umhuriyetin on beşinci yıl- dönümü — için — Sen bir şeyler — yazmyacak misim?» — diyen e dosta, günlerce ne — diyece - Bimi — bilemedim: — (Hayır) — desem, benden beklenen bir şeyi yapmamış o- lacak; (elbet yazacağım) -desem, bo - yumdan büyük bir işi yüklenmiş ola- caktım, 15 yılın tarihini, en çok 2-3 sü- a nasıl sığdıracağımı bir türlü kes- remedim, Kalan ömrümün bepsini bu yolda bir eser telifine vakfetsem, nınaz ki- âz gelir ve ziraatimizin dünü e bugününü bütün şümulile anlatmak ini, yalnız başına yüklenecek tek mu-! harrir gene bulunmaz. Onun için nâ « çar el attığım bu mevzuda, yaptığımın sadece bir bakıştan ibaret olduğunu ha tırlatarak, okuyucularımın — beni hoş görmelerini rica ederim. 60 milyon da olsak bu toprak bizi ferah ferah besler Hududları edebiyen değişmiyecek olan bugünkü Türk yurdu, yer yüzü nün mübalâgasız bahtiyar parçası- dır. İklim burada o kadar değişiklikler arzeder ki, bir yanda basit tarla ekin- lerinden gayri şey göremezken, — öbür yanda dağlara varıncaya kadar her top rak parçasının çeşidli nebatlarla bezen- diğini görürsünüz. Sanırsınız — ki, 750 bin kilometre murabbamdaki şu Ana- dolu yarım adası, yoktan var edilirken yer yüzünün muhtelif parçaları kopa- rılmış da, sonra burada birleştirilerek vücude getirilmiştir. Dağlarımız; fın lamut gibi bir yurda asırlarca refa tirebilecek ağaçlarla kaplıdır. Ovaları- mMız; buğday, arpa gibi hububatın her çeşidini; bakla - fasulye ve benzeri bak liyatın türlüsünü; susam, keten, ken - dir, anason gibi sınai nebatların hep - sini; hem de mebzulen yetiştirir. Tü - tünün en âlâsı, fıstığın rincin en nefisi, portakalın en irisi, ü- zümlerin bin bir çeşidi hep bu yurda vergidir. Ne diyeyim? Adamı diksen — biten, azıcık eşelesen kuduran topraklarımız var. Kıraç deyip geçtiğimiz yerler bile sürülerle hayvan yetiştirir: At, — sığır, koyun ve tiftik nesli burada kaynayan bir servettir. Bugünkü 16 milyonu de- ğil, 60 milyonu da bulsak bizi ferah fe- rah besliyecek bir ülkedeyiz. Fakat... İmparatorluktan yurdu nasıl devir aldık ? Evet fakat, asırlarca bu topruğa sa- hih yaşayanlar, hiç de bu mazhariye - tin, yeteri kadar refahını görememiş - ler. Bize değil bizim gibi dört Türki - yeye yetecek zahiremiz varken, Av padan un idhal etmişiz. Pamuğu - y nü balyasında güvelendirmiş, üç arşın gördü. dokuma için avuç dolusu para vermi - şiz. İçinde bulamıyacağımız şey olmı- kö; yan bir anbara sahibken — kahvemizin şekerinden, uçkurumuzun tokasına ka- dar her şeyi dışarıdan aramışız, Önü - müzdeki toprak verimsizleşti diye, ile- rideki toprağa göz dikmiş; fütuhat uğ- runda son varlığımız olan — nüfusu da harcamışız. Ve nihayet bir gün: Köyler tenha - laşmış, toprak bakımsız kalmış, ağaç - lar verimden düşmüş, tohumlar yoz - laşmış, hayvanlar kırılmış, — kısacası © cihana bedel yurdumuz bir fakirba- neye dönmüştür. Ziraat, lâfzi bir mâ- na taşır hale düşmüşken bile, — devrin zihniyeti «âşar»ı toplamakta berdevam olmuş.. 1923 de Cumhuriyet kurulduğu ze- man, yurdun ziraatindeki bu mühmel manzara, biraz da harblı tesirile katmerleşmiş halde ( sız olan bağları, dutlukları bu büsbütün köklenmiş, artakalanı Dünün bakım- sefer ESKİDEN Hariçten Un İdhal Ederdik €n iyisi, pi -|hayvanımız başı boş kalmış, yeni baş- SON POSTA Dd AM h. YZ ÂN zz Tarımman «Son İ’ıt(ıı nın ziraat İhraç e tan kalkındıracak vasıtaların çoğu yok olup gitmişti. Memleketi bu durumda eline alan Cumhuriyeti nası! öğmeyiz ki, Bize dünün harabesinden bir ma - mure yaratmış, varken yokluğa ka: şan ziraatimize bir yeni can vermişt Cumhuriyet iş başında Cumhuriyetin ilk işi <âşar» 1 ilga et- mek oldu. Köylüyü bir sülük gibi emen mültezimlerin saltanatını bü rejim yık- tı. Yurdu düşman esaretinden kurta - ran Atatürk: (Kılıcın fethettiği yerler elden gidebilir, fakat sapanın — açtığı yerler ebediyen pâyidar olur) diyerek ziraat ve ekonomiyi devletin ön işleri |ye, tiftik keç Köy ziraat kurslarında ders isininki 25 e, sığırınki 35 e, mandanınki 75 e, deve ve domuzunki 109 kuruşa indirilmiş bulunmaktağır. Bu sayede 929 da 10,5 milyon olan koyun mevcudumuz 937 de 16,5 mil - yon olmuştur. 2,7 milyon olan tiftikle- rimiz 3,8 milyona varmıştır. 4,i mil - yon olan lar 6,5 milyonu bulmüş- tur. At sayısı 460 bin kadar — iken 730| bini geçmiştir. 843 binden ibaret olan katır ve eşek mevcudu, — birincide iki misli, ikincisinde bir artmıştır. Yeni mahsul için yeni tohum Bir başka tarafa bakalım: Hayvan - lar gibi verimleri asgari hadde düşmüş, kaliteleri türlü hastalık ve böcülerin «selektörlere 1 var., at makineleri- nin her çeşidini bu müesseseler köy! emrine âmade kıldıkları gibi, onlara benzerlerini tedarik için de ön ayak olmuşlardır. Diğer taraftan bütün bu işlerde mu- vaffak olan Cumhuriyet, köylünün ma lırı kıymetlendirmeyi de prensip edin- miş ve gerek tedvin ettiği kanunlar ve gerek meydana getirdiği eserler ve me selâ silolarla bunu tahtı emniyete ala- rak bir zaman un idhal eden memle - keti bugün buğday ihrac eden bir mem | leket haline getirmiştir. — Yurdun bir bakımdan ileri giden her — köşesinde, © çevrenin mümtaziyetini muhafaza e- decek, bu üstünlüğü daha iyi bir şek - BUGÜN Harice Buğday diyoruz arasına aldı. Köylüyü (milletin elen -| istilâsı ile fenalaşmış Meyva ve tohum- disi) sayan ilk büyük adam, Atatürk -| Juklarımız, ilk defa Cumhuriyet dev - tür. Cumhuriyet, nüfusumuzun yüz -İrinde alâkaya mazhar oldular. Bir ya- le sokacak ilim mücsseseleri çalışıyor: Pamuk ıslah istasyonları ve çiftlikleri bu tertiptekilerin en göze batan örnek- 'ha ilk günden itibâaren hayvanlarım: - de 76 gını teşkil eden köylüyü ve onun yüzde 90 işi olan ziraati hep bu gözle Millet Meclisine sunulan ilk lâyiha iylünün sayım vergisine dairdi. Da - zın nesillerinin ıslahı için gereken her tedbire baş vuruldu. En iyi damızlık- lar getirilerek, tâ köylünün — ayağına götürüldü. Bir çok büyük haralar, sa - yısız aygır ve boğa depoları, bir çok damızlık istasyonları köylüye — temiz soylu hayvan kazandırmaya giriştiler, sergilerin, koşuların, ikramiyelerin teş vik edici himayesi ve hele (hayvanlar vergisi) nin devamlı surette indirilme- si her rejime nasip olmamış bir başa - rıdır. Devlet büdcesine her yıl milyon- lar veren bir verginin devamlı indiri - lebilmesi, alınan tedbirlerin öte yan - dan ne kadar verimli olduğunu zöste- rir. Filhakika bir taraftan vergilez a - zaltılırken, bir taraftan da hayvan mev eudumuz mütemadiyen artmıştır. Bu - gün (at, katır ve eşek nesli tamamen affedilerek) koyun ve keçiden an vergi kırka, Merinos koyunununki 20 nından bakınca öbür başını göremedi -| ğimiz tarlayı günlerce didinip eken za- vallı köylü; biçim zamanı bu yerden bir araba sapla döner ve harman yerinde ancak bire üç alırdı.Buğday ziraatimi- z çeŞ ti zin yalnız tohumluk yüzünden gördü - ler. Pamuk ziraatini tohum, makine ve * ü a bilgiden yana her türlü imkâna kavuş- zarar, 17 milyon lira tahmin edil - e e rğx:xiştir Sade sârme hastalığı ]bu turan bugünkü sanayiin istediği dere - b lön * beşte birini - çalmak - ceye ulaştırdılar, Ve bu sayede yurdu- tadır. Bazan kuraktan, bazan türlü has| Müzda h”h'ı“k P",_““ğ:;'dıdo*"m' fabri. talıklardan baş kaldıramıyan hububat | *#'arının bacası tütebildi. ziraatimizin karşısında — bugün bütün| — Hastalık'arla mücadele ve techizatile mükemmel (tohum ıslah is- ölen ziraat şuı.lel'ini İh'. tasyonları) vardır. Ektiğimiz sahanın yüzde 46 sını işgal eden buğday -arpa| — Bir başka tarafa daha geçelim: Cum- gibi ea mühim mahsulümüzü ele alan| huriyet, ziraatimize zarar veren her bu ilim müesseseleri muhitin en elve-|engeli, bir bir ortadan kaldırmak yo - rişli tohumlarını bularak en iyi şekil -|lundadır: Tabiatın ziraat mahsullerine, de meydana çıkarır, ve köylüye mec -| ağaçlarımıza çullandırdığı türlü has - canen dağıtırlar. O yerlerin verdiği to-|talık ve haşereler evvelce âlabildiğine humlar, her bakımdan üstün vasıfları| yayılıp, istediğini işlerken, bugün dev- haiz oldukları için dün ekliklerinden |letin mükemmel bir (mücadele teşki - bire üç alanlar bugün otuz almak im -|lâtı) bunlara aman vermiyor! Cenup kânına kavuşmuşlardır. Dün tohumlu-|hududlarımızdan gelen çekirgeyi, de - ğunu eleyecek basit bir kalburu bula -| vamlı mesaisile bu teşkilât durdurma- mıiyan köylünün bugün - ayağı saydı, Türkiyede hatırı sayılır bir kıt- de- fennin en son mükemmeliyalekiıhk olabilirdi. Dünün Allaha — emanet leridir. Bu müesseseler, dün satama - dığımız, yahud satıp da bir şey kaza - namadığımız pamukları, kapış — kapış satılabilen yeni çeşidlerle değiştirdi -| teşhis eder, ça: bir haldedir. Bu Üzüm, para bir metâ yapmak mümkün oldü. getil Cuümhuriyet, ölen her ziraat şubü Mizi ihya etti: Bir zamanlar. Türkiye nin hatırı sayılır bir işi olan ip: cekçiliği bu ecümledendir.- Hastalık harabinin yok ettiği dutluklar, gün güne imar olunmak imkânına k; tüğu gibi, sır£ bu işle meş, «Enstitü» de lüzumu kadı mak mazhariyetine erişti. Hele titüye bağlı bir (tohum kışlağı) var yalnız bunu bile Cumhuriyetin mem leket ipek böcekçiliğine — yaptığı ki bir hizmet sayabiliriz. Çünkü 923 yüzde 25 olan tohum randımanı, Si bu müessesenin varlığı ile yüzde 75 çıkmıştır. İpek böcekçiliğimizin mihrakı oli Bursa havalisinde 923 de 17 bin deki dutluk vardı. Bugün bu düatluk! bin dekarı bulmuştur. Başka t da da ayni genişleme var. Yeni ler ihdası ve eskilerin ihyaşı için d letce her yıl meccanen —& fidanı, üç milyon adeddir. Bu Ci vik sayesinde 923 de 30 bin kutu 10 hum istihsal eden yurdumuz, - bugil -hepsi bir elden idare edilmek şarti 75 bin kutu tohum çıkarmakta hatf bunlardan İrana da ihrac etmektedil 923 de yurdun koza hasılatı 50 bin İ loyu aşmazken, bugün üç milyon ki loyu geçmiştir. Ziraatimizin pek ba$s bir şubesini yle rakamlandırmakt kasdım, en k köylü mevzuunun Cu: i sıl benimsendiğini belirtmektir. Yeni zirai sahalar Başka bir tarafa daha geçelim: C' huriyet yurda yepyeni zirai sahal Ç tı: Şeker pancarı,. bu çığırın — baş:ıi gelir. “Yıllarca dışarıdan şeker - yiyef elli senelik teşebbüsleri hep kâğıd Ü zerinde bırakan düne mukabil, bugü fabrikamızın bacası tütmekte, |tanesinin de etüdleri yapılmaktadifi Bu, sadece hir yokun var olması dem€ değil, bir o kadar da refah ve zirai veket demektir. Çünkü bu fabrikalar çin yılda 300 bin dekar pancar ekil mekte, buradan 500 bin ton pancar © de edilerek bu yüzden çiftçinin — elif İtam altı milyon lira geçmektedir. 9? de nüfus başına 3.5 kilo şeker istihli eden Türkiye 937 de altı etmiştir. Bu, istihsal kudreti ihlâk kudretinin de artmakta oldu ğunu gösltermez mi? Jüt, Çay, Aspir, Soya, Genercez gİ bi nebatlar da yurda yeni yayılanlar dandır. Hele çav yepyeni bir mevzu linde ele alınmış ve muvaffakiyetle İ kerlemekte bulunmuştur. Cumhuri bu saydıklarımı sadece ekimde bırak mamış hepsi için ayrı ayrı * fahrisal açmayı da sanayi programında derP”| etmiştir. Her şeyi dışarıdan almakta beis $ miyen eski zihniyet yerine bugün (& mamen yerliyi isteyen bir fikir hâkif dir. Nasıl olmasın ki, dışarıdan getif diğimiz her şeyin bir örneğini içerif bulmak mümkündür. Milyonlarla kü yun yetişen yurdumuzda, (Merinos nü) nü yetişmez saymak ve bunu yoök bilmek olur mu idi? Dört yıl (Devamı 15 inci sayfada) KE