HAFTANIN Türkiye, pazartesi günleri gazetelerin birinci sayfalarında, meş- replerine göre büyük veya küçük başlıklarla gösteri- len bir takım haberler insana ne kadar bayat, manasız ve modası geçmiş geliyor. Bunlar, siyasi partilerin orada burada yaptıkları kongrelerle ilgili haberlerdir. £ Pazar günleri gazeteler için en kuru gündür. O günler havadis olmaz. Bundan dolayı gazete sekreterleri partilerin kong- relerine birer cankurtaran simidi gibi sarılırlar ve onları büyütürler. Bu gazeteyi beyaz çi için başvu- rulan bir mecburiyettir. Ama partiler kendilerini "1048.60 Havası"ndan kurtaramazlarsa, simdi suni olarak işgal (ittikleri yerlerden dahi yakında mutlaka koyulacaklar- dır. Zira Türkiye bir devirde yaşamaktadır, o kongreler- de konuşanlar bir başka devirde. CHP kongrelerinin ahım şahım olduğunu söylemek imkanı yoktur. Ama. oralarda sorumlu Bakanların ba- kanlıklarıyla ilgili konuşmaları bir nevi vatandaşa he- sap verme" mânası almakta, vatandaşlar da karşılarında Bakanlar bulup onlara memleketin dertlerini, meseleleri- ni aksettirmek fırsatını ele geçirmektedirler. O itibarla CHP kongrelerinde hiç olmazsa bir belirli seviye tutul- maktadır. Fakat AP kongreleri? Bunlar için “evlere şen- likken başka kullanılacak bir tabir bulmak kolay değil- dir. Bir muhalefet partisinin netice alması, içinde yaşa. nılan devirde milletin ilgilendiği davaları dile getirmesiy- le kaabildir. 1946-50 arasının DP'si bunu yaptığı için ba- şardı olmuştur. Tıpkı, 1954-60 CHP'si gibi.. 1960, kim ne derse desin, Türkiyenin sadece siyasi tarihinde değil, toplum hayatında da bir önemli dönüm noktasıdır. Te- lâkkilerde, zihniyette, inançlarda, davranışlarda bir "1960 öncesi" vardır, bir da “1960 sonrası", 1960 sonrasının me- seleleriyle 1960 öncesinin meseleleri arasındaki fark dağ- lar kadardır. Halbuki bugün AP 1950'nin de öncesinin dilini konuşmaktadır. Milletin çektiğinin yüzde doksan- beşinin sebebi İnönüymüş de, tarihte görülmemiş bir baskı ve tedhiş rejiminin içkide bulunuluyormuş da, AP İnönü Demokrasisini yıkıp Anayasa Demokrasisini kura da, suiistimaller, rüşvet, vurgunculuk görülmemiş bir hal almış da, millet AP tarafından gerçek hürriyetine kavuş, turulacakmış da.. Bunlar her hangi bir AP kongresinin beylik sözleridir ve 1964 Türkiyesinde Muhalefet Partisi bu zırvalarla iktidarı alabileceğini sanmaktadır. Banla- rın yanında ne bir fikir, ne bir tez, ne bir görüş. Bizim gazetecilikte hiç kıymet vermediğimiz bir yazı cinsi var- dır: Masabaşı Yazısı. AP'nin muhalefeti bir Masabaşı Muhalefetidir. Bu AP'nin bir gün Türkiyede iktidarı ala- bileceğini sanmak için safdil olmak bile kâfi değildir. Tür- kiyenin, türk milletinin kaderinin bu AP'ye teslim edi- lebilmeğine inanmak ancak budala olmakla kaabildir. Türkiyede bugün AP'nin davrandığı gibi bir parti ol- muştur. Ama bu parti DP değildir. Bu parti, başında Os- man Bölükbaşının bulunduğu partidir. Adı ister Millet Partisi olsun, ister Cumhuriyetçi Millet Partisi olsun, is- ter Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi olsun, ister genç Millet Partisi etiketini taşıyan Bölükbaşı başkanlık et- AKİS, 2 Ekim 1964 İÇİNDEN 1964 tiği her parti bir "his partin" halinde belirmiş ve hep bilinen neticeyi almıştır, Türkiyede, ilâhlara sataşmak yasak ve tehlikeli olduğu için resmen "İnönü Düşmanlığı" patentiyle tescil edilmiş bir kin ve nefret cereyanının var lığından kimse şüphe etmemektedir. Bu düşmanlık Sal- tanatın yıkılmasından bir 27 Mayıs sabahı Türkiyeyi bir sivil junta idaresi altına sokmak isteyenlere karşı mem- leketin sağlam kuvvetlerince dur denilmesin: kadar uza- nan hadiseler zincirinin her halkasına karşı bir belirli çevrenin tepkisidir." Çok politikacı DP nin harikulade ka- derini bu tepkinin harekete geçirilmesine bağlamış, son- ra bunlar 15 Ekim 1961 seçimlerinde CHP'nin iktidarı tek başına alamayışında bu inançlarının doğrulanmasını gör- müşlerdir. Şimdi AP'yi idare eden takım ayni silâhla ay- ni kuşu vurabileceği kanısı içinde bir laf kalabalığını kendisine seçim platformu yapmıştır. Halbuki DP'nin bu memleketteki harikulade kaderin- de de, 1981 seçimlerinin neticesinde de bambaşka faktör- ler rol oynamıştır. Bunları bir basit ve iptidai hisse bağ- lamak yanlış teşhis koymaktır. AP böyle bir hatanın kur- banı olacaktır. Bu, AP'nin bugün bir Bölükbaşı Partisi halline geldiği mânasına alınmamalıdır. Çok unsur ve bir efsane DP'nin vârisi partiyi halen Türkiyenin iki "kütle partisi'nden biri, hatta kalabalığı halinde muha- faza etmektedir. Ama tutulan istikamet, memleketin aradığını verememek handikap!, görülecektir ki AP üze- rinde inanılmaz ölçüde tahribata yol açacaktır. "Millet anlamaz". "Millet bilmez", "Odun kendisi- ne aday gösterilse millet onu seçer" lafları bir gerçeğin ifadesi değildir, DP harikulade kaderini milletin 1946 ile 1954 arasındaki ruh haletini en iyi temsil etmesine borç- ludur. 1954.60 yıllarında Menderes ve DP idarecileri mil- letin liderliğini İsmet İnönüye kaptırmışlardır. Bir AP kongresinde İnönü, İktidarmı, sıkıştığında Kuvvet Ku- yısı sadece bir "Sabah 3 ile 6 arası harekâtı" sanmak. İh- tilâlin CHP tarafından kışkırtıldığına inanmak, memle- ketin sağlam kuvvetleri diye bilinen kuvvetleri hiç kök- süz savmak, kısacası "Atatürk Bulvarındaki 500 metre- nin Türkiyenin kaderine hakim olduğu" safsatasını siya- set prensibi yapmak gibi bir gaflettir. Eğer bir kere DP' nin milletin arzusuna artık tercüman olmadığından do- layı bilinen akıbetiyle karsı karşıya kaldığı kabul edilir- se hatalı çok adım bertaraf edilir. Ama AP'de böyle bir istidat yoktur ve gerçekler oldukları gibi değil, arzulan- dıkları şekilde görülmektedir. AP de, CHP de millete bir yeni ufuk ğa nishetta başarı şansına sahip, olabileceklerdir. CHP' AP'ye üstünlüğü onun lobide bir grubun bunu abm olması ve bunun mücadelesini yapmasıdır, O grubun 7a- feri hem CHP'nin, arta asıl önemlisi hem de batılı de- mokratik sistemin zaferi olacaktır, AP'da bunu dahi anlamış bir kimse ortada gözükme- mektedir.