(3. den devam) tık İstanbuldaki evlerin harimini kemirmeğe başlayan suikastçı tesi- rin bir eşya dersi halinde «Zambak» şaheserini (!) yazar ve gizliden giz- liye piyasaya sürerken, bütün bu köksüz ve maskara mektep, roma- niyle en bayağı bir zampara ve şii- riyle en gülünç bir mukallittir. Öy- le ki, bu edebiyata, kafasını salha- nede bırakmış, zevksiz, meselesiz, dâvasız, murâkabesiz, çilesiz, ruh- suz bir Kazanova uşağı dense ha- talı olmaz. Suratında masonluğun, dönmeliğin ve devşirmeliğin par- mak izlerini taşıyan bu edebiyat, Türk cemiyetinde fuhşu körükle- yen gizli tesirlerin en parlak bir eseridir! 9 — Bu edebiyatla beraber çar- şaflar kısalmaya, başlar büzülmeğe, peçeler incelmeğe, suratlar düzgün- lenmeğe, anneler beğenilmemeğe, zevceler (kafe-şantan) lardaki ör- neklere göre hor ve kaba görülme- ğe, kadınlar kendilerini beğendir- me sihrini aramaya, kızlar cumba- lardan kaytan bıyıklı şövalyelerini gözlemeğe başlar; ve derhal içti- mai plânda, resmi ve hususi, ilk bozgunlar kaydedilir. , 10 — Birinci Dünya Harbi ve aç- lık... Tarih boyunca en kötü poli- tika, enbaşıboş memleket... Mefkü- re ve dünya görüşü adına bir ka- rikatür; ve cephedeki masum kah- ramanların, geride, ya son yorga- nını, ya iffetini satmaya mecbur karıları ve kızları!.. Birinci Dünya Harbinin doğurduğu sefalet, Yahu- dilik, masonluk ve garp emperya- lizmasi ajanlarının asırlar boyunca arayıp da bulamadıkları bir müt- tefik olmuş ve mahut zümreler nez- dinde ahlâk, birdenbire en korkunç derecede sukutlara uğramıştır. 11 — Hâdise, devlet ve hükü- p met kadrosunda «da aynen câridir. O tarihlerde İstanbula gelen Viya- nalı ve şehlâ bakışlı bir operet ar- tistine (Miloviç) banknot dolu şil- teler hediye eden ve Marmarada gezmesi için emrine «Donanma-yı Hümayun» u tahsis eden Nazırları ve parti büyüklerini unuttuk mu? 12 — Mütareke, artık doğrudan doğruya itimize giren ve bizzat iç- ten sevk ve idareye başlayan düş- man tesirlere bütün kapıların açıl- dığı devirdir, Herbiri dejenere Rus konaklarının hastalıklı şehvet sar- alarını taşıyan beyaz Ruslar, İstan- bulda açtıkları türlü türlü zevk kö- şeleriyle, masonların rüyalarında gpile göremedikleri fuhuş şehrâyin- lerini getirdiler; ve birtakım izbe muhitlerde dehşet ve haşyetle ka- buğuna çekilen Türk cemiyetinin göbek noktasına bütün zehir yu- murtalarını bırakıp gittiler. Yarı peçeli ve yarı başörtülü o zaman- ki mahdut Darülfünun kızlarının üstünde, bu hâdiselerin ne gibi te- sirler bıraktığını çok iyi bilenler- deniz! 13 — Fikir ve ruh çilesi haysi- yetine malik ilk Türk remancısı Yakup Kadri (Sodom ve Gomore)- sini, Şişlinin dönme muhitlerinde İngiliz zabitlerine sözümona Türk kızı tedarik eden esfel muhitlerin bir destanı olarak yazmadı mı? 14 — Cumhuriyet devri ise, bü- tün bu menfi ve tarihi cereyanlara karşı tam kayıtsızlık ve alâkasız- lık, üstelik kadını büsbütün açmak ve murakabesiz bırakmakla, tohu- mu kendisine ait olmıyan bu ağacı birdenbire geliştirmiş, araya İkinci Dünya Harbi girip malüm iktisadi zorluklar da üstüne binince bugün- kü manzara doğmuştur. Bugünkü mangara odur ki, İstanbula (Missu- ri) isimli bir geminin uğraması ve- ya birkaç Amerikalı nefere güya bir Amerikan hayır cemiyetinde bir çay verilmesiyle neler olduğu herkesin malümudur. 15 — Şimdi bütün bunların ne nisbette gizli mason ve köksüz Av- rupalılaşma gayreti yüzünden kö- rüklendiğine riyazi bir hüccet ola- rak masonların birkac protokolun- dan birkac madde okuyalım: Bu protokoller, (Roje Lâmbel) isimli bir Fransızın «Les protocoles des sages de Sion» adiyle Rusçadan ter- cüme ettiği ve Emekli General Sa- mi Sabit Karaman tarafından dili- mize çevrilen, aslı ve esası gizli ve mahrem bir eserdendir: Vu y 2, yo «Hürriyetle beraber hudutsuz iç- ki kullanmak hakkı da verilen, şu rakı ile sarhoş, sarapla sersem hay- vanlara bakınız! Bu milletler sert içkilerle ahmaklaşmışlardır! Genç- lkleri klâsik derslerle; ve zengin evlerinde ajanlarımız (öğretmenler, hizmetçiler, mürebbiyeler) ve her tarafta adamlarımız, eğlence yerle- rinde: de karılarımız tarafından kamçılanan sefahetlerle aptallaştı- rılmışlardır. Bu münasebetle, onla- rın istiyerek taklit ettikleri, salon kadını dediğimiz unsurlarımızı da bunlara ekliyelim!» 1 numaralı protokol - S, 77 «Hıristiyanların sanayiini öldür- mek için, ihtikârı, süsü; o her şeyi kemiren süsü inkişaf ettireceğiz!» 6 numaralı protokol - S, 99 «Avama da aşağı yukarı aynı si- yasi istikameti göstereceğiz! Mülâ- haza yoliyle bir neticeye varabil- melerine meydan vermemek için onları eğlenceler, zevkler, sefahet- ler, oyunlar, umumhanelerle oyalı- yacağız!» 13 numaralı protokol - S. 105 «İlerlemiş gecinen memleketler- de, çılgın, kirli, iğrene bir edebiyat yarattık. İktidar mevkiine geldik- ten sonra da bu edebiyatı bir müd- det daha yaşatacağız!» 14 numaralı vrotokol - S. 107 «Çığırından çıkarmış bulunduğu- muz bugünkü cemiyetlerin ortasın- da, varlıkların sürükliyen hükü- metlerin yerini tutacak olan hü- kümdarımız..» 23 numaralı vrotokol - S. 129 16 — Ey Türk uyan! Arada bir uyandırılmak bahanesiyle büsbü- tün yatırıldığın asırlık uykudan kalk! Avrupalılaşmak, medenileş- mek, muasırlaşmak gibi, sana, bu gayenin hakikat ve hâkimiyetini değil de, yalanını ve mahkümiyeti- ni aşılayan bütün dolandırıcı ter- tiplerin bayıltıcı gazlarından silkin! Irzını, ruhunu, şahsiyetini ve mu- kaddesatını yutmak istiyen tarihi cereyan ve tesirlerin kaynağını ve kahramanlarını iyice tanı, tedbirle- rini ona göre al ve kurtul! Biricik dostun biziz! DEDEKTİF X BİR