dılar. Buna Korais Kürsüsü adı verildi. Tabii kürsü ih- das edilince ona bir hocanın bulunması işine geçildi Hoca olarak Yunanistan taraftarı ve Venizelostan yana bir ilim adamı arandı. Böyle bir adam önce bulunamadı. Burrows ile yunan hükümeti arasında yazılıp çizişmeler oldu, bir (takım isimlerden bahsedildi, fakat kati bir tayin yapılamadı. Meseleyle bizzat yunan Dışişleri Bakanı Politis meşgul oluyordu. İki profesörün, Andriyadis ve Menardos adlı yunanlı hocaların bu dersleri muvakkaten vermeleri dü- şünüldü, fakat Burrows bir venizelist olmayan Andriya- dise itiraz etti. Halbuki bizzat yunan hükümeti Andriya- disi aday olarak ileri sürmekteydi. King's College'in rek- törü bu konuda yunan hükümetinden daha titiz davra- nınca Politis Londradaki elçisine şu telgrafı çekmek lü- zumunu hissetti: "Bu telgrafımı, hâlen orada bulunan M. Venizelosa iletiniz ve kendisinden Andriyadis lehinde Burrows nez- dinde tavassutta bulunmasını rica ediniz. Andriyadisin hizmetleri ingiliz üniversite çevrelerinde bizim için çok faydalı olabilir. İngiliz dostlarımız bu konuda bizden daha titiz olmamalıdırlar." slında Andriyadisin e bir kürsüyü gereği gibi dolduracak vakti de yoktu. Zira bu adam 1918-20 yılla- rında Yunanistanın en faal -propazandacılrından biri olmuştur. Paris, Londra, Roma ve erika (arasında mekik okumuş, konferanslara ni Konuşmak yap- mıştır Korais kürsüsü için 1918-19 ders yılında başka talip- ler de çıkmıştır. Bunlardan biri de yahudi Dr. L. Belledi dir. Belledi Londradaki yunan elçisine mektupla müra- caat etti ve bütün öteki adayları kötülemek suretiyle kürsünün kendisine verilmesini istedi Fakat hem Dr. Burrows, hem de yunan Oo hükümeti kürsünün bir ingiliz ilim adamına verilmesini istiyorlar- dı; Zira propaganda asıl o zaman kuvvet ve tesir kazana- caktı. Böyle bir aday ancak 1919-20 ders yılında bulundu: Tarihçi Arnold J. Toynbee. Toynbee kimdir ? Bezün ismi herkes tarafından bilinen Prof. Toynbee ile 1915 yılları arasında aynı üniversitenin Balliol Ko- lejinde asistanlık yapmıştır. Daha önce, 1911 Kasımıyla 1912 Ağustosu arasında Yunanistana bir seyahati vardır. Harp içinde, Lord Bryce'ın başkanlığında, ingiliz hükü- meti tarafından yayınlanan Mavi Kitabı hazırlamıştır. Kitabın konusu "Osmanlı İmparatorluğu içinde erme- nilerin gördüğü muamele" dir. Bu kitap 1916'da yayın- lanmıştır. Toynbee 1917 Mayısıyla 1918 Mayısı arasında Haberler Bakanlığının istihbarat dairelerinde çalışmıştır. Mayıs 1918 ile aynı yılın Kasımı arasında ise İntelligen- ce Service'in bir mensubu olarak vazife görmüştür. 1919' da meşhur Albay Lawrence ve Sir Valentine Chirol ile birlikte, şark meseleleri uzmanı olarak Barış Konferans sındaki ingiliz heyetine dahil olmuştur. Bu Oo sıralarda Toynbee'nin yaşı 30'dur. 1919'un Sonbaharında kendisini Korais kürsüsüne profesör tayin ettiler. Toynbee'nin Üniversitede yaptığı açılış konuşması Londradaki yunan elçisi Kaklamanosun o kadar hoşuna gitti ki Elçilik, parasını kendi vererek bu konuşmayı "Tarihte Orta Çağ ve Modem Yunanistanın yeri" adı AKİS 20/48 altında bastırdı. Elçilik bundan bin tanesini bedava ola- rak dağıttı. 1919'un sonlarından itibaren Toynbee ile Kaklama- nos arasında sıkı ve devamlı bir irtibat kuruldu. Korais Kürsüsü bir nevi yunan elçiliğinin kürsüsü olduğu için Toynbee dersleri nasıl tanzim etmeyi düşündüğünü, ni- yetlerini, görüşlerini muntazaman elçiye bildiriyor (o ve onun mutabakatını alıyordu. Toynbee üniversitede bir yunan kütüphanesi kurmak çabasından bahsetti ve el- çiyi gelip bu kütüphaneyi görmeye davet etti. Kaklama- nos bütün bu konularda, memnunluğunu ve mutabakatı- nı bildirdi. Profesör ile Elçi arasından su sızmıyordu. O kadar ki 1920 Haziranında bir başka kolejin Oo müdürü Toynbee'den, şerefine tertiplenecek bir törende Venize- losun bulunup bulunamayacağını sordu. Yani ingiliz ta- rihçi yunanlıların adeta bir sözcüsü sayılıyordu. Gerçeklerle karşı karşıya ynbee, Venizelosun devrilmesinden bir ay kadar önce, 20 Ekim 1920'de Yunanistana bir tetkik seyahati yap- tı. 15 Ocak 1921'de Atinaya vardığında venizelist rejim yıkılmıştı. Toynbee hayretler içinde kaldı. Fakat şaşır- masının asıl sebebi, gördüğü gerçeklerin hiç de sandığı gibi olmamasından doğdu. Londraya 15 Eylül 1921'de avdet etti. Bu arada Yunanistanı ve Anadoluyu gezdi. İstanbula gitti, türkleri tanıdı. İngiltereye 400 sayfalık bir eserle döndü. Görüşleri tamamile değişmişti: Toynbee kararlı bir yunan aleyhtarıydı. Kitabını 1922'de "Yuna- nistanda ve Türkiyede Batı Meselesi" adı altında yayın- ladı. Toynbee bu eserinde görüşlerimin tamamile değiş- miş olmasını şöyle anlatmaktadır: "Yunanistanın aleyhindeki bilgilerin ve düşüncele- rin Korais Kürsüsünün ilk sahibi tarafından yayınlan- masının yunanlılar ve yunan taraftarları için bir talih- sizlik olduğunu kabul ediyorum. Buna ben de esef ede- rim. Ama eğer Anadolu Meselesi hakkındaki görüşle- rim Yunanistanın lehine ve Türkiyenin aleyhine olsaydı ilim haysiyeti bakımından bu daha büyük bir talihsizlik teşkil edecekti. Bugünkü şartlar, şahsen benim için ve dostlarımla yunanlı tanıdıklarım için ne kadar acıklı olursa olsun, bir ingiliz üniversitesinde kurulmuş olan bir kültür vakfının, ilgilendiği memleket hesabına pro- paganda âleti olarak kullanıldığı şüphesini ortadan kal- dırmaktadır Toynbee bu başlangıçtan sonra Anadolu davasında yunanlıların ne kadar haksız olduklarını anlatmakta ve meseleye yeni bir ışık tutmaktadır. Kitap tabii, bütün yunanlılar arasında bir infialin doğmasına sebep oldu. Bütün, bunlar, 1919-20 yıllarında yunanlıların basın, kilise ve siyaset adamları gibi ilim çevrelerinde ve üni- versitelerde de kuvvetli bir propaganda makinesi kurduk- larını göstermektedir. Bu mekanizma daima türk düş- manlığını körüklemiş, bizim hakkımızda yalan haberle- ri düzüp yaymış, her vasıtadan faydalanmış ve türklerin doğrudan doğruya yok edilmeleri için batıda bir cereyan yaratmaya çalışmıştır. Tabii bütün bu çevrelerde hak ve hakikatleri gören, bundan dolayı isyan eden kimseler çıkmıştır. Ama bunların yanında milyonlar ve milyon- larca insan yunan propagandasıyla zehirlenmiş ve türk- ler hakkında son derece kötü fikirlere sahip olmuştur. Yunanlıların sosyalistler, Siyonist çevreler, sendika- lar, hatta komünistler nezdindeki faaliyetleri bu serinin daha sonraki yazılarında hikaye edilecektir.