> Tefrika: 30 Güya sonra, mevsimler boyunca onun ismi, yabancılar tarafından bütün kabileye takılmış... Fakat en kuvvetli âlimlere göre bu isim hiç- bir zaman, hiçbir ferde verilmemiş, daima bir ailenin küme ismine de- lâlet etmiştir. Bazı iddiacılara göre de, bu isim, Nadr oğulları tarafından, Kureyş isimli bir deniz canavarına izafetle alınmış... Bu canavar, öbür deniz hayvanlarından üstünmüş, onlara hükmedermiş... Nadr oğulları da, başka kabilelere nisbetle aynı üs- tünlükte bulundukları icin, bu ba- lığa benzetilmişler ve Kureyş diye isimlendirilmişler... Başka bir iddiaya göre Kureyş kelimesi, cok kâr etmek mânasina bir iştikak ifade eder; yine başka bir iştikak köküne göre de, toplan- ma, bir araya gelme mânasiyle alâ- kalıdır. Bu iddiaya taraftar olan- lar, Kureyş ismini, bütün topluluk- ları bir araya getiren Kussâ'ya bağ- lamak isterler. Daha başka bir iddiaya göre de, Kureyş, bizzat Nadr'ın lâkabından ibarettir. Her ne olursa olsun ve her ne türlü anlatılırsa anlatılsın, Kureyş, bütün Arap kabileleri arasında, asaleti, kuvveti, serveti ve şahsi- yetiyle mümtaz bir üstün soy ya- tağı olarak meydana cıkıyor. Kureyş, asiller çevresi, Allahın Kitabında methedilmiştir: «Küreyş'in rahat ve hürmete nail olması, kış ve yaz seferlerinde te- cavüzden masun yaşaması isin bu Evin Rabbine ibadet etsinler! Rab ki, onları, aclıklarında doyurdu ve korkudan emin kıldı.» (Kur'andan tefsiri ai) Nesep BÜTÜN zaman ve mekâna inen Nurun, oğuldan babaya nesep zinciri: 1— Kâinatın Nuru... bdul » l N 5 T 2 Z » ah... Abdülmuttalip. ie ab Menaf... 6 — Babası Kussâ... 4 7 — Babası Kilâp... 8 — Babası Mürre... 9 — Babası Kâap... 10 — Babası Lüvey... 11 — Babası Galip... 12 — Babası Fihr... 13 — Babası Mâlik 14 — Babası Nadr.. 15 — Babası Kinane 16 — Babası Huzeyme 17 — Babası Müdrike 18 — Babası İlyas... 19 — Babası Mudar 20 — Babası Nezar 21 — Babası Muad 22 — Babası Adnan. Böylece, Cihanların Efendisin- den başlıyarak Adnan'a kadar, her- biri kendisinden sonrakinin oğlu ve evvelkinin babası halinde tam 21 halka tesbit edivoruz. Her baba ve oğulun kapladığı zaman payını or- talama 30 yıl kabul edecek olursak, İRADE RADE, lügatte «dilemek» demek- tir. Tasavvuf ıstılahı olarak ira- de, bu yola girenlerin, Allahı dile- mekteki ilk halleri ve ilk menzil- leridir. «Mürit irade sahibidir» der- ler. «İrade, âdetin terkidir» tarzın- da bir tarif de vardır. Şöyle ki, hal- lerin bircoğunda insanlar #aflet sa- halarını doldurur ve o sahalarda rahat ve huzur ile vakit geçirerek kendilerini şehvete bırakırken, mü- rit, bu libaslardan soyunmuş ve kurtulmuştur. Bu yüzden müridin âdetler dairesinden dışarıya çıkışı, irade sıhhatine alâmet olduğu için bu hale irade ismi verilmiştir, Hakikatte irade, Allahı istemek- te kalbin şahlanmasıdır. Arapça bir ölçüyle «irade kalbin vanısı ve gön- lün sızlayışıdır ki, her korku ve zorluğu giderir» denmiştir. Cüneyd'e sormuşlar: — Müritler icin salihlerin hikâ- yelerinden ne faide hâsıl olur? 100 Adnani kolun Peygamberler Pey- gamberine kadar uzanışını, vasati 650-700 senelik bir zaman çerçe- vesi içine alabiliriz. Adnan'a bağlı olan bu nesep zin- ciri, halka halka, müsbet, riyazi ve kât'idir. Adnan'ı İbrahim Peygam- bere bağlayan kol ise, kat'iyetle İb- rahim Peygambere bağlı olduğu şuurundan başka bir bilgi unsuru» na malik değildir. Arada 30 kade- me olduğu rivayet edildiği kadar 40 babadan da bahsedenler vardır. Bazıları ise Adnan'ı, İbrahim Pey- gambere 8,9 baba silsilesi içinde bağlamaya kalkmışlardır ki, bu, apaçık bir yanlış... Eğer böyle ol- saydı, Hazreti İbrahim, Peygamber- ler Peygamberinden 950-1000 yıl evvel gelmiş olmak iktiza ederdi; yani Milâttan 4 asır evvel... O dev- re ait tarihi delâletler; ve Hazreti İbrahim ile Son Resul arasında bu- Şöyle cevap vermiş — Salihlere ait hikâyeler, Alla- hın mânevi askerlerinden bir kı- . sımdır ki, müritlerin kalbi onlarla kuvvet kazanır. Bu ifadede, Allahı dilemeye b şı gönülde doğacak irade kuvveti- ne delil vardır. Yine Cüneyd, Mürit ile murad hakkındaki suale cevap verirken: — Mürit, ilim siyasetine; murad ise Hak riayetine bağlıdır. Mürit yaya sezerek, murad da uçarak ha- reket eder.'Elbette yaya yürüyen, uçana erişemez! Buyurmuşlardır. İrade, yolun başındadır, İSTİKAMET İSTİKAMET, lügatte doğruluk mânasınadır., Tasavvuf ıstılahı olarak da su demektir: Bütün ahit- lerde, hususiyle Allaha ve Peygam- bere olan ahitlerde, yemek, içmek, giyinmek gibi din ve dünya işle- rinde esasa riayetle «Sırat-ı Müsta- kim: Doğru Yol» üzerinde kalmak... Bir âyet, Allahın rübubiyetini ikrar, vahdâniyetini tasdik ederek iman ve amellerinde ve farz işle- rinde istikamet gösteren kulların, âhirette, meleklerle kuşatılacağıni,