YURTTA OLUP BİTENLER. güçlüklerin obertaraf (o edilebileceğidir ve bu onun bir umumi prensibidir. Şimdi, türk-rus münasebetlerinde atılan bir life adımdır. Bunun vereceği meyvalar dallarda ilerde belirecektir. Tahliyeler Yuvaya dönüş Kayseri "38 AK 114" plâkalı taksi benzin almak, için pompanın önü ne yaklaşıp durduğunda saatler 7.10'u gösteriyordu. Taksi, tozdan topraktan; asıl rengini kaybetmişti. Arka koltuk ta ve pencere kenarında geniş fötr şapkası gözlüklerine kadar, inmiş, ka- lın paltosuna sarınmış Celâl Bayar o- turuyordu. Yorgun ve uykusuz bir ha li vardı. Yanına Kayseri Devlet Has- tahanesi Dahiliye. Mütehassısı Musta- fa Özbahar, onun yanma da Bayarın kızı Nilüfer Gürsoy oturmuşlardı. Şo för mahallinde ise avukatı Yılmaz Şa tinalp yer almıştı. Taksi, benzin alma iş'ni çarçabuk hallettikten sonra yi- ne geldiği gibi hızla yola düştü vs Anadolu asfaltından Suadiye yoluna saptı. Bayar Kayseri Devlet Hastahanesi doktorlarının verdiği raporlar üzerine müebbet hapis cezasından muvakka- ten tehirle çıkmış ve haftanın başın- daki Pazar gecesi saat 21.50'de kendi- sini karşılayıp cezaevinden alan Kızı, avukatı ve devlet hastahnesinden mü tehassıs bir doktor refakatinde bir tak siyle vakit geçirmeden İstanbula ha- reket etmişti. Bayarın sağlık duru- munda "kocamak ve yaşlılık" halleri kesinlikle tesbit edilmişti. Bu durum ise, hayatı için tehlike arzediyordu. “30 AK 114" plâkalı ye Suadi- yede Hazırcevap sokaktaki 10 sayın Ahmet Gürsoya ait evin ” kapısında durduğunda saat 8.40'dı. Arabadan ön ce avukat Şahinalp indi ve koşarak arka kapıyı açtı. O arada Gürsoy ile Bayarın torunu küçük Bilge Gürsoy da evin kapışma çıkmışlardı. e Bilge Gürsoy çığlık çığlığa a edesine koştu, kollarına atıldı. Yorgun ve uzun ka- ra yolculuğunun sarstığı Bayar, dama dı ile doktorunun kollarında ağır ağır evden içeri girdi. Bayarın geleceğinden haberli gaze teriler, ardı sıra eve doluştular, Ba- yarla birlikte salona alındılar. Nilüfer bir pantalon vardı, Yarım yuvarlak bir koltuğa oturdu, küçük torunları Bil- 12 Bayar uyuyor Eskiden milleti ge, Fehime ve Emineyi Kucağına çek- ti; Foto muhabirleri bu arada boş dur- muyorlar, o sürekli olarak flâşlarını patlatıyorlardı. Bayar gözlerini önce onlara, sonra ne diyecek diye bekleyen muhabirlere çevirdi: "—Kendinize bir artist buldunuz, bol bol resim çekin bakalım.." dedi. Bütün söyledikleri bu kadarla kal- dı. Gazetecilerin daha fazla sıkıştırma maları için işe kızı Nilüfer Gürsoy ka- rıştı ve babasının tehir edilen cezası- nın altı aylık süresini kendi evlerinde kızı. damadı vs torunlarıyla bir ara- da oturarak geçireceğini açıkladı. Bayar, cezaevinde iken bir kalp kri uyuturdu! zi geçirmiş ve güçlükle atlatmıştı. Bu yüzden daha fazla yorulması doğru değildi. Bunun yanısıra, hiç durmak- sızın, oniki saate yakın bir otomobil yolculuğu yapmıştı. Bayan konuşturup ağzından lâf alacaklarını sanan gaze- teciler, Bayan Gürsoyun ikazı karşı- sında biraz da hayâl kırıklığına uğ- ramış olarak evi terkettiler. Kapı önünde, Bayarın bindiği tak- siyi bütün yol boyunca takip etmiş olan "38 AA 702" plâkalı trafik oto- mobili hâlâ beklemekteydi. o Sokağın her iki başında ise, geliş ve giriş sı- rasında herhangi bir olay çıkmaması için tertibatını almış polis kordonu- nun üyeleri geziniyorlardı. AKİS, 13 KASIM 1964