Tİ Y A Paris Devlet Tiyatrosunun Paris tem- sillerinden sonra Fransız, hatta Kanada radyo ve televizyonları der- hal harekete geçtiler. Temsilimiz ve tiyatro topluluğumuzla ( ilgilenerek olayı dinleyicilerine aksettirmek i- çin röportajlar yapmaktan geri kal- madılar. Pariste oldukça geniş, bir tanıtma teşkilâtımız, Ankara rad- yosunda da bir «Batıya açılan pen- cere" yayınımız olduğunu hatırla yan sanatçılar, Paris temsillerine a- denlerini bir anlıyamadılar. Daha çok anlıyamadıkları bir olay da Pariste özel bir muhabiri olan Anadolu Ajansının, yerli (o yabancı Paris basınının izlediği, bizim önemli ve oldukça nadir bir olayını, ne ilk ne de ikinci temsilde ris muhabiri, rahatsızlığını ileri, sü- rerek, Paris temsillerini evinden ta- kibetmeği tercih etti ve kendisine verilen bilgileri Ankaraya tellemek- le yetindi. Ru rehavetin sebeple - rinden biri belki Fransız şarapları- dır, belki de Anadolu Ajansı mu- habirinin Pariste, Roma sokağında oturması... Malüm ya «bütün yollar Romaya gider», bütün olaylar ve havadisler de evinden çıkmayan A- nadolu Ajansı muhabirinin ayağın - dü Paris basınında temsillerimizle ilgili olarak çıkan yazılara gelince bunların yurda ve hasmımıza inti - kal ettirilmesini de, bazı aklıevvel kişiler, Devlet Tiyatrosu idarecile - Tinden beklemişlerdir. Pariste tanıt- ma Bakanlığının bu işlerle görevli oldukça geniş bir teşkilâtı, bir hay- li de memuru varken... Onları bıra- kalım, Paris basınını Ankara'daki Fransız Kültür Merkezinden, ya da Hatehette kitabevinden, ile, izlemeleri Ama bizde herkes, herşeyi hazırlop, zahmetsizce önünde bulmıya ( alış- mıştır. Onun için Devlet Tiyatro- sunun kendi propagandasını kendisi yapması gibi, oldukça yakışıksız, bir işgüzarlığa girmesini isteyenle- re -hele Paristeki ilgili (o teşkilâtın henüz kış uykusundan uyanmadığı anlaşıldığına göre- kızmak elden gel- miyor Neler yazdılar ? Paris basınının Milletler Tiyatro- su ile arası iyi değil, Bunun ne- AKİS/28 TR O denini anlatmak uzun. Merak eden- lere "Aris" dergisinin 10 Haziran ta- rihli sayısından çıkan Cilles Sandier imzalı uzun bir yazıyı okumaları tav siye olunur. Öyle anlaşılıyor ki Fran sızlar on bir yıldır hap aynı tarzda devam edip gelen bu yabancı dil- lerdeki temsillerden artık bıkmışlar. Hele üç günde bir gala suvaresi ha- linde her tiyatro topluluğunun men- sup olduğu elçilik erkânını ve kor diplomatiği bir araya getiren bu prömiyelerin gitgide sıkıcı bir hal alan resmi havasını oyadırgamıya başlamışlardır. Basının Milletler Ti- yatrosuna surat asması yalnız bun- gini iddia ediyorlar. Bu iddiaların doğruluğunu, eğ- riliğini araştıracak değiliz. Şu var ki Milletler Tiyatrosunun, Birleşmiş Milletlerin, Unesco kanalından ya- şatmıya çalıştığı sanatta, o fikirde, bilimde yaklaşma yoluyla dünya ba- rışım desteklemek gibi küçümsene- meyecek bir amaca hizmet ettiği meydandadır. Bu hizmetin daha iyi bir şekilde geliştirilebileceğini, letler Tiyatrosu (o çalışmaları iyi düzenlenirse daha da iyi sonuç- lar Ne elbette tartışılabi- lir. Ne var ki, doğru veya yanlış. büyük Paris basını bu tiyatroyu «tutmaz» olmuştur. Bunu da çalış- malarına ilgi göstermemekle ve susmak» la belli ediyor. Bu mevsim Milletler Tiyatrosunda verilen tem- silerden pek azı hakkında. büyük Paris gazetelerinde karikatür sivrisinek saz Anlayana dan değil, daha başka sebepler de var: meselâ çağırılan toplulukların, verilen temsillerin hepsini, hayli tuz- luya oturan Milletler Tiyatrosu sah- nesine çıkarılacak seviyede bulamı- yorlar,; yabancı dillerde oynanan temsillerin) -kulaklıkla fransızcala- rını da dinlemek kaabil olduğu hal- de- sıkıcı olmaktan kurtulamadığı- nı ve Parisin sahne hayatına mühim bir şey kazandırmadığını, Milletler Tiyatrosunun - bir kelime ile - öm- rünü tamamlamış olduğunu ileri sü- rüyorlar. İdaresinin iyi ellerde ol- madığını, Devletle Belediyenin ver- diği büyük ödeneklerin israf edildi- gazetelerde resim veya eleştirme yazısı görülebilmiştir. Bu küskünlüğün sonuçlarından tiyatromuz da elbette kurtulamaz- dı. Öyle iken temsilden önce «le Monde» (31 Mayıs 1964) ve «Le Figaro» (2 Haziran 1964) gibi en seçkin günlük gazetelerde toplulu- gumuz ve temsilimiz hakkında ya- «La Croix» (13 Haziran 1964) gazetesinde ise i un sanatçı- larımızı en karakteristik çizgileriy- le yakalayıp canlandıran nefis de- senleri ve yarım yamalak fransızca bilenlerin aleyhimize sandıkları in-