31 Temmuz 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

31 Temmuz 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN ŞAMATA... Türkiyenin en ii ve aydını en çok elime İstan- bulda, nin bir olan iki inden bi- ri, A.P.. nir ni yaptı; öteki, C.H.P., meli bu hafta yapıyor. A.P. kongresi de, C.H.P. kongresinin ha- zırlıkları da Türkiyedeki rejimin istikbali üzerinde endi- şe besleyenlerin endişelerini giderecek mahiyette değil- dir. ugün Türkiyede, insaf ölçüleri ii veriye itilme- diği NE, bir partizan idarenin mevcut olduğunu söy- lemek imkânı yoktur. Ocak ve Bucak Başkanları, saita- natlarıyla birlikte kaldırıldığı gibi İlçe ve İl Başkanları ile Parti Kodamanları hizaya getirilmişlerdir. Parti roze- tine göre menfaat dağıtıldığı devirler geride eme gir ve particiliğin çlı bir meslek gözüyle görülmesi kün değildir. Fakat iki büyük partinin ikisi de bunun ya- rattığı iğbirar içindedir ve hem A.P. de, hem de C.H.P. de <eski iyi günler»in geri ani ümidi kuvvetle muha- faza edilmektedir. Bu partiler, ilk fırsatta tekrar bir men- faat şebekesi haline gelmenin hazırlıkları içindedirler. İstanbul İl kongrelerinde ve onların kotarılma safhaların- da cereyan hâdiseleri ancak böyle izah etmek kabildir. A.P. liler, İstanbuldaki leg D.P. etiketini taşıdıkları sırada ellerinde tuttukları nimetlerin bugün hüsranıyla dolu kduldarınlar başka hiç bir sey ispat etmemişlerdir. Bütün heyecan, bütün ilgi, bütün çırpınış bunun etrafında dönmüştür. Bu kongreye, idareciler tara- fından takılan «A.P.nin muhalefetteki son kongresi» adı çok başarılı bir buluştur. İktidarın ve onun, kendi gözl le- rinde teşkil ettiği nimetlerin tekrar ele geçirileceği gün- lerin uzak olmadığı inancı bir yandan A.P. kongresindeki hizip çatışmalarını gil ama, diğer taraftan da bütün militanları da e 4 m, mistir. Partilerde idareyi ele geçiren hizip, bal ti mak rolünü oynamakla beraber kendi milalilerin ik ni- metlerden tamamile yoksun bırakmaktadır. Bu bakımdan militanlar, hizipler halinde kendi aralarında ne kadar dö- ilyas döğüşsünler yuvayı bırakıp gitmemekte, ida- yi bir punduna getirip anın hazırlığı içinde rozetle- rini mulsafizi etmektedirler. A.P. hemen iktidara gelmek üzeredir. A.P. İktidara gelir gelmez D.P. devri bütün haşmetiyle yeniden açıla- caktır. Her A.P. linin hissesine vurgundan mutlaka bir pay düşecektir. ni sin, güneş ufuktan şimdi doğar, yelim arkadaşlar İsmin A.P. — temelindeki harç bu ol- muştur da C.H. P. Jiler başka bir harç mı kullanmışlardır? Hayır. C.H.P. tanları, İktidar kendi partilerinde oldu- ğu halde partili büyüklerin partililere hiç bir şey koklat- mama inadını şiddetle protesto etmektedirler ve bu halin bir gün son bulacağı ümidiyle parti mekanizmasının çark- larını elde bulundurmaya çalışmaktadırlar. Dikkat edile- cek nokta bütün partilerde hiziplerin kendilerine aynı adı taktıklarıdır. Her partide mutlaka «Genel Merkezci- ler», «Teşkilâtçılar», «Idealistler» vardır. Bunların her Metin TOKER biri ötekileri «midecilik"le suçlamaktadır ve sadece ken- disinin temiz olduğunu ileri sürmektedir. Bir grupun ken- disinin temiz olduğunu ispat etmesine kıyasla başkaları- nın kirli bulunduğunu gözler önüne sermesi daha kolay olduğundan her parti kongresinde avuç avuç çamur kul- lanılmakta, yakası en açılmadık küfürlerin yanında en ağır ithamlar rahatça sıralanmaktadır. Sonra da, bu ma- rifetlerin sahipleri, sanki hiç bir şey olmamış gibi aynı partinin saflarında gül gibi, kardeşçe geçinip gitmektedir- ler. Bu, rejim bakımından son derece tehlikeli bir durum- ur Türkiyede Demokrasinin yürümeyeceğini sananların çok olduğu bir gerçektir. Bu rejimin, İnönüden sonra so- nu bulunmayacağı fikri geniş zümreler tarafından payla- şılmaktadır. Açılacak yeni devrin hazırlığında olan dünya kadar müflis politikacı, kompleks sahibi aydın, umduğuni ele geçirememiş muhtarla tip vardır. Bunların hayalleri- i hü ran; gerçektir. Türkiyeyi demokratik rejimin dışında bir sis- temle idare etmeye hiç kimsenin gücü asla yetmeyecek- tir. Ama, temelinde siyasi partiler olan demokratik ha- yatın eski dejenere halini tekrar alabileceğini sanmak da aynı derecede vahim bir hatadır. O halde, Türkiye ne olacaktır? . Millet; demokratik olmayan bir rejim v yaşa- maya asla razı olmayacaktır. Böyle bir teşebbüsün karşı- sına, önce memleketin sağlam kuvvetlerini himen. barındıran müesseseler çıkacaktır. Zira demokratik olma- yan bir rejimin her türlü musibetin ve felâketin yuvası ol- duğunu bu müesseseler bildikleri içindir ki 27 Mayıs gü- nü böyle bir hevesin şampiyonlarının yolunu kesmişler- dir. Fakat partiler Türkiyenin bu yeni şartını anlamamak- ta inat etmektedirler ve memleketin ihtiyacı bulunan kad- rolar siyasi teşekküllerin dışında kalmaktadırlar, politi- ka hayatına girmemektedirler. O zaman, dağarcıklarında, ki tek ağırlık «nimet vaadi» olan ve yegâne silâhları zor- balıktan, kabadayılıktan ibaret bulunan gruplar partiler kanalından memlekete hâkim olma tehlikesini yaratmak- tadırlar. Türkiyenin kuvvetli müesseseleri böyle bir ih- timali de mutlaka önlemenin kesin kararlılığı içindedirler. Bu fasit daireden nasıl çıkılacaktır? İsmet Paşa, daha muhalefet yıllarında bunun formü- lünü söylemiştir: «Sabahleyin erken kalkan sokak kül- amli partiye hâkim olacak! Bunu asla kabul etmiyo- rum'> Ama İsmet Paçanın bu formülü bir güzel söz ol- maktan ileri gidememiştir, ileri götürülememiştir. Tür- kiye vaa siyasi seli ıslahı enez er karşı karşıya- dır. İstanbul kongreleri hepi kulaklarında, bir teh- likenin çalan çanları erimi Şamar Bu tehlikeyi ber- taraf edemezsek, Türkiyeyi İsmet Paşadan sonra bekle- yen bir kaostur. AKİS/9

Bu sayıdan diğer sayfalar: