Yolcu duygu ve görüşleri: HAYAT,8, Amsterdam Şimal ge lerinin ziyaretçiler üzerinde garip bir tesiri vardır. Ben m bir Şimal şehrine gitsem Sel ve lke a k nbir zatın Di Rl vakıt doyu hisse benzer bir haleti ruhiye erim anlarda al içimin sıcaklığıla iki ai Hele yalnız Olur: bu hisse bende aden daüssıla dercesine çıkar: kms dan yaranı de aynı hissin alında zebun kalmağa başla Gene yabancılık ve mMiği görüş şülecek bir Ti bular lidir gene kimsesizlik içi ne çökece Kendi içimdeki bu kurtla uğraşırken tren büyük a dınlık bir istasyon'a girdi. İstayonun e melekler den inerek bu şehrin KARA ayak nca bu histen bende eser kalmadı. Güya hiç blnedizim beldede can çiğer bir çok Geliri bal bekliyormuş gibi hiç bir şeyi yadırgamadım. İlk anlarda tahlil edemediğim bu halin sebebini şehirden dönerken keşfetiim. eke en istasyonlar AR pek geniş olmıyan eydan veya caddeler üzerindedir ve bu istasyonların atina kesif bir iş hayatı var ei Bunlar yorgun seyyahın gözünü ve gölünü yaralar. Amsterdamın büyük ii ise çok geniş bir meydanın kenanna kurulm Trenden çıkan syn bu füshat önünde kalbi ferahlıyor. İnsan etrafında dünyavın her kıtasına, adı işitilmemiş miline e erilecek bin bir çeşit eşyayı hazır- mağa mahsu ola: ö yükseliyor ve seyyahı bu denizci kavım nam Tamlay Hollanda gibi bir memleket ve Amsterdam gibi bir şehir bulunmaz. Bir canladırmak çok güç bir iştir. Bunun için bö de yalnız bir kaç karateristik taralına (oOdo - kei Eeçe- im. ki msterdam yandırdı. Adeta çenubun Vene- diğile (o vasati Avrupanın inti- zam ve temiz- Yazan : Cevat Hollanda köylüsü liğile meşhur Perlin ve Ha rburgun hü rmalı fa, aliyetinden müşterek güzel bir şehir meydana geti i e ve sed'er kenarına yapılmış evler birini, geniş caddeler diğerini, liman ve gemi fasiiyeti de üçün- oil hatırlatıyor. Bu e ein renk ve karakterini detü Jalar veriyor. Amsterdamı görünceye kadar tuğlanın bu kadar güzel ve kabi “Dir inşa İMES olduğını dü- şünmemiştim. Hatta mektep sıralarında talebe iken okudu- gum muallimken o-uttuğum tarih sshifelerinde daima yarı inandığım bir şey vardı: ( Babililer Frat sahilinde taş ea) e için stay- larını ve kalelerini tuğladan yacarlırmış. ) bu cüm- leye ve fikre bir türlü inanmazdı n, Ben tuğlayı ke'picin bir parça dahs dayanıklısı bir cinsi ll eder ve bü malzemeden güzel ve dayanıklı bır bina eydana ge'i- rilebileceğine akıl erdiremezdim. Hollandayı, ve bilhassa Amsterdamı gördükten soura bu tarihi hakikete iman ettim. 'Tuğladan mabet ve saraylar yapılmış ve bu tuğlaların renk ve cazibesini artırmaktan obiş y yapamamış. İşte ie “Hollanda, Renaissenve'ına ait binalarından (iri üvük müze, işte modren mimarinın saheseri olan yeni alar. Üç asır evvel 105000 nüfusu olan bu şehrin ahalisi bir asır evel takriben 200 bini bulmu, bu günde bü güzel beldenin mesit sakinlerinin miktarı 750 bin Ka- darmış. Bu kadar kısa “ zaman na YE feyizli bir artma rakamı göstermek pek yeldeler Si mic terdam belediyesi e ilk tansil saşındaki çocuklar için 305 mektep ve bunlarla 60 bin çocuk oku- üyor. Meslek m e vaptığı büyük yardımın ya- nında idame ettiği 16 liseyi insan ilk bakışta çok ehem- miyetsiz bir rakam gibi vörüvor. İki Darülfününu «lan bu şehrin birisi belediyenin İmiş ve sanırım ki Amsterdam" N başka Avrupada başlı başına (ir darüllünunu idame eden başka belde yoktur. Be bile tı sadi, | mevci şehirii ve ink mek a Dü her bii altındı lerin s inhitai (Sayda Zan tisadiy” hirleri ortadar de vok Diği Roma | ki örmüa talarile