H AFTANIN İÇİNDEN Moskova Ziyareti ve Sonrası Türkiye ile Rusya arasındaki münasebetlerde yeni bir devir açılmış bulunuyor. Bu devrin resmi adı "Atatürk ve Lenin tarafından kurulmuş olan türk-rus dostluğuna dönüş'tür. İsim, yeni münasebetlerin mânasını ve ma- hiyetini tam bir gerçekçilikle anlatmaktadır. Leninin, türklerin Milli Mücadelesine büyük bir önem verdiği ve onu dikkatle takip ettiği hiç kimsenin meçhulü değildir. Bolşevik İhtilâlinsin yaratıcısının Kremlindeki, bugün müze halinde muhafaza edilen çalışma odasında bir duvarı Türkiye haritasının kaplaması bunun delille- rinden biridir. Lenin, hiç şüphe yok, yaratılmakta olan yeni Türkiyenin dünyadaki ikinci komünist ülke olması- nı hararetle arzulamıştır. Buna çok çalıştığı da, bilin- mektedir. Milli Mücadelemizde Sovyetlerin bize yaptığı büyük maddi ve manevi yardım, bir köşesinden, bu hedefi gözetmiştir, Ama Mustafa Kemal yeni Türkiyeyi bir sovyet cumhuriyeti değil, bir batılı cumhuriyet olarak kurmuştur. Bu, iki komşu memleketin birbiriyle dost kalmasına mani teşkil etmemiştir. Gerek Atatürk, gerek Lenin Tür- kiye ve Rusyanın rejimleri değişik de olsa aralarında iyi açık ve samimi komşuluk münasebeti devam ettirme- lerinde iki taraf için fayda görmüşlerdir. İkinci Dünya Harbinin arefesine kadar bu münasebetler, beş aşağı beş yukarı o manzarayı taşımıştır. Bugün, İkinci Dünya Har- binden çeyrek asır sonra Türkiye ile Rusya tekrar bu, "Atatürk ile Lenin tarafından kurulmuş olan türk-rus dostluğu"na dönmektedirler, Moskova ziyareti bütün ruhu itibariyle böyle bir ha- va taşımıştır. Ruslar heyetimizle yaptıktan ilk görüşme- de, Türkiyenin durumuna, bir takım batılı aklıevvel ga- zeteci ve tefsircilerin, hatta siyaset adamlarının aksine gayet doğru bir teşhis koymuşlardır: Türklerin Batıya, daha doğrusu amerikanlara şantaj yapmak için Mosko- vaya gelmediklerini anlamışlardır. Bu onları hemen, an- layışlı olmaya itmiştir. Moskovada yetkili, yetkisiz hiç bir rus bizim NATO ittifakımızı. NATO üslerini bir tar- tışma, hatta bir görüşme konusu yapmamıştır. Bu çok akıllı bir davranış olmuştur. Zira ruslar böyle bir yolu denemiş olsalardı türk-rus görüşmeleri başlamadan bit- miş, olacaktı Halbuki ruslar bu konuda şöyle, konuşmuş- lardır : "Bizim NATO ve üsler konusundaki görüşümüz herkesin malümudur Biz Türkiyenin NATO üyesi olma- masını ve topraklarında yabancı üs bulundurmamasını elbette ki tercih ederdik. Ama bunlar, nihayet Türkiye- nin kendi işidir. Her halde bu türk-rus dostluğuna ve türk-rus münasebetlerinin geliştirilmesine bir mani de- ğildir". Bu hava, Moskova ziyaretinin bir olumlu netice ver- miş olmasının başlıca sebebidir Bunda, Erkinin başkan- lığındaki heyetimizin Türkiyenin durumunu baştan, tam bir açık kalplilik ve samimiyette, olduğu gibi söylemeye muvaffak olmasının rolü büyüktür. Moskova görüşmeleri, ruslar bu doğru teşhisi koyduktan sonra gerçekten ılık bir havava bürünmüştür Moskovada bir "rus yardımı" meselesi (o görüşülme- miştir. Zira. gene aklıevvel batılı gazeteci ve tefsircile- rin. hatta siyaset adamlarının sandıklarının aksine, or- AKİS, 13 KASIM 1964 daima . Metin TOKER