9 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6

9 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cilt 1 — Mektup 125 den LEMLERİN, kendi yaratıcı- siyle hicbir nisbeti yoktur. Âlemler, sadece Allahın mahlük- ları ve onun isim ve sıfatlarının tecelli avnalarıdır. Âlemle Allah arasında ittihat, ayniyet, nisbet, beraberlik, hep görüş galatıdır. Doğru halli olanlar ve sırla- rı kâmil mürsid elinden alan- lar, âlemin sadece mahlükiyet ve mazhariyetinden başka bir şeye kani değillerdir. Bu hususta en vüksek tasavvuf ehliyle zahiri ilim erbabı biribiri- ne mutabık olmak vaziyetindedir. Kendilerine Sofi süsü verip eşya ve hâdiselere zati nisbet gibi mâ- nalar veren bazı kimseler, bilmez- ler ki, «Zat» önünde bütün nisbet- ler «gayr»dır. Gercek keşif sahiple- ri, «4Zat»ın mâsivâsını, her ne olur- sa olsun, isim ve sıfatların tecelli çerçevesinde görürler ve «Zat» ka- bul etmezler. Bu, incelerin incesi ve giriftle- rin girifti olan noktayı biraz ay- dınlatabilmek için bir misal vere- lim: Bir yazı ve söz kahramanı düşü- nelim ki, kendi gizli kemalini gös- termek için harfleri ve sesleri icat etmiştir. İşte onun kemali, bu per- delerde zuhur edecektir. Ve bu kemalin zatı mevkiinde olan mâ- nalarla, o harflerin ve seslerin «Zat» bakımından hicbir nisbet ve İTİKAD alâkası yoktur. Ancak harfler ve sesler, o gizli mânanın mazhar- ları ve tecelli aynalarıdır. Mânalar, harf ve söz avnalarına aksetmekle kendi zatında hicbir değisiklik ve tagayyüre uğramış değildir. Haki- katte ve zatiyle o mâna, harflerin ve seslerin aynasındaki akislerden münezzeh ve mücerreddir. Cilt 1 — Mektup 77'den LLAHA, yalnız Allah için ibadet ne zaman müyesser olur? Evet, sual budur ve bundan baş- ka sual yoktur. Allah, yalnız Allah için ibadet, (Masiva - Mahlüklar âlemi ve dış plâniyle kâinat)tan tam bir kurtu- luş nasib olduğu ve Allahtan gay- rısına teveccüh kıblesi kalmadığı zaman müyesser olur. Bu, öyle bir mertebe ve haldir ki, onda, Allahın ihsan ve minnetleriyle ezası ve belâsı biribirine müsavidir. Hat- tâ bu makamın başlangıcında, Allahın ezası nimetinden daha güzel sörünür, Öyle , ki, Allahtan ne gelirse, güzel ve yakışık alan, o olur. Bir ibadet ki, içinde her hangi bir menfaat ve emel bu- lunur; o, sahsın kendi kurtuluş ve saadetini hedef tuttuğu ibadettir; ve Allaha, valnız Allah icin ibadet- ten hudutsuz uzaktır. Her türlü emel ve kasitten geçip (Allahtan başka murat sahibi olmamanın devleti, her şevde mutlak faniliği bulmak ve her şevden fani olmakla mümkündür. Onun yolu da ya ınız, Peysamberler Peygamberi- nin şeriatine tam ve derinden bir bağlılıkla asılabilir. Her Nebinin seriatine göre o Nebinin volundas bir velâvet tarz ve mizacı bulunduğu malümdur. Peygamberler Peygamberine bağlı olan velâvetin ruhu da, topyekün Allaha bağlı olmak ve Allahtan başka her şevden geçmekle hulâsa edilebilir. «Allahtan baska her şeyden geç- mek...» Bu, o Kadar ince ve girift bir me- seledir ki, bütün bir ömür boyun- ca izaha calısılsa yine derinliğine nüfuz edilemez. Allahtan başka her seyden geç- menin kadrosu icinde, nefse bir haz bayı veren iyi ve kötü ne ka- dâr is varsa hepsi birden toplan- mıştır. Cennet ve ebedi saadet is- teği, Allahın rızasına bağlı bir gaye olduğu halde, Allahtan başka murad sahibi olmamanın karşısın- da bu istek de müflistir, Nefs na- mazdan ve orustan hazzetmeye ve bunlardan bir Hav olmıya başlarsa . bu duygu da büyük gayeye zıdla- & — Allahı yalnız Allah icin iste- mek ve Allaha yalnız Allah için tapmak... Gave budur M, ISIKLI ! Said-ül-Nursi (o Hazretleri- nin «Genclik Rehberi» isimli ve daima Nur Risalesi bütü- nüne bağlı yazısını, muazzam ehemmiyet ve tesirini göz önüne alarak devamlı bir hulâsa halinde mealen takdim ediyoruz: Bazı genç münevverler Nur Risalesinden imdat istediler: — Şimdiki aldatıcı ve cazibeli hava ve heves hucumları karşisın- da ahiretimizi nasıl koruyacağız? Ben de Nur Risalesinin manevi şahsiyeti adına onlara dedim ki: — Kabir var! Hiç kimse inkâr edemez! Herkes, ister istemez, ora» 6 GENÇLİK REHB ya pirecek! Oraya #irmek icin de üç yoldan baska care vok! Birinci yol: Kabir, iman ehli için, bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır. İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefahat ve dalâlet yolunda yürüyenlere de, kabir, ebedi bir hapis, bütün sevdiklerinden tecrit edici münferit bir zindan kapısı- dır. Bunlar öyle zannettiği ve iti- kadına uygun hareket etmediği icin bu muamelevi görecek, Ücüncü yol: Âhirete inanmıyan inkâr ve dalâlet ehli icin de kâbir, ebedi idamın kapısıdır, Yani hem kendisini, hem de bütün sevdikle- WU. ERİ rini idam edecek darağacı geçidi- nin kanısı... Bu bedbahtlar da, öyle bildikleri ve itikat ettikleri aynını “öreceklerdir. Bu iki yol apaçıktır; delil istemez, gözle gö- rülür, Mademki ecel gizlidir ve ölüm her vakit basımızı kesmek icin ge- lebilir, gene ile ihtiyar arasında da hisbir fark yoktur; öyleyse dâ- vaların dâvası, ebedi idam ile son- suz münferit hapis ve beka âlemine açılan bu üç kapıdan, kurtuluşa yol verenini bulmaktır. «Genelik Reh- beri» ismini verdiğimiz bu risale ile iste bu dâvayı cevaplandırma- ğa çalışacağız, Said-ül-Nurşi

Bu sayıdan diğer sayfalar: