9 Aralık 1949 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4

9 Aralık 1949 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika: 32 Nesep zincirinin halkaları u bakımdan, en fazla yayıl- mış ananeye göre, Fibrin zürri- nu Fihr arasında; birkac batın son- ra da, silsile içinde en mümtaz çeh- relerden biri olan Kuseyye'nin de toplayıcı sıfatiyle dâhil olduğu üç isimlik bir kaynak belirtir, LÜVEY NeEsep zincirinin oAdnan'dan başlıyarak 13 ncü halkası olan Lüvey, ilk zevcesinden üc çocuk sahibi oldu. Ondan sonraki zevce- lerinden de bazı çocukları dünya- ya geldiyse de nesebin ana kolu bu üç cocukta ve onlar arasında Kâ- ap'dadır. KÂAP Kir devrinde, kabilesi, haf- tada bir defi o zamanlar «Yevm-ür-Rahme» ismi o verilen günde toplanmayı âdet edinmişler- di. Bu, sonradan «Cuma» ismi veri- len gündür. Haftanın bugününe ilk defa olarak, toplanma mefhu- “mundan gelen «Cuma» ismini Kâ- ap vermiştir. Kâap'tan başlayan «Cuma» isminin ananesi, olduğu gi- bi kabul edilmis ve haftanın -isti- rahat günü olarak kalmıştır. Kâap nesep zincirinin halkala- rı icinde mühim şahsiyetlerdendir. Bir Cuma topluluğunda, sonradan bir hâdis ile de sabit olduğu gibi, Peygamberler Peygamberinin kında zuhur edeceklerini bildir- miştir, iü Kâap, muhiti içinde gayet: bü- yük bir tesir ve nüfuz sahibi ol- du. O kadar meşhur bir isim bıi- raktı ki, Araplar tarihlerini ve hatıralarını onun ölüm yılından başlayarak hesap eder: oldular, Bu tarih usulü meşhur Fil Sefe- ri meydana #elip tarihe başlangıç teşkil edinceve kadar devam etti. Kâap;, bircok evlât sahibi oldu. " En başta, mukaddes Nuru asli 4 , Cob vebülüm yaman ve mekâna sahibine ulaştırmağa memur Mür- re... Kâap oğullarından bir ikinci- si de, Büyük Sahabi ve Halife Haz- ret-i Ömer'in ceddi... MÜRRE ÜC cocuğu oldu. Basta gelen, Kilâp... KİLÂP EK genç vefat etti, Çocukla- rından, Zevd ve Zühre isimli yalnız iki tanesini biliyoruz. Zeyd'e sonradan Kusseyvye ismi ve- rilmiştir. Kilâp vefat ettiği zaman Kuseyye anne memesinden alına- mayacak kadar küçüktü. Nesebin Nur Kolunu o devam ettirecektir. KUSEYYE Z İNCİRİN Nur sahibine kadar gelen 21 halkası içinde en mü- him sahsiyetlerden biri... Babası Kilâp öldüğü zaman bebek çağında kadar beklemesini tavsiye etti. Böylece, mukaddes ayların himaye- si altında Mekkeve sirmekle her- hangi bir tehlikeyi önlemis olacak- tı. Eski bir anane gereğince o ay- larda bütün münazalar durur ve kimse kimseye tecavüz etmezdi. Hac zamanı velince Kuseyye Mek- keye doğru vola cıkan Kuzae'lerin içine katıldı, onlarla beraber Mek- keyi bovladı ve Hac âyinlerini ye- rine getirdi. Hacdan sonra arka- daşları geri dönmeğe: kalktıkları zaman, Kusevve, artık orada kalas cağını ve annesinin bulunduğu ye- re bir daha dönmeveceğini söyle- di ve kaldı. Kuseyye mukaddes nesebin bir- cok mümessili sibi fevkalâde gü- zel bir insan... Uzun boylu, iri ya- pılı, âsil tavırlı bir adam... Bu ba- kımdan yüksek bir kadınla evlen- meğe muvaffak olabildi. Kayın- olduğu için annesinden ayrılama- dı. Annesi bir müddet sonra, Hac için Mekkeve selen Kuzac'lerden birisiyle evlendi. Bunun üzerine yeni kocasının pesinden onun ka- bilesine sitmeğe mecbur oldu, oğ- lunu da beraber götürdü. İlerde Kuseyye ismini alacak olan Zeyd, annesinin veni cocuğu ve üvey ba- basının eski rcocuklarından ibaret üvey kardeşler icinde büyüdü. Kendisine, doğduğu verden uzak- laşmış olması ve izini sürüp gitmesi bakımından Kuseyye lâkabı veril- miştir. Bu kelime, bir adamın peşi sıra izini sürüp gitmek mânasına gelen bir mefhumun iştikakıdır. * Kuseyye, rölde, bağlı olduğu ka- bilenin farkına varmaksızın, ken- disini Küzae'lerden sanarak büyü- dü. Rüşd cağına erişip Kuzae'ler- den olmadığını anlayınca da hangi kabileye bağlı olduğunu öğrenmek için annesine başvurdu. Annesi kendisine bütün mazivi anlattı, ki- min oğlu olduğu ve ne gibi bir tesa- düfle oralara »eldiğini hikâye et- ti. Artık Kuseyye, hakiki yakın- larına dönmek ve Kuzae diyarını bırakmak icin arzudan arzuya ge- çedursun... Annesi, ona, Mekkeye yalnız basına siderse belki bir fe- lâkete uğraması ihtimalinden bah- sederek hic olmazsa Hac vaktine 7 Be Ae ” 4 S4 e Âh ai a EM a Özsavvul Makam EMpEAM, tasavvuf — ıstılahında, 6 'arikat yollarının durakları bakımından müridlerce kazanılan manevi dereceleri sösterir, Şu ka- dar ki, derecelerin meydana geli- şinde, sahsi calışma ve cehdin bir payı olmak lâzımdır. Meselâ «filân mürid tevekkül, yahut hamd maka- mındadır; falan zat fark veya cem makamında bulunuyor» denildiği zaman daima sahsi sayret ve cehd- lerle meydana #elen ve artık se- bat ve temkin ifade eden dereceler kastedilmiş olur. Saliklerin, kazandıkları oma- kamları iyi muhafaza etmeleri ve bir makamın bütün hükümleri ye- rine gelmeden başka bir makama zıplamak hususunda âcele gös- termemeleri lâzımdır. Bir maka- mı kemâl. haddine ulaştırmadan onun üstündeki makama terakki etmek icin aceleye düşmek gayet tehlikelidir. Zira kanaatı olma- yan harisin tevekkülü sıhhatli ip Mi MA ni me m A

Bu sayıdan diğer sayfalar: