Kortejin önünde Garnizon Komutanı, Cumhurbaş- kanlığı Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü, Muhafız Alayı Komutanı, (o Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürü sıralanmışlardı. İki subayın ta- şıdığı, kırmızı-beyaz karanfillerden örülü çelengin ar- kasında ise Senato Başkanı Enver Aka, Millet Meclisi Başkanı Fuat Sirmen, Başbakan İsmet İnönü ve Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay ilerliyorlardı. £ Bunları Başbakan Yardımcısı Kemal Satır, Bakanlar, kuvvet Ko- mutanları ve diğer askeri, mülki erkân takip ediyorlardı. Saat 8,45'te Aslanla Yolun sonuna oulaşan kortej, daha sonra, güneşte kılıçları parıldıyan genç subayların arasından Mozoleye yöneldi. Orada, Senato Başkanı En- ver Akanın çelenk koymasından sonra, saat tam 9,05'te Anıt Kabir sırtlarında ince bir "ti" yankılar yaptı. Bu- nun ardından da Cumhurbaşkanlığı Bandosu ( İstiklâl Marşını çaldı. Saygı duruşundan sonra özel deftere Enver Aka şu satırları yazdı: "Ölümsüz Atam, Milli hakimiyet için gösterdiğin ışıklı yolda ilerliyen büyük Türk Milleti, bugün seni şükranla, minnetle anıyor. Fâni varlığının bizi terkettiği günün hazin hatırası önünde bir kere daha saygı ile eğiliyoruz." Atatürkün mânevi huzurunda yapılan saygı duruşun- dan sonra kortej, aynı düzen içinde devrim şehitlerinin kabrine geçti ve Enver Aka buraya da bir çelenk bıraktı. Anıt Kabir o gün güneş batıncaya kadar başkentlilerin ziyaretine açık bırakıldı. Ayrıca, saat ll'de Ankarada bu- lunan elçilikler adına, kordiplomatik duayeni Sovyet Bü- yük Elçisi Rijof ve saat 11,30'da da Amerikan Yardım Kurulu adına Jusmat Başkam Tümgeneral Curtis J, Her rick, Anıt Kabiri ziyaret ederek birer çelenk koydular. " Ayrıca Başkentin bütün okullarında ve Ulus Sinema- sı ile Büyük Sinemada, Hukuk Fakültesinde anma tören- lerl düzenlendi. Zafer Anıtının önünde bir kız ve bir er- kek Üniversite öğrencisi nöbet tuttular. Ziyaretler — NATO Genel Sekreteri Manlio Brossio 5-8 Kasım tarihleri arasında memleketimizi ziyaret et- ti. Bu, uzun boylu ve sempatik İtalyan diplomatının Tür- kiyeye ilk gelişidir. Daha önceden tesbit edilmiş olmak- la beraber, Brossio'nun gelişi Türkiye için ilgi çekici dış politika faaliyetlerine tesadüf etti ve bu yüzden oldukça önem kazandı. AKİS, 73 KASIM 1964 Brossio 5 Kasım Perşembe gecesi Esenboğaya indiğin de, Türk Dışişleri Bakam Feridun Cemal Erkin türk-rus görüşmeleri için Moskovada bulunuyordu. Kıbrıs mesele- si ise Birleşmiş Milletlere giden yolun durgunluk devre- sinde idi. Yeni Genel Sekreter Ankarada, NATO'yu çok yakından ilgilendiren bu iki konu üzerinde faydalı temas ve çakışmalar yapmak imkânım sağladı. Gerçi Brossio, basına beyanlarında, NATO'nun (Kıbrıs meselesi için "takipçilik"ten başka bir şey yapamıyacağını, türk-rus görüşmeleri ve yakınlaşmasının ise diğer NATO devlet- lerinin çoktanberi yürüttükleri tipten ve normal karşılan - ması gereken bir hareket olduğunu sık sık tekrarladı ama, türk hükümeti ile yaptığı temaslarda, hükümleri bu de- recede önceden verilmiş ve kesin değildi. Brossio sorular sordu, sorulara cevap verdi ve Esenboğadan ayrılırken kendini, bu konularda, geldiğinden çok daha bilgili his- setti. Genel Sekreter, Ankarada yaptığı temaslardan ÇOK memnun kaldığını her fırsatta belirtmekten de kendini alamadı. Samimi bir sohbet sırasında: '— Politika feylesofunu tanımaktan çok memnunum!” diye konuşurken, İsmet İnönüden bahsediyordu. Skandallar Haftanın başında Sah günü, Celâl Se- rin ile Tülin İmrağ sade bir törenle evlendiler. Düğün töreni Adana Cezaevinde yapıldı. Tülin İmrağı aldatarak iğfal ettiği için cezaevinde bulunan Çukobirlik Mihman- dar Fabrikası Müdürü Celal Serin için bu izdivaç çok me- sut, bir sonuç yarattı: hürriyet! Bu izdivaç, hakkında gıyabi tevkif müzekkeresi ke- silmiş olan ve iğfal olayına ev sahipliği ederek karışmış bulunan AP'li Belediye Başkanı, Ali Sepici için de aynı derecede mutlu oldu. o da böylece tevkiften kurtuldu. Celal Serinin, iğfal ettiği kızla evlenebilmek için ayrıldığı karısı Suna Serin de - nedense! - mutlu görünmekte ve gazetecilere film çevireceğini söylemektedir. o Zaten bu olay çeşitli tarafları ile bir türk filmi kadar karışık ve eğlencelidir. Ancak aynı olay bir başka tarafı ile de acı ve düşündürücüdür. O da, Türkiyede suçluların, kanunun fiilleri için gösterdiği cezaya mali güçleri oranında yakın veya uzak olmalarıdır. Bu durum, adalet kavramım Ze- deleyecek niteliktedir. Eğer söylenti ve gazete haberleri doğruysa, para ile alman raporlar, ikna edilen kız babaları, eski karılar, açılan cezaevi kapılan 1964 Türkiyesi için güzel şeyler değildir.