bir kahraman- Jık derecesine varır, Tehlike bitmiş değildir. İçi - mizde sessiz bir mırıltı halinde beliren het düşünce, dışarıda kendisine ilk maddi hüviyetini veren yazı biçimini alırken, kuvvetini henüz teşekkül etme- miş olmasına borçlu olduğu bir- çok hale fikirleri şuurun altında bırakmak suretile azçok sakat- lanmaya esasen mahkümdur; buna bir de üslüp ve ifadenin ihanetlerini ilâve ederseniz var- tanın ölüm tehditlerile dolu ol masının sırrına erersiniz. Ekse- riya, müsveddelik kâğıt üstüne sakatlanarak düşen fikir, ölme- mek için, yürekler paralayıcı bir can çekişme devresi geçirir. #ilikler, haşiyeler, kenardan çık malar gibi desteklerle ayağa kalkmaya çabalayan zavallı, müsveddelik kâğıdın şiltesin - den inerek tam mürettibin par- mağına çıkmak fırsatını bula - cağı vakit, bazan, bütün hoyrat- lığı, titizliğinden alan arkadaş - ça bir tatin ilişmesine uğrar. Dgle kı yüzüne zaçyağı dökül - müş bir insanın dışarı hüviyeti- 'ne musallat olan tüyler ürperti- ci değişiklik onu da tanınmaz bir hale getirir. Buna dizgi yanlışlarını ve her elyazısının hususi karakterini, düzleştirici bir ünilorma içinde kaybeden matbaa - harflerinin son tecavüzünü de ilâve ediniz; ©o zaman, şuurda belirdiği an - dan gazete sayfasında görünün- | mail Hakkı ile Erzurum Sayla- | ceye kadar bir fikrin yaptığı se- | ve Nakiye bulunacaktır. ):ılıım. yolunu kesen kaç türlü ârıza ile dalaşmaya mecbur kal- dığını anlarsınız. Peyami SAFA —ooemmmseseas | yIs cuma günü öğleden sonra sa Delegeler toplan- tıya çağrılıyorlar dan: 25 Mayıs 1935 te Basın kongresi tanbuldan gidecek Wı;, se- | Passa (Türk Kuşu) teşkilâtı gö- İnhisar İdaresinin tabif kanyakları piyasaya çıkarılmış ve satışına başlanmıştır. — Son günlerde tramvaya T d SEHİRDE OLUP BİTENLER aranüd atlıyan çocuklar çoğalmıştır. Kültür müdürlüğü önüne geçici tedbirler alacaklır Tayyare Cemi- yeti Genel Kurultayı Tayyare cemiyetinin iki yıl- | da bir defa yapılan genel kurul- tayı 24 Mayısta Ankarada töp- lanacaktır. Bu toplantıda ba- kanlar ile Genel Kurmay Baş - kanmı ve Asbaşkan, — ordu - nun hava kuvvetlerinden se- çilecek iki zat bulunacaktır. Bundan başka kamutaydan se - çilecek on saylav ile her vilâ » yetten gelecek ikişer murahhas ve basın kurumundan; Halkevi | teşkilâtı namına C. H. Partisi | Genel idare heyetinden, mual - limler birliğinden, İdman Ce - miyeti ittifakından, Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumundan | seçilecek delegeler bulunacak - Bu delegeler seçilmiş ve.An , karaya da gitmeğe başlamışlar- dır. Tayyare Cemiyeti İstanbul | şubesi namına da direktör İs - İstanbul Basın Kurumundan da gazetemiz muharrirlerinden (Büyük Gazete) sahibi Zeki Ce- mal seçilmiştir. Toplantı 24 Ma at ikide yapılacaktır. Öğrendi- ğimize göre Tayyare Cemiyeti Reisi Fuad Cemiyetin iki sene- lik çalışmasını anlatacak, Tay - yare Cemiyeti nizamnamesin « de bazı tadiller yapılmasını tek | lif edecektir. Bu kongrede bil - | çilmiştir , K in - Üsecin Tüşülecek ve Türk gençleri ara- konuşacağı kenıı!