cu kadrosuna sırtını filmdir. Dmytryk, R. Arthurun bir senaryosundan yola çıkarak (o filmini bir çeşit "edebi" western havasına bü rümek amacını gütmektedir. Başrol- lerinde Henry Fonda, Richard Wid- mark, Anthony Ouinn, Dorothy Maio- ne. Dolores Michaels, Tom Drake, Richard Arlen ve wallece Ford'un oynadıkları "Korkunç Mücadele", o çağların hikâyesini oOgünümüz prob. lemleriyle paralelleştirme o çabasında- dır. Dmytryk, bir başka denemesinde. "The Broken Arrow - Kanlı Ok"ta ol- duğu gibi bu yeni denemesinde de ba- şarıya ulaşmaktadır. dayamış bir Listedeki en sona kalan western ise, Hollywood sinemasında bu işin tak bilirkişisi (olarak bilinen John Ford'a aittir. İki usta oyuncunun, John Wayne ile James Stewart'ın, başrollerinde oynadıkları "The Man Who Shot Liberty Valance- Öldüren Adam". Ford ustanın yorgunluk ça- ğının ürünü olmasına karşılık, şim- diye kadar yaptıklarının bir çeşit an- tolojisi olmakta ve çizgi dışına çık- mamaktadır. Ford, eline aldığı ve ustası olduğu bu türde hikâyesini e- nine boyuna işlemekte, folklorunu, mizahını yerinde ve uygun olarak ser piştirmekte, iki oyuncusunu da düze- ni bozmayacak biçimde yönetmekte- dir. ve ötekifer İkinci defa yeniden yapımına giri- şilmişlerden ilgi çekici olanı, başta Vincente Minelli'nin Blasco Ibanez'in bir romanından uyguladığı "The Four Horsemen of the Apocalypse - Mah- şerin Dört Atlısı" ve J. Lee Thomson'- un bir Gogol uygulaması olan "Ta- raş Bulba"'sıdır. Sessiz sinema döne- minin gözde yıldızı (o Valenntino'nun İlk olarak başrolünde oynadığı birinci "Mahşerin Dört Atlısı'nın bu yeniden yapımında Glen Ford, Ingrid Thulin, Chartes Bover, Lee J. Cobb, Paul Henried, Paul Lucas ve Karl Boehm oynamaktadır. Konu ise, modemize edilerek İkinci Dünya Savaşı sırala. rina aktarılmıştır. İngiliz sinemasındaki bir türlü bir denge tutturamayan rejisörlerden J. Lee Thomson'un Gogol uygulaması o- lan "Taras Bulba'sına gelince, bu sadece bir deneme olmaktan ileriye geçememiş ve başrollerindeki; iki ka- biliyetsiz oyuncu. oTul Brynner ile Tony Curtis de, Lee Thamson'u ba- şarısızlığa birlikte sürüklemişlerdir. Yine ilgi çekici filmlerden biri de, uzun bir süredir o gösterilme sırası AKİS, 2 Ekim 1964 bekleyen Oofakat USIS tarafından "menfi propaganda taşıyor" diye en- gellenen Robert Wise'in "I want to Live- Yaşamak istiyorum"udur. Ger- çek ve yaşanmış bir olaya dayanan "Yaşamak İstiyorum" la baş kadın oyuncusu Susan Hayward Oscar'a a- day gösterilmiş ve film çevresinde hay li gürültüler koparılmıştı. Susan Hay- ward, bu yıl ayrıca Daniel Mann'ın "Ada"sında da yerli seyirci karşısına çıkacaktır. Stanley Kramer, üstelerde iki fil- miyle yer almaktadır. Bunların bi- rincisi, siyah-beyaz problemini ger- çekçi bir açıdan işleyen "The Defiant One - Kader Bağ'aymca"dır. "Kader Bağlayınca", Kramer'in gözüpek dav- ranışi yüzünden USİS'in yine hışmına uğramış ve yurdumuzda gösterilmesi bu Amerikan Haberler Merkezi tara- fından ve Amerika bakımından sa- kıncalı görülmüştü. O günler için. transfer güçlükleri (yüzünden, ABD, getirtilen filmlerin satın alınmasına bir anlaşma gereğince belli bir oran. da katılıyor, fakat bu arada da ken- dine uygun görmediği filmlerin alın- masını ve oynatılmasını USİS aracı- lığında kontrol ediyordu. Tony Curtis ile Sidney Poiter'in oynadıkları (o "Kader Bağlayınca"nın ardından gelen "On the Beach - Kum salda" da yine ayni yollardan geçe- rek kurtulmuş bir filmdir. USİS, a- SİNEMA tom bombasının karşısında yer alan bu filmin "barıştan yana olduğunu sa vunan Amerika olarak- yine yurdu- muzda gösterilmesini yasaklandırma- ya çalışmış ve bunda da başarıya er. mişti. Bu iki film, transfer anlaşma- sının bozulması ve getirtici şirketlerin filmlerini doğrudan doğruya Ameri- kadan değil, Orta Doğu satış merkezi olan Paris üzerinden almalarıyla gös- terilme imkânına Kavuşmaktadırlar. Kramer, günün nabzına göre şerbet veren üçüncü filmini de bu mevsim gün ışığına çıkarttırmaktadır. e İkinci Dünya Savaşı sonunda savaş suçlula- rının yargılanmasını konu edinen "Nürnberg Duruşması", çok kalabalık bir oyuncu kadrosunu da beraberinde getirmektedir. Marlene Dietrich, Spen cer Tracy, Burt Lancaster, Judy Gar. land, Maxmilian Scheel, Shelley win - ters ve daha bir düzine e rol aldığı bu yeni filminde Kramer, ilk iki filmindeki kadar başarılı sayıl- mıyacaktır. Bir süredir filmleri gelmeyen Otto Preminger'in "Advice And Consoilt - Washington'da Fırtına'sı, Utenin lokomotif filmlerinden sayılmaktadır. Daha çok amerikan politika hayalının perde arkasını işleyen ve bu yüzden ilgi çekici bir nitelik kazanan Pre- minger'in "Washington'da Fırtına", sında Charles Laughton, Henry Fonda, Don Murray, Walter Pidgeon, Peter Lawford, Gene Tierney, Franchot To- ne, Lew Ayres, Burges Meredith baş- rolleri oynamaktadırlar. (o Filmin bir başka önemli yanı da sinemanın bir hayli eski yıldızlarını bir filmde bir araya toplamasıdır. Yılın filmi olmaya hak kazanacak genç kuşaktan Stanley Kubrick'in "The Paths of Glory- Zafer Yolları" da bu yıl seyredileceklerdendir, Kub- rick'in- gerçi, bir ikinci filmi "Lolita" da sıradadır ama bu, birinci ile göze batan bir çelişme içindedir, Birinci Dünya Savaşında savaşan insanları değişik ye çok cesur bir yön- den inceleyen Kubrick'in bu filmi ât daha önce Türkiyeye gelmiş, fakat a- merikan El anlayışına ve savaş karşıcı o oluşun. dayanılarak yine USİS rafında, yasaklandırılmış ve gösterilmesi engellenmişti. Bunların dışında kalanlar, O hafit komediler, Jerry Lewis'lerin, Bob Hope'ların sululukları, sıradan gangs- ter filmleri, müzikaller ve her çeşit seyircinin nabzına göre şerbet veren filmlerdir ve hiç birinin de sözü e- dilmeye değmemektedir, 33