t l S mı veni Türk ter z Smı. -— — İlim dünyamızda 15 yıl TAH ; H ve DİL milletlerinkinden ziye malik olduğumuz halde tndi bilmiyerek kadar talihsiz bir millettik. tarih kıtabları O Asyanın gübr kurup Günya medeniyetlerinin meş'ale büyü &© bir kültür mihrakı vücude getir kuruluşunda 1 içinde, Atatü ve etüdler edinmiş bu ce dünya meden rolü ancak şu on apılan ar un kurulüu, üzerinde ilk miNle mllet Türk, ve il Dünya kültür vleti yaratım. sarsınt. * uzak bir hayal olmaktan çıktı. Müs- ral. hem mill! Artık Türk tarihi renetinden ic ldi. l edildi n nese Bugün her Ti nın dört bucağına ulaştıran bir millete ihtimal olı in bütün di e güzel ve işlenmiş olduğu kanaı inkâr edilmesine Kurumunun ha! n değerli xvl:ıhım 1032 temmu: Ankarada, Dolmabahçe saravın ı Türk tc rak tosbit a toplanan birinci zini, ecnebi ve isbat etmiş bull k tarih s Okul kıtablarında yeni terimler Yazan: İhbrahim Necmi Dilmen dil bakımından, | yılıdır. Çünkü bu| n önemli bir kıs- | leriyle yazılmış -| ilk - ve orta| Türk gençle - dillerine yar lgi edineceklerdir. bilgiler, baş- k üzere, fizik, me - ooloji, Bota-| dir. Önümüzde- Kozmograf- “yilın ders kitablar tır Bu yıldan b Öj re('m nkulları ve Jeoloji bilimle ıl içinde de Coği Tarih, Etnografya, Sosyoloji, Hu - “kuk, Edebiyat terimleri- broşürler ha - ; linde çıkacaktır. Böyle böyle bir iki yıl “İçinde ilk ve orta öğretim dersleri yeni “terimlerle bezenecek Bu terimleri hazırlarken, Türk Dil Kurumunun tuttuğu yol, biraz uzun - du. Ancak bu uzunluk, o çetin işin el- Üen geldiği kadar eksiksiz ve iyi yapıl- Oması için bile bile g Dil Kurumunun Terim Kolu, bilim- lerin ana kısımlarına göre, on altı bö - lüğe ayrılmıştır. Bu — bölüklerden de bir takımı, gereğine göre, ayrı ta- r halinde, çalışır. Her bir- bölük, önce, kendi uğraştığı bilimin karşı lerini F'mmızcı ıık minin .'xlm'n N da »H“I'—rınrh Rösterildikten başka, diye kadar bizde kullanılmış manlıca lıklar da yazılır. Bu hazırlanan listelere bir «Türkçe Karş de boş » sütunu konularak ve SaDüşünceler» — için de yer ayrılarak, Obunlar her bilimi okutanlara ve o İşi anlar uzmanlara gönderildi. Her birin- “den Türkçe karşılık için düşünceleri ve önergeleri soruldu. Bölük üyel! de o Dişin birer uzman: olduklarından önlar da kendi buluşlarını lar, Gelen büt Tükte gözden g “kolunun lar yeniden Bö- rek, her bir bilim eri tamamlandıkça Kol- geçir nlaşama - derin - ortak ğiştirmeler yapıldı. İşte bu kadar ince eleyip sık doku-| nanlı imparatorluğile başlıyordu. Örta e binlerce yıl evvel yüce bir modeniyet kün işaret ve teşvi- a de be, yalnız İslâ ve akullara devam ee Bu, dünyada ilk medeniyeti kuran ve bu medet yan ilmi delillerle 1937 eylülü: mütehas: Tgisi bunün redde olan | — di isbatiarile dolu © timızin muhtelif Etiyokuşu, Ka: İstanbul ve Alı tarihimizi Elimizde mevcui erine ateğ vi diğimizi, ve böy di z büyük den öğrenmiş, ken- lunuyoruz. Tarihi- şile değil, dünya asile başlar, Bu 1lk letin elinde le ması lâzım lar yapan bir ha- betmiş, türlü lehçı elmilel küitüre âm ve Osmanlı tae bi güyri sahihi bir ten her Türk çocu yeti cil mensub oldü kaynak olacak Je— Ce || kamda türkçeni sında ve t tuyoruz. ve ikinci tarih ku- sların naktadır. girdik ki, iştirakile || bürü sayılabilir. ağıdaki y İbrahim Necmi Dilmen madan sonra Terim Kolunun kararın- dan çıkan terim karşılıkları bir de Ku- rumun «Genel Merkez Kurulu» - nca görüldü ve bu görüş sırasında Kültür Bakanlığı uzmanlarının ve profesör ve öğretmen arkadaşların düşünceleri de alındı. Bununla beraboer, bu terimlerin bü- tün Türk kültür ailesinin ortak malı olması için, son bir anket daha yapıldı. Hazırlanan terimler, ayrı ayrı broşür - ler halinde öğretmenlere ve ders kita- bı yazanlara gönderilerek derslerde ve kitablarda denenmesi ve eksik, yahud yanlış bir şey görülürse bildirilmesi di- leğinde bulunuldu. Gelen düşüncelcre re gerekli görülen ekleme ve düzelt- meler de ayrı bir broşürde gösterildi. Önümüzdeki yıl çıkacak broşürler için de gene bu anket yolu tutulacak - tır. Bu çalışmanın ilk verimi — olarak, yukarıda sayılan bilimlerin 4 bini ge- çen ilk ve orta öğretim terimleri, orta- ya konmuş bulunuyor, * Yeni terimlerin akuma çağındaki k gençlerini ne kadar kolaylığa gö- receğini bir kaç örnekle gösterelim: Osmanlıcada «zaviye»m ve Fransız - cada «angle» denilen matematik kav - ram (*), Türkçe «açı» söziyle karşı - mmıştır. Bir Türk çocuğu için bugü: rtları içinde «zaviye» manı herkes bilir. yavrusuna «açım Pi bir tadan iya - şlarını anlatmış oluruz. «Müselles, zuerbaatüladla, muham- (* lıvlıııı. mefhum demektlir. oğlan v ıllada yaptırdığı arkeolojik Türk tar'hinin muhtelif noktalarımı aydınlatan ve dünya eminde geniş bir alâka uyandıran lar üzetinde durulmağa de Dil bahsine gelince binlerce yıllık mazisi olan bir bu mazil Türlü Hin kokemeliği içinde mahsur kakmıştık. Bu büyük davayı atürkün yüksek dehası halle kâfi geldi. (Güneş - Dil) kökünden gelmektedir. 9 temmuzunda kurulan (Türk Dil Kurumu) bu zâ- nde 16 ayda 129792 gibi $ toplandı. İki defa toplanan dil kurultayı da » müzisi ve istikba ezlerin i kteblerde bu dors yılma dilimizin akdığı çok eski ve fakat yeni ceroyana göre tanzin bu dil Hevriminin Türk Dil Kurumu Genel |pek kullanılmac çe e— Türk Tarih Kurumu ayrıcı d? bilhassa Alacahi Ankara kaleşile Çank çok kıymetli ile €t Türk tarih kurultay ğer faaliyetler meyanındadır. uzunluğu boyunca bir de dili ol- rsi itikâller yüzünden dilimizi kay- n meydana getirdiği mauhlut bir di- bulundu ki, bütün dünya diller. türk. sanılan Türk dilinin ne kadar kluğunu meydana çıkarmağ'a çalıştı ve İnsana hayret vereo li h a esaslı kararların batında mühim âmil oldu. edilmiş ders kitablarile n muvaffaki . bir teza- Sekrot. sile bu i ti İbrahim Necmi Dil- yazı atıb mlatıyor. mes, müseddes...» gibi -her birinin an - laşılması Arabça üzerinde önem bilgiye bağlı olan- terimler »bunların çizgi — sayılarının e«gen» getiri k kurulan- dörtgen, beşgen...» sözleri kullanılmış- tır, Fransızca «donnde» karşılığı olarak Osmanlıcada «ita» sözünden kelimesi kullanılıyordu. — Yeni Tür genci için bunu anlamak şöyle dursun, okumak ve yazmak bile pek güçtü. Bu- na karşı Türkçede «veri» kelimesi ko- nulmuştur ki evermek» sözünü bilmi- yen Türk olmadığına göre anlaşılması pek kolaydır. Hele zoolojide Osmanlıca ve Türk- çe terimlerin karşılaştırılması, yapılan işin değerini gösterecek — en kuvvetli örnekleri verir. Hayvanların barsaklarının dallı bu- daklı olup olmamasına göre bunlara verilen isimlerin Osmanlıcaları: Zat - ülkem'ai müteşa'ibe ve Zat-üil em'; gayri müteşa'ibe idi. Bunları artık bu- gün kim anlar, kim okur, kim yazar? Bunların Türkçe karşılıkları şun - lardır.Düzbarsakklılar, Dalhbarsaklılar, Bunları da kim anlamaz? Zat-ül-fıkaratı muka'ar - üt - tara - feyn sözüne karşı Burun - kafalar, Zat- ükuyunu müteharrike yerine Oynar - Gzler denildiğini gören her — Türi eğinde derin bir kurtuluş sevinci canlanacağına şübhe yoktur. Bulunduğu yerin, yahud bulan ada- min adiyle anılmış şeylerin adları de- giştirilmemiştir. Meselâ Röntgen adı, bu adı taşıyan yaruy'u (|) bulan ada- mın isminden alınmıştır. Bunun gibi Lipari adalarında çıkan ve bu adı ta - şıyan taşa da gene Lipari denilmi: Halkın ağzına kadar vırmış e demeğe geldiği anlaşılmış olan dakka, derece, gram, metre gibi iştirilmem r. Bunların <sanıldığı bi- yabancı asıllı olmadıkları büyük 1 teorisinin verimleriyle çıkmış bulunuyor. * şimdiye kadar ir. Gerek ei de bir in «mütâr | v ne| Ta zler de de-| meydana | b Birinciteşrin 29 C'um/ıurıyet devrinde güzel san'atlardan resim ve heykel Yazan: Fikret Âdil Dahiliye Vekili bir resim sergin lardan hüküm bir şube olmal Resim, Güzel San' tin en az yardım et enelik Cumhuriyet dev resinde en dikkatle hayatiyet göster- miş olan bir sahadır. onra da Bürhan | retile, — hakikaten bir etmemiş ole orada yi, ale Akademi dı - eşekkül olarak bir «Gü- » vardı. 1908 olan birlik, © Cumhur şında hususi el San'atlar B sinde kurulmuş a her sene bir &€ pmağı an'ane diye kahul etmişti. Ve hâlâ da an'aneyi de- riyor. Her sene Galatasarayda bu sergidir. Birliğe men - ssamlar arasında resim te- dakal şt hüviyetile, dalma araştırmalar vâ- rak yeni eserler vermektedir. Cumhuriyetin ilânımdan sonra, Avrupadan dönen gençler tara- fından yapılan «müstakiler» cemiyeti modern resim telâkkisini — memlekete ilk getiren değilse — de, bu telâkki 1 memlekette kökleştiren ilk teşekkül ol- du. Bilâhare «Müstakiller» den ayrı - lanlarla kendilerine iltihak eden bir- kaç ressam, «D grubu» nu yaptılar. Bu grup modern ve asıl resim görüşü - nü halka aşıladı, ve inkişaf ettirdi. Ressamların hemen — hemen şahsi! myretlerle başladıkları bu teşebbüzler, | " kümetin yardımını tahrik — etmişti. Hükümet, yardımı sergiler yapı ve resim satın ulmak suretile ya,—ımagı tasavvur etti ve yâptı. Fakat elde edi - len neticeler kâfi değildi. Bu işe mh:ı" beş sene|, edilen para da azdı. Bir takım projeler yapılması istenildi. Hattâ, inşaata tah-| gis edilen meblâğlardan yüzde şu ka - dar nisbetinin fresklere, tablolara ve - r:lmr:i düşünuî:hi. ressamlara, Sovyet | mın, halk p_ı..ı_ı v_ı a ücret — verilerek, memleketin muhtelif taraflarına gön - dı ve bu teşeb - büs tatbik edildi. Bence en dbir oldu en de ay zars müsbet neticeyi vi On ressam, bi ak on beşer verim — bakımından başka bir dilin malı sanılm 1| halde Türk kökünden geldiği nularak terim lerin öz kaynağını, gerek halde (Devamı 15 inci sayfada) (lı Iımy. oııııııın eşaa. Wr.l başka T.r'(! n Cumhu, sında en bü: yet di smını re s elmiş olma- dır. Bu müze, resimden anlamaz diye İhaksız yere itham edilen halkın, resme karşı ne kadar büyük bir rağbeti oldu- |mız * htuz ker | Poan için |Büu hakikat, versi ğunu göstermiştir. Filhakika, açıldı gündenberi, ve yerinin uzaklığına rağ men, müzeyi günde vasati 200 ziyaret- e, ve bir çoğu — anlaşılmaz münevverler veya anç 2 D akid edi - nda n ken- arasında ne yakın duğunu isbat et' diye, yarı len tablolar bur dilerile bağ ve anlaşm res bir mektedi ik de- devrinde ve takdir- ada, Yı Yünanistan - pılan sergi - mi, toplu bir halde, ene Cumh hir ett ı“ı ri me lerin ressamla - €k olduklarını münakaşa kabul etmez bir şekilde göstermiştir. Akademi Müdürü Bürhan Rayretile açılan «50 genelik elidir. Bu tmuş bir köl r—ıaı* zaman ve muhtelif şnkı'h—r!r- ken- 1 meydana çıkarmıştır. son — geçirdiği inkılâh, ansız ressamı — Leopold ilmesile oldu. dini gösterdi Resmin en memlekete Levy'nin geti Güzel San'atlar Akademisi ile bü - tün diğer mekteblerin resim tedrisi ü- zerinde tedkiklerde bulunan — Leopold Levy, görüşlerini: — Burada olduğu kadar hiç bir yer- de resme bu derece istidad ve kabili - yet görmedim, Demekle hülâsa ediyor. * Ressamlarımıza nazaran heykeltraş- larımızın sayısı azdır. Fakat, — heykel vadisinde terakki, hiç de resimde gös- terilenden az değildir. Yalnız, heyke - lin tezahür vesilesi mahdud, ve mem - lekette yapılan âbidelerin hemen ek - seriyeti, burada sayması uzun sebeb - lerden dolayı, bize ve ruhumuza yaban- cı eller tarafından — vücude getirilmiş lolduğu için, san'atkârlarımızın gayret- kıymetleri büyük halk tabaka - nden kaçmaktadır. Maama- ğmen heykeltraşları - ralından tek, tük, şurada, bura- da yapılabilmiş olan âbideler — derhal e çarpmakta ve üzerlerine sevgi ve yı çekmektedi. leri ve larının fih, v Sayılarının az olduğunu söyledi; larımızdan — bir kaçı, zevk, kki bakımından, burada üğümüz yabancı heykel- hassıs diye getirilenler - ak ki çok yüksektir. Yal - i tatmin için ve sırf san- san'at ve te eseclerini trağlarla mi den muhâl endişesile yaptıkları eserler, her za- bu iddiamı İsbata kâfi gelir. anlarda, bereket —Cumhu- lerin gizlenme - ve âbidelerimi zin i san'atkârlar ta rafından yapılması lehinde çok kuv vetli bir cereyan kendini gösterdi. (Devamı 15 inci sayfada) başladı ine imkân mı var? Ni münhasıran ye!