ırıı genel olıh; sında havacılığa karşı büyük rak önceden gözd j sevgiler uyandırılması için ça- | fayda vardır. Bunu dü.ıüneıın ida | sma şekli kararlaştırılacaktır. | re heyetimiz, 21 mayıs 935 salı Bunlardan sonra Tayyare Ce | günü saat on üç buçukta basm- | Miyetinin ismi değiştirilecek - la ilgili olanlar arasmda bir top | tir. Söylendiğine göre Tayyare lantı yapmaya karar vermiştir. Cemiyetinin yeni adı (Türk Ha- Ku_rqmgımv:ıı üyelerinin gelme- | vacılık Kurumu) olacaktır. Terini dileriz. Toplantı üç gün kadar süre - p Zat ghe Üa B Mmllhldz;lerhauı.uw- E ık . k' ha ';:: gibi bıunnzlı:rıermîşü, yorgun 'gun solüyordu : rik Çiçekleri |3 ee MAHMUD YESARI | İşim değil... ğ Gülmeğe : uygun bir apartıman bulama - | — Yonıll':::ılmîllımıkun dım. Geniş, ferahlık olmalı... korkarım, kaçarım — zannetme Sordum: | yin... İş, beni yıldırmaz. Gel ge- — Neye bir apartıman yaptır- | lelim, yaş kırkı geçti; eski genç- miıyorsunuz? lik dinçliği kalmadı... Parasına ve kuvvetine inan « Her nedense, yorgun ve ihti- dığımı gösteren bu — soruşuma, | yar görünmek — hoşuna gitme - pek sevindi; soluk gözlerinin içi | mişti; kendi sözünü protesto e. parladı; kalın, etli dudakları ya- | den bir tavırla elini salladı: yıldı, altım kaplama dişleri gö - | — Sıhhatıma bakarım... Bu - rTündü: günkü gençlerden, evelâllah, da — Aklımdan geçmiyor değil.. | ha gencim, daha dincim... Yal - Yalnız, çok sinirli, titizimdir; | nız, eski halime — kıyas ederek mimarlara sinirleneceğim, kal - | söylüyorum. Vaktile bilek ka - falara sinirleneceğim, rençberle- | lınlığındaki demirleri, eğer, bü- re sinirleneceğim. Tansiyonum | kerdim, artacak diğ: korkuyorum. Ar;ıp ğ Kuvvetini anlatan, hatırlatan yı arayıp bulmak, pazarlığı ke- | bir dikilişle klarını sık - sişmek bir dert... Apartımanın | mıştı: e ÜR Ce biçimi ayrı bir dert... Sonra doğ | —— İlk gençlik kutveti baş - ramacılığı, camcılığı, boyanma - | ka... g1 ayrı ayrı dert... -Kiralamak, | Gülümsedim: NeDersiniz? EM KAF Bir dostumuz bize anlattı: — Anadolu yakasında babam - dan kalma bir yazlık yerimiz var- dır. Bu sene yazı geçirmek için cv. velki akşam oraya geçtik. Dün baharın canlılığını doya doya sey- retmek için bahçeye çıkmıştım. Kapı çalındı ve elinde bir demet makbuz koçanile bir kimse geldi. Sordum. Evkaf tahsildarı olduğu- nu anladım. Daha köşkün örüm » ceklerini almaya vakit kalmadan Evkaf hakkını aramaya gelmişti. Karşıdan ayrılırken de oradaki ye rimizin Evkafa olan (borç) larını temizlemiştik. Parayı verdik ama doğrusu sinirlendim ve öteden be- ri anlamamakta olduğum bu Ev- kaf işini bir kere daha anlama- dım. Kuzum şunu bana anlatabi - kit namazı camide kılmam: Vakıf medrese ve imaretler de kalktı. Senede Evkafa 110 lira icare veri- rim. Bunu benden neden alırlar? Ve buna karşı bana ne hizmet ederler? Devlet vergiyi servet üs tünden, kazanç üstünden alir. Haklıdır. Beni ve maltmı korur, yurda düzen verir, Birile bozuşur. sam mahkemede aramızı bulur. Yol yapar, köprü yapar. Genel hizmetleri üstüne aldığı için ona vergi veririm. Belediye sokakları yapar, şehri temizler, hastalıklar- la cedelleşir. Ona da veririm. A- ma Evkafa neden vergi veririm? Doğrasu anlayamıyorum... Bana öyle geliyor kiş Eokaf genel hiz - metlere yardım için ya belediye ile anlaşmalı, ya bütün bütün be- lediyeye geçmelidir.,, Dostumuzun söylediği söz büz - bütün yabana atılacak “laf” de- #ildir. Eskiden Evkaf bir hayır kuruma idi, İmaretleri, medrese - kötünhaneleri, çe | | 25 | KÜÇUK HABERLER | * Şeker fabrikalarına verilen imti - | yar ve muafiyet hakkındaki 601 nu « | maralı ve 14 nisan tarihli kanunun se kizinci maddesinin kaldırıldığı vilâye te bildirilmiştir. * Süçl ve sivil tekaüt kanununun dördüncü maddesinin B ve C fıkrala- rında yazılı bulunan müddetler beşer sene sonraya tecil edilmiştir. * Şarbaylık sular İdaresinin atöl « yesi bir aya kadar büyültülecektir. Şimdiye kadar dışarıdan alımmakta o- lan bir çok malzeme burada yapılacak tr. * Taksimdeki aptesane kaldırrlacak - | tır. Stadyom taraflarında Sultanah - | met alanında olduğu gibi, yer altı bir çeşmeleri, suları, hastahaneleri |/ 2Pdesthane yapılacaktır. Bundan son- vardı. Buna karşı da geniş impa - ratorluğun her tarafından aldığı çok geliri vardı... Gerçi o gelirlerin çoğu elden çıktı ama Hicaz ve Kâbe gibi çok yüklü masraf kapıları da beraber kapandı. Son yirmi yıl içinde Ev- kafı anlayış tarzında da çok deği- #iklikler oldu. Cami, medrese, ima rel için kurulmuş olan — bu yer Ptramöay hattı işletmeye kadar sı- nadı. Bugün sinema salonları bile yaptırmıştır. Bunları da eskiden imaret yaptığı düşünce ve şartlar- la yapmış olsa gene diyecek yok ama nara ş Bu halile orast bırtanı .xl ları olan bir işletme kurumudar. Biz alışılmış olan bu cerginin kalk masını düşünmüyoruz. Fakat dos- turmuzun da ileri sürdüğü gibi Ev- || kafın artık şehrin malı olması yoluna doğru yürünmesini de man tıka çok uygun buluyoruz. Buna Siz ne dersiniz? cektir. Atatürk'ün geçen hafta (Türk Kuşu) kulübünde vermiş olduğu söylev Tayyare Cemi | yeti tarafından altın levha üze- rine yazdırılmaktadır. Bu lev « ha genel toplantıdan evvel Tay- yare Cemiyeti (Türk Kuşu) ku- Jübü salonuna merasimle asıla - caktır. Siz, daha gençsiniz, dinçsiniz! Heyecanla sordu: — Ama doğrusunu söytiye - ceksiniz, kaç yaşında görünü - yorum? /" Köle seçen bir esirci gibi yü- züne dikkatle baktım: — Ancak otu: göıâünü ıı: _btş. otuz altı lini, tepesine götürmüştü: YU; Amîn, hanımefendi, ne di. kalmadı. BOİA N Omuzlarımı silktim: — Saçları vakitsiz dökülen, vakitsiz ağaran, bir tek, siz mi- siniz? Bu, bir yaradılış mesele - SI Onun en hasta, fını yıkılanuştm:.m Reşlle — Sizin tevecciihünüz diye - ceğim, Fakat bunu, sadece tevecciih değil, iltifat değil, içten kana - rak inandığı, yüzünün penbele- şişinden, gözlerinin soluşundan büsbütün dert... Hangi birini sa- | — Yasınızı ve hastalığımızı, yayım? vv 0>s | gözünüzde büyültüyorsunuz... belliydi. Önu, daha fazla inan - dırmak lâzımda 200 polis çıkıyor Polis mektebinin imtihanla - rına haziranın birinde başlana- caktır. İmtihanlar bir av süre- cektir. Mektepten bu yıl 200 po | lis çıkacaktır. Önümüzdeki devre temmuz - da başlayacak, yeniden 200 tale be almacaktır. Bu kaba, hantal adam, ancak böyle bir inanışla yıkılabilirdi. Sesimi ve bakışlarımı daha cid- dileştirdim: — Hakikaten otuz beşten, o - tuz altıdan fazla görünmüyor - sunuz... Çok kavi bir bünyeniz olduğu muhakkak... Göz ucuyla, tezgâhta oturan genç kıza baktım. Neden, niçin baktım, bilmiyorum. Yalnız, içi- me öyle doğuvermişti. Genç kız başını kumaş raflarına çevirmiş, topları düzeltiyor gibiydi. O - muzlarının hafif hafif sarsılışın- dan, onun, kahkahalarla gülme- mek için dişlerini dudaklarına geçirdiği, mendille ağzını tıka- dığı t Patron, o kadar kendi hayali- ne dalmıştı ki genç kız, kahka - halarla gülse, gene belki farkın- da olmayacaktı. Patron, nasıl kendinden geç- mezdi? Gençliğine, dinçliğine, patasına, küvvetine inanılIryor - du. Ve bunu, hoşüna giden bir kadın söylüyordu. Yavaşça sordum: — Yeni çeşitleriniz, neza- ra Taksimdeki apdesthane yıktırıla - tak, yanındaki su deposu güzel bir şekle konacaktır. * Kamutay ikinci reisi Hasan dün Bükreşten İstanbula dönmüştür. * Tramvay girketi hükümete borç- du olduğu 2,5 milyon lirayr taksitle ödemek üzere bir teşebblüs yapmış - | ter. Şirket bugünlerde yeni tediyat ya pacaktır . 47 Küçlk sanatlerin Türklere geç mesi aürşrüBETiE yal dd ve nebiler marangozluk ve cilâcı!;k ede- miyeceklerdir. Ancak, bunlar sahibi oldukları dükkânlar varsa oralarda çalışmadan patron vaziyetini alacak » | lardır. | — * Darüşgefaka lisesinden yetişen- ler kurumu üyeleri nizamnamede ya- pılacak değişmeler için bugün Hal « apeaavanıl ver ı * Kızılayın Alemdar kolu Hazira. nin 14 ünde Yalovaya bir vapur ge- zintisi tertib etmiştir. * Ayasofya müzesinde mozayikle- Tin temizlenmesine devam ediliyor. İç kapı üstünde temizlenmesi biten mozayikler yakımda açılacaktır. Mih- rabrn bulunduğu kubbe etrafında da arama yapılacaktır. * Dişçi ve Eceter mekteplerile Tıp Fakültesi imtihanlarına yarın başlanacaktır. * Macar naibi hükümeti Amiral Horthy Türkiye Cümhuriyeti Ziraat Vekâleti müşaviri Dr. Csiki Ferenc'e devlet başmilşaviri ünvanını tevdi et . miştir. (* İsveç Üniversitesi memleketimiz den kitab almak Üzere bir anlaşma yapmıştır. Türk tarihi araştırma ku. Tumu İstanbul Universitesinin nere- lerlç kitab değiştirdiğini - sormuş ve bir liste istemiştir. Liste kuruma gön- derilmiştir. man gelecek? Hemen başını doğrulttu, kı - vırcık saçlı çocuğa bağıtdı: — Hasan, fabrikadarı mektup geleli kaç gün oluyor? Genç çocuk, düşürimeden ce- vap verdi: — ÖOn gün oluyor.., Vapür, yarın gelir, Gümrükten muame- lesini yapıp çıkarmak ta üç gün sürsün, diyelim. Önümüzdeki hafta sonunda, sandıkları aça - biliriz. Patron, bu cevaptan pek mem nun olmuşa benıeııuyoıp du: — Çok uzadı bu sefer.., * Ben, araya girdim: — O kadar acelesi Patronun kaşları Tei tu; kalm dudaklarını hoşnutsuz büktü: — Geçi, erkeni değil, işleri intizamında olmımısı_ 'boîiwı?'