16 Sayıl: 131 Hayal Ve ilâve ediyor.. anlattiklarını da kimse dinlemiyecek | kitapta, mütemadi ve var ki, bu sade Yani, hoş bir istihza beğenip başka her şeyi gülünç bulan bazı çalımlı ve küstah omuharrirler kendi ferasetlerini tahattür ve teşhir için değil, göya ki cıvıldayan bir kuş tabiiliğile her şeyden evvel kendi kendisi içindir, ve kendi kendisile eğleniyor, ve bu müstelizi nöş'eye kelimeleri kâfi gelmeyince, onu için kalemile bu kendini gibi size vermek seter bir resim yapıyor. Mütercim , mukaddemesinde *Tehapek'in 1890 da doğmuş, yani kırka gunu söylemişti. Fakat bu kitabın yaklaşmış bir adam oldu- çok yerinde sanıyorum ki, bunu yazan bıyıkları daha yeni belirmiş bir talebesidir, her şeye, bir yemekle iktifa mecburiyetine darülfunun hatta bazı bazı pek hafif bile bembeyaz dişlerile gülen pek kalender ve genç bir darülfunun talebesi. bn zan, muhatririn bazı sözlerine Ve gizlemeyeceğim ki, inanmaktan da beni nenediyor. Meselâ 'Tehapek Galden bahse- derken oramn lehçesindeki keli- 'melerin dehşet verici uzunluğunu söylüyor, ve bü meyanda bir köy ismini yazmak için hemen iki'satır “dolduruyor. Buraya aynen nak- letmieğe cesaret etmediğim bü köy isminde, tam 58 harf 'mevcüttur. Bu 'bana bir lâtife gibi geldi. İçindekilerin asirdide koltuk- lara gömülüp gazete okudukları, ve pipo Haytparkta düşündükleri içtikleri Londra başına birkaç kişi toplayabilmişse onlara vazu nasihat eden veya fikirlerini anlatan türlü çeşit Klüpleri, insanlar, Kambriç ve Oksfort gibi de dörder beşer odalık daireler işgal eden ve üniformalı uşaklar tarafından mükellef hizmeti görülen zengin taamlarının talebeler âlemi, sonra sanki düşünen ve konuşan - hayvanlar ve ağaçlar pek kudretle Fakat bilhassa Fdimburkla gelmez o bir tasvir olunmuş. Iskoçyanın merkezi Londranın sonu genişliği olan fukara mahallelerine ait tâsvirler güzel, ve bunları yazan kalemin şair olduğu pek mahsustur. Ve kitabı bitirdikten Londra'nın seyahları ezen büyük- sonra, lüğü ve bilmem kaç yüz milyon insanı kendisi için çalıştıran bu İngilterede asırların yığdığı servetü kudreti okadar canlı ve adetâ dokunur ve görür gibi hissediyo- ruz ki, ozaman muharririno alaylı ve hem saf'lisanile başkalarının en çatık bir çehre ve ciddi bir lisanla anlatâmayacakları şeyleri bile anlatmağa muvaffak olmuş bulunduğunu oteslim ediyoruz. Nitekim, itibarile nihayet İngilizleri alâka- kitabin, İngiltereye ait olmak dar etmek eden başka tercümede meselâ Almanlar kadar icap memleketlerin kitaplarını cömert olmayan Fransızlar tara- fından da tercümesi, ve Grasset gibi pek büyük bir tabi tarafından bunun neşri, kıymetine kuvvetli bir delildir. Şunu da ilâve Wells ve Galsworthy edeyim ki, gibi bir iki edip meyanında Tchapek'in meşhur, ve ruhu da, istihzası da, zekâsı da muammalarla dolu Ber- ettiği tek sahife, enfes ve bütün bir etüde belki de bedeldir. nard Schaw'a tahsis NAHİT SIRRI Yıldızlı bir gecede... Sema bise seslenir : Kalma gel, işkencede. — Ruhunuz ebedidir — Duyarız bir hecede, Ömür ki bir kurak çöl Onu tek bir güne bül, Şebnem gibi doğ ve öl Yıldızlı bir gecede... NEGİP FAZIL