1 Kasım 1988 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 16

1 Kasım 1988 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Başka bir anketin ortaya çıkardığı sonuçlar ise pek çok gencin gençlik yurtlarında da bilgisayarla haşır ne- şir olmaktan zevk duyacaklarına işa- ret etmektedir. Bu da bilgisayar- çocuklarının iletişim kurmaktan çe- kinen kişiler olduklarına ilişkin ve çok yakınılarak sözü edilen sava karşı çıkmaktadır. Böylece, asla yalnızca sessiz küçük odalarda değil, ama top- lu uygulama sahnesinde de pek çok işler çevrilmektedir. Büyük organi- zasyonlar olmaksızın ““Chaotische Clups” ve Alman dernekçilerinin onuru olan ““Computer Clups” gibi kulüplerde bir araya gelen bilgisayar tutkunları vardır. Peki neden acaba? “Bilimsel”” deh- şet tablolarının yanı sıra çok nesnel görünümler de ortaya çıkmıştır. Pe- dagoji profesörü Dieter Spanhel'in çıkardığı bir sonuca göre: “Ekranlı iletişim araçları (video filmleri, tele oyunlar ve ev bilgisayarları kastedi- liyor) genç yaşlardaki kişilik gelişimi, yaşamdaki problematik durumların üstesinden gelmek için gerekli birey- sel güçlerin ve yeteneklerin oluşması ve yetişkinlerin yaşamına geçiş gibi konularda hem olumlu hem de olum- suz etkide bulunmaları mümkündür. Buysa, bu araçların ne ölçüde, ne tarzda, nerede, hangi işlevsel ve top- lumsal bağlamlar çerçevesinde, han- gi bireysel gereksinmelerle ilişkili ola- rak ve ne içerikte uğraşlar için kulla- nıldıklarına bağlıdır.””* Kısaca ele almak gerekirse: Benim bilgisayar oyunu oynamam ya da programlama yapmama, tek başına bilgisayarın başına çöreklenmem ya da bunu dorstlardan ve tanıdıklardan oluşan bir çevrede yürütmem başka pek çok olaya bağlı olmaktadır. Pe- ki bu konuda neden bunca gürültü koparılmaktadır? Benim kişisel tah- minim şöyle: Gençlerin bilgisayara egemen olmaktan çok hoşlanmaları kimi yetişkinlerin işine gelmemekte- dir. Acaba niçin? Kendileri bilgisaya- ra bizzat bakmadıkları için mi? Ço- cuklar birdenbire daha akıllı olduk- ları için mi? Yaşlılar bilgisayar tek- niğini, içine nüfuz edilemez ve tehli- keli bir şey olarak bildikleri için mi? -örneğin iş yerinde- 16 Kuşkucu pek çok kişi bilgisayarla- ra ilişkin olarak yapmış oldukları tek tek spesifik gözlemlerden hareketle, bilgisayarın etkileri konusunda genel sonuçlar çıkarmaktadırlar. Böyle olunca da yanlış çıkarımlara varılma- sında şaşılacak bir şey olmasa gerek. Yetişkinlerin, her ne nedenle olursa olsun, elektronik konusunda kapıl- dıkları paniğin acısını ise yeni tekni- Be önyargısız bir biçimde yaklaşan çoc'ıklar çekmektedir genellikle, Ye- tişkinlerin bu bağlamdaki özdeyişle- ri şudur: Eğer bilgisayarlar şeytanm işi ise, O zaman bilgisayar çocukları da şeytanm çocuklarıdır. Bilgisayar çocukları ne bütünüyle melektirler ne de bunların hepsi bi- rer şeytandır. Bunu, sözümona tek yönlü mantıkla ve ikili (binary) dü- şünce tarzıyla donatılmış “*bilgisayar- çocukları” bile bizzat görmektedirler. Onlar bu konuda çok farklı ve hiç de toptancı olmayan sonuçlar çıkarıyor- lan süre ise senin diğer şeylere ayır- dığın boş zamanın oluyor.”” Adreas 2: “Arkadaş çevreme bak- tığımda, kısa kürekli botlarla kürek çekmekten, her hafta sonu Bavyera da taşkın sulardan nehir aşağı kay- maktan başka bir şey yapmayan in- sanlar görüyorum. Ya da saatlerce oturup pullarını tasnif eden kişiler çarpıyor gözüme. Diğer bir kısım in- sanlar da var ki, bunlar dünyanın tüm gitaristlerini ve en yeni plakları vb. ezbere biliyorlar. Bütün bunlar da belli bir biçimde tek yönlü kişiler, kendi alanlarından başka hiç bir bir şeyi gözü görmeyenler ve benzeri var- lıklardır ilke olarak. Ancak, bilgisa- yarla ilgilenen kişilere gelince, ne ga- riptir ki en çok göze batan bunlar oluyor ve en büyük önyargılar onla- ra yöneliyor. Ama insanların çoğu- nun kendi alanlarından başka hiç bir şeyi gözü görmeyen varlıklar olduk- ları pek az kişinin dikkatin çekiyor.”' —« — 3 HEAD BY BRUCE CARVER (C) 1983 lar. Örneğin bu çocuklar kendi sınıf arkadaşlarıyla derin bir söyleşiye dal- dıklarında bu gerçek ortaya çıkıyor. Ben aşağıdaki söyleşi tutanağını hay- ranlıkla okurum defalarca. Bu ço- cukların ne denli haklı oldukları açık- ça belli oluyor. Andreas 1; “*Aygıt seni belki altı ay boyunca öylesine büyülüyor ki, bu süre içinde başka hiçbir şey yapamı- yorsun. Ama bence bu süreç olduk- ça hızlı bir biçimde duruluyor. O za- man durum çok çabuk normale dö- nüyor, ve sern yine başka şeylerle il- gilenmeye başlıyorsun. Tabii bilgisa- yar evde duruyor ve sen onu kullanı- yorsun, ama belki de haftada yalmz- ca bir kez yapıyorsun bunu, geri ka- ACCESS SOFTHARE INÜ | Holger: “Bence, örneğin kısa kü- rekli botlarla kürek çekmek her za- man birlikte yapılan bir iştir, bildiğim kadarıyla kimse bu botlarla tek ba- şma kürek çekmeye gitmez. (gülüş- meler ve itirazlar). Onlar hep on, on- beş ya da bazen beş kişilik gruplar ha- linde yaparlar bu işi. Bilgisayarın ba- şında ise tek başma oturulur. " Andreas 1: ““Burada da önemli olan şey, yine senin bilgisayarını na- sıl kullandığındır. Yani bunu bir klik içinde mi yoksa tek başına mı gerçek- leştirdiğfin anlam kazanıyor. Ama eğer onu tek başına kullanıyorsan, başka şeyleri de tek başına kullana- caksın demektir bu. Bu durumda sen tek başma yaşayan bir insansındır.””

Bu sayıdan diğer sayfalar: