8 Eylül 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

8 Eylül 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eşe ği re, No. 3194—509 UYANIŞ diğimiz arkadaşın ayırdığı iskem- lelere iliştik, Sonra bunu düşüne- miyenlerin zaman zaman bahçe- nin ötesinde berisindeki kavgala- rını seyrettik.. Neden sonra ışık- Jar söndü. Sahne aydınlandı; Pe» rişan kiyafette bir kadın hengi dana oynadığını, ne yaptığını bil- meyerek.. Koştu, çırpındı, yere yattı, kalktı, sonra telâmladı bizi, Bir şarkıya başlamıştı. o Tütkçe söylüyordu. Ama ne türkçel.. Lişanımızın ne şekillere bürün- düğünü o gece siz de işitseydiniz eminim üzülürdünüz... Bu böyle tekrar etti durdu; dört bayan sözüm ona dangetti ve şarkı söyledi. Ne olurdu bir tanesi #ürkçeyi doğru teleftüz edebilen bir şarkıcı olsaydı. Bir beşincisi ban diye artık aldırış etmiyor: a piyes başlamış! Şu günlerdenberi kafamızı çanla döğe- rek bizi buraya çağıran piyes, Kızıl sultan !$. Meğer piyenin kahraman- ları gene bu Ermeni, Rum şivesile konuşan kadınlar değil miymiş! O; vatan, millet kelimelerinin uza- yıp kısalmasile doğan çirkin sedü- Jar ne kulak yırtıcıydı; buna biz seyirciler nasıl tahammül ettik bil- mem f, Aktörler rollerini iyi ezberleyeme- mişler ikide birde şaşırıyorlar. Esa gen bu bir kültür işidir de. Süflörü daha evvel işidiyorduk, milli kadın rolünde ecnebi şivesile Türkçe ko- nuşan bir kadın vardı... Ayni bozukluk, ayni baş ağır. kelimelerle dört perde geçti; beşin- ci perdeyi bekliyorduk, Bunu ken- dileri anlamış klacaklardı ki, izah etmek mecburiyetini duydular: — Affedersiniz temsilimiz bitti | dediler. Ftraftan ; — Bitmiş bal. vey canına âc1- "dım patalara.. gibi sesler eşittım. haklan vardı. ben paralarımın gittiğine yanmakla kalmıyordum. üş saat bir takım enhil kimselerin elinde uyuncak olmuştum. Kalktım söylene, söylene eve döndüm. dü- şünüy m. Halkın her zaman gözüönüne bırakılan bu tiyatrolar neden böyle şişltmedirler.? hükümetin kontru- #fandan nasl kurtulabiliyorlar! Halka milli duygayu milli hiş hareket ve sözle gösterecek olan R. bu türkçeyi iyi konuşamayan böy- le bozuk türkçeli aktörler midir Değilse, böyle kumpanyalarda ns diye icrayı san'at firsatını ve- riyoruz ?, Her halde bu ders bana kifa- yet etmemişti ki bir kşç gün sow ra bu mahut bağçelerden birine gittim, — Orası sidemağır. Dedim böyle şeyler işitmek körkuşu yok. Belki rahat edecektim; fakat isti- rahat için ışıkların yandığı bir si- rada hoparlordeki (sayın baylar ve bayanlar) diyen seş olmasaydı. Bu ses şöyle diyordu: — Bu gece kalbimizin son ge- cesi yarın akşam: bütün dünyanın tanıdığı, büyük sanatkâr Hanri Baor «içimden (Harri Bor) olacak dedim» tarafından Tapas Bolba ne mile güzel bir flim takdim ediyo- ruz; ilâveten, vayretimiz var. Binaenaleyh zalik bu şon keli- melere kahkahalarla gülmekten kendimi alamadım. &nlağdım ki bu işlere gülmekten bağka yapacak birşey kalmıyor. Şimdi okuyucularım &iz söyleyin size üste para verseler böyle saçma şeyler dinlemeğe tahammülüntüz varmı sini gösteriyor. Büyük Harb mralarında hentiz teblikeli biz,nal ve iptidailiğini mulafaza edep tayyarç, bugün & hava bir vasıta helini almışdır. Gün gede gidiyor. Yukarda gördüğünüz retim, en yenİ, ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: