Dostoievski Büyük Hikâye | Sayı ği a m m G İ u ; Tefrikas > in ü Ç Hatta ikidafa tekrarladımdı. Hakikaten "Emeğe değer midi: ve gülerek tasdik makamında başımı da sa'lamıştım. Zira heyeti umumiyesile bü pek eğlen- celi görünüyordu. Ama bu his çirkin de değildi; kasten yapmıştım; hususi, pek hususi bir maksatla yapmıştım: onu tecrübe etmek istiyordum; zira ken- disi hakkında banı birdenbire pek hususi fikirler gelmişti. İşte tam üçüncü dafa idi ki ben bu kız hakkında pek hususi tefekkürata dalmıştım. Şimdi.. Velhasıl.. (O andan itibaren, şey başladı. 'abiatile derhal onun hakkında bilvasıta malümat ; almağa giriştim ve hepsini öğrendim. Kendisinin tekrar gözül ini de sal likla bekliyord Garip bir his bana onun yakında tekrar geleceğini bildiriyordu. Nitekim de geldi. Nezaketle kendisine hitap ederek onu mükâlemeye sevketmek istedim. — Ben iyi bir tahsil ve terbiye gördüm ve kibarane etvara, sahibiyim. Hım!.. İşte o vakit onun ne kadar iyi, ne kadar munis olduğunu farkettim: <« Eyiler » ve «Munisler> uzun müddet mukavemet edemezler. Eter derhal açık kalpliliklerini göstermezletse bile bir muhavereden kaçınmanın yolunu bir türlü bile- mezler: az söylerler, kısa cevap verirler: tabii ne kadar fazla sorarsanız o kadar da fazla. Eğer onlarla bir hedefe erişilmek istenilirse yalnız ve yaln yorulmamak lâzımdır. Kendisinden tabiatile bir şey öğrenmedim. Gazete ilânına ve salireye epeyce sonra vakıf oldum. O vakitler sonra kopeklerini ilânlara sarfediyordu; ilk evvelâ pür vekar: «Mürebbiye, bir aile nezdine girmek arzusundadır. Harice de gide- bilir. Kapalı zari derununda teklifler vs...» diye yazılıyordu. Daha sonralari ilânlar daha mütevazi, daha kanaatkâr, daha mütevekkiline görünmeğe başladılar! «Her işi kabul eder, mürebbiyelik vekil- harçlık, hastabakıcılık,.. Dikiş te bilir vs...» Malim meselel Sonunda, artık ümitsizlik devre- sinde satırlar «Ücretsiz... İaşe ve ibate... diyorlardı. Hayır, kızcağız yer bulamadı! Onu son bir tecrübe” den geçirmeğe karar verdim. O günkü” gazeteyi birdenbire elime aldım ve kendisine şu ilânı gösterdim: «Kimsesiz bir genç kadın, yalnız bir zat nezdinde iş arıyor; ve hizmetlerini görebilir.» w örüyor musunuz; O, ilânı bu her z | İ | i 'MUNİSLER denberi işimden emindim; —— — Hayat verdiği halde bu akşama kadar muhakkak iş bulacak. İnsan işte ilânı böyle vermeli!» dedim. Gene kızardı, gene gözleri parladı, arkasını bana döndü ve gitti, Bu hareket çok hoşuma gitti. Mahaza ben evvel- başka hiç bir kimse onun cigara dgızlıklarını tabii almıyacaktı. Zaten cıgara ağızlıklarının da nihayeti gelmişti yal Aldanmamıştım: Üçüncü günü gene geldi. Çok solgun ve müteheyyiçti — Derhal evinde bir vak'a geçtiğini farkettim: Hakikaten de bir şeyler olmuştu. Bu bahse tekrar geleceğim. Fakat evvelâ o vakit, onun üzerinde nasıl tesir icra ettiğimi ve gözlerinde nasıl büyüdüğünü anlatacağım. Bu sefer bana bir aizze resmi getiriyordu.., Oraya kadar düşmüştü... — Nah... şurada asılı duruyor! Ah... Bakaniz, bakınız! İşte hikâye asıl burada başlıyor; deminkiler asıl hi- kâye değildi. Şimdi... Şimdi hepsini en ufak tefer- ruatına varıncıya kadar hatırlıyorum, hepsi gözümün önüne geliyor. Bütün fikirlerimi bir noktaya toplamak istiyorum, fakat mümkün olmuyor... Gelen bir Meryemana resinidi; Meryemana ço- cuğile... Altın ve gümüş kakma çerçeve... Besbelli eski atalardan kalmış bir yadigârdı: Kıymeti mi di- . yorsunuz?... Ehi.. Altı Ruble değerdi. Görüyordum; . resime «pek merbuttu. Öyleyken çerçeve ile beraber hepsini rehine koyuyordu. Ona dedim ki: — İsterseniz yalnız çerçeveyi burada bırakınız. Resim sizde kalsın... Zira bir aizze resmini de rehin almak, hiç şüphesiz... ne diyeyim?... — Ajzze resimlerini rehin olarak almak sizce memnu mudur? — Hayır, memnu değil... Yalnız düşünüyordum. . Belki sizin için... — O halde yalnız çerçeveyi alınız! süküttan sonra: ? — İsterseniz, dedim, çerçeveyi çıkarmıyalım; resmi olduğu gibi, kandilin altındaki öteki azizlerin yani- na koyayım. ( Dükkânımı açtığımdan beri bendeki azizlerin yanında kandil yanar.) Bunun için iş size on Ruble On Rubleye lüzum vok, Resmi muhakkak rehinden kurtaracağım. Kısa bir | i : dize