tada böyle bir mesele yoktur. Mesele, Türkiye ile Rusya arasındaki ticaretin hacmin| arttırmaktır. Mevcut tica- ret andlaşması bize her yıl üç milyon doların üstünde bir sovyet kredisi tanımaktadır Bu kredi bizim tarafımızdan bir türlü kullanılamamaktadır. Üç milyon dolarlık kredi kullanılamazken yeni kredilerden bahsedilmesi elbette ki bahis konusu olamazdı. Ruslar hep, bu kredinin bizim iyi niyetimiz olmadığı için kullanılmadığı zehabına sahip olmuşlardır. Mosko- vada heyetimiz o noktayı da acık açık (anlatmıştır. Türk piyasası rus piyasasını tanımamaktadır. o Bundan dolayı Rusyadan ne alacağını, ne alabileceğini (o bilme- mektedir. Eğer ticaret mübadelesinin hacminin arttırıl- ması isteniliyorsa gayret ruslara düşmektedir. Kendileri- ni bizim piyasamıza tanıtmaları mecburiyeti vardır. Kar- şılıklı heyetler gönderilmelidir. Karşılıklı piyasalar üze- rinde çalışılmalıdır. Ruslar, ticareti güçleştiren âdetleri- ni bırakarak ihalelere girmelidirler. Bunları türk heyeti o kadar samimi bir tarzda ve öyle deliller göstererek an- latmıştır ki rusların zihinlerindeki sis dağılmıştır, Mos- kovada ruslar, türklerin de kendileriyle iyi sıkı, karşılık, lı saygı esasına dayanan bir dostluk kurmak niyetinde olduklarından emin olmuşlardır. Sovyetler Birliğinin Kıbrıs konusunda yeni bir vazi- yet almayı kabul etmesi bunun neticesidir ve rusların bir başka iyi niye gösterisidir. Eğer ortak bildiride iki tara- fin Kıbrıs için en hayırlı statünün bir federasyon olduğu hususunda mutabakata vardıkları açıkça söylenmemişse bunun sebebi rusların, resmi politika olarak "başka mem- leketlerin idare şekillerine dışardan karışılmaması" pren- sibini kendilerine bayrak yapmalarıdır, Türkler bu nok- tada anlayış göstermişlerdir. Ama ortak bildiride, ismin- den başka Federasyonun her şeyi vardır. Amerika ve İngiltereden sonra Sovyetler Birliği de milletlerarası hayatın temelini andlaşmaların teşkil et- tiği ve bunların tek taraflı olarak yırtılıp atılamayacağı gerçeğini kabul ve ilân etmektedir Sovyetler Birliği bir Kıbrıs milleti tanımamaktadır. Kıbrısta iki milli cemaat vardır ve bunlar kanuni haklara sahiptirler Bu haklara riayet edilmek suretiyle Kibrisin toprak bütünlüğüne sa- hip, bağımsız bir devlet olarak herkesten saygı görmesi lâzımdır. Bu, Enosis kapısının kapanması demektir. Rus- lar şimdiye kadar hep. "bağımsızlık" ve "toprak bütün- lüğü" tâbirlerinin yanına akılları karıştıran ve ramlar tarafından istismar edilen bir üçüncü tâbir eklemişler- dir: "Hükümranlık". Ortak bildiride, bu sefer, böyle bir tâbir yoktur Kıbrıs Cumhuriyetinin hükümranlığı konu- sunda elbette ki bir şüphe mevcut değildir. Ama bu hü- kümranlık mevcut ve meri andlaşmaların çerçevesi için- dedir Karşılıklı iyi niyet ve Moskovada gösterilen anlayış türk-rus münasebetlerinde bir yeni devrenin açılmasını sağlamıştır. İyi niyet ve anlayış önümüze çıkacak hadi- selerde aynı kalırsa bu münasebetler gittikçe ılınarak de. vam edecektir, Rusya ile Türkiye gibi iki komşu arasında Atatürk ve Lenin tarafından kurulmuş olan dostluk tar- zında bir dostluğun varlığı ise dünya barışı için şüphesiz bir kazançtır.