13 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

13 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUR BİTENLER Aleksi Kosigin İp kimin elinde ? Gramiko buna — Oo, o zaman çok fena olur.." diye cevap verdi. Erkin pi ni açıp sordu : —O h Buna ll e bir cevap bu- lamadılar. Zaten bir tartışma açmayı fazla istemedikleri de beli oluyordu. Takkeler önde O gün sabah müzakerelerine kısa bir ara verildi. Erkin, türk-rus dostlu- gunun iki kurucusundan birinin, Le- ninin anıt kahirine çiçek koyacaktı. Leninin anıt kahiri Kremlinin du- varlarının Kızıl Meydana bakan kıs- mının önündedir. Altta, bir cam mah- faza içinde, Leninin tahnit edilmiş cesedi vardır. Fakat buna ceset demek zordur. Zira Lento adeta canlı olarak muhafaza edilmiştir. (o Üzerinde siyah bir elbise, beyaz gömlek ve koyu renk kravatı vardır. Bir siyah battaniye be- linden aşağısını örtmektedir. Battani- yenin ucundan siyah, ince ayakkabıla- rı görünmektedir. Leninin orta boylu, narin yapılı, sivri yüzlü bir adam ol- duğu anlaşılmaktadır. Gözleri kapalı- dır. Cam mahfaza karanlık salonda ay dınlık tek noktadır. Etrafında sovyet askerleri nöbet tutmaktadırlar. Feridun Cemal Erkin çelengi biz- zat koydu, sonra saygı duruşunda bu- tundu. Kremlindeki Leninin çalışma o- 10 dası ve yaşadığı daire ziyaret edildik ten sonra o Türkiye Dışişleri Bakanı Gromikonun kendi şerefine verdiği ye ineğe gitti. Ruslar misafirperverlikte hiç kim- senin yetişemeyeceği bir seviyededir- ler. Resmi ziyafetlerde işe havyarla baş lanmakta ve onu ona yakın çeşit ye- mek takip etmektedir. Votka, şarap ve şampanya içilmektedir. Gromikonun yemeği sadece obundan dolayı değil, iki taraf arasındaki elense yemek bo- yunca ve yemekten sonraki görüşme- go de devam ettiğinden dolayı u- zun Ama, iki tarafa da bir zi- hin berraklığı geldi. Bir defa, sadece umumi meseleler- de değil teknik hususlarda da türkle- rin son derece açık, gıllıgışsız bir va- ziyet takınmaları, her şeyi ortaya koy- maları, samimiyet göstermeleri rusla- rn üzerinde çok müsbet tesir yaptı. Türk heyeti Moskovaya bir Kültür Andlaşması Projesi ile gelmişti. lar bu projeyi hemen hemen aynen, sadece bir kaç ufak değişiklikle kabul ettiler. İmzalanan andlaşma bu pro- jedir ve Türkiyede bu konuda "rus- ların oyununa geldik", "ruslar Türki- yede komünist propagandası yapmak hakkını kazandılar" gibi tefsirler Ye- ni İstanbul tarzı gazetelerin yâvelerin- den ibarettir. Daha işin basında türk- rus dostluğunun "Atatürk ve Lenin tarafından Oo kurulmuş olan dostluk" prensiplerinden ilham alacağı kabul e- dilmiştir. Bu prensiplerin başında iki tarafın öteki memleketin iç rejimi ko- nusunda müdahalede veya propagan- dada bulunmaması düşüncesi gelmek- tedir. Hele, bizim hazırladığımız bir kültür andlaşmasının bize zarar vere- bileceğini düşünmek çok iptidai bir "aleyhte propaganda" silâhıdır. , Kremlindeki büyük Kong reler Salonundaki Moldovya Gecesin- de hazır obulunulduktan sonra türk heyeti program gereğince Leningrad a hareket etti. Bu, iki tarafa da takkesini önüne koyup, düşünmek fırsatını verdi. Doğru teşhis Türk-rus dostluğu Türkiyenin, Batı- yı Kıbrıs konusunda ( sıkıştırmak, yahut rus'lara yaklaşılıyormuş gibi gös- terip ondan para koparmak, en a- zından hem batının hem doğunun yar dım faslından faydalanmak için giriş- tiği bir manevra mıdır? Yoksa Tür- kiye sahiden Rusyayla arasındaki buz müzeleri gezer, konserler dinler, seyreder ve ziyafetlerde (o bulunurken dımcısı, iktisat (omüzakerelerini idare eden akıllı Kâmuran Gürün ve kültür görüşmelerine (o katılan sakin Pertev Subaşının davranışları ışık tuttu. Moskovada Türkiyenin vaziyeti şöy le belirtilmiştir: Türkiye, kuzey kom- şusuyla iyi münasebet halinde yaşamak istemektedir. Feridun Cemal Erkin Le- ningrad dönüşü Kosigine "Sovyetlerle düşmanlık Türkiyeye çok şey kaybet- tirmiştir, ama ruslara da bir şey ka- zandırmamıştır" demiştir. o Bu söz. türk heyetinin rus başkentinde ne ka- dar samimi davrandığının delilini teş kil etmektedir. İki komşunun birbiriy- le mütemadiyen didişmesinde iki ta- raf için de hiç bir menfaat yoktur. Ama Türkiye batı kampının bir üyesidir ve batıyla kader birliği yap- mıştır. Türkiyenin batıyla bu bağının sebebi şudur veya budur. Daha doğru- su bu bağlar şu veya bu zaruretin ne- ticesi kurulmuştur. Mühim olan bu değildir. Bu bağlar mevcuttur ve Tür- kiye bunların tartışılmasını isteme- mektedir. Türkiye, seçtiği hayat tar- zı itibariyle batının bir mensubu ola- rak kalmakta devam edecektir. O ka- pının zorlanmasına kalkışmasında hiç bir fayda yoktur, Türkiyenin Rus- AKİS, 13 KASIM 1964

Bu sayıdan diğer sayfalar: