B. Sinan Üstal, Misis — Necip Fazıl, subaylığında, emrinde çalış - mış erinin alâka ve muhabbetinden en derin zevki duymuş ve onu fi - kir ve dâva ordusunda da görmek- le bahtiyar olmuştur. Sevgiler. , B. Ali Haydar, Düzce — Başı secdeye değmeyen bir adamın, küf- rüne ve islâmlığa zıt itikat taşıdığı- na dair elde kat'i deliller yoksa, namazi kılınır ve hakkinda Allah - tan mağfiret dilenir. Cemaatin «iyi biliriz» şehadeti ise, islâmi bir şi- ardır ve ölü hakkında bir nevi iyi temenni mahiyetindedir. İtikat dışı kötülüğünü bildiği bir insanın ce- nazesinde ise, elbette ki, bir mümin hazır bulunmaz. Saygılar. B. Fazıl Güvey, Tavşanlı — Şii- riniz, bazı mısralarile, bilhassa tak- dir duygumuzu çekti. Mektubunuz da, cercevelediği ince ve soylu nok- talar bâkımından,:tamamile biz- den... Yeni şeklimizde daha geniş sahife ve sütunlara malik olacağı- mız icin böyle şiirleri neşredebile- ceğiz. En derin merbutiyet hisleri- le. H. T, Maraş — Necip Fazıl diyor ki: «Hemşehrime haber ver; mek - tubundan fevkalâde mütehassis ol- dum. Bir Maraşlıda fazilet ve ulvi- yet görüyorsa, bu, bizzat kendisi - nin fazilet ve ulviyet sahibi bir Ma- raşlı'olmasından doğuyor. Amcaza- delerime teessüfün yeri yoktur. Onlar, vazifelerini fazlasile yaptı - lar, asıl ben kendilerine karşı mah- cup ve minnettarım... Esasen her Maraşlıyı başka bir amcazadem sa- yarım. İnşallah, Cemiyetin kurucu- larından birile yakında Maraşta 0- lacağım. Hareketimi telgrafla bil- direceğim. Gayet olgun ve gerçek anlayışlarınızdan dolayı hem: saa - det duyuyor, hem de iftihar ediyo- rum. Ebedi sevpi ve bağlılık hisle- rimi takdim ederim.» Köşeniz: GASP Annelerin Serdiği Yataklar Çırpınan yavru kuşun döktüğü tüyden yumuşak, Kıyılardan süzülen ince köpükler gibi ak... Acı göz yaşları ıslatsa da yastıkların, Bu yataklar avutur bağrına bastıklarını. Isıtır kış günü yorganları her anne eli, Bunlar andırmada yaz günleri bir başka yeli. Anne «Yavrum!» dese yaşlar birikir gözlerine, Anne evlâda serer kalbini yorgan yerine. Memleket toprağı gurbet yatağından yumuşak; Annelerden çok uzaklarda ne mümkün uyumak! 4 Abdullah ÖZTEMİZ Nura Doğru Gözlerimde has ışık, sinirlerim. gerilmiş; Varacağımdan emin, giderim nura doğru. Yolumun üzerine gül ve diken serilmiş, Kalbimde büyük yemin, giderim nura doğru... Gözlerimde parlıyan, mutlu günün; sevinci, Yağmur olup üstüme yer yer yağmakta inci, Kafamda yaşamakta insanların en dinci, * Rağmına bu âlemin, giderim nura doğru!.. Türkân ALTUNCUOĞLU DAVA NIZ DAVAMIZ AĞALAR Harran ovasını paylaşmış, her biri on, on beş köye. sahip ağalar var!, Bunun böyle olduğunu bilme- yen nice şehirliler bulunduğu gi - bi... Bu ağalar, toprak kendilerinin ve emek köylünün, emirlerindeki çiftçiyi güya ortak diye çalıştırır - lar... Fakat hangi ortaklık pazarı- dır? Paryaları kendilerine borçlan- dırarak besler ve giyindirirler; har- manlar kalkınca da zavallı ortak- larına şu sözü. söylerler: — Hâlâ borçlusun! Gelecek. se- ne düşünürüz!. Çiftçi, borcunun kaç lira olduğu- nu, burun ne kadarının ödendiğini ve ne kadar kaldığını bilmediği gibi, harmanından da ne kazandığı- nı bilmez. Harran ovasının ağaları, hükü - met içinde yaman bir hükümet kurmuşlardır. Her türlü zorbalık teşkilâtile beraber hususi hapisha- neleri ve zindanları bile vardır. İ- şin garibi, hükümet de her biri ko- yun başları gibi sayılan köylülerin oylarını ceplerinde taşımaları ba- kımından bu ağaları tutar. İşte Harran ovası, işte C. H. P. ve işte Anadolu! , Salih Özcan — Urfa | 15