8 Eylül 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

8 Eylül 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

beyim; bir gün sendalıma z ae deni- Mtapt dolaşan bahik e dülşeyim, birgün diğerleri temizleyici m çamların altında mila baş başa SERVETİFÜNUN No. 3194—509 Şükrü Saracoğlunun güzel eseri : İmralı Adasında Yazan: Sald Kesler dolaşabileşim, Bun, benim için ne geniş bir hüriyak olacaktır. Fakat işim, içinde yaşadığım cemiyetin âdet leri, yarın da bu gün gibi çalış mak zarureti, beni saydığım hütriyet haklarından mahrum edi- Ben hürrüm diye savunuyorum, fakat hürriyetimi kullanmak iste- diğim zaman ne kadar aldandığı-, mı anlıyorum, Meğer benim hürriyet telâkkim de bana göre imiş. Benim arzula- dığım gibi olanlar varmış, fakat onlar da - tuhaf değil mit - be nim bugünkü vaziyetinde olmayı hürriyet telâkki ediyorlarmış. Bizim dar görüşlü, saçma Sü- pan zihniyetli telâkkilerimizle fe- na &dam, kanlı katil, azılı canavar diye ovasıflandırdığımız binlerce inanın tertemiz alınlı, masüm duygulu kardeş çocukları olduğu- na seçebilen ve onları bir bhare- ketle yüzüne tükürdükleri cemiye- tin arasına anadan doğma bir saf- vetle iadeye muvaffak olan Adliye Vekili Saracoğlu bizi İmralıya gö- türdüğü zaman ben bedbaht değil, bilâkis bahtiyar bir zümreyle ksr- gıleşönmn. İmralının mücrim «skinleri be- nim basretini çektiğim bürriyete kavuşmuşlardı. Onlar benim özle diğim gibi yaşıyorlardı. Biran düşündüm; enmiyetiu ©6- zalandırdığı, hürriyetini tahdit et: tiği ben miidim, yoksa bu adadaki cezalı mücrim mi? Ben, temiz hava alahilmek hakkına bile malik değilm işim ve bana iş veren be» ni o kader sıkı bağlaria bağle- mış bulunuyor ki, çam kokulu havayı oiğerlerime doldurmaya fırsat bile bulamıyorum. Bu adada «furan mahküm nagıl adasından ayrılamıyorsa, ben de öylece işi- min başından ayrılmak imkânını balamıyorum. Ben çalışıyorum, kazaniyorum, fâkat başkasına da, patronuma da kazandırmak şartile. Bğer böy- le yapmazsam o işi de bulamıya cak, aç kalacağım. Fakat cezalı ada sakini böyle değil. Çalışıyor, kazanıyor, kszan- dığını kendisi yiyor. Artanını da biriktiriyor. Başkasını kazandırmak mecburiyetinden azâde. . İnsan bir bakıma ada sakinle- rine gıbta ediyor. Onlar benim özlediğim hürriyet havasını tenef- tüs ediyorlar. Fakat bundan o k&- dar usanmışlar ki... — Ah diyorlar. Bir kerre müd. detimizi doldurabilşek... — Neden.. Burada şikâyetleri- niz mi var — Şikâyet değil. Değil ama. Hürriyete kavuşmak başka şey. Bak siz dönüb gidecekşiniz. Hal- buki biz müddetimiz dolmayınca, igin verilmeyince. şuradan çuraya bir adım atamayız. Gafil çocuklar. Sanki bize izin vermesöler aranıza gelebilirmi idik$ Sanki burada bıraksalar bu gede- yi aranızda geçirmez miydik 9 İçimizde kendisine emir ver- mek salâhiyetini haiz olandan İzin- siz gelen varsa ganki o bu glyare- tin hesabını vermiyecek mi $ Hattâ karısına zarar vermemiş olanlarla beraber haber vermiş olanlarda bugünkü geç kalışı izah için ter dökmiyecekler mi f Tıbkı bizde sizin gibiyiz. Bir- den bir tek farkımız var. Siz ce- salısınız, biz değiliz. Ve sizin bür- riyet telâkkilerinizle bizim hürri- yet telâkkimiz değişiyor. Ben, vaktile mahküm bir ar- kadaşımı ziyaret için İstanbul ha pishanesine gitmiştim, Şimdi hatı- ramdan silinmiş olan manzarajı pek tarif edemiyeceğim. #

Bu sayıdan diğer sayfalar: