Bir Geziden Notlar Günlerden beri İngiltere Adasına hapsedilmiş gibiyiz. Dışardan ne haber alıyoruz ne de dışarıya haber gön- derebiliyoruz. "Posta işçileri grevi" haberleşmeyi felce uğrattığı gibi birkaç gün içinde postahanelere yaklaşmak da imkânsız bir hal aldı. Çünkü biriken ve sahibine git- meyen şeyler yalnız mektuplar değil, her çeşit pakettir. Bunun içindir ki, koktan ve atılmaya mahküm olan yiye- cek maddeleri depolarda hiç de çekici olmayan kokular yaratmaya başladı. Gene bunun içindir ki posta işçile. rinin "Irafalgar sguare"de yaptıkları ve Londrada saat- lerce trafiği durduran muazzam gösteride söz alan bir ha- tp: — Bugün memleketin ekonomisi bizim, elimizdedir" diye haykırdı ve işçi haklarının tanındığı bir memleket- te en ufak bir memurun en "önemli bir mevki işgal eden pek önemli biri kadar önemli bir kişi olduğu" bir kere daha herkese hatırlatıldı. Ama İngilizlere göre, İngilte- rede grevler çok titizlikle yapılırmış, grevciler halkın gü- ven ve saygısını kaybetmemeğe ve daima haklı oldukları herkes tarafından kolaylıkla kabul edilebilecek durumlar- da hareket etmeye çalışırlarmış. Bu defa postada çalı- şanların istedikleri zam yüzde ondur ve bu memurların ücretleri on yıldır hiçbir zam görmemiştir. Bundan ötü- rü konuştuğum her ingiliz bu grevi, çok can sıkıcı fa- kat haklı bulduğunu söylemektedir. Bir posta grevi bir ingiliz için gerçekten önemli bir olaydır, çünkü kendi ifadelerine göre ingilizler mektuplaşmaya, halâ çok eski devirlerdeki kadar önem vermekte meselâ şehir içinde bi- le bir kart atıp haberleşmeyi, telefonla haberleşmeye da- ima tercih etmektedirler. Bunun başlıca sebebi muha- fazakâr oluşlarıdır.. Banyosunda hâlâ duş kullanmayı red- deden, sokakta rahatlıkla melon şapka ve klasik şemsiye sini taşıyan, cebinde kartvizit bulundurmaktan hoşlan- mayan, her yeni şeye, özellikle Atlantiğin öbür sahilinden gelen herşeye şüphe ile bakan ingilizin telefonu hâlâ yeni bir icat telâkki etmesi biraz da bu memlekette posta ida- resinin muntazam bir saat gibi saniyesi saniyesine işle- mesine bağlıdır. İngiliz eski model taksileri, çay saati, purosu ve bütün âdetleri kadar "posta" servisi ile de övünmeye alışmıştır. Bu grev münasebeti ile bir ingiliz bana şu hikâyeyi anlattı: Bir gece kursuna devam edi- yormuş, yılbaşında diğer ahbapları ile beraber bu kurs. taki öğretmenine de tebrik kartı atmayı düşünmüş ama biraz ihtiyatlı davranmış, böyle günlerde posta sıkışık olur düşüncesi ile kartlarım iki gün evvel postaya ver- miş. Kartları öğleden sonra postalamış ve iki saat sonra da derse gitmiş, öğretmeni onu gülerek karşılamış ve karta teşekkür etmiş: <— Doğrusu önce anlıyamadım diyordu, ingiliz oldu- gum ve İngilterede postanın telefondan çok daha seri hareket ettiğini bildiğim halde onun beni geçeceğini he- saplamamıştım!" Bir başka İngiliz: «— Postacılar haklıdırlar" dedi ve ilâve etti: "— Çok yorulurlar fakat hiçbir zaman hakkettikleri parayı alamazlar, üstelik vicdanlı ve memleket severdir- ler. Kolay kolay grev yapmazlar. Milli servete zarar ver- mek istemezler" Fakat postacılardan daha kritik durum- AKİS/26 