YURTTA OLUP BİTENLER A.P. "Düşman Kardeşler" AP'nin talihsiz Ankara Belediye Baş kan adayı Cevat Önder, geçen haf ta Başkentte, Gölbaşı Sineması salon- larında yapılan Ankara ti Kongresin- de başkan seçilmiş ve konuşmaya yeni başlamıştı ki, salonu hıncahınç doldu- ran delegelerin ohayretten büyümüş gözleri önünde birden yıldırım gibi sa- ğa çarketti ve sahnenin kulisine bak. mağa başladı. Bunun üzerine delege- ler de merakla bakışlarını sahnenin kulisine çevirdiler. Ama orada, esni- yerek gezinen birkaç görevli partiliden başka birşey göremediler, Önder kısa bir süre heykel gibi o pozda kaldı ve sonra konuşmasına devam etti. Ancak genç politikacı daha iki - üç cümleyi yeni tamamlamıştı ki, gene yıldırım gibi sağa çarketti ve donuk gözlerle bir süre kulise baktı. Delegeler gene, bu defa yerlerinden doğrularak, kulis- teki fevkalâdeliği görmeye (o çalıştılar. Oysa birkaç dakika öncesine (kıyasla kuliste yeni hiçbir şey yoktu. Sadece görevliler biraz şaşırmışlar ve esne- mekten vazgeçmişlerdi. Önder o gün aynı hareketi, konuş ması boyunca birkaç defa daha tekrar ladı ve doğrusu, bu garip jestin ilmine, kendisini iyi tanıyan birkaç kişi hariç, hiç kimse eremedi. Delegeler, Önderin sahnedeki bu yeni pozunu merakla seyrederken, salonun bir köşesinde göy le bir açıklama yapılıyordu: "— Birkaç kişi Cevat Öndere, pro- filden Adnan Menderese o benzediğini söylemiş. O da şimdi, turistik mağa- raların, duvarlarını süsleyen kabartma hitit askerleri gibi hep profilden gö- zükmeyi tercih ediyor... Önder koyu renk bir kostüm giy- mişti. Sımsıkı bağlanmış kravatı, Men deresinkini hatırlatan yakanın içinde incecik kalıyordu. Üstelik, Menderesin ki gibi siyah çerçeveli gözlük takmıştı. Konuşurken sesine, kelimelere göre tür lü tonlar veriyordu,. Ancak, her kongrede büyük sükse yapan bu benzerlik er ve özellikle pro- fil benzerliği bu defa Öndere pek uğur lu gelmedi. Menderesin Gölbaşı Sine- ması Şubesi parlak bir laf ettikten sonra, gene muhteşem profilini dele- gelere sunmuştu ki, salonda müthiş bir alkış tabanca gibi patladı, Önder, al- kıştan son derece memnun kalmıştı. Bilgiç ve Demirel Ankara Horoz Gülümseyerek, başını yavaş yavaş tek- rar salona çevirdi ve hiç ummadığı bir manzara ile karşı karşıya kaldı. Bü- tün salon ayağa kalkmış, alkış tutu- yor, "Yaşa! Varol!" diye haykırıyordu. Ama ne yazık ki, alkışlar kendisine de gil, ön sıralara uzanan koridorda iler- lemekte olan AP nin iki genç başkan adayına. Saadettin Bilgiç ile Süleyman Demireleydi! Alkışlar, iki aday en ön sıradaki yerlerine oturduktan sonra da devam etti. Delegeler el öpmek için birbirleriyle ilişirlerken, biraz önceki kavga sırasında parçalanmış olan kontr plâklara tutunarak sahneye tırman- mış olan foto muhabirler; de. İsparta- nin bu "Düşman Kardeşler" inin elele, gözgöze pozlarını tespit etmeğe o çalı- şıyorlardı Önder, konuşmaya devam etmeyi denem ama, başaramadı. Bunun üzeri- ne o da alkışlara katıldı ve nihayet sesler hafifleyince, ne şişi ne de keba- bı yakmıyacak nitelikte bir lâf etti: "— İşte, hiçbir siyasi partide gö- remiyeceğiniz şahane tablo burada çi- ziliyor: iki başkan adayı (oyanyana!. Şimdi her ikisini de sahneye davet ediyorum." Önde Bilgiç, arkada Demirel, sah- neye çıkan merdivenleri ağır ağır tır- mandılar. Bilgiç kollarını havaya kal- dırmış, simsiyah bıyıkları ve haşmetli göbeğiyie, galip bir tibetli pehlivan gi- bi delegeleri selâmlıyor; Süleyman De mirel ise, sahnede bulunan görevliler- İl Kongresinde yanyana döğüşü le öpüşüyordu. Birkaç saniye sonra o da Bilgicin yanındaki yerini aldı ve hemşehrisini taklid ederek, o kollarım kaldırıp, salona sempatik selâmlar da- gıtmağa koyuldu. Delegeler artık Önderi de, onun Menderesvâri jestlerini de unutmuşlar, Demirel ile Bilgiçi alkışlıyorlardı. İki çiçek, bir böcek Öğleden sonra kongreye bir başkan adayı - Tekin Arıburun - daha tatildi. Ama Anburunun salona girişi, Isparta adaylarınki kadar şaşaalı ol- madı. O gün üç başkan adayı da kürsü- ye çıkarak, kişiliklerine ve çaplarına göre birer konuşma yaptılar. Saadettin Bilgiç daha çok iç politika konularına AKİS, 13 KASIM 1964