a A Sanık, Ayağa Kalkınız! Celâl Bayar! Fuat Arnanın bu isnadına cevap veri UNDAN üçyıl evvel Ak- pa çakoca kaymakamı iken, umumi seçimler arifesinde İnönönün gizli bir tamimile C. H, P. nin kazandırılması icin, her ne pa- hasına olursa olsun, elden ne gelirse yapılması emrine baş kes- mediğinden istifa eden vebD.P. saflarında yer aldıktan - sonra bu partinin de icyüzünü görüp ayrılan Fuat Arna... İşte, kısa bir müddet içinde kaldığı D. P. nin en mah- rem noktalarını görebilmiş olan bu haksever vatandaştan dinle- diklerimizle Celâl Bayara hitap ediyoruz: Siz, Celâl Bayar... Siz, D. P. ilk Büyük Kongresinde, toplan- tıya istediğiniz havayı verebil- mek maksadile, . kendinizden ve hizbinizden olan birini kongre başkanlığına (getirebilmek için bazı tertiplere başvurduğunuz hal- de muvaffak olamamışsınız. Mer- hum Kenan Öner, ittifaka ya- kın bir ekseriyetle Başkan seçil-# miş... Bilâhare komisyonlar teş- kiline geçilmiş ve tüzük - prog- ram komisyonu bu arada işe baş- lamış... Fuat Arna da bu ko- misyona âza secilmiş... D. P. mer- kezinde günlerce çalışan bu ko- misyon, milletvekili namzetleri- nin parti umumi teşkilâtı tara- fından gsösterilmesi için hazırla- dığı teklifi kongreye sunmuş... 900 küsur deleseler heyeti, bu tek- lifi alkışlarla kabul etmek tema- yülünü gösterirken, siz, arka ar- kaya iki kere kürsüye çıkarak mebus namzetlerinin Genel İdare Kurulunca tesbit edilmesi için OUA AAA AAA YAAA verliklb diye bağırdılar. Hüseyin Avniler, Kara Vasıflar, Salâhad- dinler, bir milletin namusunu, bir milletin ruhunu temsil ediyorlardı. Kara Vasıf, idam sehpasının önün- de hesap verirken, arkadaşlarının (Hüseyin Avni ile Salâhaddinin) kendisi hakkında verdiği hesap ve şehadetin. aynen kendi. ifadesi: gibi kabul edilmesini istiyordu. Bunların. ücü de öldü. Salâhad- din sonuncuları oldu. Bu kahraman alay, gecit resmini bitirdi. Lâkin bi- ze bir tarih, bir mukaddesat tarihi- nin dile gelmiş kalbini bıraktı, Biz karar istihsaline çalışmışsınız... Murahhasların şiddetli itirazlarile kürsüden indirilen siz, kürsüye üçüncü defa cıkarak, bu madde- nin çok mühim olduğunu, komis- yon tarafından bir kere daha göz- den gecirilmesi gerektiğini israr- la müdafaa etmişsiniz... O sırada bir elcabukluğu oluvermiş: Tam o anda Kongrede başkan vekilliği mevkiinde bulunan yakin ada- mınız Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, teklifinizi, sanki kabul edilmiş gibi göstererek hemen komisyona ha- vale edivermiş... On dakika sonra N B Fy N Kongre binasının . üstündeki boş bir salonda toplanan tüzük - prog” ram komisyonuna, siz de, Refik Şevket İnce ile beraber iştirak ederek, hicbir hak ve selâhiye- tiniz olmadığı halde vaziyete müdahale etmiş, kimseye söz ver- memiş ve Kongreye kabul ettire- 'mediklerinizi bu defa komisyona kabul ettirmek için uğraşmış, dur- 'muşsunuz. Nihayet Fuat Arna komisyon Oo başkanına, o hariçten hiçbir müdahaleye müsaade olun- mamasını ihtar edince de, siz, muhterem . Umumi Başkan, salo- nu terketmi$siniz. Sizden sonra ME ZN istiyoruz. Büyük ol- mak, «İstikbalimizin bekcileri ve muazzâm bir tarihin. çocuklarıyız!» diye haykırabilmek için bunlar gi- bi örnek istiyoruz! Eğer yakın ta- rihimizin bu en şerefli örneklerini iyi tanıyamazsak, iyi bilmeliyiz ki ruhumuzun, mefküremizin ve kur- orada kalmakta devam eden Re- fik Şevket İnce ise ancak komis- yon azasının pek acı ihtar ve istis- kali karşısında toplantıyı terkede- bilmiş... Tüzük - program komis- yonu yine ilk görüşünde sabit kalarak, mahut maddeyi - içtima halinde bulunan Kongrenin tas- vibine takdim etmiş... Delegeler, alkışlarla, mebus namzetlerinden 9625 nin Genel İdare Kurulunca, geriye kalan “675 nin ise umumi teşkilât tarafından gizli oyla tes- bit edilmesini hemen hemen it- tifak belirtici bir tarzda kabul etmiş... Buna rağmen, Kongre dağılır dağılmaz yeniden çıkarı- lan tüzüğün bu mevzua dair mad- desini, siz, öbür kurucu arkadaş- larınızla beraber baştanbaşa tah- rif etmiş; milletvekili namzetle- rinin tesbiti işini müphem bir ifadeyle tamamen Genel İdare Kuruluna bağlanmışsınız. Vaziyet son tüzüğe kadar böyle devam et- MİŞ. 900 delege ve bütün Türk mik leti huzurunda kabul edilen en nazik bir maddeyi böylece el- çabukluğuna getiren siz, bu ha- reketinizle, Demokrasya dâvasın- da bütün samimiyet derecenizi ifşa edici gara tecelliye karşı ne buyurursunu:; Siz ne a emi ümitleri- ni sizin şahsınıza (o bağlamadığı halde vasıtanızla Demokrasyayı hâkim mevkie getirmek, sonra da sizi tasfiye etmek rüyasını bes- leyen iyi Mer, ve zavallı D. P. liler ne buyuru e MÜFTÜOĞLU tuluşumuzun istikbali tehlikededir. İnkılâp, büyük adımları değil, bü- yük ruhları takip etmekle elde edilir; istiklâl ise, mukad ta inanmış, Allaha inanmış, birbirleri- ne inanmış insanların, maziden bi- ze uzanıp bizim varlığımıza girerek ruhumuzu kucaklayışlariyle yaşar. GA Kurtuluş dâvamızın en ince düğüm MARES e olan Milli Mü- cadele tarihine ait içyüzler, merhum Sal Köseoğlunun, ölümünden sonra neşredilmek üzere kaleme aldığı hâtıralardadır. mıza takdi a ik İNÜTODMMME ANKARA Bunların en canlı kısımlarını temin ve ak yakında okuyucuları» tmeğe ışacağız. Bir devir açacak hât Gİ, ea