j | 30 Birinciteşrin İKTİSADI tssens, Thrk malı bir metre demiryolumuz, senelerce Metrük kalmış birkaç devlet fabrikasından başka Millete aid bir tek fabrikamız, milli vasıfta bir tek bankamız yoktu. Büdcemiz daima açık, hazi- hemiz fakir, devlet imzasının ve teahhütlerinin dahil ve hariçteki kıymetleri tamamen sıfır idi. Bugün vatanperverlik bahsinde hayli ileri gitmiş bir takım zevat: “Kapitülâsyonları kaldır- ik amma kısa bir zaman sonra Türkiyeye bir Santim para ve kredi gelmeyince kendimiz boyun- Urağa sevine sevine gireceğiz,, diyorlarlı. İşte İ c“mhunyet bu şartlar içinde işe başladı. Pa Yazan: Â. Hamdi Başar | C hhuriyetin öon beşinci yıl-|ğunu kabul ettikleri küçük bir nüfuzu dönümü dolayı * Pos-|lehlerine kullanmak ve esasen kendi ik« L ister-|tısadi nüfuzları ve hâkimiyetleri altında | ğ harbin başe|olan bu memleketlerde milli cereyanları cetin iktısadi önlemek için halifeyi emirlerine almakta fayda gördüler. Böylelikle hakikal kalarının elinde olan memleketler, a> benden bi umumi , hari- ktü, Daha fenası, bize tada bizim gibi gi hiç bi menfaati olmadığı halde, bekçilik n köorkuluğu yap rde Türk kan: ı, durdu dası gibi teşekkü mi iktısadi işletmelerin ba- ak, gerek cu devri- tadi Eı;'k Ondan evvelki devirlerin hi "'<'nı yakından takib etmek üldüm Meşrutiyet inkılâbı, nit halifesi- nin ve padişahının nüfuzuna bir darbe idi. Binsenaleyh vaziystin hakiki çeh « resini alması lâzımdı. Derhal zaten bi - zim olmıyan bu memleketlerin resmen |bizden ayrıldığını gördük: Bosna-Hersek, |sarki Rumeli, Girid, Trablusgarb ve Bin- gazi, sadece ilhak edildiği ilân olunarak, bizden ayrıldı. Yapılan ış, bir jandarma |çsavuşu kadar nüfuzu olmeyan Osmanlı nhuriyet n Posta» min ben- - diselerin içinde yaşamış ol-| erinden neş'et ediyordu. Şu demezdim, mem- di VI dolayısile yazı İ DU hâ abul ettim, Imparatorluk valileri çıkarılmak ve cumaları hükümet c öçerken |kanağına asılan Türk hayrağı yerine ha- l. |kiki hâkimi ola vle > il- İZİm gibi meşrütiyet ve Cumhuriyet | © e. hâkimi olan devletin bayrağı çekil mekten ibaretti. Bu da sessizce, gürültü- süzce olacak kadar basit şeylerdi. Meşrutiyet senelerinde fiili hâkimiye - |Ümiz altında olan Balkan vilüyetlerimi « zin de, bir harble, elimizden — çıktığını gördük, Nihayet umumi harb Suriye ve Arabistan parçalarını da elimizden ala- rak zaten bizim olmıyan bu memleket - lerle alâkamızı kesince, artık yaşıyamıya- cak kadar küçüldüğümüz ve zayıfladığı- mızdan korkmıya başladık. Çünkü şöyle on yıl içinde imparatorluğun beşte dör - dünü kaybetmiştik. Bu kadar büyük za - ha evvelki ;.ıl “irlerini yaşamış ve dal SAt dev; ndeki Vu"Vl" .d :TM'" imkân bulmuş olanlar, on| yi ada başarılmış inkılâbın. büyüklü- | ı.ı“ aylıkla kavrıyabilirler. On do;» CU asrın sonundanberi Osmanlı im- yetorluğu ölüme mahküm idi. Hiç bir Bösforun mavi sularına bakan Yahlar içinde son nefesini var - Meşgul bu hastayı kurtaramazdı. n Osmanlı imparatorluğu on doku - I"lıl Asrın ortalarındaa sonra tamamen !.—. Srazı göstermekte idi. Fakat ikinci , hastayı iyl etmekten ümidini kes- atır Şahsi saltanatımı kurtarmak pa-| Bi oe devlet saltanatım feda etmiye rar M ak otuz üç sene zelilâne bir idarel Vhat siyaseti takib ederek mukadder Ü geriletti. n siyaset ve iktidar merkezi olan * ödnebi devletler, emirlerini larile tebliğ ederlerdi. Hakikat- Üha, h imparatorluğu bir zevahirden h, “ti. Hamid zamanında hududlarımız haj " Aftan Bosna Herseki içerisine al. turya içlerine, bir taraftan bü. tuş iYe. Arabistan ve hattâ Mısırdaki -- Mıntakamızı atlıyacrak Tr "lî"—.vı de içerisine alarak Cezayir Üç ""lı-ı kadar uzanıyordu. Haritada huy * imparatorluğu bu derece geniş, Biy, 'dar ucu bucağı belli olmuyacak kadar g,_*'* idi. Dünyada üç kat'aya yayılmış Pa © başka hiç bir hükümet yok idi, ııIt ** bu kadar muazzam bir imparator- Tisi hava ile şişirilmiş bir balon- ha kof, en âdi tiyatro dekorların- ' çürük bir mevcudiyetti. Haki « | he Arabistan bizimdi, ne Suriye bi-| ne de Cezi hududuna kadar u- i hattâ Makedonya.. nid tarafı, hiç bir yeri bizim değildi. ha Md, bizim elimizden esasen gitmiş 0- aların gösteriş hâkimivetini [wwiı etmek için 1 devletlerin , emirber nefleri olmayı kabul ;.,_ Onlar da hilâfet dolayısile Osmanlı “ihinın islâmlar üzerinde haiz oldu- bu devi np ği için, hat SON POSTA l & I'v.ı: A, yiat korkunç ve mühlik sayılabilirdi. Ö- lüm önlenemez bir tehlike idi, Öyle mi oldu? Öyle olabilirdi, ve öyle olması hattâ tarih için mukadder ve xsarur! bile zan « nedildi. Fakat ölümün korkunç karanlı- ğına doğru yuvarlanmıya başlamış bir milletin yeniden hayata ieldiği ve bir genç insan kadar hamicler yaparak ciha- nı hayrete verdiği görüldü. Herkeş bu mucizeye akıl hududu içinde inanmak imkânını bulamıyordu. Bu mucizeyi bize Atatürk hazırladı, ve tarihin en büyük hareketlerini yapan Türk, yeniden tari - he ve tarihine hâkim oldu. Cumhuriyetin doğuşu «Cumhuriyet bize on beş yıl Içinde ne yaptı» deyince, evvelâ bir mucize ile #fa- de edilen bu başlangıcı düşünmek lâ - zımdır. Kayıd ve şartsız istiklâle kavuş- muş bir millet mefhumu, ancak cumhuri- Izmir limanında ihracat faaliyeti yetle başlamıştır. Hattâ Osmanlı impara- torluğunun en parlak zamanlarında bile dünyaya hürmet ve itimad vererek bu kadar kuvvetli istiklâle sahib olmuş de - ğildik. En kuvvetli zamanlarımızda da- hi az veya çok kapitülâsyonlar vardı. Bu kapitülâsyonlar, Tanzimattan sonra, za- yıf bir millet hakkında tatbik edilen is- tismar ve tazyik usulleri haline girmişti. Buna rağmen imparatorluk dalma ccne- bi yardımına muhtaç olduğundan ve memlekette her zaman için açık gösteren büdceyi ancak istikrazlar kapadığından, kapitülâsyonları ecnebi sermayesinin em- niyet süpapı gibi telâkki ederler, ve bir çok zararlarına rağmen, ehveni şer diye hoş görürlerdi. Kapitülâsyonların kalkmasından sonra ecnebi sermayesinin artık Türkiyeye ge- lemiyeceğini, beynelmilel itimadın kal - kacağını iddia edenler, bu fikirlerini is - bata bile lüzum olmuyan bir hakikat diye Sayfa 5 S ortaya atarlardı. Böyle düşünenler içi- mizde de çoktu, dışımızda da... Biz o gün- leri yaşadık; hâlâ içimizde - hattâ bugün vatanperverlik bahsinde herkesten ileri gitmiş - bir takım zevatı tal ki bunların on altı seşleri, bir kulağımızda çınlıyo: kaldırdık, amma kısa bir zaman sonra Türkiypye bir santim parâ ve krodi gel meyince kendimiz boyunduruğe — sevine sevine gireceğiz» Bunu Türk mil- leti «Lozan»> — sulh — masasında — İt- giliz murahhasından da - işitti. Bü. tün dünyanın duygularına ve kanaatle - rine tercüman olarak İngiliz başmur hası ayni sözleri söyledi; ayı tehdidi yaptı. Tarihin garib ve bizim için mes'ud bir cilvesidir ki aradan on beş sene geç- meden İngiltere kapitülâsyonsuz, tama - men hür bir Türkiye için, milyonlarca Hiralık açık bir kredi açmakta her dev - letten daha ileriye geçt Kapitülâsyonların ka!lkmasile Türki - yenin enternasyonal kredi üleminden u zak ve onun yardımlarından mahrum ka- lacağını iddia edenler, o zamanın görü - şüne göre, belki haklıydılar; çünkü ta - rihin bir büyük dönüm noktasında en ileri ve dâhi bir Şefin kumandasında 'Türkiyenin bir bünye inkılâbı yaptığımı farketmemişlerdi. Öyle bir inkılâb ki on lâhza evvel onları ve dıştan gelen bu heiz sesleri bir kâbus gibi hatırlıyarak, dinyaz'a gururla bakı- yor ve davamıza inanla sarılıyoruz. İşe başlarken Cumhuriyetin on beş yılı, Türkiyena, her sahada yeniden kuruluş hareketleri- nin on faal devresidir. Meşrutiy ketlerinin sarsıntıları, bocoriksizlikleri, umumi harbin bıraktığı felfiketler, mem- leketin istilâsı kürtulüuy savaşı ana yurdu bir enkaz, bir harabe hulinde cumhuriyetin eline teslim etti. Bu sıra 'Türk malı bir metre demiryolumuz, se - nelerce k kâalmış bir kaç devlet fabrikasından başka millete a'd güvenil bilecek bir tek fabrik ü yasıfta bir tek bankamız yoktu açık, hazinemiz fakir, d |taahhüdlerinin dahil v İmletleri tamamcı işe evvelâ mütevazin bir bül taahhüdlerine ve imzas (Devema 15 inci sayfade) t hare- nihayet et imzasının ve aricdeki kiy - mhuriyet alik, a sadık, üv » aai -