20 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

20 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeni başlıyanlar için: 28 Arkadaşı tutmak fArkadaşının deklarasyonunu tutmak (yani ona yaramn ede - k G Ç C3eN o Bilür Nevyork'u Nasıl Buldum bileceğini anlatmak) için şun'ar |Avrupanın en meşhur kadın roman- enk |Silarından Princesse Marthe Bibesco bu vazısında Nevyork intibalarını Şöyle anlatıyor lâzımdır: 1 — Arkadaşın söylediği rı ten kuvvet, | 2 — Kiâğıt kesmek ihtimalleri | 3 — Kozdan başka renklerde onörler 4 — Uzun renkler. F* Arkadaşın rangi 'Arkadaşın söylediği rengi tut mak için, onun bu rengi dört kâ- ğıtla söyliyebileceğini - düşün - Trneli ve bunun için ancak o renk ten dam ve iki ufak, yahut ta dört ufak varsa tutmalıdır. Rua ve bir ufak, yahut as ve bir ufak ile, ancak renk değiştirmek im- kânı olmadığı zamanlar arkıda- | şı tutmalı ve hiç bir zaman bir löveden fazla arttırmamalıdır, Dam ve bir ufak, yahut üç u- fak ile arkadaşın — rengini tut - mak doğru değildir, Eğer ar - kadaş ikinci turda söylediği ren- gi bir daha arttırırsa o zaman dam ve bir ufak, yahut üç ufak ile onun rengini tutmak olahilir. Arkadaşın söylediği renkten elde mevcut kâğıtlara şu kıymet leri vermek lâzımdır: Dört koz yarım löve Beş koz bir löve Altı koz bir buçuk löve As ile rua birer löve, dam ya- Tım löve sayılmalıdır. Şu halde meselâ: Dört ufak yarım löve Dam ve üç ufak bir lüve As veüçufak — bir buçuk löve As, dam ve iki ufak ik: löve demektir. Kesmek ihtimalleri “Arkadaşa yardım bahsında, eğer elde dört koz varsa: Bir renkten şikan — 2,5 löve Bir renkten tek kâğıt 2 löve Bir renkten iki kâğıt —1 löve sayılınalıdır. Eğer elde üç koz varsa bu kıy metleri yarıya indirmelidir. Şa- yet iki kısa renk varsa, kesmek ihtimallerini en müsait olanı i - çin hesap etmelidir. Öteki renkler Arkadaşa yardım hususuada, ğjoı:::l.l:ı.;ık. renkteki onörlere r ç deklârasyonunda- ki kıymetler verilir. Meselâ rua ve bir ufak yarım löve; rua, dam ve bir ufak bir löve; rua, dam, onlu bir buçuk löve; as, dam, vale iki löve sayılır. Uzun retikler Gene arkadaşa yardım . bah - sında, uzun bir renkte üçten faz- la her kâğıdı yarım löve sayma- hdır. Ancak bu renk bir hasım tarafından deklare edilmiş ol - mamalıdır. V Bir misâl: P “Arkadaş bir kör deklare ettik- ten sonra: Kör: rua, 8, 7, 4 (bir buçuk löve Karo: As, 10, 7, 5, 2 (liki löve) 'Trefl: 8, 4 (bir löve), pik: As, 4 (bir löve) şeklindeki bir eli yu- karıdaki kaidelere göre beş bu- çuk löve saymak icap eder. Bilenler için yıs LLALLI 4542 * A RIt7 DA vısız .07 4052 » v0sLı 15 asısı eLı42 wvor?74 DALARI ÇALILIL HL Kâğıdı (S) vermiştir. (S) bir, (N) iki, (S) üç san- zatu söylemiştir. (O) oyuna trefl valesile baş - Tamış, (E) trefl ruasını koymuş- tür. (S) trefl ruasını as ile alma- Nevyorkun havası Kadınlart kamçılıyor ve onları dik yürü- meğe sevkediyor. Göklere eriş- mek istiyen binaları insana, ba- şını yüksek tutması için müte- madi bir ihtar gibi geliyor. Ba- gınt yüksek tutan; küçük yüzlü ince belli kadınlık âlemi ki,dün- yanın hiçbir yerindekine benze- miyor. M Ce «Lebi Buraya büsbütün başka âleme ——— — —x lamak için (E) ye doğru empas yapmak mecburiyetindedir. Bu empasta muvaffak — olamadığı takdirde, (E) eğer başka bir trefli varsa onu oynayacaktır. Bu süretle bu renk, (O) da sağ- lTamlaşmış olacak ve (O) el tu- tunca treflleri yapacaktır. Bu - nun için (S) nin gayesi, karo - dan (E) ye el vermeden evvel ondaki treflleri bitirmek olma - hdır; eğer (E) de yalnız iki trefl varsa ve (S) ancak ikinci trefli alırsa bu gayeye varmış o- lur, ÖO zaman (Ö) nun treflleri sağlamlaştırabilmesi için pik ve kör asları ile iki defa el tutabil- mesi lâzımdır. Halbuki kör ası- nın (E) de olması bertaraf, (S) diğer üç renkten ikişer defa el tutabileceği — için, birinci trefli almamak sartile, (O) nun renk değiştirmesinden hiç bir korku- su olmaz. Prensip: Sanzatuda taahhüdü ger ilk oynanan lövesini alabilecek vaziyetteyse ve diğer üç rengzi de ikişer defa tütabiliyorsa, ilk oynanan kâğıdı almamalrdır. Bu suretle ilk oynanan rengi öteki hasımda bitirmiş olabilir ki, o da bir daha arkadaşma bu rengi malıdır. Çünkü karoyu sağlam- | gelemez. - 3 Avrupada güzel kadın, güzelliğin- den dalma şüphe eder. Güzelliğin- den adeta utanır Amerikada ise.. geliyorum diye geldim. Kanaz- timde aldanmadığıma o kadar memnunum ki! Nevyorkun zen- gin salonlarında, muhteşem ev- lerindeki kadımlar tıpkıt mayısta Pariste, haziranda Londrada ey- lülde Niste, kânunlarda Cannes- da gördüğümüz tiplerdir. Bu iti- barla onları farklı bulmuyorum. Asıl orijinal tipler Amerika ka- |dınınn yüzde doksanınt teşkil eden heyecanlı; yerinde duramı- | yan, fıkır fıkır kaynıyan, küçük çenesini havaya kaldırarak, gü- zel çoraplı iskarpinlerini sinirli jestlerle yere vuran; burun de- likleri gayritabii denecek kadar iri tiplerdir ki, işte insan bunları görüp de: “— Bu ne heyecan, ne asabi- yet? görünmiyen bir düşman mı var ki bu kadar hızlı bir yaşayış tarzı tercih olunuyor? Acaba bu düşman erkek mi?,, Diye sormaktan kendini ala - miyor. Şehrin Down - Town dedikle- ri iş adamlarının toplandığı kıs- mı, adeta bir “selâmlık,, tır. Er- kekler bu kısımda geceye kadar, çalışır, didinir, uğraşırlar. Öğle yemeklerini de orada yerler. Ka- dınlar da şehrin yukarı kısmın- da şık, şen; öğle yemeklerini, çaylarını kadın arkadaşlarıyle yer, içerler. Çok hızlı yürüyen, kaybedilecek bir d.ılı.ı'kzı:ık yul: tmuş gibi adeta koşan, bu a dın kütlesi seyrine doyulmaz bir tablodur. Hepsi de sıhhatli, hep- si de memnun bakışlı, hepsi de şendir. Nevyorkta birinci gün, ken- dim gibi üç yabancı ile bir lo- kantada yemek yiyordum. Lo- kantadaki bütün — kadınlar da TAN | DÜNYA — Doktor, günde beş kilometre yürüyeceksin dedi. N — Erkek mi, kız mı? — Ortadoki erkek üçer dörder olarak biribirlerine öğle ziyafeti çekiyorlardı. Avrupada, güzel kadm, güzel- liğinden daima şüphe eder. Gü- zelliğinden adeta utanır; sıkılır gibi bir hali vardır. Mütebessim çehresiyle, şarmant etvariyle si- zi sarhoş eden güzellerin yanın- da birçok da melankolik, hüzün- lü,kadın tipleri vardır. Halbuki Nevyorkta, güzeller, güzellikle- rine son derece mağrur ve güzel oldukları için bahtiyardırlar, Burada her yeni sene kadına ye- ni bir gençlik, yeni bir neşedir. Bu seneki Nevyorklu kadın mu- |hakkak suürette geçen seneden daha tir. Bu gençlik; nc ka- dar ım. nekadar kendine venir bir şeydir. O kadar ki ölü- me kadar devam eder. Burada insan Yugoslavya kraliçesinin kızını hatırlıyor. Annesine “ku- zum anneciğim, beni bırak da günde bir saat olsun süslenme- den şöyle çirkin çirkin dolaşa- yım,, dediğini ister istemez ak- kına getiriyor. Çünkü kendini böyle bir düşüncenin tesirine kaptıran kadımn muhakkak suret- te nevrasteniye uğradığına ina- narak doktor koşar. Avrupalılar Amerikalıları nezaketsizlikle, ka balıkla itham ederler. Halbuki ben bilâkis Nevyork halkmı lü- zumundan fazla nazik buldum. Sonra Amerikalıların çok çirkin konuştuklarını, bilhassa kadın- KA 20 -5-0935 RiKATÜRLERİ ! — Alfledersiniz Belediyenin emrile saat 7 de kapamak mecburiyetindeyim. — Ellerin benimkinden kirli — Gayet tabif, çünkü ben senden ikİ yaş büyüğü' ların sesleri çok fena olduğunu | insanr m yumuşak bir yastık içine da duyduğum için, çok dikkat | de havaya çıkaran hissini vercit ettim; fakat hakikatte bunun tamamiyle aksi olduğuna kana- at getirdim. Nevyorkun her tarafı son de- rTece şıktır. Parklar, otefler so- k.gklır. her şey, her yer ayrt ayrı güzel! Meselâ oturduğum oda ötelin otuzuncu katında olduğu halde kendimi sanki evimde imi- şim gibi hissediyorum. Odam- da hususi bir ocak, vazolarla her gün tazelenen çiçek demetleri ve bana bakan hizmetçi kadın 0 kadar nazik ki buradan ayrıl- mak bile istemiyorum. Her sabah kahvaltı tepsimin üzerinde açılmış bir gül getiri- yorlar, Bu Amerikalılarm en sevdikleri bir âdettir. Bu gülü kadınlar takar, akşam soluncaya kadar taşır ve sonra atarlar. Çünkü ertesi sabah, daha güze- lini, daha tazesini gene tepsini- zin üzerinde bulacaksınız. Bu- futların içindeki 46 katlı bu ote- lin içinde tıpkr Babil kulesinde imiş gibi insan o kadar rahat uyuyor ki dışarda gürültüden hiç haberi bile olmuyor. Ötelde esasen hiçbir. patırtı duymazsınız. Her taraf iki üç parmak kalırılığında halı ile dö- şeli, bütün kapılar hiç grcırtı yapmıyacak şekilde açılır, kapa- nır. Hele asansörü sormayın! Amerikanın asansörleri kadar hiçbir nakil vasıtasına binmet yaklaştığınız gibi bir ışık gözünüze Bu hattı geçtiniz mi peri Sizden numarayı “rica edi demeden kat'iyyen istemez: git marayı söylediğiniz vakit muhakkak — surette "m:k*i ederim,, der. Yanlışlık o!"" Avrupada olduğu gibi W, terslemek yerine sizden W özür diler. Amerikalılar AvrTPf j dan metnleketlerine dânu:;f vanta şapka ve elbiselerle K ler. Avrupalılar da Amerikâ' düzünelerle çorapla! Hal lıl” ben buradatı ayrılırketi bir âlemin canlı hatıralari dönüyorum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: