9 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 9

9 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Wuhasebesi şu bahsi başından ele ala- lum! Kabul edersiniz ki eşsiz bir inkılâp yapılmış- tır! Yahya Kemal, muazzam nüktesini savurmuş: -- İşte ben asıl onu ka; asıl onu söze bul etmiyorum; izahtan başlıyarak girişiniz! Bu, cidden harikulâde mukabil, Yahya —- Kabul edersiniz ki Yahya. Kemal isimli eşsiz bir sair vardır! Denecek olursa, acaba: — Ben asıl onu Kabul etmiyorum! Asıl onu izah- tân başlıyarak söze girişi- niz! Diyebilir mi? Yahya Kemal'in bütün eksiği bu- radadır. Yoksa onun bit- mez bir kütük şibi yanan şöhretinin içinde selim zevk tarafına hiç kimse- nin hicbir diyeceği yoktur, — Sensin! Yüzkarası! - O da sensin! -- Kabadayılık mı tas- lyorsunz! — Evet, ben kabadayı» — Senin gibi adamların bu mecliste bulunması ha- zindir! - Senin de Türkiyede bulunman hazindir! Aşağı yukarı bu kadro içinde söylenen ve biri bir Bakana, öbürü de bir mil- letvekiline ait olan sövüş- meyi, tabii biliyorsunuz! Ne diyelim? Bu mevzuda, ikisinin de sözlerini hara- retle tasdik ve tasvip eden, her ikisine de yerden göğe kadar hak veren bir gaze- tecinin nüktesini beğendik doğrusu! Bu yüksek zevat hiç hakikate zıt konuşur nu? ŞANTAJ 4 Şehrimizin üç zengin kadınını tehdit ederek her birinden on beş bin lira istiyen meçhul şantajcının kim olduğunu merak et- meğe ne lüzum var! Şan- — tajcı, mahut yere konulan para töklidi nesneleri al- *“ maya gitmediğine göre, demek ki, oyunu haber al- mıştır. Böyle bir oyun İse ya polisten haber alınır, yahut da üç hanimefendi- nin muhitinden... Polis as- la ve hâşâ böyle bir şeyi haber vermiyeceğine göre, şantajcının, tehdit edilen- lerden biri olmadığı ve kendi on beş bin lirası çık- tıktan sonra otuz bin lira kârla, tehlikesinden emin olarak bu isi yapmaya kalkmadığı nereden ma- lümdur? Haydi susalım, susalım!.. Be, De, m ——— a LİSON TAKTİK OVYET Rusya, kendi içinde giriştiği tasfiye hareketleriyle kapitalizma ve liberalizma dünyasına karşı yavaş yavaş müteartız ve müteaddi bir tavır takınmaya doğru giderken, mukabil dünya da, onu, şarktan ve garptan iki kadim düşmanının mengenesi arasında ezmek kararını vermiş ve bu kararın ilk tatbik hareketlerine girişmiş gibidir. Mengenenin bir tarafı Almanya, öbür tarafı da Japonyadır; fakat bu kollardan ikisi de kırıktır. Onu kıranlar da, bugün tamir etmek zoruna düşen garp demokrasyalarıdır. 1939-45 arasındaki vaziyet, böyle bir neticeyi âmir bulunuyordu. Zira ortada, birbirine düşman üç kutup vardı: Komünizma, Nazizma ve Liberalizma dün- yaları... Bu dünyalardan ikisi, mutlaka, birine karşı muvakkaten ittifak ede- cek, onu ezdikten sonra da geride kalana çare düşünecekti. Naziler evvelâ de- mokrasyalara karşı Sovyetlerle ittifak ettikten sonra birdenbire 180 derece :ark edip Sovyetlere karşi demokrasyalarla anlaşmak istedilerse de muvaf- fak olamadılar. Bilâkis, ona karsı, Sovyetlerle demokrasyalar 20raki bir an- laşma vaziyetine gecti; ve harb, nazizma dünyasının tasfiyesi ve maalesef Sov- yet Rusyanın ayakta kalmasiyle neticelendi. Şimdi dâva, dize getirilmiş olan nazizma dünyasının şarklı ve Ünel iki mühim unsurunu teşkilâtlandırıp yular altında kudret ve kabiliyete iade et- tikten sonra, onları, Sovyet Rusyanın tasfiyesi işinde kullanmak, peşinden yine eski kazığa sımsıkı bağlamaktır. Japonya ile Almanyanın kücük bir dünya yüzü görmeleri için tek çare de, bu vazifeyi can ve gönülden benimsemele- ridir. İşte bu son muamele cereyan ettikten sonradır ki, harb gerçekten neti- celenmiş olacak ve üç kutup arasındaki varlık imtihanı kavgasında demokras- yalar nihai zaferi devşirmiş bulunacaklardır. İlk mühim teşebbüs Japonya istikametinde tecelli ediyor. Amerikalıların, havadan ve denizden Japonyanın müdafaası işini üzerlerine alarak Japon or- dularını Ruslara karşı tensik ve teskil etme faaliyetine giriştiklerini haber almış bulunuyoruz. Buna mukabil, yüzde sekseniyle demokrasyalar emrinde bulunan Alman ordusu bakiyelerinin de aynı maksat uğrunda muhafaza edil- mekte bulunduğundan şüphe etmemelidir. Bu iki iş neticelendiği ve sıra artık küçük bir vesileye kaldığı gündür ki, Amerikada coktan beri pişirilmiş bulu- nan halk vicdanına, Ücüncü Dünya Harbi saatinin çalmaya başladığı duyu- rulacaktır. Bugün iki ters dünya arasındaki zıddiyet o kemal haddine kadar götürük müş ve azdırılmıştır ki, harekete başlandığı andan itibaren taraflardan birinin mutlaka tâ köküne kadar tasfiye ve izalesi lâzımgelmektedir. Hicbir ivaz ve sun'i anlaşma kombinezonuna yer bırakılmamıştır. Bu hale göre Üçüncü Dün- ya Harbi ve 30 küsur yıllık komünizma kolerasının 'üzerine kirec dökme işi, uzakça bir istikbal belirtmekten cok uzaktır. Biz, vâdeleri, âzami üç beş kere tecdit edilebilecek banka senetlerinin vâdesinden daha uzak görmiyenlerdeniz. Numan A. BİNATLI a. 9 & İLE mmm a EE e

Bu sayıdan diğer sayfalar: