Tarihin bir mislini tanımadığı ifşanın sadece haber kısmı! DEDEKTİF X BİR D ÂVAMIZIN fikri temelini be- lirten başlangıç kısmını geçen sayımızda gördünüz. Şimdi sıra tamamiyle müşahhas hâdiselere, vâkıalara, kaskatı maddeye, apay- dınlık vesikaya dayanan kısma geldi: | 1 — Milli müdafaa hareketinde, operet askeri düşman ordusunu de- nize döktükten sonra, prensip ba- kımından tasfiyesi kararlaştırılm bulunan Türkiyenin, büyük İtilâ Devletleri tarafindan hiçbir maddi tazyik görmeden istiklâlini tasdik ettirmeğe muvaffak olması, selim aklın tabii görebileceği bir iş de- ğildir. 2 — Her biri Garp familya züm- resinden bulunduğu ve orduları pe- rişan edilemediği halde Almanya ve Avusturya imparatorluklarının uğratıldıkları âkıbet hesaba katıla- cak olursa, bir operet ordusunu de- nize dökmekle Türkiyenin, bütün bunlardan daha iltimaslı vaziyete geçmesi, hiçbir suretle izah edile- mez. 3 — Türkiyeye, Birinci Dünya Harbi bozgunundan itibaren tatbik edilmeğe başlanan şartlarla Lozan konferansında tatbik olunan son şart arasındaki mesafe, sadece Ana- dolu zaferinin temin edebileceği bir iş olmadığına göre, mutlaka Garp âlemine, kendi elimizle, kon- ferans kulislerinde gizli olarak bü- yük bir ıvaz verilmiş olmalıdır. 4 — Henüz hiçbir şey bilmeksi- zin, hâdiselerin seyrindeki mantık silsilesine göre şüphelerin en büyü- ğü karşısında bulunulur, Evet, on- a ne verdik ki, bize istiklâlimizi hemencecik verdiler, bizi kendi ha- limize başıboş bıraktılar? — Suri istiklâlimizi elde ede- bilmek için, onlara, bir milletin hayatında dünyalara bedel bir kiy- met feda ettiğimiz aşikârdır. Aca- ba bu kiymet nedir? 6 — BU KIYMET, TÜRK CEMİ- 9 | YETİNİN BÜTÜN DİNİ VARLI- ĞI, MUKADDESAT ALÂKASI, MÂNEVİ MÜESSESELERİ, RUHİ TEMELİ, TEK KELİMEYLE TOP- YEKÜN MÂNEVİ HAYATIDIR. 7 — Yani, Garp dünyası bize, bü- tün bunları feda etmek, mânevi ha- yatımızı çiğnetmek pahasına mad- di hayatımızı bağışlamıştır. 8 — Bugüne kadar, ehramlar bü- yüklüğünde bir külçenin kum al- tında kalması gibi gizlenen bu hâ- dise, Türk tarihinin, şeksiz ve şüp- hesiz, en büyük olayıdır. 9 — Hâdisede en büyük müessir, her zaman ve mekânda olduğu gibi, Yahudi parmağıdır. 10 — Birinci Cihan Harbinde, Yahudiliğin, A, B, C, D halinde tam dört tane dâvası vardı: A) Bilhassa dini ve askeri ma- hiyetiyle Rus Çarlık manzumesinin ortadan kalkması... B) Alman militarizmasının ve askeri kudretinin ortadan kalkma- gi C) Avusturya İmparatorluğunda tecessüm eden katolik birliği mef- küresinin ortadan kalkması... D) İslâmiyet tehlikesinin, müs- takil İslâm devletleri bünyesinin ve İslâmi temsil ifadesinin ortadan kalkması... 11 — Nitekim Birinci Cihan Harbi sonunda, Garp demokrasya âleminin perde gerisi «görünmez insan» heyulâsı olan Yahudilik, bu dört gayesinden dördünü birden is- tihsal edivermiştir. Şu kadar ki, harb biter bitmez ilk üç gaye der- hal istihsal edildiği halde, sonun- cusu, yani yegâne müstakil İslâm cemiyetinin bütün dini bağlarından koparılması gayesi, birdenbire dev- şirilememiştir. Bunun için biraz beklemek, bazı zuhuratı kollamak ve bazı cereyanları netice bakımın- dan zıt gayeye doğru kanalize et- mek, Türk birliği içindeki zümrevi temayülleri zamanında ve mekâ- nında ustaca istismar etmek lâzım- gelmiştir. 12 — İşte bu gayet kurnaz istis- mardır ki, Garp âleminin hâkimi Yahudilik teşekküllerine, Türk is- tiklâl hareketini başından sonuna kadar dikkatle takip ettirmiştir. Yahudilik, Türk istiklâl hareketini en ince bir müşahede zekâsiyle tah- lil süzgecinden geçirmiş, bu hare- keti idare edenlerin şahsi temayül- leri ve fikri kaynaklariyle, temsil ettikleri milli dâva arasında ne ol- dukları, ne yapmak istedikleri ve ne yapabilecekleri bakımından her türlü muayene ve muhasebeyi ye- rine getirmiştir. . 13 — Hâdise şöyle başlamıştır: Lozan konferansı başında İtilâf Devletlerinden İtalya, Türkiyeyi müstemlekeleştirme Oo dâvasından, İngilterenin arslan payını alıp Ak- denizde müthiş bir avantaja geç- memesi ve böylece İtalyanın duru- munu sarsacak bir muvazenesizlik doğmaması için vazgeçmiş, aynı tavrı İngiltereden de beklediğini ima eden bir tavır takınmış ve iş- gal altında tuttuğu yerleri tahliye, etmiştir. İtalyayı bu salim politi- kaya sevkeden âmiller arasınd bazı İttihat ve Terakki paşalarının da telkinleri rol oynamıştır. 14 — Biraz sonra, Fransa da, sırf İngiltereyi hudutsuz bir avantaja kondurmamak için İtalyanın fikir ve temayülüne iştirak eder gibi ol- muştur. Bu hava doğar doğmaz, üç büyük İtilâf Devleti unsuru arasın- da en kuvvetlisi olan İngiltere yal- nız kalmış ve hiçbir tazyika kapıl- mamaktaki ısrarında devam etmiş- tir, 15 — Hâdiselerin, namütenahi ince bir kader cilvesiyle, düşman- larımızı birbirinden ayırdığı ve bi- ze havat hakkını bağışlamak isti- dadını va'dettiği bu andadır ki, müthiş, kelimenin tam mânasiyle müthiş bir adam birdenbire sahne- ye çıktı, 16 — Bu adam, o zaman İstanbul Hahambaşısı (şimdi Mısır Haham- başısı) meşhur Hayim Naum... (Devamı S. 16 da) 3