İngilterede Jale CANDAN da olanlar hemşireler ve hastabakıcılarmış. Hastaları ce- zalandıramıyacaklarını düşündükleri için, az para al- dıkları halde daha hiç grev yapmamışlar. Yalnız bir de. fa kamyon şoförlerinin kafaları kızmış. "— Hemşireler grev yapamazlar ama biz onların ya- rine yapazır" demişler ve hemşirelerin ücretlerine zam yapılıncaya kadar da grevlerinde sebat etmişler. Yani kısacası çevrede postacılara hak verir görünüyor ama yet- kililer hâlâ inat etmekte.. Zaten ilk konuşmaların yarat- tığı sinirli hava yüzünden sendikacıların greve başlama tarihi olarak tespit ettikleri 16 Temmuzdan evvel mevzu direnmeler başlamış ve halk bu yüzden tedbirli davra- namamış, pek çok bozulacak madde bu arada postalanmış ve yerine gidememiştir. Üstü çıplak elbiseler Telefon yeni bir icat olarak kabul ediledursun, Londra- nın büyük mağazalarında yeni bir icat göze çarpmak. fa ve ingilizleri hiç de şaşırtmamaktadır. Yeni icat üst- süz mayolardan sonra ortaya çıkan üstsüz elbiselerdir. Doğrusu bunlar incecik, nefis vitrin mankenlerinde hiç de fena durmuyor, hatta onlara oldukça da yakışıyor. Ben merak ettim. Ragants Street'te bir mağazaya girerek satıcı kıza bu elbisenin her ölçüye göre mevcut olup ol- madığım sordum. Kız incecik, zarif bir kızdı, bol bol güldü. «— Gelecek var” dedi. Anlaşılan bu vitrindeki elbiseler biraz da vitrin süsü idi. Çünkü vitrindeki ölçü hiçbir kadına gelmiyecek ka- dar küçük görünüyordu. Maamafih bu satıcı kız bugüne kadar, mevcut ölçü üzerinden iki satış yaptığını söyledi. Gördüğüm elbise siyah ince yünlüden yapılmıştı. Elbi- senin ön dekoltesi hemen hemen bebe kadar açık olup mankenin göğüsleri alttan kaldıran teçhizatlı bir kup in- ce brötel halinde yan kısımdan omuzlara doğru çıkıyor- du. Elbisenin vücuda tamamen oturmuş, eteği düz hat elarak iniyordu. Arka dekolte çok ölçülü idi! Fiyatı 35 pound -yani bizim para ile aşağı 050 lira idi - Meraklıları elbiseyi belki evde giymek için alıyorlar çün- kü sokakta böyle elbise giyen bir evli kadının polis ta- rafından sorguya çekildiğini gazetelerde okumuştuk ama bu modanın şimdiden tutunduğunu söylemek bence pek. âlâ mümkündür, daha doğrusu bu tatbik edilemez yeni hat ortaya derhal bir yenisini atmıştır, bu da göğüslerin ancak üst kısımlarını açıkta bırakan ve göğüsleri taşı- kü sokakta böyle elbise giyen bir evli kadının polis ta- rihi bir devirde moda olan bu tip elbiseler hemen bütün vitrinlerde görülmekte, yarı çıplaklık bazen dekoltenin etrafım süsleyen fırfırlar, kumaştan çiçekler veya tülle daha az göze çarpan bir hal almıştır. Büyük dekolteli el- biseler bazen uzun kollu, bazen kolsuzdur. Ucuz satışlar Londrada yaz sonu satışlarım yani ucuz satışlarım yapıp bitiren mağazalar sonbahar İçin hazır elbiselerini teş- hire başladılar. «Salef yani bu ucuzluk satışları ile nor- mal saman satışları arasında aklın kabul edemiyeceği kadar büyük bir fiyat farkı göze çarpmakta, yerli yaban- cı bütün kadınlar - iyi bir iş yapmak - bir elbiseyi, palto- yu veya ev eşyasını yarı fiyatından ucuza satın alabil- mek için sık sık çarşıda keşif gezintisine çıkmaktadırlar.