-l nirlendirir. Falan gün malı tes- lim çğaceğim_ filân gün gönde- receğim, denildi mi, o günde tes Ş - 20 - 5- 035 BU DA BENDEN LAHNA VE PERHİZ Gazetelerde ağırbaşlı yazıl- mış öyle bildirimler vardır ki, beni Bir karikatür al"ı..Jan daha çok güldürür. İşte size, dün okuduğum bu çeşit bir örnek : h Galata yolcu salomunda çalı- şan yük taşıyıcı ve kayıkçıların kılıklarına düzen verilecekmiş. Şimdiden sonra yabancı vapur - Tara girip çıkan yüktaşıyıcı ve kayıkçılar bir örnek elbise giye- ceklermiş. Topunun birden gö - ğüslerine demirden birer numa- ralı plâka asılacakmış. Üstüne üstlük kayıkçılar kayıklarını bir Öörnek boyayacklar, oturulacak yerlere Acem halıları döşeye « ceklermiş. Bütün bunlar olunca Galata Gümrüğü lüks operetlerdeki ge mici kulübelerine dönecek; bu çeşit boyalı sandalları, bir örnek kılıktaki yüktaşıyıcılarıyla İs - tanbul limanı bir , patya tarla- $1 gibi şirinleşecek demektir. — | Şimdi ben bir bunu düşünüyo- rum, bir de bu süslü karşılama- dansonra şehri gezecek olan yolcuların şaşkınlığ: gözümün önüne geliyor. Lâhna turşusuy- Ia perhiz hikâyesi, Orhan SELİM Paralarını alamı- yan Tekaütler! Mülga Seyrisefain idaresi de-' nizyolları işletmesine geçerken bu idareden tekaüt olanlarm 933 yılı haziran aylıkları, hazi- ranm sonuna kadar müracaat edenlere verilmişti. Hazirandan sonra müracaat ettikleri için maaşlarını alamı - yan bazı tekalitler, aradan iki sene geçtiği halde hâlâ paraları nı alamadıklarından şikâyet et- mişlerdir. Dün bu hususta yap- tığımız tahkikata göre, bu me- —e taline el yeyemürecmai CC meleri lâzrm mahmatsadir. CNin kü, Seyrisefain idaresinin bütün hesapları 933 yılr haziranında maliyeye teslim edilmiştir. Hazirandan sonra teşekkül e- den tasfive vesisyonu da bir bu Çük yıllık çalışmadan sonra işi- ni bitirmiş olduğundan Seyrise- fain idaresine aid her türlü mu- amele maliyeye geçmiştr. Yanlış bir haber Maalkaradan buraya kaçan Şeyh Saidin kardeşi Tahirin E- dirneden sınır dışı edileçeği doğ ru değildir. Tahir, Edirneden Maalkaraya gönderilecektir. — Takas yolsuzluğu 'Takas yolsuzluğu araştırmlâ kâğıdı henüz idare heyetine gel memiştir. Gelince de bu yolsuz- Juk işinde memür olmıyanların kâğıtları ayrılarak yalnız me- mur olanların işlerine bakılar caktır. gününde görüp bitirmeliyim. Gülümsüyordum: — Siz de, her şeye, pek ça “ buk sinirleniyorsunuz... Hayat- ta, biraz da müsamaha etmeli... Daima rahatsız yaşarsınız. Bu, sıhhatiniz için de lâzım... İçini çekti, — yorgun yorgun güldü: — Öyle... Acısını çeken be nim... İşte elde değil... Onda, daha başka şeyler söy” lemek, daha başka şeylerdeii bahsetmek isteği, sıkmtısı var “ dı. Bazan söyliyecek, ba;lıyl_ cak gibi oluyor, göğsünü doğ * rultuyor, dudaklarını kımılda * tıyor, fakat gözleri genç kızlâ İloşnutsuz | genç çocuğa takılıveriyor, o 1” man yutkünuyor, durıklryofd“' Patron, bu iki gençten çekit? yor muydu? Neye ç:kinebiüfd*? Patronun karısı, ara sıra dük * kâna geliyor olmalıydı. Bu iki lim edilmeli, o günde gönderil - | gencin boşboğazlığı, vi a . a , patrom meli! Ben, bonolarımda, senet - | le verebilirdi! O halde, patron kılibikti (Arkası var! lerimde, dakika, saat geçirmem. Alacağımı da, vereceğimi de